Create Your Own Countdown

Google

   
  *** İYİLİK İÇİN KOŞANLARIN YERİ***
  Prof.Dr.Oktay SİNANOĞLU
 



***ZİHİNLER VE GÖNÜLLERİ N  SÖMÜRGELEŞMESİ ***









*******Video: Oktay Sinanoğlu:
İngilizce Eğitime Geçmesiyle
İTÜ Kalesi .Düştü.*******

 



OKTAY SİNANOĞLU

www.sinanoglu.net/


www.bilimgonul.com.tr

Facebook'ta bizi bulun

Oktay Sinanoğlu

Oktay Sinanoğlu

 

 










] 

HEDEF TÜRKIYE






Hedef Türkiye

Yazarı: Oktay Sinanoğlu
Yayınevi: Otopsi Yayınları
Basım Tarihi: 2002
Sayfa Sayısı: 330






KİTAP HAKKINDA
Oktay Sinanoğlu bu kitabında yurt ve dünya sorunlarına ilişkin halktan gizlenen gerçekleri ifşaa ediyor ve diyor ki: Güçleri gizlilikten geliyor! > Oyunlar dikkat! > Ölüm kalım savaşı! > Yeniden Kurtuluş Savaşı Başlamıştır! > 11 Eylül'den bir hafta önce; Avrupa'da neler konuşuldu? > 11 Eylül Günü > 11 Eylül'den sonraki birkaç gün > Küreselleşme mi, küresel kraliyetçilik mi? > Artık bilimsel gelişmelerin merkezi ABD değil > Amerika'daki 'insan genomu tasarısı' üzerine Miami'deki tropik ağaçlar altında bir sohbet > İnsanlık düşmanı küresel kraliyetçilerin hakimiyeti bitiyor > Avrupa Birliği'ne ne demeliyiz? > Fransa, İngiltere, Amerika, Rusya işgal ettiği ülkede ne yapar? > Fransa'ya ne yapmalıyız? > Hangi Avrupa Birliği? > Avrupa'ya çok şey öğrettik! > Her ülkenin milli hedefleri var > Ya Türkiye? > Neden hedefsizlik? > Hedeflerimizi bilelim > Asyalı mı, Avrupalı mı, Avrasyalı mı olmak > Yeni dünya düzeni ve Türkiye'nin geleceği > Atatürkçülük yerine 'sahte sağ', 'sahte sol' > Türkiye düşmanı 'milliyetçi'ler, 'sağcı'lar, 'solcu'lar, Atatürkçü'ler > Muz iktisadiyatı > Türk milleti olarak küreselleşme > Basında neler oluyor öyle? > Hazırlık sınıfı ya da 'kendi yurdunda yabancı olmak' > Yabancı dille eğitimde iş anaokuluna kadar inince > Romalılarda kültürel soykırım > İngiliz-İrlanda meselesi > Dedesini ingiliz huliganı zannedenler > İsmet İnönü'nün Amerika ile yaptığı anlaşma > YÖK kuruldu bilim bitti > Eğitim için yılda 6 milyar dolar ödüyoruz > Bilim ve din birbirini tamamlar > Kültür genleri > Mensubiyet hissi > Asyalı olmakla övünüyorum > Müslüman'ı Türk'e, Türk'ü Müslüman'a düşman ettiler > Türkiye'yi acı günler bekliyor; ama sonunda düzlüğe çıkacağız > Saptırmak için her kesimin sahtesini kullanırlar > Gene de başaracağız > Kazakistan bayrağında bir bürgüt kuşu > Ve kurtuluş



Ülkelerin Hedefleri
Her ülkenin hedefleri var Devletler bu hedeflere doğru yürünmesinde öncülük ediyor
Peki, Amerika'dan bize ihraç edilen bütün "devleti küçültme", "özelleştirme", "küreselleşme", serbest piyasa" edebiyatına bakarak ABD'nin hedefleri olmadığına, devletinin bu işlere karışmadığına mı hükmetmeliyiz?

Ya Türkiye? Neden Hedefsizlik?
Her ülkenin hedefi var dedik; dün de vardı; bugün daha da fKantinde ne yapıyorlar? Vatan mı kurtarıyorlar? Hayır; oturmuşlar duvara bakıyorlar, saatlerce Dedim bunlar nasıl vakit buluyorlar? Bu gençliğe bu kadar iş düşerken, önüne bu kadar hedef çıkmışken, gençlik nasıl oluyor da saatlerce kantinde aylak aylak oturup duvara bakıyor? Nasıl vakit buluyorlar? Hayret
---------------------------------------------------------------Sayfa 35




Oktay Sinanoglu


Oktay SİNANOĞLU'nun
TDK'daki Konuşması
  2005 VİDEO




Image and
video hosting by TinyPic


bye bye türkçe

Kendi dilini tam olarak bilmeyen,
baska dili de ogrenemez.
G. BERNARD SHAW

Oktay Sinanoglu Kimdir?


 

Oktay SiNANOĞLU,

(d. 25 Şubat 1935, Bari, İtalya),
Türk kimyager, akademisyen, bilim adamı.

Oktay Sinanoğlu, TED Yenişehir Lisesi'ne
1953 yılında burslu öğrenci olarak girdi ve okulu

birincilikle bitirdi.

Okulun bursuyla kimya mühendisliği okumak üzere ABD'ye gitti. 1956'da ABD Kaliforniya Üniversitesi Berkeley Kimya Mühendisliği'ni

birincilikle bitirdi.

1957'de Massachusetts Teknoloji Enstitüsü
|Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nü 8 ayda

birincilikle

bitirerek yüksek kimya mühendisi oldu.
1960'ta Yale Üniversitesi'nde yardımcı doçent olarak çalışmaya başladı.
image

26 yaşında iken
atom ve moleküllerin çok elektronlu kuramı ile doçent oldu.

26 yaşında "tam profesör" unvanını aldı.

Yale Üniversitesi tarihinin son

100 yılında bu unvanı kazanan

en genç insanıdır.
[1] [2]


1964'te Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde
danışman profesör oldu

. Yale Üniversitesi'nde

ikinci bir kürsüye daha profesör olarak atandı.

Dünyada yeni kurulmaya başlayan

moleküler biyoloji dalının

ilk profesörlerinden biri oldu.

DNA sarmalının
çözelti içinde o halde nasıl durduğuna açıklama getirmiştir.

Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi'ne
(National Academy of Sciences)

üye seçilen

ilk ve
tek
Türk oldu.


Dünyanın pek çok yerinde
buluşları ve kuram|kuramları ile ilgili konferanslar verdi.

Oktay Sinanoğlu
Nobel Fizik Ödülü için aday gösteren
kurumun üyesidir.


Bu alanda görev yapan
ilk Türk
profesörüdür.


28 yaşından beri devam ettiği Yale Üniversitesi'nde
moleküler biyoloji ve
kimya olmak üzere
iki kürsüde
profesör olarak

görevini sürdürüyor.

Yıldız Teknik Üniversitesi'den ise emekli oldu.

Kitapları [değiştir]

* Türk Aynştaynı , Türkiye İş Bankası Yayınları (Söyleşi Kitabı)(2000)
* "Bye Bye Türkçe": Bir Nev-York Rüyası, Otopsi, (2000). ISBN 975841013X
* Hedef Türkiye, Otopsi, (2002). ISBN 9758410229
* Büyük Uyanış, Otopsi, (2002). ISBN 975841027X
* Ne Yapmalı? Yeniden Diriliş ve Kurtuluş İçin..., Otopsi, (2003). ISBN 9758410342
* EN GÜZEL DİL TÜRKÇE(2003)

 

Oktay SİNANOĞLU Resmi İnternet Sitesi











------------------------------------------------------------------
Oktay Sinanoğlu'nun Derya Sazak'la söyleşisi

Türkiye hızla sömürgeleşiyor

‘Türk Aynştaynı’ olarak anılan Prof. Oktay Sinanoğlu, "Türkiye, son 50 yıldır aşağılık duygusuyla yaşadığı için hızla sömürgeleşmeye doğru gidiyor" diyor

Derya SAZAK
Bilgisayar ve matematiği öğren, her sahada ilerlersin diyorsunuz. Toplantılarda bunu mu anlatıyorsunuz yoksa siyaset mi yapıyorsunuz?
Siyasetle ilgisi yok, beni yıllardır Türkiye’nin her yanından çeşitli kesimler çağırır, konuşma yap diye. Bir kuralım vardır. Sağcı mı solcu mu diye sormam. Türkiye bu ayrışmaların zararını gördü. 1950 - 60’lara kadar böyle bir şey yoktu, herkes Atatürk yolunda gidiyordu. Yaşanan ayrışma bence dış kaynaklı.

Kim yapıyor bunu?
ABD... Her şeyin sahtesini kurmuştur, içeriğini boşaltmıştır. Mesela sol’u tek kelimeye indirgemiştir, anti - faşist. Milliyetçileri tek kelimeye indirgemiştir anti - komünist ve birer kelimeyle birbirine düşürmüştür. Türk dilinin dış kaynaklı olarak yok edilmesi de tarihin en eski oyunlarından.

O gün yemin ettim ve...
Nasıl?
‘Bye - Bye Türkçe’ kitabında anlatıyorum. Romalılar fethettikleri yerlerin dilini Latinleştirmiş. Bir iki nesil sonra insanlar dilini unutuyor. Dünya dili Latince olmuş. İngilizler de bunu yaptı. Türkiye’de de 1953’ten sonra yabancı dil eğitimi veren kolejler yoluyla yapılmak istenen budur.

Siz de TED Ankara Koleji’nden mezun olup, Amerika’ya gitmediniz mi?
Emine Çaykara’nın ‘Türk Aynştaynı’ adlı kitabında bunun öyküsünü anlatıyorum. Aklım fikrim Ankara Fen Fakültesi’ndeydi. Türk Eğitim Derneği’nin başkanı Mümtaz Tarhan bizi odasına çağırdı. Dedi ki; seni Amerika’ya göndermeyi düşünüyoruz. Arkasında camekanlı Atatürk resmi ve Türk bayrağı var ben de öyle oturmuşum. Atatürk karşımda cam çerçeveli olduğu için bayrağın üstünde kendi yansımamı görüyorum. O zaman anlamıştım ki burada kalırsam ‘Amerika’nın kölesi’ olurum, oraya gidersem ‘Amerika’nın efendisi’ olup burada onlarla daha rahat mücadele ederim. Ve işte bizi gönderdiler.

Atatürk kim, biz kim!
Peki çerçeveye vuran görüntü neydi, kendinizi Atatürk gibi mi görüyorsunuz?
Hayır canım, estağfurullah. Atatürk kim biz kim? Hayır Atatürk ve Türk bayrağında ortak bir Atatürk ruhuyla kendimi özleştiriyorum.

ABD’de hızla ilerlediniz, Berkley, MIT, Yale derken 26 yaşında en genç profesör oldunuz... Sonraki yıllarda moleküler kimyada ödüller geldi, çalışmalarınız Nobel ölçeğinde görüldü. Korktuğunuz başınıza gelmemiş...
Tersine, Yale’de en genç profesörlük unvanını alınca bütün dünya gazeteleri yazdı. Bilim dünyasında bize takılırlardı, ‘Türk Aynştaynı’ diye, o zamanlarda çalışınca saçlar havaya fırlardı falan.... Neyse, dünya basını bizden bahsetmeye başlayınca Türkiye’ye de bulaştı.

Kültürümüzü sahiplenelim
Türklük kavramı dış dünyaya karşı bir tür korunma mı? Oysa siz zaten bilimsel alanda başarılısınız ve hızla yükseliyorsunuz. Tepkiniz ırkçılık içermiyor mu?
Hayır efendim, her ülkede görüyoruz ki, herkes önce kendi kültürüne, diline, kimliğine sahip çıkıyor.

Türk olmanız neyi engelledi?
Uzun müddet hiçbir olumsuzluk sergilenmedi, yalnız en başa güreştiğin zaman - ben güreşmedim de kendiliğinden öyle oluyordu - iş karışıyor. Çünkü o zaman senin Türk olduğunu hatırlıyorlar. Benim kaygım Türkiye’ye dönük, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’in sömürgeleşmeye gittiğini görüyorum.

MHP’ye yakın mısınız?
Amerika’ya tepkilisiniz.
Amerika’ya karşı bir düşmanlığım yok ama ABD’de devletin içinde bir kesim zaten ona ‘şirket’ derler biliyorsunuz. Amerika’nın kendi ahalisi bile bunların yaptıklarını duyunca ‘yok canım’ diye şaşırır kalırlar.

Kendinizi hangi partiye daha yakın hissediyorsunuz, MHP ile bağınız var mı?
Yok canım, sen de Allah aşkına... Şimdi bizi Anadolu’ya konferans vermeye çağırdıklarında, falan parti mi, dinci kesim mi diye sormuyorum bile. Etnik metnik, ben Türkiye’de sahte olarak çıkarılmış bu ayrılıklara karşıyım.

Kitabım Harry Potter’la yarışıyor
‘Türk Aynştaynı’ olarak tanınıyorsunuz, internette 26 yaşındayken Yale’den aldığınız en genç profesörlük tartışılıyor. Son kitabınız ‘Hedef Türkiye’ hayli ilgi uyandırdı. Neden Türkiye hedefte?
‘Hedef Türkiye’ çift anlamlı; Batı’nın Türkiye üzerindeki hedefleri ve bizim Türkiye için hedeflerimiz ne olmalı; ikisi de var.

2023 Türkiye’sinin tartışıldığı İstanbul Forumu’nda AB hedefine neden karşı çıktınız?
Bir yavru kuş anasını kaybeder, sonra aman yeni bir ana bulsam diye dolanır... Türkiye bu halde, son elli senedir aşağılık duygusu var. Atatürk ‘Türk övün, çalış, güven’ demiş. Atatürk dönemini yaşamadım ama ben liseyi bitirirken o ruh hala vardı. Belki de o ruhla yetişmiş son nesiliz.

Her kesimden davet var
O ruh ne zaman kayboldu?
1950’lerden sonra ama 1980’lerde iyice hızlandı son 5 - 10 yılda tamamıyla bir toplumsal çöküş haline geldi. Ülkenin dört bir yanında ahaliyle haşır neşir olup bunu gözlüyoruz.

Kim çağırıyor hocam sizi?
Vallahi her türlü insan çağırıyor, bu yeni değil, kitaplar çıktı ya bizimki de Harry Potter’la yarışıyor.

Siyasi bir kişilik değilsiniz, bu ilgi neden?
Bu işlerle 40 yıldır uğraşıyorum, hatta lisede başladık, yabancı gazeteler falan da yazar. Aslında toplumsal uğraşılar da bir çeşit matematiktir.

Eğitim dili hep Türkçe olmalı...
Kürtçe’ye nasıl bakıyorsunuz?
Efendim şimdi insanlara öyle baskılar falan tabii hoş değil ama bir de şu var: Bugün İspanya’yı bıraksan hemen pat diye 5 tane devlete ayrılır. Fransa öyle olur. Dolayısıyla böyle değişik etnik diller var ama her ülkede bir şemsiye dili var ve resmi dil çoğunluğun anadilidir. Ha bunu yok edersen bir kere ülkenin bütünlüğü gider. Onun için Kürtçe konuşursa konuşur ne yapalım ama eğitim dili resmi dil Türkçe olur.

Dış siyasetimiz sadece yalvarmak
Küreselleşmeye nasıl bakıyorsunuz?
Küreselleşme, eşitlik eşitler arasında olur. Eğer taraflardan birisi her şeyinden vazgeçiyor öbürü ise her şeyini sana dayatıyorsa o zaman biri köle olur, öteki de onun efendisi...

AB’ye niye karşısınız?
Türkiye’yi yıllarca körü körüne önce Amerika’ya yamamaya çalıştılar, şimdi de Avrupa’ya itmeye çalışıyorlar. Ne yazık ki son 50 senedir Türkiye’nin dış siyaseti Amerika’ya, Avrupa’ya yalvarmaktan ibarettir.

Türkiye, gençleri değerlendirmeli
Türkiye’nin harekete geçirebileceği kaynaklar var mı?
En büyük kaynağımız insan. Şimdi bizde bu kadar genç nüfus var falan diyoruz ne oluyor, hepsi gittikçe ezber kafalı, düşünemez, top pop gençler haline getiriliyor. Bu kaynak tamamıyla israf ediliyor, yakında da yaşlanacak hepsi, bir kısmı da alkolik olacak; çünkü en çok bira tüketimi Türkiye’de. İnsan gücünü herakete geçir, eğitimini güncelleştir, bilgisayar ekle, tarzancadan vazgeç bomba gibi bir nesil gelir.

Bizi AB’ye falan alacakları yok!
Türkiye’nin Avrupa’da yer alması denge sağlamaz mı?
Türkiye 1947’den beri ABD’nin malı gibi; AB buna rakip olarak kurulmuşsa ABD niye bizi vermek istesin? Bu bir dümen, AB’ye alacakları yok zaten. AB ve IMF’yi bahane edip, bir sürü dayatmayla ülkeyi bu hale getirdiler. 11 Eylül’den sonra Bin Ladin’i bulamadılar, çünkü kendi adamlarıydı. ABD bahaneyle Asya’da üsler kurdu. Körfez Savaşı’nda da Ortadoğu’ya girdi, askerleri çıkmıyor. Şimdi de Irak bahanesiyle işi bitirecek.


Kaynak:
http://www.milliyet.com/2002/04/08/siyaset/asiy.html

Yaşam Öyküsü
Sayın Profesör Doktor Oktay Sinanoğlu; dünyanın en genç yaşta profesör olmuş kişisi ve Nobel adayı. 1953 yılında Ankara’da TED’in Yenişehir Lisesini birincilikle bitirdi. O zaman lisenin eğitim dili tamamen Türkçe’ydi, takviyeli yabancı dil dersleri vardı, sonradan kolej oldu. TED tarafından Amerika’ya burslu Kimya Mühendisliği için gönderildi. 1956 yılında Amerika Birleşik Devletleri Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley’de Kimya Mühendisliğini birincilikle bitirdi. 1957’de Amerika Birleşik Devletlerinde MIT’den birincilikle Yüksek Kimya Mühendisi oldu. Alfred Sloan ödülünü aldı. 1959’da Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley’de; Kuramsal Kimya Doktorasını yaptı, doktorasını yaparken iki ödül kazandı. 1959-1960 yıllarında Amerika Birleşik Devletleri Atom Enerjisi Merkezinde araştırmalar yaptı. 1961’de hem Harward, hem de Yale’de kendisinin yeni Nicem (“Kuvantum”)Kimyası ve fiziği üzerine teorileri hakkında üst düzey derslerde yeni buluşlarını anlattı. 1962 yılında Batının 300 yılda en genç profesörü oldu (26 yaşında Yale Üniversitesinde); 1962 yılında Ortadoğu Teknik Üniversitesi mütevelli heyeti yalnız Oktay Sinanoğlu’na mahsus olmak üzere kendisine Danışman Profesör unvanını verdi. Türkiye’de de kuramsal kimya bölümünü kurdu. Ortadoğu Teknik Üniversitesinde eğitimin Türkçe olması için uğraş verdi. Ama, tabii olmadı. 1964’de Moleküler Biyoloji konusunda ikinci kürsüsüne Yale Üniversitesine atandı. 1973’te Almanya’nın en yüksek Aleksander von Humboldt Bilim Ödülünü ilk kazanan kişi oldu. 1975’te Japonya’nın Uluslararası Seçkin Bilimci Ödülünü kazandı; yine 1975 yılında özel kanunla Oktay Sinanoğlu’na ilk ve tek, Türkiye Cumhuriyeti Profesörü unvanı verildi. 1976’da Japonya’ya Türkiye Cumhuriyeti Özel Elçisi olarak gönderildi. Kendisi Türk-Japon kültür, bilim ve eğitim ilişkilerinin temellerini atmıştır. Amerika Bilim ve Sanat Akademisinin ilk ve tek Türk üyesidir. Hindistan’ın Devlet Misafiri olarak, Hintli Bakanlarla ve Cumhurbaşkanıyla görüşmüştür. Meksika’da aynı seviyede Üçüncü Dünya Bağımsızlığı için çalışmıştır. Yıldız Teknik Üniversitesi'nden yaş sınırında (67) emekli oldu.Yale'deki hayat kaydıyla, ömür boyu olan iki kürsülü profesörlüğünü, Türkiye'nin ve Türkçe'nin başına gelenlerle daha verimli mücadele edesilmek için, "emeritus professor" ünvanına çevirterek Türkiye'deki faaliyetlerini daha da yoğunlaştırdı. O ara Türkiye genelinde ki herhangi herhangi bir bir evrenkentte (üniversitede) yetenekli gençlere, fizik kimya, matematik, moleküler biyoloji dallarında Mastır, doktora araştırmaları yaptırması, herşeyi YÖK'ten soran rektörlerce engellendi.Ama Oktay Sinanoğlu, bir yandan bilimsel araştırmalarına dış ülkelerde devam ediyor. 1962’den günümüze dek ilk TÜBİTAK Bilim Ödülünü, ilk Sedat Simavi ödülünü, 1992’de Bilgi Çağı, 1995’te İLESAM Üstün Hizmet Ödülünü, ayrıca Yılın Fikir Adamı, Yılın Bilim Adamı ödüllerini aldı. Yesevi Kazakistan ve benzeri bir çok kuruluşta profesör, mütevelli heyeti üyesi, Atatürk Kültür Kurumu asli üyesidir. 2001'de Yerel gazeteler Birliği'nce "halk Kahramanı Ödülü" verildi. Bu yılda Antalya'da Uğur Mumcu Bilim Ödülü (2002), TÜRKSAV Türk Dünyası'na Hizmet Ödülü (2002) verildi. 250 kadar uluslararası bilimsel yayını, bilim kuramları, çeşitli dillere çevrilmiş kitapları vardır. Türkiye’de de Türkçe pek çok yayın yapmıştır. Değişik ülkelerde iki kez Nobel’e aday gösterilmiştir.

Tarihsel Özgeçmiş

25 ŞUBAT 1935
Babasının başkonsonsolos olarak görevli bulunduğu İtalya’nın Bari kentinde doğdu.
1939
Annesi Rüveyde Hanım (Karacabey), babası Nüzhet Haşim Sinanoğlu ve kızkardeşi Esin ile Il. Dünya Savaşı’nın çıkmasıyla birlikte Türkiy e’ye döndüler.
1941
Babası Nüzhet Haşim Sinanoğlu vefat etti.
1953
Atatürk tarafından 1928 yılında kurulmuş TED Yenişehir Lisesi’nde burslu olarak okudu ve birincilikle bitirdi. Okulun bur-suyla kimya mühendisliği okumak üzere ABD’ye gitti.
1956
ABD Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley Kimya Mühendisliği’ni birincilikle bitirdi.
1957
MIT’yi sekiz ayda birincilikle bitirerek Yüksek Kimya Mühendisi oldu.
1959
Kaliforniya Üniversitesi Berkeley’de iki yılda kuramsal kimya doktorasını tamamladı.
1959-1960
ABD’de Atom Enerjisi Merkezi’nde araştırmalar yaptı; araştırmaları uluslararası dergilerde yayınlandı, pek çok üniversiteden teklifler almaya başladı.
1960
Yale Üniversitesi’nde ”yardımcı profesör” olarak çalışmaya başladı.
1961-1962
”Öğecik (atom) ve özdeciklerin (moleküllerin) çok eksicikli (elektronlu) kuramı” ile profesörlüğe adım attı. Temel fizik kanunlarından başlayarak çeşitli maddelerin kimyasal ve fiziksel özelliklerini bulmak için gerekli bu temel kuramla, 50 yıldır çözülemeyen bir matematik kuramını bilim dünyasına kazandırmış oldu. Ve profesörlüğe yükseldi.
1962
Yale Üniversitesi’ndeki profesörlüğünün yanında Harvard Üniversitesi’nde kendisinin bulduğu ”yeni kuantum (nicem) kimyası ve fiziği” üzerine üst düzey dersler verdi. 26 yaşında, son 300 yıldır Batı’da en genç yaşta profesör olan kişi olarak Yale Üniversitesi tarafııidan dünyaya tanıtıldı.
Türkiye’ye geldi ve Haziran ayında Ankara Ortadoğu Teknik Üniversitesi’ni (ODTÜ) ziyaret etti.
"Alfred P. Sloan" Ödülü’nü aldı.
TEMMUZ 1963
Yale Üniversitesi’nde resmen "tüm" profesör oldu.
TEMMUZ 1964
ODTÜ’ye danışman profesör oldu. Eğitimin Türkçe yapılması gerektiği üzerine konuşmalara başladı.
1964
Yale Universitesi’nde ikinci kürsüye atandı; bu kürsü dünyada yeni kurulmaya başlanan ”Moleküler Biyoloji” idi. Kalıtımı sağlayan DNA molekülünün yapısının neden çift sarmal olduğunu ve bunu bir arada tutan kuvvetlerin ne olduğu üzerine yaptığı çalışmasıyla (”solvofobik” - ”çözgen iter kuvveti” kuramı) moleküler biyolojinin kurucuları arasına katıldı.
İstanbul’da, 19 Ağustos ile 5 Eylül tarihleri arasında uluslararası bilimsel yaz okulunu düzenledi. Bu yaz okulu ”Nicem Kimyası” üzerineydi; savaş sonrası ve soğuk savaş nedeniyle birbirinden kopuk olan dünyanın dört bir yanındaki bilimcileri böylece bir araya getirdi ve bu alandaki alışverişle bilimsel anlamda yeniliklere adım atılmasını sağladı.
Tamamen ayrı bir saha olan yüksek enerji fiziği üzerine çalışmaları sonucu ”yeni sekiz mezon (maddeyi oluşturan temel taneciklerden sekizi) ve özellikler kuramı”nı buldu.
KASIM 1964
NIH‘ye (Amerikan Ulusal Sağlık Bilimleri Kurumu) danışman oldu.
1964-1965
Ulusal Bilimler Akademisi’nde "Kuramsal Kimya" Üst Komitesi’ nin üyesi oldu.
HAZİRAN 1964
Teksas’da Ulusal Fiziksel Kimya Sempozyumu’nda çağrılı ana konuşmalardan birini yaptı.
TEMMUZ 1964
DNA üzerine Gordon Araştırma Merkezi’nin konferansına konuşmacı olarak katıldı.
EKİM 1964
New York’ta Amerikan Kanser Araştırma Merkezi’nde ”Biyopolimerler üzerinde suyun ve diğer çözgenlerin etkileri’ ‘üzerine konuşma yaptı.
1965
İstanbul, Yeşilyurt’ta Çınar Oteli’nde ikinci uluslararası yaz okulu düzenledi. Bu defa Yüksek Enerji Fiziği üzerıne...
NİSAN 1965
Detroit’teki Amerikan Kimya Derneği’nin sempozyumunda konuşma yaptı.
EYLÜL 1965
İngiltere’de, Faraday Society’nin ”Sıvılardaki intermoleküler güçler” tartışma toplantısına katıldı.
1965-1966
Miami Üniversitesi, Coral Gables, Florida’da hem fizik, hem moleküler biyoloji bölümlerinde ziyaretçi prof. olarak bulunup yoğun bir şekilde yüksek enerji fiziği üzerinde çalışırken, orada ”Kurumsal Bilimler Merkezi”nin kurucularından oldu.
1966
TÜBİTAK Bilim Ödülü’nü alan ilk kişi oldu.
HAZİRAN 1966
Ağustos aylarında Colorado’da, Kaliforniya’da yüksek enerji fiziği üzerine üst düzey konuşmalar yaptı.
ŞUBAT 1967
İsrail’de CERN ve Weizmann Enstitüsü’nün düzenlediği konferansa davet edildi.
MAYIS 1967
Fransa’da Paris’te Uluslararası Moleküler Biyoloji Konferansı’nda davetli konuşmacıydı.
HAZİRAN 1967
Kanada’nın Montreal kentinde Nicem Kimyası Sempozyumu’ nun onur komitesine seçildi.
TEMMUZ 1967
İtalya’da, Frascati’de NATO’nun Uluslararası Araştırmalar Enstitüsü’nün düzenlediği atom ve moleküllerin etkileriyle ilgili uzmanlara üst düzey seminerler verdi.
AĞUSTOS 1967
Çekoslavakya’da Kutna Hora kentindeki Nicem Kimyası üzerine uluslararası sempozyuma özel konuşmacı olarak katıldı.
ARALIK 1967
New York Bilimler Akademisi’nin moleküler biyolojiyle ilgili konferansına konuşmacı olarak davet edildi.
ARALIK 1967
Yale Üniversitesi’nde çeşitli üniversitelerden kimya alanındaki bilim adamlarının katıldığı üç günlük bir seminer düzenledi.
1967-1970
ABD, Ulusal Argon Atom Enerjisi Laboratuvarları’nda sadece beş bilimcinin seçildiği Teftiş Kurulu Üyesi.
HAZİRAN 1968
ODTÜ’de Kuramsal Kimya Bölümü’nü kurdu.
New York’ta ilk olarak düzenlenen Atom Fiziği Uluslararası Konferansı’na başkonuşmacı olarak katıldı.
NİSAN 1969
Minnesota’da Amerikan Kimya Toplululuğu’nun toplantısına davetli olarak katıldı.
Kanada’nın Ontario Eyaleti’ndeki Waterloo Üniversitesi’nde Kimya ve Uygulamaları Matematik Bölümleri’nde konuşmalar yaptı.
İllinois’te Chicago Üniversitesi’ndeki The James Franck Enstitüsu ne ve Ohio’daki Battelle Memorial Enstitüsü’ne konuşmacı olarak çağrıldı.
1969
İzmir, Urla’da üçüncü yaz okulunu yaptı. Bu bilimsel toplantının adı ”Atom Fiziğinde Yeni Yönler”di ve dünyada atom fiziğinin babası olarak bilinen Edward Condon’a adanmıştı. Sovyet Bilimler Akademisi’nin davetlisi olarak bu ülkede bilimsel konuşmalar yaptı, kuramlarını tüm Sovyetler’den özel olarak toplanan üst düzey bilimcilere anlattı.
1970
Atom Fiziği üzerinde çalıştı; atomların temel yapısı üzerine çok ayrıntılı bir kuram geliştirdi; ”Atom fiziğinde atomların yapısı ve elektronik özellikleri kuramı”nın gökfizik alanındaki uygulamalarıyla güneş ve yıldızlardaki kimyasal öğeler hesaplanabilir oldu. ABD Ulusal Standartlar Kurumu’nun kataloglarındaki yanlış bilgiler düzeltildi.
1970-1973
ABD Ulusal Argon Atom Enerjisi Laboratuvarı’nın başkanlığını yaptı.
EYLÜL 1971
Aralık ayına kadar Paris’te, ancak çok üst düzey matematikçi ve fizikçilerin kabul edildiği ”Institut Des Hauts Etudes Scientifiques”te kimyaya matematiği sokma alanında uzun yıllar sürecek çalışmalarına başladı. Bulduğu yeni matematik temeller, farklı alanlarda bilim dünyasına bü y ük katkı sağladı.
1971
Amerikan Bilim ve Sanat Akademisi’ne üyelik için seçildi.
1971
ABD, Washington, Savunma Stratejileri Kurulu Üyesi.
OCAK 1972
Florida’da Nicem Kimyası, Nicem Teorisi üzerine uluslararası sempozyuma davetli konuşmacı olarak katıldı.
MAYIS 1972
Boulder’de Kolorado Üniversitesi’nin Fizik Bölümü’nün kollokyumuna davet edildi.
TEMMUZ 1972
Meksika’da Latin Amerika Fizik Okulu’nda atom ve moleküller üzerine konuşmalar yaptı.
AĞUSTOS 1972
Kanada’nın Vancouver kentinde Teorik Kimya Kanada Uluslararası Sempozyumu’na katıldı.
EKİM 1972
Arizona’da atom fiziğinde yeni keşfedilmiş olan ”ışın-yaprak (beam-foil) tayflaması” sempozyumunda danışma kurulu üyesi.
1973
Boğaziçi Üniversitesi’nde MEB’in teklif ettiği rektörlüğü reddedip danışman profesör olarak çalıştı.
OCAK 1973
Florida’da Gainesville’de E.U. Condon’un onuruna düzenlenen uluslararası atom sempozyumuna davetli olarak katıldı.
MART 1973
İtalya’nın Trieste kentinde Atomlar, Moleküller ve Lazerler üzerine seminerler verdi.
NİSAN 1973
Michigan’da kolokyum yönetti.
İsviçre’nin Burgenstock kentinde Organik Kimyanın Kuramsal Temelleri üzerine konuşma yaptı.
MAYIS 1973
Almanya’nın en yüksek bilim ödülü olan ”Alexander von Humboldt Bilim Ödülü”nü aldı. Bu ödülü alan ilk bilimciydi .
TEMMUZ 1973
Fransa’nın Menton kentinde düzenlenen ilk uluslararası nicem kimyası kongresinde konuşma yaptı.
Yugoslavya’nın Ljubljana kentindeki Nicem ve Bilgisayar Teknolojisi üzerine ko~ıuşmalar yaptı.
AĞUSTOS 1973
NATO’nun Araştırma Merkezi’nin Kanada’nın Quebec eyaletinde düzenlediği toplantıda konuşmacı olarak bulundu.
1973
Amerikan Bilim ve Sanat Akademisi’ne seçilen ilk ve tek Türk oldu; kendisiyle aynı yıl Soljenitsin ve Fellini de seçilmişti.
Meksika’da teörilerini anlatmak için Kuramsal Fizik Yaz Okulu’na katıldı, bu ülkede üçüncü dünya ülkelerinin bağımsızlığı için çalışmalar yürüttü. Aynı yıl Meksika Hükümeti’nin yüksek bilim ödülü ”Elena Moshinsky” ile ödüllendirildi. Ertesi yıl bu ödülü kazanan kişi ünlü fizikçi E. Wigner oldu.
1974
Milli Eğitim Şurası’na katıldı ve bilim ve teknoloji eğitiminin Türkçe olması gereği üzerine konuşmalar yaptı.
1975
Asya’yı keşfetti. Japon Hükümeti’nin ”Uluslararası Seçkin Bilim Adamı” ödülünü almak için gittiği bu ülkede altı ay boyunca çeşitli bilimsel konuşmalar yaptı, iki ülke arasında (Türkiye ve Japonya) kültürel ve bilimsel ilişkinin kurulması için çalıştı. Neredeyse tüm Japonya’da ”İpek Yolunun İki Ucu: Türkiye ve Japonya” başlığını taşıyan ve iki ülke arasındaki kültürel ve tarihi benzerlikleri an l atan konuşmalar yaptı. Japon televizyonu NHK ile İpek Yolu projesini başlattı.
1976
Hindistan Hükümeti’nden ”Devlet Misafiri” olarak aldığı davet üzerine bu ülkeye gitti. Bayan Gandi’nin bakanları ve cumhurbaşkanı Fakruttin Bey ile yine iki ülke arasında güçlü bağların oluşması için çalışmalar yaptı.
TC Unıversitelerarası Kurulun verdiği ”Türkiye Cumhuriyeti Profesörü” unvanını aldı.
Balıkesir’de askerliğini yaptı.
1977-1978
İki yıl iü Kimya Fakültesi’nde görev yaptı.
Türkiye’de çeşitli bilimsel araştırmalar yürüttü.
Roma Kulübü’nün İstanbul’da yapılan toplantısına özel davetli konuşmacı olarak katıldı.
1980
1970’lerde Almanya’da başladığı matematik temelleri geliştirmeye ve kimyaya yeni bir bakış açısı getirmeye yönelik çalışmalarının sonucunda ”Kimya’nın temellerini yeni matematik-lere oturma kuramı”nı buldu. Yeni nicem kanununu geliştirerek kimyayı ezber yerine yeni matematik fizik temellerine bağladı.
1982-1988
Yale’de düzenlediği kimyanın matematik temelleri üzerine bir dizi seminere çeşitli ülkelerden bilim adamlarını davet etti. Böylece ”matematiksel kimya” diye yeni bir dalın ortaya çıkmasına, J. Mathematical Chemistry dergisinin ve uluslararası kurultayların örgütlenmesine önayak oldu. İlk kurultayda açılış konuşmasını yaptı. Derginin yayın kurulu üyesiydi.
1984-1986
İsviçre’nin Davos kentindeki EMF’de (Avrupa Yönetim Forumu) katılımcı.
1985
Yaklaşık on yıldır üzerinde çalıştığı ve teorisinin matematiğini 180 teoremden çıkardığı araştırmasını anlatmak üzere dünya turuna çıktı. ABD, Kanada, Batı ve Doğu Almanya, İsviçre, Japonya ve Kore’nin çeşitli üniversite ve kurumlarında konuşmalar yaptı.
1986-1989
Florida Uluslararası Bilim ve Sanat Merkezi kurulması için çalıştı.
1988
Türkiye’ye davet ediler ek Milli Eğitim Şurası’na katıldı.
Amerikan basını, 180 teoremden çıkardığı ve fizik ve kimyaya yeni bir bakış getiren teorisini çocuklara resimli oyunlarla anlattığı için kimyayı herkesin türetebileceğini ispatladığını yazdı.
1990
Annesi Rüveyde Sinanoğlu vefat etti.
1991
TC Kültür Bakanlığı’nın Bilgi Çağı Ödülü’nü aldı.
1993
Merkezini Yale Üniversitesi’nden Türkiye’ye taşımaya karar verdi.
1994-1995
Yıldız Teknik Universitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümu nde profesör ve rektör danışmanı.
1995
ILESAM ”Üstün Hizmet Ödülü”nü, GESİAD ”Yılın Bilam Adamı Ödülü”, Türkiye Yazarlar Birliği ”Yılın Fikir Adamı” ödülünü aldı.
EYLÜL 1995
Kaş’ta düzenlenen Ulusal Türk Fizik Kurultayı’na onur başkanı ve konuşmacı olarak katıldı.
1996
Türk-Kazak Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyeti Üyesi oldu.
1999
Elazığ’da düzenlenen 1. Türk Dünyası Matematik Kurultayı’na katıldı.
Yıldız Teknik Üniversitesi’nde çok sayıda öğrenciye kimya, matematik, moleküler biyoloji alanlarında doktora, lisans tezi yaptırdı.
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, Kıbrıs Doğu Akdeniz Üniversitesi, Manisa Celal Bayar Üniversitesi, Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi, Elazığ Fırat Üniversitesi ve İstanbul Marmara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fen Bilimleri’nde konuşmalar yaptı. Malatya’da halka ”Dünyada ve Türkiye’de Eğitim” konuşması yaptı.
EYLÜL 1999
Samsun’da düzenlenen XIII. Ulusal Kimya Kurultayı’nda çağrılı tebliğini sundu.
DPT Yükseköğretim ve İktisadi Gelişme Uzmanlar Kurulu’na katılan yüzü aşkın akademisyen tarafından başkan seçildi.
1999-2000
Miami Üniversitesi Matematik Bölümü’ne ”adjunct profesör” yapıldı.
2.000
Yale Üniversitesi’nde ”Kimyanın yeni temel kuramı ve organik ve anorganik kimyaya uygulamalar” lisans üstü dersler verdi.
ŞUBAT 2.000
Teksas Austin’de ”Uluslararası Molekül Yapıları Kurultayı”nda çağrılı tebliğ sundu.
NİSAN 2000
TC Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı DPT’nin 40. yıldöııümü ve 8. Beş Yıllık Planın başlatılması münasebetiyle bir konuşma yaptı: ”Bilimsel Araştırmanın İktisadi Gelişmeye Katkısı”
EYLÜL 2000
XIV. Ulusal Kimya Kurultayında Diyarbakır’da çağrılı kimya konuşması yaptı.
2001
Halen ABD Yale Üniversitesi’nde iki kürsü (fiziki-kimya, moleküler biyokimya / biyofizik) profesörü. Kuramsal Fizik Merkezi ’nın üyesi. Yıldız Teknik Üniversitesi Kimya Bölümü’nde profesör.
NİSAN 2001
Çanakkale Üniversitesi’nde iki bilimsel konuşma yaptı.
2001
Yerel gazeteler Birliği'nce "halk Kahramanı Ödülü" verildi
2002
Antalya'da Uğur Mumcu Bilim Ödülü
2002
TÜRKSAV Türk Dünyası'na Hizmet Ödülü (2002) verildi
Yıldız Teknik Üniversitesi'nden yaş sınırında (67) emekli oldu.Yale'deki hayat kaydıyla, ömür boyu olan iki kürsülü profesörlüğünü, Türkiye'nin ve Türkçe'nin başına gelenlerle daha verimli mücadele edesilmek için, "emeritus professor" ünvanına çevirterek Türkiye'deki faaliyetlerini daha da yoğunlaştırdı. O ara Türkiye genelinde ki herhangi herhangi bir bir evrenkentte (üniversitede) yetenekli gençlere, fizik kimya, matematik, moleküler biyoloji dallarında Mastır, doktora araştırmaları yaptırması, herşeyi YÖK'ten soran rektörlerce engellendi.Ama Oktay Sinanoğlu, bir yandan bilimsl araştırmalarına dış ülkelerde devam ediyor.



Oktay Sinanoglu Videolari

YouTube - Oktay Sinanoğlu-Gurur Veren Türkler 1
www.youtube.com/watch?v=5bz2nsySgyQ

YouTube - Prof. Dr. Oktay SİNANOĞLU Söyleşisi 3
www.youtube.com/watch?v=awJcpPk0OZk

=> Oktay SİNANOĞLU

 

 

Oktay SİNANOĞLU

 




GÖNÜL +BİLİM İSANI

 

 

 


TÜM TAŞAMI BİRİNCİLİKLERLE DOLU OLAN, 

TÜM DÜNYADAN TAKDİR ,ÖDÜLLER ALAN ,

BU TOPRKLARA  HİZMET AŞKIYLA YANAN  

BU GÖNÜL BİLİM İNSANINI


SADECE  


DIŞI YERLİ   İÇİ YABANCI  YÖNETİÇİLER 

 ANLAMAK İSTEMEDİI

 

 

 
 
 
 
 

 

 


SON YOLCULUĞUNDADA ONA 
GERÇEK SEVENLERİ ÖĞRENCİLER BİLİM İNSANLARI 
ÜLKESİNİ İNSANINI TOPRAĞINI KARŞILIKSIZ SEVENLERCE 
SON GÖREV YAPILDI  

Oktay SinanoğlU Belgeseli,

PROF.DR OKTAY SİNANOĞLU

BELGESELİ <<<TIKLA:








*ALİMLER,PEYGAMBER VARİSLERİDİR*

*ALİMİN ÖLÜMÜ, ALEMİN ÖLÜMÜ GİBİDİR*

DÜNYADAKİ YÜZAKIMIZ PROF OKTAY SİNANOĞLUNU
SON GÖREVDE,
26-04-2015 PAZAR ÖĞLE NAMAZI MÜTEAKİP ŞAKİRİN CAMİNDEN
KARACAAHMETEN
GENÇ ÜNİVERSİTELİLER
BİLİM DÜNYASINDAN BİLİM İNSANLARI,
AKRABALARI,SEVENLERİNCE  DEFNEDİLDİ   

SADECE 
*SİYASİLER VE *TELEVOLECİLER 
YOKTU




     



Levni Karacabey SİNANOĞLU Abdurrahim BARIN  Prof.Dr.Cemal ZEHİR
***TURK  EINISTHEINI  

PROF.DR. OKTAY SİNANOĞLU

                    YOĞUN    BAKIMDA ***

 

DİLEK HANIMEFENDİ 

--- Çok huzurlu 
pamuklar gibi sıcak ve 
yumuşacık öylece yatıyor. 

+++DUA    DUA    DUA  +++

+++hatim topluyoruz.+++

>>> Süre çok kısa<<<

bana 

dsinanoglu@yahoo.com 

ile ulaşabilirsiniz.


Türk Einstein'ı yoğun bakımda!








 

DUA  DUA  DUA  

DUA EDENİN DUASINA İCABET EDERİM   2-186

Türk Einstein'ı yoğun bakımda!


Son anına dek Türkiye 'de işler kötüye gitmeden yüzlerce konferans, TV radyo programı yaptı.
En son Türkiye Nereden Nereye diye söyleşi kitabını yayına hazırlıyordu.
Her gün sabah veya öğlen gidiyordum o gün çocukları aldıktan sonra gideriz diye düşünmüştüm.

O sırada olan olmuş.

Biz çok alışmıştık onun tatlı sohbetlerine, zekice şakalarına,
insanları güldürüp düşündüren ciddi işleri basitçe izah edişlerine.
2 saat ayakta durup konferans verirdi.

Bıkmadan tekrar tekrar her yönden Türkçe dilinin güzelliklerini, 
Türk kültürünün tarihinin zenginliklerini, dünyayı, bilimi her seyi anlatırdı. 

Gençlere ilham, hedef ve yol gösterdi hep. 

           Babasının ona vasiyet etmiş olduğu görevi 

          Allah yapmak nasip etti. 

Şükürler olsun.

Allah milletimizi içine düştüğü tuzaklardan felaketlerden 

bu vesile ile korusun 

selam ismi ile selamet diliyoruz.

Bilim + Gönül onun düsturuydu. 
Bilimin ışığında gönül (toplumun dili kültürü tarihi gelenekleri her şeyi ) ile özetliyordu.

Dil gönlü yüzdüren gemidir diye 

Türkçenin önemini Mevlana'nın hikâyesine uyarlayarak özgün şekilde anlatıyordu.

Bye Bye Türkçe ve hayatını anlatan 

Türk Aynştaynı kitaplarını

çocuklara okutup bilgilerin gençlere aktarılmasında

ilham vermesine yardımcı olan öğretmenlerimize 

sonsuz teşekkürler.


Çok huzurlu pamuklar gibi sıcak ve yumuşacık öylece yatıyor.


Dua hatim topluyoruz. 

Süre çok kısa bana dsinanoglu@yahoo.com ile ulaşabilirsiniz.

 












 

 

OKTAY SİNANOĞLU

www.sinanoglu.net/

 
www.oktaysinanoglu.com.tr

Www.bilimgonul.com.tr





Image and video hosting by TinyPic

İTÜ Türkçe Günleri




İTÜ Türkçe Günleri,
İstanbul Teknik Üniversitesi, Dil ve Tarih Kulübü tarafından düzenlenen etkinliktir. Bugüne dek 3 kez gerçekleştirilmiştir. Geleneksel hale getirilmeye çalışılmaktadır. ==Amaç ve Kapsam== Dil ve Tarih Kulübü'nün kuruluş amacına benzer şekilde, İTÜ Türkçe Günleri, Türkçe ve kullanımında görülen düzensiz değişim, yozlaşma ve yabancılaşma konularını işleyen ve bu gidişata karşı ortak bir bilinç getirmeyi hedefleyen, birikime sahip katılımcılarla dinleyicileri buluşturan bir etkinliktir. ==Türkçe Günleri İçeriği== İlki 2004'te gerçekleştirilen Türkçe Günleri etkinliği bugüne dek 3 defa gerçekleştirilmiştir. Bu etkinliklerin programı aşağıdaki gibi yürümüştür: ==İTÜ Birinci Türkçe Günleri (16-20 Şubat 2004)== ===16 Şubat, Pazartesi=== 12.00-12.30





 
İTÜ Türkçe Günleri Sonuç Bildirgesi

İTÜ Dil ve tarih kulübü olarak bu yıl ikincisini düzenlediğimiz"İTÜ Türkçe günleri"etkinliğini 21 – 25 Mart 2005 tarihleri arasında İTÜ Ayazağa Yerleşkesi kültür sanat birliği büyük salon'da gerçekleştirdik.
Etkinliğimiz 21 Mart Pazartesi günü akşamı Prof. Dr. İbrahim bakırtaş ve İTÜ işletme fakültesi dekanı Prof. Dr. Ahmet h. Özok'un açılış konuşmalarıyla başladı. Hocalarımız konuşmalarında Türkçenin öneminden türkçedeki yozlaşmadan ve buna karşı mücadele verilmesinin gerekliliğinden söz ettiler. Açılış konuşmalarından sonra İTÜ - dtk Başkanı Osman ceylan, Türkcan Başkanı deniz yiğit'e, kulübümüzden desteğini hiçbir zaman esirgemediği ve hep yanımızda olduğu için teşekkürlerini ve kulüp adına bir hediyeyi sunarak kendisini"kulübün annesi"ilan ettiğimizi açıkladı. Ardından İstanbul Üniversitesi türkiyat araştırmaları enstitüsü müdürü Prof. Dr. Osman fikri sertkaya"Türkçe'nin ilk yazılı belgeleri"konulu konuşmasını yaptı. Prof. Dr. Osman fikri sertkaya konuşması sırasında perdeye yansıtarak gösterdiği kazılarda bulunan eserlere ait fotoğrafları ve bu fotoğraflara dair anıları seyircilerle paylaştı.
İkinci günü öğle oturumunda Türkiye'nin ilk bilgisayar mühendisi ve"bilgisayar bilişim yazılım donanım"gibi 2500'den fazla bilişim terimini Türkçemize kazandıran Prof. Dr. Aydın köksal eğitimin Türkçe olmasının önemi konusunda bir konuşma yaptı. Kendi anılarını ve deneyimlerini İTÜ öğrencileriyle paylaşan köksal Türkiye'deki üniversitelerde yabancı dille eğitimin yaygınlaştırılma süreci hakkında gözlemlerini aktararak Türkiye'de Bilim yapılabilmesi öğrencilerin fikirsel ve teknik açıdan kaliteli insanlar olarak yetiştirilebilmesi için her alanda eğitimin Türkçe yapılması gerektiğini vurguladı. Konuşmasının ardından"Dil ve ekin"isimli kitabını imzalayan köksal çıkışta da uzun süre öğrencilerle sohbet etti.
Akşam oturumunda ytü'de Türkçe okutmanı olan"Türkçe off"kitabının yazarı feyza hepçilingirler Türkçemizin kullanımı konusunda İTÜ öğrencilerine neşeli bir sunum yaptı. Oturumun ardından kitaplarını imzalayan hepçilingirler özellikle gençleri hedef alan çalışmalarda Türkçe konusunda çok hassas olunması gerekirken tam tersine davranıldığını anlattı.
Üçüncü günü öğle oturumunda müzisyen bünyamin aksungur TÜRK Dünyası'ndan seslendirdiği çeşitli ezgilerle birbirinden binlerce kilometre uzakta olsalar dahi türklerin ortak bir müzik Dili olduğunu bizlere anlattı. Örnekler vererek TÜRK dünyasından yöresel müziklerin benzerliklerinden bahseden aksungur bu bölgelere yaptığı gezilere dair anılarını da İTÜ öğrencileri ile paylaştı.
Akşam oturumunda Cumhuriyet gazetesi yazarı deniz banoğlu Türkçe'deki yozlaşma ile ilgili bir konuşma yaptıktan sonra öğrencilerle sohbet etti ve öğrencilerin sorularını yanıtladı.
Dördüncü günü öğlen 14.00'den akşam 18.00'a kadar tam dört oturum gerçekleştirildi. İlk oturumda İstanbul valiliği TÜRK Dünyası koordinatörü metin özkan ve TÜRK cumhuriyetlerinden gelen öğrenciler İTÜ - dtk'nın annesi sayın deniz yiğit başkanlığında bir söyleşi gerçekleştirdiler. Bu söyleşide TÜRK Dünyası'ndan gelen öğrencilerin anıları Türkiye'de yaşadıkları ve duyguları anlatıldı.
İkinci oturumda İTÜ'de Türkçe okutmanımız ve aynı zamanda kulübümüzün danışmanı olan şehmus okur hocamız"türkçede sevda sözcükleri"başlıklı konuşmasını gerçekleştirdi. Öğrenci arkadaşlarımızın yoğun ilgi gösterdiği konuşmada sayın okur TÜRK destanlarında işlenen aşkı kanuni'nin aşk şiirlerini TÜRK edebiyatında aşkın nasıl kaleme dökülmeye çalışıldığını izleyicilere gösterdi.
Üçüncü oturumda yine İTÜ'de Türkçe okutmanı olan suna okur hocamız"doğru güzel ve etkili konuşma"başlıklı konuşmasını gerçekleştirdi. Sık yapılan konuşma telaffuz ve anlam hatalarından bahseden okur konuşmasının sonunda öğrencilerin sorularını cevapladı.
Günün son oturumunda ise şu an haber turk kanalında haber sunucusu olan sayın gülgün feyman İTÜ öğrencileriyle buluştu."Basın - yayında Türkçe"konulu konuşması ve İTÜ öğrencileriyle paylaştığı anılarıyla izleyicilere neşeli dakikalar yaşatan feyman konuşmasının ardından basın - yayın dünyasıyla ilgili kendisine yöneltilen soruları yanıtladı.
Etkinliğimizin beşinci ve son gününde gerçekleştirilen iki oturumun ilkinde Türkçemizi canlandırma derneği Türkcan Başkanı deniz yiğit ve Başkan yardımcısı Erhan küçükgüzel"sivil toplum ve Türkçe"konulu bir söyleşi gerçekleştirdiler. Bu söyleşide türkçede gözlenen yozlaşmanın duyarlı olan herkesi rahatsız ettiği ve kaygılandırdığı vurgulanarak izleyicilerin de katılımıyla buna karşı neler yapılabileceği üzerinde tartışıldı.
İkinci oturumda ise TÜRK Dil Kurumu Başkanı sayın Prof. Dr. Şükrü Haluk Akalın İTÜ öğrencileri için"ulusal kimliğimiz – Türkçenin gücü"başlıklı konuşmasını gerçekleştirdi. Konuşmasında Türkçe ile ilgili en güncel resmi bilgileri bizlere sunan Akalın, Türkçenin nasıl yozlaştığı yozlaşmanın belirtileri ve sonuçları ile bu yozlaşmaya karşı TÜRK Dil Kurumu'nun yaptığı çalışmalar konusunda izleyicileri aydınlattı.
Bu etkinlik sayesinde gördük ki İTÜ'de olsun İTÜ dışında olsun birçok insan Türkçemizin bu şekilde yozlaştırılmasından özünün yitirilmeye çalışılmasından ikinci sınıf bir dilmiş gibi insanların gözünden düşürülmeye çalışılmasından rahatsız. Özellikle Bilim yuvaları olan üniversitelerde olsun gençlerin kişiliklerini oturttukları liselerde olsun derslerin yabancı dilde işlenmesinin bu yozlaşmada çok büyük payı olduğu konusunda herkes hemfikir. Katılımcılarımızın hemen hepsi yabancı dilde eğitimin ne yabancı Dil öğrenmeye ne de eğitimin amacına ulaşmasına bir katkısı olmadığını tam tersine eğitimi baltaladığını ve öğrencileri haksız ve gereksiz yere zor durumda bırakarak eğitim kalitesini önemli oranda düşürdüğünü de dile getirdiler. Bizler de İTÜ Dil ve tarih kulübü olarak"yabancı dilde eğitim"hatasından en kısa sürede dönüleceğini ümit ettiğimizi her fırsatta dile getirdik. Bir hafta boyunca üniversitemize konuk olmuş olan bu kadar aydın ve bilge hocalarımızın ve katılımcılarımızın yorumlarını da duyup dinledikten sonra bu hatadan en kısa sürede dönüleceğine dair inancımız iyice arttı.
İTÜ Dil ve tarih kulübü olarak etkinliğimizde bizleri en çok gururlandıran şey bizleri kırmayıp teknik Üniversite öğrencilerini aydınlatmak için zamanlarını ayıran hocalarımızın ve bütün diğer çok değerli katılımcılarımızın bu etkinliğimiz ile Türkçe için sarf ettiğimiz emeklerden dolayı için bizleri her oturumda ayrı ayrı kutlamaları oldu. Biz de İTÜ Dil ve tarih kulübü olarak bütün hocalarımıza ve katılımcılara bu çok önem verdiğimiz etkinliğimize konuşmacı olarak katıldıkları bizi ve arkadaşlarımızı engin bilgi ve deneyimleriyle aydınlattıkları için teşekkürlerimizi sunuyoruz. Ayrıca izleyici olarak katılan tüm arkadaşlarımıza ve Türkçe okutmanlarımıza da Türkçe konusundaki hassasiyetimizi bizimle paylaştıkları ve etkinliğimize katılarak bizleri destekledikleri için teşekkür ediyoruz.

 


 
  *** SİZİ KUTLUYORUZ *** BUGÜN 1923226 ziyaretçi (4211502 klik) MİSAFİRİMİZ OLDUNUZ ***  
 
haberler haberler


Google Arama
Sitemde Arama
Yaşam ve İnsanlar

İstanbul Servisleri Neden Pahalı ? burakesc
Namaz Kılan Minik ile burakesc
GİMDES Helal Gıda Ramazan Buluşması burakesc
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol