Create Your Own Countdown

Google

   
  *** İYİLİK İÇİN KOŞANLARIN YERİ***
  Ender DOĞAN.Neye Hayat Veren Üstad
 









































ender doğan mim resimleri























 

 

Kendi Dilinden
"ENDER DOĞAN"


1970 Malatya doğumluyum, İstanbul'a 13 yaşımda gelmiştim ve müzik hayatım da o vakit başladı yani 24 yıl olmuş, İstanbul Ünv. Sosyoloji mezunuyum, 7 yıl kadar çeşitli özel okullarda Felsefe öğretmenliği yaptım şimdi öğretmenlik yapmıyorum, 20 yıldan bu yana Ney üflüyorum, ayrıca ses sanatçısı olarak çeşitli konser organizasyonlarıyla sahne çalışmalarım devam ediyor, halen bir Tasavvuf Müziği korosunu çalıştırıyor ve Ney hocalığı yapıyorum. 5 yaşında İkiz kız babasıyım.

 

nsan rûhu ile Ney’in sesi arasında doğrudan bir ilişki vardır ki o ses ruhumuzu derinden etkiler ve onu te'siri altına alır."

 

Tarih boyunca insanlara ilham kaynağı olan “Ney” in kamışlıktan başlayan öyküsünden bahseder misiniz?


Ney, sakin bir ırmağın yanında veya sessiz bir göletin kıyısında bulunan kamışlıkta bulunmaktadır orası Ney'in vatanıdır yani kamışlık Neyistan’dır.  Rüzgarın ılık esintisi ile nazlı nazlı sallanırken yine bu esintinin okşayışı ile kamışlar birbirlerine fısıldıyormuş gibi başları önlerine eğik vaziyette derin bir tevâzu içindedirler. Bu hal içinde kamışlar hafif seslerle zikr-i kıyam eder, rüzgârın savurduğu taraflara doğru, bir sağa bir sola sallanarak cisimlerini de bu ilahi seramoniye katarak ritme uyarlar.
 
Ney, kamışlıkta rüzgarın tatlı esintisi ile, ilahi bir musikiye eşlik edip, nazlı nazlı sallanıp orada özge bir zikir halinde Sâni-i Zülcelâl'i tesbih ediyorken, kesilip koparılır ve vatanından ilk ayrılıkla birlikte acılar, hüzünler başlar; içi boşaltılır, ateşte yakılır, bağrı kızgın demirle dağlanır ve Neyzenin nefesine terk edilir…..
 
Nay kelimesi Farsça’da olumsuzluk anlamı bildiren ‘yok’ mânâsına gelir. Bu yönüyle hem kelime ve hem de Sûfi ıstılahındaki karşılığı anlamca mütenasiptir. 


Allah dostları Evliyâ-ı Kirâm Hazerâtı kendi varlığından bütünüyle boşalmıştır. İçi, kin, nefret, buğz, haset ve bencillikten temizlenmiş nefsin heveslerinden arınmıştır. Kendilerinde zuhura gelen kemâlât, Allah'ın ahlâkıdır ve yansımadan başka bir şey değildir. Nay’ın da içi boştur, her türlü pürüzden temizlenmiştir çıkardığı nağmeler kendisinin değil neyzenindir.  Bu benzerlikten dolayı Aşıkların Sultanı Hz. Mevlana (k.s), Mesnevi-i Şeriflerinin başında kendisi ve emsali olan zatlara ‘Nây’ adını takar ve der ki;
 
 

Dinle Neyden hikâyet etmektedir
Ayrılıklardan şikâyet etmektedir.


 
Ney; yüce yaratıcı ile vahdet halinde bulunduğu Neyistan'dan ayrı düştüğü için şikayetlenmekte ve bu ayrılık acılarını hüznengiz nağmesiyle hikaye etmektedir. Kainatta zerreden kürreye bütün mevcudât, azim bir mûsika-i zikriye ile bu feryâda iştirâk etmektedir.
 
Nay daim neyzenin nefesinden dem vurur, onun elem dolu inleyişi neyzeni anlatır, özü kuru bir kamıştır kendisinden ses seda çıkmaz. Ancak neyzenin nefesiyle hayat bulur ve nağme eder. İnsanın ilim, irfan, şevk, muhabbet gibi hassaları da Rabb'in üflediği ruhtandır. O üfleme bittiği an insanda ne idrak ve hareket, ne kemâl ve ne de mârifet kalır, tıpkı kamış parçası gibi.
 
Lisân-ı haliyle öyle demiyor mu?  "Ben dostumun dudağıyla birleştiğimde ne olduğumu anlarsın, beni bilmeyenler bir kamış parçası diye kenara atıverirler…. "
 
“Dostumun dudağı ile çift olmuşum, söylemeye kudretim yok, o ne söylerse odur benden zuhur eden…”
 

‘Mü’minin kalbi Rahman'ın iki parmağı arasındadır.’  (Hadis-i Şerif)

 

Ney’in hikâyesi insanın hikâyesidir fakat bu insan sıradan biri değil, insan-ı kâmildir. Zâten ney ile insân-ı kâmil, yekdiğerinin misâli ve mümessilidir.
 


“Ney” sesinin insanlarda ulvî duygular uyandırmasını, insan rûhunu derinden etkilemesini neye bağlıyorsunuz?


 
Kısmen önceki cevapta mevcut olmakla, büyük aşık Yaman Dede’nin bir nutk-u şerîfi ile bu hususu biraz daha açalım;
           
            İçi boş, benzi sararmış, ona aşıktır mâye,
            Derd-i hicran ile inler eder âh leylâye.
            Arzeder hıçkırarak aşkını hep mevlâye,
            Bak neler söyletiyor Hazret-i Mevlâ Nâye!
        
            Bu cihanın ötesinden geliyor nağmeleri,
            Kanatır sîneyi, kalbi, deler elbet ciğeri.
            Erişir mi buna kudret, buna insan hüneri,
            Bak neler söyletiyor Hazret-i Mevlânâye!
 
Aşkın remzi, hicranın remzi Ney, solmuş ve sararmış, aşk onun iç âlemini yakmıştır, içinde aşkın alevinden başka bir varlık yoktur. Yanan bir alev ve onu örten sararmış bir kalıp, inleyen bir hasta sesi, ayrılığın acılıklarıyla titreyen sesler, her iniltisi ayrı bir macerâyı söyler, adeta kaynağını andıkça sarsılan bir hicran hastasının kesif feryatları……..
 
Yahya Kemal Beyatlı da


“Çok insan anlayamaz eski musikimizden
Ve ondan anlamayan bir şey anlamaz bizden
Açar bir altın anahtarla ruh ufuklarını
Hemen yayılmaya başlar sadâ ve nûr akını”….


 
Yani insan rûhu ile Ney’in sesi arasında doğrudan bir ilişki vardır ki o ses ruhumuzu derinden etkiler ve onu te'siri altına alır. Konu oldukça uzundur okuyucularımızın zihnini yormamak için bu kadarla yetinelim derim.

 


Son yıllarda ney öğrenimine yönelik hissedilir bir ilgi ve alâka var. Bu yönde merâkı olanlara neler önerirsiniz?


 
Evet bu kültürümüz ve sanatımız adına büyük ve sevindirici bir gelişmedir. Merâkı olanlara tavsiyem, hiç beklemeden bu sazı öğrensinler zaten bir insanın en az bir enstrümanı öğrenmesi onu sosyo-psikolojik bakımdan geliştirip daha iyi bir insan olmasına katkısı olacaktır. Yapılan bir araştırmaya göre, bir enstruman çalan kişi çalmayan kişilere oranla %60 daha fazla empati kurabiliyor yani kendisini karşısındakinin yerine koyarak onu anlamaya çalışma konusunda daha özverili ve anlayışlı olabiliyor. Enstruman çalan kişi zamanla ince, nazik, yumuşak huylu bir kişiliğe bürünüyor. Hele Ney üflemeyi herkese şiddetle tavsiye ediyorum zor bir iştir ama sonunda müthiş bir güzellik vardır.


Şimdi gençler eskiye göre daha şanslı, her yerde Ney dersleri veriliyor. Bu imkanları ciddi fırsatlar olarak bilip değerlendirmek gerekir.
 
 

Tasavvuf Müziği’ne emek vermiş birisi olarak, Tasavvuf Müziği’ nin ülkemizde hak ettiği yeri bulduğunu düşünüyor musunuz?


 
Şimdilerde iyi bir konuma geldiğini söyleyebilirim ancak hak ettiği yer bu değil tabiî ki inşallah zaman içinde insanımızın kültür-sanat ve estetik gelişimlerine paralel olarak daha iyi noktalara ulaşacağız diye inanıyorum.
 
 

“İlahi” adı altında “niteliksiz” diyebileceğimiz pek çok albüm üretiliyor. Bu albümlerle ilgi görüşlerinizi alabilir miyiz? Sizce bu alanda bir istismar söz konusu mu?


 
Kesinlikle istismar var, duygu istismarı, inanç istismarı, eğitimsiz kitlelerin yanlış manipüle edilmesiyle müzik sahasında ve dolayısıyla kültürümüzde çok ciddi hasarlar oluştu ve bununla kalmadı asıl vahim olan şey, müzik alanında yanlış olan birçok üretim ve uygulama toplumda meşru bir zemin buldu. Bundan böyle doğru müzik üreten ve icra edenlerin işi daha da zorlaştı maalesef.
 
 

Çeşitli vesilelerle yurt dışında “Türk Tasavvuf Müziği” ne yönelik pek çok programa iştirak ettiniz. Bu programlarda edindiğiniz izlenimleri bizlerle paylaşır mısınız?


 
Mevlevi âyinlerinden tutun, Tasavvuf Müziği, Klasik Türk Müziği ve Mehter Müziği'ne kadar bütün formlarda yaptığımız yurt dışı konser programlarında büyük bir ilgi ile karşılaştık. Kendi ülkemizde bu ilgi yok işin doğrusu mesela bu yıl Unesco tarafından Mevlana yılı olarak ilan edildi ve dünya çapında birçok anma programı tertip edildi. Türkiye bu işlerde üzülerek söyleyelim çok arkalarda kaldı. Koca 2007 yılı siyaset ve seçimlere kurban gitti ve İran dünya çapında Hz Mevlânâ'ya sahip çıktı onu elimizden aldı. Yani çok komik işler oluyor, zaman geçiyor, erken çıkan, önce davranan yol alıyor ne diyelim Allah hepimize basiret versin.
 
 

 “İrfan Türküleri” isimli bir albüm çalışmanızın olduğu duyumunu aldık bu albüm hakkında biraz bilgi verir misiniz?             
 

 
İnşallah çalışmalarımız devam ediyor 2008 baharında kısmet olursa tamamlayıp huzura çıkacağız.


 
Verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederiz,


 
Ben teşekkür ederim çalışmalarınızda başarılar dilerim.


Röportaj: Alperen 2000 Aylık İnternet Dergisi (Abdurrahman Alperen) - Şubat 2008
 









Ender Doğan
















Ender DOĞAN-Düştüm kabe yollarına
5 dakika - 14 Ara 2008
dailymotion.com


Ender DOĞAN-Seyreyle Güzel
3 dakika - 2 Eyl 2008





 
  *** SİZİ KUTLUYORUZ *** BUGÜN 1926818 ziyaretçi (4219845 klik) MİSAFİRİMİZ OLDUNUZ ***  
 
haberler haberler


Google Arama
Sitemde Arama
Yaşam ve İnsanlar

İstanbul Servisleri Neden Pahalı ? burakesc
Namaz Kılan Minik ile burakesc
GİMDES Helal Gıda Ramazan Buluşması burakesc
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol