Create Your Own Countdown

Google

   
  *** İYİLİK İÇİN KOŞANLARIN YERİ***
  Prof.Dr.Gabriella MANDELL
 










YÜZLERCE ESER YAZILDI
Sanat tarihi profesörü ve ayrıca bir seramik ustası olan Türk dostu bir İtalyan Profesör Gabriel Mandel'in 120'den fazla araştırma kitabı bulunuyor. En önemlilerinden, "Mevla'na", "Yunus Emre", "Anne Türkler Geliyor" "Kur'an'ın Sırları" ve "Harem" gibi birçok kitabı Türkiye ile ilgili.

Türklerin 15.asırda Güney İtalya'yı ele geçirdiği zaman İtalyanlar çocuklarını korkutmak için "Türkler geliyor" ifadesini, Prof.Mandel, "Anne Türkler Geliyor" başlığı kullanarak, bu kitapta 13. asırdan günümüze kadar Türkiye'yi gezip gören özellikle çeşitli seyyahların, diplomatların, bilim adamlarının derlediği, Türkler ve kültürü hakkında güzel sözlerine, görüşlerine yer vermiş. Kitabın sonunda şöyle deniliyor;

"Türkler asırlardan beri bir karalama kampanyasına tabi tutulmaktadır. Halbuki Türkiye'yi gidip görenler, bu söylenen art niyetli propaganda niteliği taşıyan bir takım görüşlerini yanlışlığını ve haksızlığını hemen anlar. Türkiye bir huzur ve barış ülkesidir. Türkiye, baş döndürücü sanat güzellikleri, tabii güzellikleri ve maneviyat güzellikleri ile herkesin görmesi gereken bir ülkedir" şeklinde görüşlerini belirtiyor. Profesörün ayrıca Kur'an tefsirleri üzerine kitabı bulunmaktadır. Başlığı ise "Kur' an'ın Sırrı". Kur'an'ın tarihini anlatıyor. Kitapta ayetlerin, surelerin nasıl oluştuğunu, geliş zamanı ve sırları dile getiriliyor.

Şimdi ise İtalyanca şerhli Kur'an mealini bitirmek üzere. Bu çalışma 1400 büyük sayfa olacak. Son kitabın ismi "Mevlana Tasavvufu’nun Hikmetleri."

Gelecek sene piyasaya çıkaracağı kitabının konusu ise Türk-Ermeni meselesi. Tarihi belgelere dayanarak Türkiye hakkında çok maksatlı, tek taraflı ve propaganda olarak kullanılan bu Ermeni meselesini gün ışığına çıkarmak için bir kitap yazacak.

Türkiye'nin kültür elçisi İtalyan Profesör Gabriel Mandel:
BARIŞIN ANAHTARI: TASAVVUF
-"Avrupa hızla değişiyor. Bloklar, sistemler, geleneksel yapılar; yerlerini yani ilişkilere bırakırken, İslamiyet de Avrupa kapılarını zorluyor. Bugün İslam, Avrupa'nın içinde.

...Müslüman ülkelerden gelen göçmenleriyle, mültecileriyle, ikinci üçüncü nesillerle, din değiştirip Müslüman olan Avrupalılar’a, geçici değil kalıcı olan, giderek güçlenen ve yaygınlaşan bir varlığı var Avrupa'da İslam'ın.

"Bugün Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde İslamiyet, yaygınlaşan din açısından birinci sırada. Hristiyan ve Müslüman toplumlar iç içe yaşıyor, yaşamak zorunda. İslam Avrupa'da güçleniyor." Bu sözler Türkiye'yi her sene ziyaret ederek konferanslara katılan Mevlana ve Yunus Emre aşığı bir Müslüman olan İtalyan Profesör Gabriel Mandel'in.
Gazetemize özel bir mülakat veren Mevlana ve Yunus Emre hayranı İtalyan Profesör Gabriel Mandel:
"Dünyada huzur ve barışa hizmet eden, huzur ve barışın bir numaralı anahtarı İslam Tasavvufudur. Bu Mevlana'da, Yunus'da, Ahmed Yesevi'de ifadesini bulan Türk-İslam Tasavvufudur" dedi.
Mandel konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

İslam Avrupa'nın son yıllarda keşfettiği bir gerçek. 60'lı yıllara dek Avrupa İslam dünyasını hiç tanımazdı. Şimdi her yıl bu konuda yüzlerce kitap çıkıyor. "Sufi" geleneğini keşfetmek, bizim için çok büyük bir kazanç oldu.. Bu gerçeği Kilise, Sinagog ve Camiyi dünyada üçünü yan yana yaşatan tek ülke Türkiye’dir. Hitler Musevileri kesmiş ve işkenceye tabi tutmuştur. Avrupa'daki din savaşında insanlar birbirlerini yok etmiştir, ama İslam tarihi boyunca huzuru, sevgiyi ve hoşgörü ortamını yaşatmıştır. Ben Türk Kültürü’nü Avrupa' ya tanıtmak istiyorum. Türk Kültürü’nü tanıtmak bakımından Türk-İslam Tasavvufu kaçınılmaz bir anahtardır. Türkiye'yi tanıtmak için bir anahtardır ve bunu her zaman ustalıkla kullanmak lazım. Bugün Türkiye'ye Turist gelmiyor diye şikayet ediliyor. Tanıtım eksikliğiniz var. Profesör Mandel, Tasavvufun Dünya gençliğinin, özellikle Avrupa gençliğinin en büyük ihtiyacı olduğunu belirterek,"Maneviyatsız gençlik ahlaksızlığa, teröre, insanlık dışı bir takım işlere ve intihara yöneliyor. Onun için Türk-İslam Tasavvufu’nun özü olan "Yaradan'dan ötürü yaratılanı sevmek' düşüncesi, gençleri kurtaracak onları huzura kavuşturacak en salim yoldur" şeklinde konuştu.

Maneviyatla güçlendirilmiş bir gençlik, ailesi için toplumu için kendi geleceği için çalışmaya yönelir. Avrupa'daki bütün gençlik maneviyat arayışı içinde. Kişisel çıkarlar, materyalizim. İtalya'da gençlik sanatı sever, şiiri sever ama materyalizmde şiir yoktur. Bu bakımdan gençlik bu noktada maneviyat açısından bir yoklukla karşı karşıya. Gençlik bu Türk tasavvufunda hissettiği maneviyat eksikliğini giderebilir. İslam tarihinde gerçek manada ilk İslami Mimari Buhara'da Müslüman Samaniler'in yaptığı bina, İslam sanatının doğuş kaynağıdır. Daha sonra bu Osmanlılar’a geldi. Türkler geniş bir vicdan hürriyeti tanıdılar kendileriyle birlikte yaşayanlara."

Avrupa'da İslami gelişmeler konusundaki sorularımız üzerine detaylı bilgi veren Porf.Mandel şunları söyledi; "Avrupa'da Müslüman nüfusu hızla artıyor. Bu başlıca iki önemli faktörden kaynaklanıyor. Nüfus artışı ve ihtida. Günümüzde Avrupa' da 15 milyon Müslüman bulunuyor. Müslüman nüfusunun gelişiminde birkaç milyonu bulan din değiştirmiş Avrupalılar gerçeğini belirtmek gerekiyor.

"İtalya'da 1.5 milyon Müslüman var. Benimle birlikte gelen 24 kişilik grubun hepsi İslamiyet'i kabul edenlerden oluşuyordu. Bundan 30 sene önce her sene, bir İtalyan Müslüman oluyordu. 20 sene önce bu süre bir aya düştü, ayda bir kişi Müslüman oluyordu. 10 sene önce de haftada bir kişi Müslüman oluyordu. Günümüzde ise her gün bir kişi Müslüman oluyor. Milano'da 20 sene önce bir camimiz vardı. Şu anda ise 5 camimiz bulunuyor. En büyük camiye Cuma günü en az 1.200 kişi geliyor. Düşünsenize, Katolikliğin merkezinde, Roma'nın ortasında büyük bir cami, Avrupa'nın en büyük camisi yapılıyor. Pek çok Hristiyan için bu şaşkınlık verici. Ancak bu, bizler için, tarihi süreç içinde gerçekleşmesi gereken en tabii bir hadise."






















İTALYADAKİ

Pompei Helakı Taşa Dönüşen Sapık Bir Toplum

Pompei, Roma’da ahlaki dejenerasyonun sembolüydü. Pompei halkı aynı Lut kavmi gibi cinsel sapkınlıklara yönelmiş, Allah’ın emrettiği ahlaka ve hayata aykırı bir yaşam tarzını tercih etmişti. Ancak onların sonu da Lut kavmi gibi oldu. Çünkü Allah’ın emirlerine başkaldıran her topluluk, bunun karşılığını mutlaka dünyada ya da ahirette alacaktır. Bu Allah’ın bir kanunudur ve Allah “… Sen, Allah’ın sünnetinde kesinlikle bir değişiklik bulamazsın ve sen, Allah’ın sünnetinde kesinlikle bir dönüşüm de bulamazsın.” (Fatır Suresi, 43) ayetiyle bu gerçeği bizlere haber verir.

Pompei’nin helakı, Vezüv Yanardağı’nın patlamasıyla gerçekleşmişti. Vezüv Yanardağı, İtalya’nın, özellikle de Napoli kentinin sembolüdür. Yaklaşık, 2000 yıldan beri suskun olan Vezüv “İbret Dağı” şeklinde adlandırılır. Ünlü Sodom ve Gomorra kentlerinin başına gelen felaketle, Pompei faciası birbirine çok benzemektedir. Vezüv’ün batı yamacında Napoli, doğu yamacında ise Pompei kenti yer alır. Yaklaşık 2000 yıl önce yaşanan bir lav ve kül felaketi, bu kentin insanlarını ani bir biçimde yakalamıştı. Felaket öylesine ani olmuştu ki, herşey 2000 yıl öncesinde olduğu gibi kaldı. Sanki zaman dondurulmuştu. 

yanardan-patlamasi.jpg

Pompei’nin böyle bir felaketle yeryüzünden silinmesinde elbette ders çıkarılabilecek hikmetler vardı. Tarihi kayıtlar, şehrin yok olmadan önce tam bir sefahat ve sapkınlık merkezi olduğunu gösterir. Şehrin en belirgin özelliği, fuhuşun çok yaygın olmasıydı. Ancak Vezüv’ün lavları bir anda tüm kenti haritadan sildi. Olayın en ilginç yanı ise, kentin günlük yaşantısı içinde, Vezüv’ün korkunç patlamasına rağmen, kimsenin kaçamamış ve adeta olduğu yerde donakalıp felaketin farkına bile varamamış olmasıydı. Yemek yiyen bir aile, o andaki gibi aynen taşlaşmıştı. Sapıklıkları esnasında taşlaşmış pek çok çift bulunmuştu. Daha da önemlisi, bu çiftler arasında, aynı cinsten olanlar, küçük erkek ve kız çocuklar da vardı. Pompei kalıntılarından çıkarılan taşlaşmış insan cesetlerinin, bazılarının yüzleri hiç bozulmadan kalmıştı. Genel yüz ifadesi şaşkınlıktı. Çünkü bu halk Allah’ın ayetlerinde bildirdiği gibi, “birdenbire” yok olmuştu. Allah bu konuda “bir şehir halkını” şöyle örnek verir: 

(Onlara) Yalnızca bir tek çığlık (yetti); anında sönüverdiler. (Yasin Suresi, 29) 

sapık bir toplumun ibret verici sonu…düşünüyorumda bir istanbul’un,izmir’in,antalyanın vs pompeiden çok farkı varmı?

Sarsıntılar başlayınca 20 dakika kadar süren bir şaşkınlık yaşandı. Halk paniğe kapıldı ve bir hareketle Sarno nehrindeki 600 metre uzakta olan bir limana atıldılar. Ne yazık ki bunların yolunu bir deniz kabarması kesti.
 
foto1.jpg

Dev dalgalar, bindikleri gemileri birer çöp gibi yukarıya kaldırıyor ve şehrin surlarının içindeki kızgın lav denizine doğru fırlatıyordu. Zaten bu arada gökten iri kum taneleri büyüklüğünde çok kızgın küçük taşlar yağmaya başlamıştı.

foto-2.jpg

Hemen ardından da gaz yüklü kocaman siyah taşlar düşmeye başladı. Bu sonuncular yere değer değmez patlıyor ve ilk kayıpların verilmesine sebeb oluyordu. Gökyüzü karamış olduğundan şehirde görüş mesafesi sıfıra düşmüştü.

foto-3.jpg

Şehrin insanları, rastgele sağa sola koşup duruyorlardı. İçlerinde farkında olmadan Vezüv’e doğru koşanlar bile vardı. Kurtuluşu evde görenler, volkandan çıkan müthiş sıcaklık yüzünden havadaki oksijenin kısmen gaz karbonik hale dönüşmesi yüzünden boğuluyorlardı.

foto-4.jpg

Evlerinin volkandan çıkan taşlarla diğer maddelerin ağırlığına dayanamayıp çökmesi neticesinde yokoluyorlardı. Yarılmış olan yerden çıkan ağır ve zehirli gazlar da bir başka ölüm sebebiydi.

foto-5.jpg

Sonra ardı ardına Pompei üzerine kızgın küller yağmaya başladı. Ve ilk ölenlerin üstünü yorgan gibi örttü. Birkaç saat içinde güzel ve canlı Pompei, büyük bir mezarlığa döndü.

foto-6.jpg

200 000 insan bir anda yok oldu. Yaklaşık 2000 yıl o görkemli villalar, heykeller, duvar resimleri, mozaikler, tapınaklar ve pazarlar dokunulmadan gömülü olarak kaldı. 

foto-7.jpg

Arkeologlar kenti keşfettiklerinde son gün pişmiş ekmeği bile fırında buldular. Pompei’nin üzerine düşen kızgın küller, 3 gün siyah bir kar gibi yağmaya devam etti.

foto-8.jpg

O andan itibaren de Pompei, iyice sessizliğe gömüldü. Kazılardan anlaşıldığı kadarıyla Pompei, ardı ardına gelen küçük patlamaları ciddiye almamıştı. Pompei’liler taş olarak çıkarıldıkları vakit ölüm anında ne yapıyorlarsa o halde bulundular.

foto-9.jpg

Kimi başını ellerinin arasına alarak çaresiz bir şekilde oturmuş, kimi de çocuklarıyla çarşıda alışveriş yaparken lavların arasında kalmışlardı.

foto10.jpg
,
Bir duvarın üstündeyse bugün bile görülebilecek Sodom ve Gomora yazısı bulunmaktadır. Tarihçilere göre Pompeide yaşayan yahudi köleler, Pompei’nin durumunu görüp Sodom ve Gomorayı hatırlamak için bu yazıyı yazmışlardı.

foto12.jpg

anne-cocuk.jpg

foto-01.jpg

yanmis-evler.jpg

foto-02.jpg

foto-03.jpg

 



 
  *** SİZİ KUTLUYORUZ *** BUGÜN 1922343 ziyaretçi (4209513 klik) MİSAFİRİMİZ OLDUNUZ ***  
 
haberler haberler


Google Arama
Sitemde Arama
Yaşam ve İnsanlar

İstanbul Servisleri Neden Pahalı ? burakesc
Namaz Kılan Minik ile burakesc
GİMDES Helal Gıda Ramazan Buluşması burakesc
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol