Create Your Own Countdown

Google

   
  *** İYİLİK İÇİN KOŞANLARIN YERİ***
  Göz.* Ömür Boyu Fark*Dr.Erhan SARIŞIN .
 


 *ARAŞTIRAN  VE  *EN İYİSİNİ  BULMAYA*


  ÇALIŞAN  HASTALAR    JAPONYADAN   AMERİKAYA  

ONBİNLERCE KM UZAKTAN  GELİYORLAR  


HEPSİNİN DEDİĞİ ŞEY  AYNI;  


 * GELDİĞİMİZE  DEYDİ *
     




 

 

 

Op Dr.Erhan SARIŞIN

Göz Hastalıkları Uzmanı

                                   Kimdir  =>  Dr.Erhan SARIŞIN


 

Fevzipaşa Cad. No: 27 K: 1
Fatih - İSTANBUL

 

0212 523 21 84 - 531 03 70
fax.0212 6350840

 

 0537 5733311



=> Yeryüzü Doktorları- Dr.Erhan SARIŞIN


Neden Lasik 
 

Çünkü sadece LASIK  

 

Artık tıpta uzmanlaşmanın bile yeterli olmadığı bir bir bilgi çağına girdik.
Şimdi süper uzmanlaşma ya da diğer
adıyla üst ihtisaslaşma dönemi.

Eğer sadece LASIK yapmıyorsanız en iyisini yapamazsınız.

Biz kurulduğumuz 1998 yılından beri
sadece  LASIK yapıyoruz.

Bu nedenle araştıran ve en iyisini bulmaya çalışan hastalar
Japonya’dan Amerika’ya onbinlerce kilometre uzaktan bize geliyor

ve hepsininde

dediği şey aynı;

“Geldiğimize değdi”.. 


Bizim Farkımız

Sizi doğrudan ve sürekli olarak ilgilendirir.

Bu farkı *ömür boyu görürsünüz.*

Çünkü gözlerinizi açık olduğu her saniye bizim farkımızla görürsünüz. 

 


Adanmışlık

Göz doktorluğu kimilerine göre bir meslek ve uzmanlık alanıdır.

Kimi sağlık kuruluşları için de bir çeşit insan kaynağıdır.

Bizim için ise kendi kimliğimiz, yaşam biçimimizdir.

Yani içine sadece beynimizi, yıllarımızı, maddi kaynaklarımızı değil
kalbimizi koyduğumuz,
deliler gibi sevdiğimiz bir bilim ve yaşam biçimidir. 


Uzmanlık

Yeryüzünde kornea (saydam tabaka) alanında
en fazla akademik ve cerrahi eğitime sahip hekimlerden birinin bilimsel direktörlüğünde

ülke standartlarının çok üstünde,
yurtdışıyla paralel ve hatta aşan hayranlık verici sonuçlar.  


İnsanlık

Tıbben bir hastaya laser tedavisi yapılmaması gerekiyorsa yapılmaz.

Sakıncaları varsa hastayla paylaşılır,

riskler saklanmaz.

Biz rahat uyumayı seviyoruz ve inanıyoruz ki para

insanın rahat uyumasına asla yetmez.

Doktorumuz bu uygulamayı uygun olan hastalarına iç huzuruyla tavsiye edebilir.

Neden derseniz, kendi öz annesine laser tedavisi yapmış bir hekimin
laser tedavisinin faydasına gerçekten inandığını ve bu uygulamayı ticari bir güdüyle yapmayacağını herkes tahmin edebilir.  

 

BU BİR GÖZLÜKSÜZ VE LENSSİZ YAŞAM TEKLİFİDİR..! 

Gözlük ve lenslerinden kurtulmak için bekleyenler için bekleyiş bitti 
Hijyen ve güvenlik standartlarını o kadar yükselttik ki 

artık göz doktorunuz da gözlük takmayacak.

Göz lazer tedavinizi yeryüzündeki en yüksek standartlarda iç huzuru ile, ve  büyük bir keyifle, sevdiğiniz müzik eşliğinde olabilirsiniz. 

Lazer tedavilerinde  amaç kişinin önce göz sağlığını korumak daha sonra gözlük veya lensten kurtarmaktır. Her göz lazer ameliyatına uygun olamayacağı gibi, başarı oranı gözün yapısına bağlı olarak kişiden kişiye değişir. Bu sebeple başarılı bir operasyon için öncelikle hasta seçiminin doğru yapılması ve hastanın çok detaylı bilgilendirilmesi gerekir.

Kliniğimize lazer tedavisi  olmak için başvuran her hasta öncelikle çok detaylı bir muayeneden geçirilir. Bu muayenede amaç kişinin tedavi edilmesi gereken derecelerini saptamanın yanı sıra gözünde başka rahatsızlıkların olup olmadığını belirlemek açısından son derece önemlidir. Göz tansiyonu, retina incelemesi ve genel sağlık durumu tetkik edilir. Örneğin retinasında yırtık bulunan bir kişinin öncelikle bu tedaviyi olması daha sonra lazer tedavisini planlamasıı gerekmektedir. 

Cerrahlarımız 

Lasıkte başarılı olan hekimler , başhekim mertebesinde calışmış ya da dünyanın önde gelen lazer cerrahlarıyla beraber calışma ve araştirmalarda bulunmuş binlerce lazer tecrübesine sahip son derece başarılı cerrahlardır. 

Op.Dr.Volkan Matben,

Refraktif Cerrahi Uzmanı Göz Doktoru  

1968 yılında İzmir'de doğdu. 1985 yılında İzmir Karşıyaka Lisesi'ni bitirdi. 1992 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakületsini bitirmesinin ardından 1996 yılına kadar Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göz Kliniğinde üst ihtisasını yaptı. 7000'in üzerinde lazerle göz tedavisi ameliyatı tecrübesine sahip Op.Dr.Volkan Matben, Türk Oftalmoloji Derneği, International Society of Refractive Surgery (ISRS), American Academy of Ophthalmology derneklerine üyedir. Refraktif Cerrahi-ISRS-1999, INTACS ve ICL sertifikalarına sahip olan Matben merkezimizin Excimer Laser Departman Yöneticisi görevini başarıyla yürütmektedir. 

Op.Dr.Erhan Sarışın,

Refraktif Cerrahi Uzmanı Göz Doktoru 

1958 yılında Istanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesini bitirdi. İhtisasını Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde tamamladı. Türkiyenin en büyük devlet göz hastanesinde uzun yıllar başhekimlik görevinde bulunan Sarışın zor ve kritik operasyonlardaki üstün başarısıyla göz dolduran, binlerce lazer tecrübesine sahip başarılı bir cerrahdır. 

Op.Dr.Rıdvan Saygılı,

Göz Hastalıkları Uzmanı, Mesul Müdür 

1937 Gaziantep doğumlu’dur.İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 1967 yılında mezun olmuştur.1967-1971 yılları arasında Van Erciş Sağlık Ocağında görev yapmıştır.1975 yılında SSK İstanbul Hastanesi’nde Göz hastalıkları İhtisasını yapıp,başasistan şef muavini olarak görevine devam etmiştir.1997 yılında Emekli olmuş ve 2005 yılına kadar Kadıköy Kızılay Dispanserinde Göz Hastalıkları uzamanı olarak görev yapmıştır.
 


LASIK türkiyedeki duayeni. ve Eşsiz Kurumu.

Ismail Gurkan Celikkol, M.D. 
 

Uz.Dr.Ismail Gürkan Çelikkol 1965 yılında Edirne'de doğdu. Galatasaray Lisesinden mezun olduktan sonra Istanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesini bitiren Dr.Çelikkol, Uzmanlığını Beyoğlu Araştırma Hastanesinde tamamladı. Önce Johns Hopkins Üniversitesinde Biomedikal konusunda araştırmacı olarak çalıştı. Ardından Amerika'da California Üniversitesi'nde kornea ve suni zekaya sahip tanı sistemleri üzerine bir çok araştırmalarda bulundu. 5 yıla yakın dünyanın sayılı lazer merkezlerinde araştırmalar yaptıktan sonra 1999 yılında Türkiye'ye dönen Dr.Çelikkol, burada EyeSTAR Lasik Institute'u kurdu. EyeSTAR'ın kurulmasındaki amaç, Türkiye'de sadece lazer tedavisine adanmış, dünyanın sayılı lazer merkezlerindeki sistem ve teknolojiyle calışan, Avrupa ve dünya standartlarını yakalamış ve hatta onlardan daha üstün bir merkez yaratmaktı. Dr.Çelikkol 1999 yılından bu yana binlerce lazer tedavisi yapılan EyeSTAR Lasik Institute'un kurucusudur. Bu kurumun yöneticisi olarak bir çok uluslararası basarıya imza atmış ve atmaktadır. EyeSTAR Lasik Institute hastalarının %90'ı yurtdışından gelen tek Türk Sağlık Kuruluşudur. Dünya üstün zekalılar kulubü MENSA üyesi olan Dr.Çelikkol’un hobileri arasında satrançta vardır. Avrupa satranç sampiyonası yedinciliği ve Türkiye satranç sampiyonası ikinciligi olan Dr.Celikkol dokuz yaşında bir kız çocuğu babasıdır. Özel ilgi alanı Suni Zeka olan Dr.Çelikkol, korneada risk oluşturan durumların önceden belirlenmesi konusuyla da özellikle ilgilenmektedir. Şu anda EyeSTAR'da bu teknoloji, bu amaçla aktif olarak kullanılmaktadır. Dr.Çelikkol çok iyi seviyede Ingilizce ve Fransızca bilmektedir. 

EyeSTAR Lasik Institute 1999 yılında Türkiye de kurulan ilk VIP göz lazer merkezidir. EyeSTAR’a günde maksimum 10 hasta kabul edilir, bunun amacı kalabalıktan kaynaklanabilecek hataları ve çarpraz enfeksiyonu engellemektir. EyeSTAR’ın hiçbir kurumla anlaşması yoktur çünkü gerçek VIP şartlarda hizmet vermektedir. Yeryüzünün en ileri lazer teknolojisine sahip olan EyeSTAR hastalara güvenli lazer tedavisi uygulanması konusunda da ülkemizin uluslararası gururu konumundadır. EyeSTAR’da herşey hasta açısından en rahat ve güvenli olması açısından planlanmıştır.. Örneğin Amerika'dan getirtilen ortam havasının kalitesini sürekli inceleyen ve anında müdahale eden akıllı HEPA-UV hava temizleme sisteminden, ameliyathane müzik sistemine kadar herşey maksimum konfor ve güvenlik içindir. EyeSTAR Türkiye'nin ilk loop sistemli lazer ameliyathanesine sahip laser merkezidir. Hasta stresini minimuma indiren bu özellik, yeryüzünde sadece birkaç merkezde bulunmaktadır. Kullanılan lazer, Wavelight firmasının son model excimer laseri, Wavelight Allegretto Eye-Q’dur. Bu sistemin bir eski modeli FDA klinik çalışmalarında tüm diğer excimer lazerlerden hem sonuçların tutarlılığı hem de yan etkilerin azlığı bakımından daha başarılı bulunmuştur. Bu sistem muhteşem hızının yanısıra özel bir tedavi algoritması kullanmaktadır. Bu algoritmanın en değerli tarafı gözün doğal kırıcılık paternine uygun bir kornea yapısı elde edilmesini sağlamasıdır. EyeSTAR’da hedef sadece göz numaralarını düzeltmek değil, doğal yapıyı koruyup göz kusurlarını düzeltmektir. Bu lazer aynı zamanda 400 Hz ile dünyanın en hızlı lazeridir, bu da tedavinin nerdeyse baslamasıyla bitmesininin bir olmasını sağlamaktadır. Kullanılan mikrokeratomlardaki Evolution 3 CLB teknolojisi, çokça reklamı yapılan femtosecond lazer mikrokeratomdan en az iki kat daha hassas çalışarak son derece güvenli bir uygulama sağlamaktadır. Tüm bunlara ek olarak EyeSTAR’a özgü rutin uygulama göz topografisi, ultrasonik pakimetri ve göz tomografisinden oluşan üçlü özel güvenlik sistemi ve problemleri tesbit edebilen suni zekaya sahip programlar sayesinde yıllar sonra başınızı ağartabilecek durumlar önceden tespit edilmektedir. 

LASIK 

Lasik yöntemi, gözlük ve kontakt lenslerden kurtulmak için günümüzde uygulanan en yaygın ve gelişmiş lazer tedavisidir. Bu yöntemle, gözün en dış tabakası olan kornea  yeniden şekillendirilerek  net görme sağlanır. Lasikte mikrokeratom denilen çok hassas bir cihazla kornea yüzeyinin 160 mikron kalınlığında bir katmanın kaldırılmasıdır. Alttaki dokuya excimer lazer ile bilgisayar kontrolünde 0.25 mikron hassasiyetle ideal şekil kazandırılır. Kaldırılan zar eski yerine yerleştirilir ve kendiliğinden yapışır. İnce kornealarda Lasik tedavisinin uygulanamadığı durumlarda Lasek tedavisi tercih edilir.  

LASEK 

LASEK (LASer Epithelial Keratomileusis, a.k.a. ASA, Advanced Surface Ablation) Lasek yönteminde korneanın yüzeyini kaplayan hücre tabakası epitel özel bir sıvı ile yumuşatılır ve özel cerrahi aletlerle kenara çekilir. Korneaya yeni bir şekil verildikten sonra, kenara çekilmiş olan epitel yerine yerleştirilir ve korunması için kısa bir süre için kontakt lens takılır. Lasek tedavisinin bir diğer şekli de Epi-Lasik’dir. Bu uygulamada korneanın üzerindeki epitel doku özel bir cihaz yardımıyla LASIK’e benzer şekilde kenara çekilip lazer uygulaması sonrasında tekrar eski yerine yerleştirilir. 

EyeSTAR LASIK Institute is the only eye center in Turkey dedicated exclusively to laser treatment.  Our surgeons have the best academic and surgical training in cornea and laser treatment. We hold the highest of international standards, and enjoy a superior reputation worldwide. At EyeSTAR, our mission is to provide you with an expert and personally tailored treatment which will exceed your expectations. Our goals are not designed around patient numbers but in satisfied patients. We meet our goals by providing high quality laser treatment to a limited number of patients under the best conditions. 

Our team of doctors is dedicated to EyeSTAR’s  mission and work principles. They have worked as chief surgeons or have work and research experience with the world’s best laser surgeons. Our surgeons are truly exceptional in their field, with their extensive experience of thousands of cases of laser treatment. 

We know what you are going through with your contact lenses, glasses, and decision to have laser eye surgery, because some of us, including doctors and nurses, have undergone the treatment. We will be happy to answer your questions not only from a medical and professional perspective but also from our own experience. You can call, e-mail, or talk to any of us at any point with questions and concerns.

 

Dear Eyestar Team

Wow! I can see without glasses and only 2 minutes after my operation. Crazy! My expectations have been surpassed. I was impressed with the technology and personal touch of EyeSTAR. I will leave my glasses here in Istanbul and take new friends in my heart with me. 

Thomas Wohlfahrt, German Pop Star

www.thomaswohlfahrt.com 

Dear EyeSTAR Team,

First of all I would like to inform you that I am really pleased with the work that you have done. My vision is already so good that I drove home from the airport with no problem. I will recommend you to all of my friends. Thank you again for your exceptional work.

 

Matthias Keller, M.D.

Switzerland 

Dear EyeSTAR Team, 

Simply super! Everything is easier without glasses. Thank you very much. We are all super pleased. The service, the examination, the treatment, everything was excellent. We will recommend you to all our friends and family. A lot of  thanks to the entire Eyestar Team. 

Brigitte Baettig, Employee Assistant

Tanja Baettig, Merchandiser

Susanne Heinschen

Switzerland 

Super perfect.Thank you very much  to the doctor and to the team for the perfect work. One day after the operation I can see excellent.No pain – fantastic. I want to say thank you for the cordial reception and attendance from the Eyestar Ladies.

Kind regards,

Bernd Schulze, Electrical Engineer

Germany 

Dear Eyestar-Team.

Thank you! From 5 diopters to eagle eyes. A dream come true. Thank you. 

Nils Laacks, Student

Germany 

Dear  Eyestar Team, 

Thank you for the cordial care. I was a bit skeptical and fearful at first but the doctor described everything in detail. I’m writing this 15 hours after my LASIK treatment. I’m very happy and glad for a  life without glasses.Thank you also for the transfers and the hotel reservation.  

Petra Staetz, Technical Applicant

Germany 

Dear Eyestar Team,  

I`m super happy with my decision and I think that I could not find  more professional hands as I found here. I had a lot of fun and this is something that you don’t expect when you go to a doctor. 

Christian Endlich, Banker

Switzerland 

I had the opportunity to see Turkey during my honeymoon. Thanks to the EyeSTAR team I got to really like Turkey. Everything went really well and I am sure that like me many other people will also become free of their glasses and contact lenses here. Thank you very much, 

Herbert Domaser

Germany 

Dear EyeSTAR Team, 

It wasn’t as hard as I thought it would be. Your care and attention before and after the surgery was really comforting. It is a great feeling to  be without glasses after all these years. Your doctor is an excellent surgeon and I would like to thank the EyeSTAR team again for their warm hospitality. 

Dr. Indra Rampersad, Dentist

The Netherlands 

Aloha Eyestar,

Some experts say you need an experienced surgeon, some experts say you need state-of-the-art equipment, some experts say you need good hospitality  and organization, and as a patient I say that EyeSTAR has it all. Thank you all, the whole EyeSTAR family for the personal attention and guidance during the process. As we say on the ships: always a handwidth of water under the keel. 

Remko Fehr, Navigator

Switzerland 

Dear Eyestar Team  

I can`t believe it! 12 hours ago I was in need of  glasses with almost 10 diopters and now I can see 100% without my glasses! I was really scared the whole time before my operation and now I see it was pointless. It was very fast and painless. The kind staff of the clinic made the experience even better. I wish you a lot of  satisfied patients. Thank you also for the amazing city tour in Istanbul. I’m sure I will be back here on vacation again someday.  

A lot of  regards. Bensheim / Germany

Ilka Voiglaender, Hairdresser 

Dear EyeSTAR Team,

Thank you for everything! I can’t believe that I’m finally rid of my glasses! And it happened with EyeSTAR’s help. I had no pain and felt totally well. 

Thank you again, 

Antonia Lorenzen

Germany 

I came to EyeSTAR on 4/21/05 for the laser operation. Here I met very nice and helpful personnel. The doctors, nurses and the rest of the staff were very professional and again very helpful with everything. The operation was very quick and I didn’t feel any pain. The next day I came for a check and everything was good. I can recommend EyeSTAR to everyone with eye problems. 

Arild Salvesen, Mecanic

Norway 

I had dreamt of coming to Istanbul my whole life, but I never imagined that my two-week trip here would be this worthwhile. A friend told me about the exceptional technology and surgeons at EyeSTAR after I arrived here, and I decided to take the plunge. I cried from happiness for the first time in my life after the surgery, not able to believe that I could see with my own eyes after years of dependence on my high - diopter contact lenses. I saw the sights of Istanbul with my own eyes for the latter part of my trip, and it is still amazing to wake up every morning to crystal clear vision. Thank you EyeSTAR!  

Yasemin Yusufoff, Graduate Student

United States 

An enjoyable LASIK journey . . . 

Lazer tedavisi size uygun mu? 

Eğer 18 yaşını doldurmuş ve 15 dereceye kadar miyop, 7 dereceye kadar hipermetrop veya astigmatınız  varsa LASIK tedavisinden yararlanabilirsiniz. Yaşlanmaya bağlı yakını görme güçlüğünüz (presbiyopi) 2,5 dereceye kadar ise

Q-Lasik Laser tedavisinden faydalanabilirsiniz. Tabii ki bu sınırlar kesin değildir ve gözün özelliklerine göre değişebilir. EyeSTAR’da LASIK yada Q-Lasik metodlarının, kişinin göz yapısından dolayı uygulanamadığı durumlarda  başka metodlarla tedavi uygulamak mümkündür. Bu metodlar LTK, ACT Laser ve LCK (hafif dokunuş) yöntemleridir. Bu alternatif metodlar içerisinden hangisinin sizin gözünüzde en iyi sonuç vereceği tedavi öncesi yapılan muayene ve tetkikler neticesinde belirlenecektir. Doktorlarımız gözünüze en uygun tedavi hakkında size ayrıntılı bilgi verecektir. 

Elbette bilinmelidir ki herkesin gözleri lazer tedavisi için uygun olmayabilir ve bunun tesbiti ancak ayrıntılı bir muayeneyle ve ileri tetkiklerle yapılabilir. 

Not: Kontakt lens kullananlar, muayeneden ve lazer tedavisinden 1 hafta önce yumuşak lensleri, 3 hafta önce de gaz geçirgen (sert) lensleri çıkartmalıdırlar. 

New Dimension in Individual

Laser Treatment 
 

Q-LASIK is the newest laser ablation modality which provides refractive surgeons better flexibility, hence better outcomes, than Wavefront treatments. The results were impressive enough to make our Wavefront systems obsolete, and our surgeons and patients are so happy with this new tool that it has quickly become the preferred treatment method at EyeSTAR.

Q-LASIK provides 25 times more precision than conventional laser treatments in Wavelight excimer laser systems. However, the greatest advantage is the additional dimension that it gives surgeons to fully customize corneal curvature according to patient need. EyeSTAR is reputed as one of the best eye laser surgery centers in the world with excellent Wavefront treatment results; however, we decided to completely shift to Q-LASIK treatments unless a really big leap comes from another generation of Wavefront systems. Current Wavefront guided treatments do not take into consideration ‘the comfortable natural vision’ aim of patients and instead just treat the recorded aberrations. On the other hand, Q-LASIK is the established, best treatment for patients’ natural visual quality and comfort. With Q-LASIK, we have a better patient happiness score and it is our surgeons’ preferred method. 

EyeSTAR LASIK 

•Best technology

•Experienced surgeons

•Maximum of 10 patients per day

•State-of-the-art facility

•Fully customized treatment

•Highest hygiene standards

•100% Vision Guarantee

•EyeSTAR Vision Coverage

•Exceptional care, treatment and results 

SEE THE EYESTAR DIFFERENCE 

Imagine, starting tomorrow, you wake up and see everything crystal clear with your own eyes, day and night...

With the most advanced eye laser technology and dedicated refractive surgery team of EyeSTAR, clear vision doesn’t have to be a dream anymore. If you are a suitable candidate for laser eye surgery, we guarantee that you will see at least 100% after your treatment. Also, you will automatically be enrolled in EyeSTAR Vision, covering your vision for 5 years.

EyeSTAR LASIK is the name of our exclusive treatment. It is a LASIK treatment does not start and end with the laser; it starts the moment you contact us and continues throughout your lifetime. Our doctors are here to answer all of your questions and spend maximal time with you. Additionally, our state-of-the-art facility, our experienced surgeons, strict hygenic standards and technology ensure that all medical and technical aspects of EyeSTAR LASIK are exceptional. We fully customize your treatment with our technology and service. You can be sure that our staff and doctors will know you by name by the end of your visit. We limit our patient number to 10 per day to ensure the best treatment, result and care. We are proud of our low complication rates and high vision quality of our patients, not the high number of our patients.  

We will customize your treatment and personalize your care.  You don’t have to worry about microkeratome types, laser brands, treatment modalities (such as LASIK, LASEK, ASA, EpiLASIK, Wavefront, etc.) since we put our EyeSTAR Guarantee to the result of your treatment. You will be treated with the best treatment option available for you.  

Before you come, please remember to bring your favorite music CD to listen to during your surgery and to remove your contact lenses. If you wear soft contact lenses, you should stop wearing them 1 week before the eye exam and treatment; for gas permeable hard contact lenses, 3 weeks prior.





          İYİLİKTE  YARIŞAN

       * YERYÜZÜ  DOKTORLARI *ndan 

         Dr.Erhan SARIŞIN






Ya bu insanlar bu dünyada yaşamıyor, ya da bizim sanal yalancı bir dünyamız var


“Ya bu insanlar bu dünyada yaşamıyor, ya da bizim sanal yalancı bir dünyamız var.”

“Afrika’da binlerce gönüllü sağlık elçimiz olabilir.”

Nijer dünyamızın en sıcak ve en fakir ülkelerinden biridir.
Ülkenin yüz ölçümü 1.267.000 km2 dir.
Yani Türkiye’den 1,5 kat daha büyüktür.

Bu geniş coğrafyada 13.5 milyon insan yaşamaktadır.
Nijer’de yıllık milli gelir kişi başına 250 $ dır. Bu bakımdan Nijer, dünya sıralamasında en fakir ikinci ülkedir. Ortalama ömür süresi 43 yaş civarındadır. Yağmur mevsimi Haziran-Ekim arasıdır. Ülkede göze çarpan ana görüntü fakirlik ve aşırı sıcaklıktır.
Bu çok sıcak ülkede, fazla güneş ışınlarına maruz kalmaya ve yetersiz beslenmeye bağlı olarak 40 yaşını geçenlerde katarakt oluşmaktadır. Bizim ülkemizde ise kataraktın görülme yaşı 60 yaş civarındadır. Sigorta sistemi olmayan ülkede katarakt ameliyat maliyeti 100 $ civarındadır. Bu ücret, insanların 5-6 aylık geliri olduğu için ameliyat olamamaktadırlar. Ülkedeki körlüklerin %45 nedeni katarakttır. Yoksulluk ve körlük toplumla iç içedir. İnsanlar bu hali benimsemişler ve hallerinden hiç şikayet etmemektedirler.
 
Dosteli ve Müsiad’ın katkıları, Yeryüzü  Doktorları Derneğinin organizasyonu ile gönüllü üç göz doktoru ve iki hemşireden oluşan ekibimiz ameliyat yapmak üzere hazırlıklara başladık. Nijer’de gideceğimiz yerde elektrik dahi olmayacağı belirtildi. Üç yüze yakın kişiyi ameliyat etme düşüncesiyle jeneratör, ameliyat mikroskobu ve tek kullanımlık tüm malzemeler olmak üzere hazırlıklarımızı yaptık. Ekibimizi ve malzemelerimizi çöl şartlarında göz ameliyatı yapacak şekilde ayarladık.
 
Türkiye'den Nijer’e direkt uçuş olmadığı için önce Fas’ın Kazablanka şehrine uçuyoruz. Havaalanında dört saat bekledikten sonra Nijer uçağına yöneliyoruz. Ameliyat mikroskopları ve önemli göz aletlerini elimizde taşıyoruz. Bu durum gümrük girişlerinde problem oluşturuyor. Göz doktorları olduğumuzu söyleyince müsaade ediyorlar. Gümrük memurları Hakan Şükür, Hasan Şaş diyerek Türkiye’yi hatırlıyorlar. Bu iki futbol elçimize sempatiyle bakılması, kapıların kolay açılmasına neden oluyor. Üç buçuk saatlik uçuştan sonra Nijer’in başkenti Niamey’e iniyoruz. Uluslararası havaalanı bizim kasaba otobüs terminalleri gibi. Uçakta bizlerden başka Fransız yolcular ve çocukları var. Havaalanında vize almak için bekliyoruz. Sonunda bizi karşılayan Nijer’lilerin yardımıyla vizeleri alıyoruz. Sonra valizleri ve bagajları kontrol ediyoruz. Yirmiye yakın kolinin hepsi gelmiş. Normalde bu yüklerin ancak yarısı geliyormuş. Böyle olmaması için Fas’ta havaalanı yetkililerinden yardım istemiştik. Demek fayda etmiş. Aklınızda olsun; Afrika’ya  yolculuk yaptığınızda önemli eşyaları yanınıza alın. Valizlerinizin bir çoğu ya havaalanında kalıyor, ya da kayboluyor. Bu durum kanıksanmış. Hiç kimsede  önemli bir tepkiye sebep olmuyor.
 
Niamey’de Deniz Feneri Derneği’nin misafirhanesine doğru yola çıkıyoruz. Toprak ve kum yollardan geçip misafirhaneye ulaşıyoruz. Buralarda otel çok az ve çok pahalı. Binanın pencereleri  sırf demir panjurlarla kapatılmış korumalı bir bina. Bulunduğumuz semt, buranın en zengin diplomatik mahallesiymiş. Bizim doğudaki en ücra köylere benziyor Nijer’in Çankayası. Elektrik var ama insanlar elektrik parasını ödeyemediği için evlerin ancak onda birinde elektrik mevcut. Bu on üç saatlik yolculuktan sonra misafirhanede uyumak çok güzel geliyor. Yerde ve tavanda tıkırtılar var. On-onbeş cm’lik kertenkeleler;  kimisi yeşil –gri, kimisi sarı-lacivert. Ama bu hayvanlar sinek ve böcek avlıyorlar. Çok hayırlı vazifeleri var. İnsanlardan korkuyorlar. Biz de bu yorgunlukla onları görmezlikten gelerek uyuyoruz. Sabah olunca namaza kaldırılıyoruz.
Namazdan sonra dışarı çıkınca yüzlerce çocuğun okula gittiğini görüyoruz. Köşelerde ateşler yakılmış. Çay ve et satanlar hazırlık yapıyorlar. Kahvaltıda Türkiye’den getirdiğimiz erzakla karnımızı doyuruyoruz. Yemekten sonra eşyalarımızı alıp minibüse yüklüyoruz. Arkası yetmiyor minibüsün, üstüne de kolileri dolduruyoruz. Tekerler bu kadar yüke dayanmıyor, patlamış gibi yere yapışıyor. Her şeyi tamamladıktan sonra yola çıkacağız. Fakat problem var. Nijer Sağlık Bakanlığı kendileriyle görüşmeden Nijer’de ameliyata müsaade etmiyorlar. Bakanlığa gidiyor ve önce Fatıma isimli bir Genel Müdür hanımla tanışıyoruz. 90-100 kilo civarında. Siyah değil simsiyah bir hanım. Bize kendisinin de Osmanlı olduğunu anlatıyor. Elinde eski belgeler olduğunu belirtiyor. Afrika’da siyah Osmanlı izleri… Bize hala hutbelerde Devlet-i Osmânî diye dua edildiğini söylüyor. Yüzyılladır nerede olduğumuzu soruyor, bizleri beklediğini söylüyor.
 
Üç saat kadar Sağlık Bakan Yardımcısı’nı bekliyoruz. İnsanlar  rahat. Fakat biz bir an evvel gidelim istiyoruz. Kısıtlı sürede çok ameliyat yapalım diye acele ediyoruz. Kırk yaşlarında göz doktoru ve aynı zamanda bakan yardımcısı olan Dr. Hamza geliyor, görüşmeye başlıyoruz. Burada konuşma dili Fransızca. Ekibimizden Dr. Ercüment’in tercümanlığıyla anlaşabiliyoruz. İlk önce bize zorluk çıkarıyorlar. Sonra görüşme ilerleyince Bakan yardımcısı “Burada muayene ücreti 6 $, ameliyat 80 ila 100 $ arası” diyor. Bu hafta sadece dört göz ameliyatı yapabildiğini anlatıyor. Eğer burada ücretsiz ameliyat yaparsak kendilerine kimsenin ameliyat olmayacağını anlatıyor. Biz de kendisine 800 km uzaklıkta çöldeki Tesova’ya gideceğimizi anlatıyoruz. Jeneratör dahil her şeyimizin olduğunu belirtiyoruz. Dr. Hamza anlattıklarımızdan memnun oluyor. Sonra bizi Sağlık Bakanı ile görüştürüyor. Sağlık Bakanı da bize bir ilave mikroskop vereceğini söylüyor. Ayrıca bizimle Nijer’li bir göz doktoru göndereceğini, ancak doktora günde 40 dolar ücret ödememiz gerektiğini, bu arkadaşı ameliyatlara alıp kendisine ameliyatı göstermemizi, biz gittikten sonra da vakaları kontrol edeceğini belirtiyor. Ayrıca bize, burada bulunduğumuz sürece hastaların cerrahi durumlarını kendisine günlük rapor etmemizi söylüyor. Kabul ediyoruz.
 
Sağlık Bakanı 13,5 milyonluk ülkede sadece 10 göz doktoru bulunduğunu ve 280 doktorlarının olduğunu anlatıyor. Yeni Tıp Fakültesi kurmuşlar. 50 öğrenci alınıyor. Fakat ihtisas verilmiyormuş. Türkiye’deki Sağlık Bakanı’yla temas kurmamızı ve Türkiye’ye ihtisas için doktor göndermek istediğini söylüyor. Bizim Beyoğlu Göz Hastanesi’nde göz doktorlarını üç aylık sürelerle  eğitebileceğimizi anlatıyoruz. Barınma, yiyecek ve maaş soruyor. Yatacak yer ve yiyecek temin edebileceğimizi; fakat maaş veremeyeceğimizi söylüyoruz. Kendisi bundan çok memnun oluyor. Fakat bu ülkedeki doktorları eğitmek için Türkiye’ye göndermeye dahi paraları  yok. Bakanla bu dört saatlik görüşmemizden  sonra çok geniş Nijer nehrinden karşıya geçip Tıp Fakültesine gidiyoruz. Bize bir tane portatif mikroskop veriyorlar. Tıp Fakültesi bahçesi çok güzel; muz ağaçları ve tropikal kuşlarla karşılaşıyoruz. Demek bakınca çölde de böyle güzel bahçe oluşturulabiliyor. Kırmızı, mavi değişik kuşlar var.
 
Misafirhaneye dönüyoruz, arabaya bu mikroskobu da yüklüyoruz. Ayrıca dağıtmak için Kuran-ı Kerimler de yüklenince  arabanın tekerleği yola yapışıyor. Burada benzin istasyonu yok gibi. Yolda durup bir pazar yerine uğruyoruz. Şoförümüz kalabalığın içinde birileri ile konuşuyor. İki insan tahtaların üzerine konulmuş bir jeneratör ve hava pompası taşıyor, getiriyor ve çalıştırıyorlar. Tüm tekerler şişiriliyor ve ücret ödeniyor. Demek buralardaki hava pompası da böyle oluyor. Bu pazar yerinde  sepetlerin içi güvercin dolu. Bunlar, köyden satılmak için getirilmiş. Burada herkes şeker kamışını ağzında odun çiğner gibi emiyor. İlk önce hayretle bakıyoruz, insan nasıl bu odunu ısırır diye? Sonra da ağzını şişirip, odunu tükürüyorlar. İlgilenince şeker kamışı satan kişi, kamışları 20 cm boylarda kesip üzerlerini bıçakla soyarak kalan parçaları 1 cm’lik dilimlere bölüyor ve bize veriyor. Ağzımıza aldığımız bu kamış parçaları çok lezzetli. Rabbim ne güzel yaratmış. Şekeri, ne çok ne az, tam kıvamında ve bizim şekerlerden lezzetçe biraz farklı. Bizler de bu yöntemle şeker kamışı alıp yemeğe çalışıyoruz.
 
Daha sonra yola çıkıyoruz. Yolun yarısı çukur yarısı asfalt. Şoför’ün görevi en az çukura düşerek arabayı kullanmak. Bu köy yolu standardında 800 kilometrelik mesafede her on kilometrede bir yol, iki bidon ve bir eski halatla  bölünmüş, ücret ödemeden  geçemiyorsunuz. Bu yol devletin gelir kaynağı imiş. Soğuk-sıcak, gece-gündüz  demeden bu insanlar bu yolları bekliyorlar.
 
Niamey’den çıktıktan 50 km sonra zürafa bölgesine giriyoruz. Bu bölgede zürafalar doğal şartlarda yaşıyorlar. Çok sakin ve  korkak bu hayvanlar. Yüksek ağaçlardan yaprak ve meyve yiyorlar. Şoförümüz İbrahim, bu zürafaların develere düşman olduğunu anlatıyor. Deveyi görünce, sessizce yaklaşarak boynunun altından ısırıp boğuncaya kadar beklediklerini ve öldürdüklerini anlatıyor. Yollarda sadece kamışlardan yapılmış köyler içinden geçip ilerliyoruz. Zengin  bölgelerde evler, toprak-kerpiçten yapılmış. Her yer çöl. Bir kum zeminde yer yer darı ekilmiş ve arada da Afrika ağaçları bulunuyor.
 
Yolda benzincilerde benzin bulmak zor. Köylerde seyyar benzincilerden şişe içinde benzin alıp yola devam ediyoruz. Geceleyin ay ve yıldızlar muhteşem. Buralarda ışık kirliliği olmadığından gökyüzünü bütün ihtişamıyla seyredebiliyoruz. Ayrıca Ay tüm çölü aydınlatıyor. Ne kadar büyük bir nimetmiş Ay. Memleketimizde bunun farkına varamıyoruz.
 
Minibüsle tüm gece yolculuk yaptıktan sonra ertesi sabah Tesova’ya ulaşıyoruz. Burası 15 bin nüfuslu bir kasaba. Bu bölge, Türkiye’den gelen yardım kuruluşlarınca üs haline getirilmiş. Aynı bölgede Deniz Feneri, İHH, Dosteli Derneği, Müsiad çalışıyor. Tesova’da su yüz metreden çıkabiliyor. 20.000 $’a bir kuyu açılabiliyor. Kuyu yeri tespiti yapılırken 5 km çevrede başka bir kuyu olmamasına ve 2000 ila 5000 kişinin faydalanabilmesine bakılarak karar veriliyor.
 
Tropikal yağışlar sırasında seller olduğu için İHH iki km uzaklıkta su drenaj kanalları yapmayı planlıyor. Dosteli Derneği fakir olanlara iki keçi veriyor. İki sene bu hayvanların sütlerinden faydalanıyorlar, hayvanlar  yavrulayacak ve anne hayvanları iade edecekler. Yavrular ailelere kalacak. Ayrıca  kıtlık senelerinde daha sonra iade etmek şartı ile yiyecek de veriyorlar. Yani gıda bankacılığı yapıyorlar.
 
Şu anda Tesova bölgesinde Türkiye’den gelen arkadaşların açmakta olduğu 40 civarında su kuyusu var. Fransızlar’ın 45 yıldır propaganda yapmalarına rağmen açtıkları tek bir kuyu bile yok. Bunu idareciler ifade ediyor. Türkler altı ayda Fransızların 40 yılda yaptığından fazla hizmet getirmişler. Bu hizmetlerden sonra halkın eğitimi ve İslami bilinçlenmesi için de faaliyetlere başlanmalı…
 
1960’larda Fransızlar, Nijer’in kuzeyinde bulunan çöllük bölgelerde  uranyum bulmuşlar. Bu uranyumu buradan çıkarıp, yarı işleyerek uçaklarla Fransa’ya taşıyorlar. Çok az miktarda vergi veriyorlar. Devletin adı Nijer Fransız Cumhuriyeti. 1960 yılında bağımsızlığa kavuşmuşlar. Ama gerçekte hala sömürgecilik devam ediyor. Tesova’da Fransız şirketleri hakim. Para birimi bir çeşit Afrika Fransız Frangı. Resmi dil Fransızca. Yüksek tahsilliler Fransa’da okuduğu için hala sömürgecilik mantığı devam ediyor. Türkiye’nin büyük bir ülke olması için Afrika’dan ve Orta Asya’dan üniversitelerin daha çok öğrenci kabul etmesi gerekiyor. Ayrıca doktorlarına ihtisas yaptırabilirsek Afrika’da binlerce gönüllü sağlık elçimiz olacaktır.
 
Afrika’nın orta bölgelerine sömürgeciler 1700’lü yıllarda girmeye başladığında çok sıkı dirençle karşılaşmışlar. 1795’te bölgeye ilk giren Mungo Park’tır. Daha sonraki öncü sömürgecilerin bir çoğu katledilmiş. Eski gezilere ait notlarda bu bölgelerde “Muhammedan”ların olduğu ve bunların Hristiyanlardan nefret ettiği yazıyor. Daha sonra İngilizler bölgeye tüccarlar göndermiş. Yerli halk bunları da kovmuş. Bundan sonraki yıllarda çare olarak misyoner doktorlar gönderilmiş. Misyoner doktorlar  Timbakü’ye kadar gitmişler. Ve tüm bilgiler sömürgecilere iletilmiş. 1890 yılında Fransızlar Nijer'i işgal edip, sömürge haline getirmişler.
 
Bulunduğumuz kasabada bir kilisenin Fransız Papazı beş kişiyi hristiyan yapmış. Yaşlı Papaz sabırla bu fakir bölgede bekliyor ve faaliyetine devam ediyor. Ayrıca bölgede 14 yıldır bir Japon doktor çalışıyor. Hanımını burada kaybetmiş. Bir hastane kurmuş, sonra onu resmi hükümete bırakıp yeni yerine geçmiş. Bizim temizleyip çalıştığımız hastane bu Japon’dan kalmış. Yerel doktorluk yanında bölgede sıtma ile ilgili araştırmalar yapıyor. Ayrıca yardım kuruluşu  kisvesinde; sosyolojik, psikolojik ve jeolojik araştırmalar yapanlar ve yıllardır bu bölgede kalanların olduğunu öğreniyoruz.
 
Tesova’ya vardıktan sonra hastaneye gidip temizliğe başlıyoruz. Yerlerde 2-3 cm kum var. Temizlik ilerledikçe tertemiz ameliyathane ortaya çıkıyor. Ayrıca getirdiğimiz kablo ile jeneratörden hat çekiyoruz. Bütün ilaçları yeniden derleyip topluyoruz. Mikroskopları kuruyoruz. Mikroskobun ayağında demir ağırlıklar vardı; fakat bu ağır kitleleri getirmedik. Kum torbaları diktirmiştik. Bunları mikroskobun ayağına geçiriyoruz, sonra da içlerine kum doldurup aletleri kuruyoruz. Her şeyi hazırladığımızda dışarıda hastaların sırada olduğunu görüyoruz.Çok hasta var. Bu yüzden hastalardan iki gözünde de kataraktı olanları seçerek,hiç olmazsa bir gözleri görebilsin diye ameliyatlara başlıyoruz . Kendileriyle Fransızca anlaşabiliyoruz. Kataraktları çok sert ve eski vakalar. Ameliyatlar daha güç oluyor, fako aleti bu sert kataraktları kırmada zorlanıyor. İlk gün iki masada 3 doktor, iki hemşire ve bir de gönüllü Türk arkadaşla ameliyatları akşam 22.30’a kadar bitiriyoruz. Sonra konserve yiyeceklerle karnımızı doyurup, bu yorgunluğun üzerine derin bir uykuya dalıyoruz.
 
Sabahleyin kahvaltıdan sonra hastaneye gitmek için yola çıktığımızda, Tuareg denilen buradaki insanlara tam benzemeyen, develer üzerinde çölde seyahat eden, başları ve yüzleri genelde mavi örtülerle örtülmüş insanlarla karşılaşıyoruz. Develerle seyahat eden çölün bu savaşçı kavminden insanlar  bize develeri ile gösteri yapıyorlar. Sonra aklımıza geliyor Tuareg; Wolksvagenin lüks 4x4 jipinin adı. Demek ki arabaya, çölün zor koşullarında binek edinilen dayanıklı develeri  hatırlattığı için bu isim konmuş.
 
Daha sonraki dört gün sabah 09.00 - akşam 23.00 arasında Yeryüzü Doktorları olarak ameliyatları yapıp vakaları yetiştirmeye çalışıyoruz. Bu beş gün içinde 250 kişiye katarakt ameliyatı yapabiliyoruz. Vakaların birçoğu yakın köylerden geldiği için hastane bahçesinde toprak üstünde yatıyorlar. Ertesi gün kontrolden sonra ilaçlarını alıp köylerine dönüyorlar. Ameliyattan sonra Dosteli Derneği’ndeki arkadaşlar, her birine 10 $ civarında bir para veriyorlar. Ameliyattan daha çok bunlara sevinip gözlerinin içleri gülerek köylerine dönüyorlar.
 
Sabahleyin kalktığımızda herkesin, özellikle çocukların elinde küçük boş tencereler var. İlk önce para istediğini zannedip para veriyoruz, almıyorlar. Daha sonradan anlıyoruz ki herkes yiyecek bir şeyler istiyor. Buradaki insanların yiyeceği sadece darı. Yani muhabbet kuşu yemi. Yerlere darı taneleri düşse çocuklar bunları topraktan toplayıp yiyorlar. Ne kadar şükretsek az. Ya bu insanlar bu dünyada yaşamıyor, ya da bizim sanal, yalancı bir dünyamız var. Bu açlık ve susuzluk içinde insanlar çok mutlu. Birbirleriyle anlaşıp gülüşüyorlar. Bizler ise onlardan yirmi kat daha zengin olmamıza rağmen tedirginlik ve sıkıntılar içinde yaşıyoruz. İnsan, burada para ile mutluluk arasında direkt ilişki olmadığını anlıyor.
 
Ameliyatlardan  fırsat bulduğumuz bir pazar günü, pazara gidiyoruz. Pazarda; en pahalı satılan şey kızartılmış balık ve çekirge. Balığın ağzına kuyruğunu sokup simit gibi halka yapıyorlar. İçini temizlemeden yağda kızartıyorlar.
 
Pazarda yerde tezgah açmış eczacılar var; şikayete göre ilaç ve şeker kamışı satıyorlar. Ayrıca köylerinde ne buldularsa satmaya gelmiş insanlar var. Bir tezgahta büyücülük malzemeleri de satılıyor. Alanlar bu çer-çöp, kuş ölüsü tüyü, ip gibi şeylerle büyü yapıyor . Ayrıca şaklaban denilen büyücüler var. Bunlar çok bağırıp dikkat çekerek etraflarına insanları topluyor. Bir şeyler anlatıyorlar.
 
Pazarın yakınındaki bir bataklıkta çamura gömülmüş balıklar var. Bunlar bir seneyi toprak altında geçiren balıklar. Yağmurlar başlayınca tekrar yüzüyorlar. Balıkçıl kuşları çamuru kazıp alttan bu balıkları bulmaya çalışıyor.
 
Bataklığın arkasındaki bir ağacın üzerinde binden fazla yarasa bulunuyor. Yarasaların kanat açıklığı 40 cm civarında. Küçük kedi, büyük fare kadarlar. Meyve yiyorlar, ayakları ile asılı duruyorlar ve devamlı ses çıkarıyorlar. Normalde bu yarasaları kartallar yermiş. Bu ağaç dikenli olduğu için kartallar yaklaşamıyorlarmış, bu yüzden bütün yarasalar burada konaklamayı tercih edermiş.
 
Beş  günlük ameliyat maratonu  bittiğinde  tekrar minibüsle Niamey’e dönüyoruz. Yolda açlık, sefalet, kamıştan yapılmış evler ve mutlu insanlarla karşılaşıyoruz.
 
Niamey’de hayvanat bahçesi ve müzeyi geziyoruz. Burada  çölde bulunmuş dinozor fosilleri mevcut. Kemiklere dokunabiliyorsunuz. Ziyaretçiler dişlerini ve kemik parçalarını  götürdükleri için son bir aydır  iplerle korumaya almışlar. Bu fosillere dikkatli bakılınca hiçbir eksikleri yok. Dinozorları kitaplardan  biliriz. Bu kadar yakından görmek insanı çok etkiliyor.
 
Niamey’de Türk kolejini  ziyarete gidiyoruz. Adı Bedir Koleji,2 yıl önce kurulmuş.Türkiye'den gelen genç fedakar öğretmenler ülkemizi burada temsil ediyorlar. Öğrenciler, yönetimin üst kademelerinde bulunanların çocukları. Birçoğu da yatılı  kalıyor.
Dönüşte tekrar  Fas’ın Kazablanka şehrine uğruyoruz. Binalar ve caddeler çok güzel. Her yer yeşil. Buradaki Kral II. Hasan Camii dünyanın ikinci büyük camisi. Okyanus kenarına yapılmış. Cami yarı-müze haline çevrilmiş. On beş dolar vererek içeri girebiliyorsunuz. Müslüman olduğumuzu belirtiyoruz, fakat kabul etmiyorlar. Sadece namaz vakitleri ücretsiz  girilebilirmiş. Öğle ezanı okununca içeri girebildik. İç mekanı oldukça büyük, ihtişamlı. Fakat orta kısmı  bir katedral gibi yapılmış, camiden çok kiliseyi hatırlatıyor.
 
Nijer yolculuğunu, insanlara faydalı olabilmenin huzuru ile tamamlarken, Nijer'de daha yapılacak çok işimizin bulunduğunu yakinen anlamış olduk. Nijer gibi dünyanın birçok yerindeki mazlum ve öz kaynakları sömürülmüş insanlar, yeryüzü doktorlarını bekliyor.
 
 
Op. Dr. Erhan Sarışın
Göz Hastalıkları Uzmanı
YYD 3.Nijer Misyonu







 

Korunmasız olarak güneşe maruz kalmak katarakt oluşumunu tetikliyor

 

 

Korunmasız olarak güneşe maruz kalmak katarakt oluşumunu tetikliyor.

 

Tarih : 13.08.2010
 
   

Aşırı derecede korunmasız olarak güneşe maruz kalmak katarakt oluşumunu tetikliyor.Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Kazım Devranoğlu, göz merceğinin saydamlığını yitirmesinin katarakt olarak tanımlandığını ve ''katarakt'' denildiğinde ilk akla


 

gelenlerin yaşlılar olduğunu, ancak kataraktın doğuştan bebeklerde ya da travma sonucu gençlerde de görülebileceğini dile getirdi.        

Devranoğlu, bunun yanı sıra güneş ışınlarının fazla olduğu dönemlerde dışa açık olan bütün dokuların olduğu gibi gözün de olumsuz etkilendiğini söyledi.        

Güneş ışınlarının gözde en önde bulunan cam tabakadan retina tabakasına kadar zarar verdiğini belirten Devranoğlu, ''Aşırı derecede korunmasız olarak güneşe maruz kalmak katarakt oluşumunu etkiliyor. Bunun için özellikle güneş ışınlarının direkt etkili olduğu saatlerde dışarda kalmamalı ve mutlaka koruyucu güneş gözlüğü takılmalı. Burada, sadece siyah camdan bahsetmiyorum. Özellikle ultraviyole gibi zararlı ışınları engelleyici kaliteli gözlüklerin kullanılması bu gibi zararlı etkilerden korunmamızı sağlayacaktır. Bunun yanında şapka takmak veya şemsiye kullanmak da faydalı olacaktır. Katarakta en çok maruz kalan meslek grupları ise çiftçiler ve fırıncılar. Devamlı ısıya ve güneş ışınlarıyla temasta olan kişilerde katarakt diğer kişilere göre daha fazla görülüyor'' dedi.
        
AMELİYATTA KULLANILAN MERCEKLER
Gözdeki doğal merceğin ultraviyole gibi zararlı ışınları engelleyici özelliği bulunduğunu anlatan Devranoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:        

Hastada katarakt geliştiğinde biz Ameliyatla zararlı güneş ışınlarını engelleyici yapıyı ortadan kaldırıyoruz. Bu noktada Ameliyatta kullanacağımız yapay göz merceğinin özelliği devreye giriyor. Kullanacağımız merceklerin de doğal mercek gibi, yani bizim Ameliyatta aldığımız mercek gibi ultraviyoleden koruyucu özelliği olması gerekiyor. Son zamanlarda gelişen mercekler bu özelliği taşımaya başladı. Ancak her mercekte bu özellik yok. Mercek kalitesi arttıkça güneşin zararlı ışınlarını engelleyici özellikleri de o oranda artıyor. Bu nedenle katarakt Ameliyatı olacak kişiler sadece 'Ameliyat oldum' dememeli, Ameliyatta kullanılacak göz merceğini sorgulamalı.''        

Devranoğlu, gözüyle ilgili herhangi bir şikayeti bulunmayanların da tedbir amaçlı koruyucu önlemler alması gerektiğini vurguladı.        

Güneş ışınlarının etkisiyle oluşabilecek bir diğer hastalığın da göz kuruluğu olduğununa işaret eden Devranoğlu, Sıcak ortamlarda özellikle buharlaşma çok fazla olduğundan gözünde kuruluk sorunu olanların şikayetleri artıyor. Bu nedenle bu kişiler suni göz yaşı gibi damlaları daha sıklıkla kullanabilir'' şeklinde konuştu.
       
AMELİYAT SONRASI GÖZLÜK KULLANMA DURUMU
Devranoğlu, kataraktın tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu belirterek, şunları kaydetti:       


Yaşlılarda en çok sorulan sorulardan biri de
Ameliyattan sonra gözlük takılıp takılmayacağı.

Bu konu son dönemlerde çok tartışmalı hale geldi. Bu sorunun cevabı
Ameliyatta takılacak olan merceğin cinsine bağlı. Eğer Ameliyat sırasında göze yakın veya uzak görmeyi sağlayan, son dönemlerde sık kullanmaya başladığımız 'multifokal' dediğimiz mercek takılmışsa yüzde 100 demek mümkün değil, ama kişi yüzde 90 ihtimalle Ameliyattan sonra gözlüksüz rutin günlük işlerini yapabilir. Çok ince detaylar için belki gözlük kullanabilir. Ameliyat sırasında 'monofokal' dediğimiz standart mercek kullanılmış ise hasta, Ameliyattan sonra uzak gözlüğü kullanmayacak veya çok düşük derecede kullanacak. Ancak yakın gözlüğü mutlaka kullanacak

. Bunu şöyle de diyebiliriz;
kişi
Ameliyattan sonra uzağı ne kadar iyi görüyorsa, yakını o kadar kötü görecektir, yakını ne kadar iyi görüyorsa uzağı o kadar kötü görecektir. Dolayısıyla ona göre bir gözlük kullanacak. Ancak 'multifokal' merceklere uygun hastalar, ki bu mercekler her hastaya takılamıyor,

 

Ameliyattan sonra gözlüksüz günlük işlerini yapabilecek hale gelebiliyorlar.





















































































=DIKKAT=UYARI=ATTENTİON= 

Sitemizde yer alan yazı ve  makaler
tamamen bilgi amaçlı olup
kesinlikle ilgili ülke yasalarına 
Tıbbi idari ticari hukuki şahsi
hukuki amaçlı kullanım için 
tavsiye edilmez, 
sitede yer alan bilgileri 
ilgili Ülke kurum Kuruluş Gurup Firma Tıp ve 
hukuk uzmanına danışmadan uygulamanız
beklenmedik sonuçlar doğurabilir, 
www.hiziracil.tr.gg sitesinde 
yer alan haberler ,yorumlar, bilgilerden dolayı 
hiç bir şekilde sorumlu tutulamaz,
sitede dolaşım yapan kullanıcılar 
bu uyarıyı kabul etmiş sayılırlar.. 
Hoşça kalın. 
Saygılarımızla
<script type="text/javascript">

 

  var _gaq = _gaq || [];

  _gaq.push(['_setAccount', 'UA-35901013-1']);

  _gaq.push(['_trackPageview']);

 

  (function() {

    var ga = document.createElement('script'); ga.type = 'text/javascript'; ga.async = true;

    ga.src = ('https:' == document.location.protocol ? 'https://' : 'http://') + 'stats.g.doubleclick.net/dc.js';

    var s = document.getElementsByTagName('script')[0]; s.parentNode.insertBefore(ga, s);

  })();

 

</script>

<a href="https://twitter.com/hiziraciltr1" class="twitter-follow-button" data-show-count="false" data-lang="tr" data-size="large">Takip et: @hiziraciltr1</a>

<script>!function(d,s,id){var js,fjs=d.getElementsByTagName(s)[0];if(!d.getElementById(id)){js=d.createElement(s);js.id=id;js.src="//platform.twitter.com/widgets.js";fjs.parentNode.insertBefore(js,fjs);}}(document,"script","twitter-wjs");</script>

 


 
  *** SİZİ KUTLUYORUZ *** BUGÜN 1902157 ziyaretçi (4168963 klik) MİSAFİRİMİZ OLDUNUZ ***  
 
haberler haberler


Google Arama
Sitemde Arama
Yaşam ve İnsanlar

İstanbul Servisleri Neden Pahalı ? burakesc
Namaz Kılan Minik ile burakesc
GİMDES Helal Gıda Ramazan Buluşması burakesc
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol