Create Your Own Countdown

Google

   
  *** İYİLİK İÇİN KOŞANLARIN YERİ***
  Recep Tayyip ERDOĞAN.
 












Servis Sendikasi Sn.Başbakanımız. Bu cinayetin aydınlatılması , Ülkemizin geleceğinini aydınlatılmasıdır.Bunu tüm onu sevenler bekliyor. Kapatmaya çalışanları Alemlerin Rabbi, Giziyi ve saklıyı bilen, Şahdamarımızdan yakına ,Bir şeyin olmasını dilediğinde, ol diyene havale ediyoruz.Saygılarımızla.



Abdurrahim BARIN


SnBaşbakanımız.M.YAZICIOĞLU olayının aydınlatılması,Ülke geleceğinin aydınlatılmasıdırSevenleri sizden bunu bekler..http://hiziracil.tr.gg/Recep-Tayyip-ERDO%26%23286%3BAN-.-.htm
 




 








     BAŞBAKANLIK   <   TIKLA






ERDEMLİLER HAREKETİ,

Küçükyalı -Maltepede

Düğün salonlarındaki

Ailece katıldığımız

Sn.Gen.Bşk.Yrd.Abdullah GÜL

Sn.Gen.Bşk.Yrd.Abbdüllatif ŞENER

Sn.M.Ali ŞAHİN

Toplantılarımız.

Maltepe-Kartal-Pendik

İlçe Açılışları.



Maltepe İlçe Açılışımız
.
Kızım Elif ,
ogün soğuk hava
nedeniyle
üşütmüştü.














































































Pınarhisar
Ceza ve Tutukevi









Sn.Tahsin YAZAN Beyle,  1999 Seçim günü

''PINARHİSAR CEZAEVİ ''ziyaretimiz sonrası ;

Sn.Başkanın cevabı.












*  Şu an bu adreste oturmamaktayım

Başbakan Erdoğan'a Cezaevindeyken Yazılan Mektup
06 Eylül 2013 09:18
Erdoğan'a Pınarhisar Cezaevi'ndeyken gönderdiği mektupta "Geleceğin başbakanısınız" diyen kişi ortaya çıktı.
Haber: Başbakan Erdoğan'a Cezaevindeyken Yazılan Mektup
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, çoçukluğundan bugüne hayatının anlatıldığı "Usta'nın Hikâyesi" belgeselinde Diyarbakırlı bir vatandaştan aldığı mektuptaki "Geleceğin Başbakanısınız" sözünün kendisi için "işaret fişeği" olduğunu anlattı. Belgeselde çocukluk yıllarından evliliğine kadar özel hayatıyla ilgili merak edilen pek çok soruyu yanıtlayan Başbakan Erdoğan'ın, Pınarhisar Cezaevi'nde yatarken kendisine ilham kaynağı olduğunu söylediği Diyarbakır'dan mektup gönderen Y.A. ortaya çıktı.
Milliyet'in haberine göre; Erdoğan'ın hayatını konu alan belgesel yayımlanır yayımlanmaz dikkatler Diyarbakır'daki mektubun sahibine çevrilmişti. Başbakan'a,Pınarhisar Cezaevi'nde kaldığı dönemde Diyarbakır'dan gönderilen "Aldırma Reis" başlıklı mektubu bir kamu kuruluşunda çalışan Y.A. ve dayısı İ.A., mektubun hikayesini anlattı.
"HAPSE GİRİNCE İÇİMİZ ACIMIŞTI"
İ.A, şöyle konuştu: "Sıradan bir Anadolu insanı olarak o mektubu yazdık. Diyarbakırlıların deyimiyle o zamanın 'Teyib'i' şu anın Tayyip'i olarak yazdık. Kendimize yakın bulduğumuz için yazdık. Hapse atılması her insan gibi bizi etkilemişti. ÖzellikleAhmet Kaya'nın şarkısıyla binlerce kişinin onu cezaevine uğurlaması çok etkiledi bizi. Ben geleceğin başbakanı olarak onu görüyordum. 28 Şubat'ta içinde olduğumuz sıkıntıları hatırlıyoruz. Biz de ona manevi bir destek olsun diye yazdık. Diyarbakır'dan onu yürekten sevmek ve mektup göndermek yetiyordu. Onu kendimiz gibi gariban gördüğümüz için ona destek olduk. Dişiyle, tırnağıyla bir yere gelen birinin böyle bir hale gelmesi içimize sinmedi. Yaşantısıyla, insanlığıyla, kişiliğiyle bize yakın olduğu için 'Aldırma Reis' dedik. 'O İstanbul'da olsa bile fark etmez' dedik. Memleketin her tarafı bizimdir. Başına gelen zor durum nedeniyle kendisine destek olduğumuzu yazdık. 28 Şubat çok sıkıntılı bir dönemdi. O şiirden dolayı hapse girince içimiz acımıştı."
"ALDIRMA REİS DEDİK"
Y.A. da Başbakan'ın İstanbul Belediye Başkanı olduğu dönemde çok büyük hizmetleri olduğunu, sonrasında zulme uğramasının kendilerini derinden yaraladığını belirterek şunları anlattı: "Cezaevine atılması ve siyasi hayatının bitirilmeye çalışılması, bizde büyük üzüntüye sebep oldu. Biz de bu ülkeye büyük hizmetler yapabileceğine inandığımız için, biz de ona moral verebilmek için duygulanarak mektup yazdık. Yazarken kendisine her türlü desteği vereceğimize değindik. O dönemde insanlar çok mağdur ediliyordu. Yazabilmek, düşündüğünü söylemek bile suçtu. Biz de buna aldırış etmeden o dönemin başkanına, geleceğin başbakanına umut olsun diye bu mektubu yazdık. TV'de bir tek onu takip ediyorduk. Yaptığı hizmetlere çok seviniyorduk. Bizden, kentimizden, uzak olmasına rağmen İstanbul'da yaptığı hizmetlerden çok etkileniyorduk. Çok çalışkan ve kişiliği yüksek biriydi. Devasa hizmetleri İstanbulhalkına sunması bizi çok etkiledi. Bu insanın Türkiye'ye de şamil olabileceğine inandık. İnancı ve geçmişi bizi çok etkiledi. Mektupta geleceğin başbakanı olarak gördüğümüz Erdoğan'a 'Aldırma Reis' dedik. Gönlümüzden geçen ve gönlümüze ilham olan, belediye başkanımıza 'gelecekte ülkenin başbakanı olacaksın. Bu zor günler bitecek' diye yazdık. Bu halkın kendisini başbakan yapacağını yazdık."
"KENDİSİNE DUALAR ETTİK"
Güneydoğu'da belediye başkanlarına "reis" denildiğini belirten Y.A., "Gönderdiğimiz mektuba Pınarhisar Cezaevi'nden bize cevap yazdı. Mektup elimize geçince çok duygulandık. Çok büyük moral oldu. Bizim kendisine moral vermemiz gerekirken, kendisi bize dönüp ziyadesiyle moral verdi. Karşılıklı vefalı duruşuna çok sevindik. Kendisine dualar ederek, destek verdik" dedi.
"GÖRÜNCE ÇOK ETKİLENDİM"
Belgeselde kendi el yazısını görünce çok etkilendiğini belirten Y.A., şöyle devam etti: "Başbakan'ın o mektubu önemsemesi, duygulanması, bizde çok büyük mutluluk yarattı. Dayı ve yeğen olarak yazdığımız mektubu, ben kendi adımla gönderdim. 28 Şubat kuşağıydı, herkes yerinden yurdundan ediliyordu. Bizim de maaşlarımızdan başka bir gelirimiz yok. Hiç olmasa her aileden bir kurban olsun dedik. Mektubu kendi adımla gönderdim. Dik durmamız, doğruya sahip çıkmamız gerekiyor dedik. Bu ülkeye ettiği hizmetlerden dolayı çok minnettarız. Durup geriye baktığımızda o kara günlerden geride eser kalmadı. Bu ak temiz günlere gelmemiz onun sayesinde oldu. Geçmişle bugün arasındaki farklara bakınca çok duygulanıyoruz. Dünyaya yön veren bir konuma geldik. Dualarımız onunla."





Burak-N.Bilal-Esra   DÜÜNLERDEN VERİLEN  HEDİYELER






  
         Mektubum alttaki sitede yayınlanmış
  




  muhaber<Kimdir ?
.

Başbakan Erdoğan'ın 
ömer Günaydına
Cezaevinden Yazdığı Mektup




2001 
İlk seçimde,
İlk gönüllü siyasi çalışmamda
İlk açılan  sandıktan
ilk kez o bölgeden
muhafazakar oyları 
1nci.çıkarmıştık
.

Gök kubbede hoş bir seda.kaldı geride.
HAYALLER BÜYÜKTÜ OGÜNLERDE!!!






Seçim çalışmalarından.                     Rah.Gülbaranın
                                                                  Hakka yürümesi.



                                                                 

                                                                   Tayyip Beyin .Yasaklı Old.

                                                                   dönemde,  AİLECE KATILDIĞIMIZ Afrikalı.Alinin
                                                                   iş yeri açılsında.
MUHTAR DAHİ OLAMAZ DENİLEN OGÜNLERDE   SAMİMİ  BİR AVUÇ  YÜREKTEN İNANAN ,BİZLER , GENE BAŞBAKAN DİYE BAĞIRIYORDUK   

Alttaki resimde sağ alt kare. 


Sn.Prof.Dr. Veysel EROĞLU  ile Üsküdar İlçede,

Belediye Başkanlık Adaylık toplantısında.


''--Fidanı yetiştiren
çiftçinin;
    Meyvesini alma hakkı olup,olmadığı  ''

    Sorusunu sorduğum toplantı.




Oğlum Burakın ik SEÇİM ÇALIŞMA deneyimleri.    sol alt
Tayyip Bey Kayınbabası defni sağ
        


Prof.V.EROĞLU Hocamla
üsküdar ak.Parti Bld.Bşk. Turu            Afr.Ali.KAFE AÇILIŞI
                                                           Tayyip Bey,
                                                          Koruma Keramettin KURT

DİLEK TÜRKAN SABANCI
ALİ  HAYDAR TAŞLI LİSEDE



           Z.ELİF
YEŞİLDUMLUPINAR                    Sn.M.SEKMEN KARTAL BLD
                                                        BŞK.  Seçim
                                                              konv.Ailece.

                                                                                                  













Afr.Aliyle Radyoda 
Pınarhisar cezaevindeki Tayyip Beyin
Şiirlerini yayınlarken.




BERABER  ISLANDIK  YAĞAN YAĞMURDA.


Hareketli yağmur resimleri

Başbakanlık<TIKLA










ARABANIN SOL GERİSİNDE KOŞMAYA ÇALIŞAN BEYAZ GÖMLEKLİYİ
TANIDINIZMI   











Bildirinin tam metni

 

İnternette "mumingenclik@gmail.com" adresinden gönderilen ve "konu" bölümünde "Başbakanımızı sevgi ve korkuya davet ediyoruz" yazan metinde dini referanslara atıf yapılıyor. Genç Müminler imzasını taşıyan bildirinin tam metni şöyle:

Hemen baştan paylaşalım: Genç Müminler olarak dualarımız, Başbakanımızın öncelikle sıhhat ve sağlığı, sonrasında vicdanının sesini dinleyerek Allah sevgisini tekrar bulması ve Allah korkusuna yeniden kavuşması içindir.

Sayın Başbakan’ın özellikle son bir yıldır pek çok davranışı, seçtiği kelimeler, kurduğu cümleler ve kullandığı dil, karşısına almayı seçtiği insanlar, kitleler, önemsemediği sorunlar, ağırlık verdiği konular, bir gönül insanı, bir sevgi ve merhamet insanı olarak tanıdığımız, sevdiğimiz, oy verdiğimiz, yücelttiğimiz, vicdan sahibi Recep Tayyip Erdoğan’ın değiştiği, tavazuunu yitirdiği, merhametsizleştiği, sevgisizleştiği, korkusuzlaştığı intibaını yaratmaktadır. Faydasız bir kibir, sayın Başbakanımızın gözünü kör, kulaklarını sağır etmişçesine kendisini esir almış görünmektedir.

Mütekebbirlerde esaretin hakim belirtisi, Allah sevgisi ve korkusunun da körelmesidir.

Resulullah Efendimizin (sav) en yakın arkadaşı ve ilk halife Hz. Ebu Bekir’in şu sözleri ibret vericidir: "Ey insanlar! En iyiniz olmadığım halde başa getirildim. Fakat Kur’an inmiştir ve Resulullah’ın sünneti ortadadır. Ben olsa olsa O’nun takipçisiyim. Yoksa yeni bir çığır açacak değilim. Eğer güzel yaparsam bana yardımcı olunuz. Eğer yoldan saparsam beni düzeltiniz.”

Başbakanımızın çevresinde aklı selim ve liyakat sahibi insanlar mevcuttur, ancak kendisine ayna tutabilecek, doğruyu söyleyecek kadar dost olduğu kimsesi yoktur. Sayın Başbakanımız, Hz. Ebu Bekir’in gösterdiği tavazuu göstermediğinde, her insan gibi yoldan sapma eğilimine girebildiğinde, kendisini düzeltecek insanlardan, dostlardan mahrumdur.

Oysa sayın Başbakan, sizin pek çok alanda değişmeye, düzelmeye ihtiyacınız var.

Bu ihtiyaç, insanca bir ihtiyaç.

Gücünüz, kuvvetiniz ne kadar sizinse, zaaflarınız ve yanlışlarınız da size ait.

%60 oyla iktidar da olsanız, ilerde arzuladığınız gibi ve nasipse Başkan da seçilseniz, zaaflarınız da olmaya devam edecek, yanlışlar yapmayı da sürdüreceksiniz. Zaaflarınızla tanışmak ve barışmak içinse, hem vicdanınızın sesine, hem de toplumun farklı kesimlerinde ülkeleri ve milletleri için hayırlı bir gelecek isteyen, samimi, dürüst seslere kulak vermeniz gerekiyor. Kendinizle ve zaaflarınızla barışmanız, kaybettiğiniz tevazuunuzu geri kazanmanıza vesile olacak, Allah sevgisi ve Allah korkusuna sizi tekrar yakınlaştıracak.

Sadece yaptığınız iyi şeyleri söyleyen, sadece size hayranlığını dile getiren, ancak size ayna tutmaktan, sizi eleştirmekten imtina eden, yanlışlarınıza dikkat çekmekten çekinen yakın çevreniz dışından gelen seslere, hatta özellikle o seslere kulak verin, o sesleri dinleyin, o seslere hemen haddini bildirmeye değil, o seslere biraz saygı duymaya öncelik verin.

Mütekebbirleşmenize, sevginizin ve korkunuzun eksilmesine izin vermeyin sayın Başbakan.

Mütekebbirleştiğinizde, sevginiz ve korkunuz azaldığında, ne oluyor biliyor musunuz?

Meclisin seçilmiş Kürtlerine dokunulsun istiyorsunuz mesela. Oysa dokunmanız gereken Kürtlere, Roboski’de unuttuğunuz Kürtlere gidip dokunmadınız, dokunmuyorsunuz.

Kibir ve merhametsizlik aklınızı öyle çeliyor ki, kürtajı yasaklayıp devletin anne karnında karar verici olmasında, ya da Elhamdülillah kurtulduğumuz idam cezasını geri getirip milletçe devlet sehpalarında yeniden katil olmamızda beis görmez olabiliyorsunuz.

Mütekebbirleştiğinizde, ‘Çamlıca camii projesi içime sindi’ diyebiliyorsunuz.

Kamu Başdenetçisi seçilmeden önce, bütün bir milletin alnına yüz karası olarak yapıştırılmış bir hükümde imzası olan eski hakim, Başdenetçi seçildikten sonra ayıbını kabullenmek yerine milletine yalan söylemiş yeni Ombudsman’ımızı da, aynen vali yaptığınız polis müdürümüz ve milletvekili yaptığınız valimiz gibi, içinize sindirdiniz mi peki?

Kibir ve sevgisizlik sizi esir aldığında, Ankara Pursaklar’da yaptığınız konuşmanızda ecdadımızın Istanbul’un tarihi cami avlularına diktiği asırlık ağaçları yad ettiğiniz halde, ertesi gün Taksim’de emir kulunuz IBB taşeronlarının ulu çınarları katletmesi, içinize sinebiliyor.

Kibir, bazen aklınızı da gölgeleyebiliyor ve bir Osmanlı hükümdarına dair ticari bir televizyon dizisinin nasıl yazılması gerektiği, Başbakanlığınızın, size layık olmaya and içmiş bir milletvekilimizin ‘Ecdat’ yasa tasarısı ise, Meclis gündemini işgal edebiliyor.

Ecdadınızın 600 yıl önce at sırtında mı, Harem odalarında mı daha çok vakit geçirdiği gibi günümüzü hiç etkilemeyen, ülkemize ve milletimize hiçbir katkısı olmayan bir masal ile günlerinizi harcayabiliyor, yine ecdadımızın kadim Anadolu halklarının topraklarımızdan silinmelerine mal olan, sermayeleri, mal ve mülklerinin gasp edilmesiyle sonuçlanan marifetleri ile yüzleşmeye bir türlü yanaşmıyorsunuz.

Merhamet ve vicdan eksilmesi, Osmanlı Devletinin kuruluşundan 1000 yıl önce Tur Abdin’de taşları örülmeye başlanmış Süryani kadim Mor Gabriel Manastırı'nın topraklarının devlet desteğiyle bugün müsadere edilmesi girişimlerinin de, sizi aynı ticari televizyon masalı kadar heyecanlandırmamasına neden olabiliyor.

Hz. Ebu Bekir bir çığır açmadı sayın Başbakan. Bunu kendi söylemiş.

Siz de açmayacaksınız.

Hz. Ebu Bekir’in,‘Yoldan saparsam beni düzeltiniz’ diyerek gösterdiği tevazu örnek alınız.

Sevgi ve saygıyla seçtik sizi. Bunun kıymetini biliniz. Kibiri bir kenara bırakıp, tahakküm siyasetinden vazgeçiniz – bu siyaseti sizden öncekiler 100 yıldır mükemmel bir şekilde yaptı, unuttunuz mu?

Bildiğimiz, vicdan ve tevazu sahibi, sevgi ve merhamet adamına, Allah korkusuyla yeniden tanışmış Recep Tayyip Erdoğan’a kavuşturunuz bizi.

Kibir sizi hasta etti. Kibirden kurtulunuz, sevgiye, korkuya geri dönünüz.

Vicdanınızı tekrar kazandığınızda, hastalığınızdan da kurtulmuş olacaksınız



Iman gucu, 1982 yilinda kurulan universiteden 1981 yilinda mezun olmaktir!
Hayir, bunda bir mantik disilik yok. Sonradan universite olan akademi, yuksek okul gibi bolumleri onceden bitirenler o universite mezun olduklari yil varmis gibi yaziyorlar. Esas garip olan Recep Tayyip Erdogan'in resmi kaynaklarda belirttigi bolumun adi. Yapilan incelemede ne yeni adiyla Marmara Universitesinde ne de eski adiyla Iktisadi ve Ticari Ilimler Akademisinde oyle bir bolum yok. Kayitlar incelenmis oyle bir ogrenci yok, okul yilliginda da yok.  Hic bir sinif arkadasina da rastlayamamislar.
Iman gucu, 1982 yilinda kurulan universiteden 1981 yilinda mezun olmaktir!

Hayir, bunda bir mantik disilik yok. Sonradan universite olan akademi, yuksek okul gibi bolumleri onceden bitirenler o universite mezun olduklari yil varmis gibi yaziyorlar. Esas garip olan Recep Tayyip Erdogan'in resmi kaynaklarda belirttigi bolumun adi. Yapilan incelemede ne yeni adiyla Marmara Universitesinde ne de eski adiyla Iktisadi ve Ticari Ilimler Akademisinde oyle bir bolum yok. Kayitlar incelenmis oyle bir ogrenci yok, okul yilliginda da yok. Hic bir sinif arkadasina da rastlayamamislar.
Beğen ·  · Paylaş · Cumartesi, 09:59 · 




























































1 Kişiyi haksızlıktan Kurtaran
Başbakan,
50.000 kişiyede el uzatırmısın


10 milyon dolarlık arsa nasıl 100 Bine gitti?
10 milyon dolarlık arsa nasıl 100 Bine gitti?
 
10 Milyon Dolarlık arsa, aralarında asker ve işadamlarının da bulunduğu bir şebeke tarafından 100 Bin TL'ye alındı!
 
08 Ağustos 2011 Pazartesi 16:03
Aralarında asker ve işadamlarının da bulunduğu bir şebeke tarafından dolandırıldığını iddia eden ve uzman çavuşluktan ayrılan Hakkı Bakış, parasını tahsil edemeyince son çare olarak Mayıs ayı sonunda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a mail atıp yardım istedi. 
 
Başbakanın şahsi mailine gönderdiği yazıda kumpasa getirildiğini belirten Hakkı Bakış, "Sayın Başbakanım sesime kulak verin lütfen. Öyle bir kumpasa düşürüldüm ki, ya yıllarca mahkemelerde sürünmem lazım ya da bana tuzak kuranların tamamını katletmem sözkonusudur. Konu ile alakalı detayı sizlere mutlaka aktarmalıyım ve mutlak bize sahip çıkmalısınız. Yoksa kötüler yine galip gelecek. İlk önce Allah'a sonra sizlere güveniyoruz. Saygı ve şükranlarımla" diyerek mail attı.
Aradan kısa bir süre geçtikten sonra başbakanlık makamından Muğla Valiliğ i'ne talimat gönderilerek konunun en küçük detayına kadar araştırılıması istendi. Valilik makamı da konuyu dolandırıcılığın işlendiği iddia edilen Bodrum Jandarma Komutanlığı'na aktarıp söz konusu kişilerin ifadelerinin alınması yönünde talimat verdi. Jandarma tarafından çağırılan Hakkı Bakış, başına gelenleri 5 sayfada anlatıp 10 milyon dolar dolandırıldığını, kendisine verilen çeklerin karşılıksız çıktığı nı söyledi. Jandarma, şimdi dolandırıcılık olayına adı karışan kişilerin ifadesini aldıktan sonra başbakanlık makamına bilgi verecek.
NASIL DOLANDIRILDIĞINI ANLATTI
Bodrum'un Gündoğan köyünde 12 bin 250 metrekare alanın babası Hüseyin Bakış'ın üzerine olduğunu ifadesinde belirten Hakkı Bakış, şöyle konuştu: "70 yaşındaki babam Konya'da oturuyor. Çok güzel olan bu koydan kendisi faydalanamadığı gibi içerisinde bulunan gazino türü içkili restoran işletmecilerinden de kiralarını alamıyordu. Kiracılar elektrik, su ve vergileri de ödemeyince 100 bin TL civarında borç ortaya çıktı. Belediye borcunu alabilmek için arazinin üzerine icra işlemi gerçekleştirdi."
Babasına kiracıların çıkarılması ve borcun biran önce kapatılması konusunda yaptığı uyarıların karşılıksız kaldığını anlatan Bakış, şunları söyledi: "10 milyon dolar değerindeki bu yerin icra yoluyla satılması durumunda taşınmaz çarçur olacaktı. Benim ve ağabeyimin çocuklarının geleceğinin de yok olacağı düşüncesi ile babamın işlerini yönetmek ve söz konusu taşınmazı ekonomik ve ticari olarak değerlendirebilmek için 30 Ekim 2008 tarihinde K.K.K. bünyesindeki 13 yıllık Piyade Uzman Çavuşluk görevimden istifa ettim. Görevden ayrıldım ancak, bu kez babamla anlaşmazlığa düştüm. Bunun üzerine babamı vesayet altına aldırmak için Bodrum Sulh Hukuk Mahkemesi Hakimliği'ne dava açtım."
Bodrum Jandarma Komutanlığı'nda tüm detayları anlatan Bakış, sözlerine şöyle devam etti: "2009 yılı Mayıs ayında kendisi Yüzbaşı rütbesinde iken emrimde çalıştığım ve benim Bölük Komutanlığımı yapan Kahramanmaraşlı Yüzbaşı Y.H.'dan telefon geldi. Babamın Kahramanmaraş'a kendisinin yanına gittiğini, aramızdaki sorunları anlattığını, Bodrum İlçesindeki arazilerin satışı dahil tüm idare ve kullanım yetkilerini vekil sıfatı kendisine vermek istediğini söyledi. Yüzbaşım, babamın vereceği vekaleti almayı kabul etmediğini, konuşup olayı tatlıya bağlanmasını istedi. Kendisinin bölüğünde görev yaptığımda bana çok iyi davrandı hatta ayrıldıktan sonra da görüşmeye devam ettik. Kendisinin bu taktirli davranışından sonra hemen Kahramanmaraş'a gittim. Burada Komutanım, babamla benim aramı buldu. Babam, bana ve komutanıma satış dahil taşınmazın tüm idare ve kullanım yetkilerini verdi. Notere giderek 26 Mayıs 2009 tarihinde bunu resmileştirdik."
ŞEBEKE 10 GÜN İÇİNDE HAREKETE GEÇTİ
Fethiye'ye döndükten 10 gün sonra yüzbaşı Y.H.'nın, yanına T.A., N.Y. ve D.A. isimli kişilerle Bodrum'a geldiklerini dilekçede belirten Hakkı Bakış, şöyle konuştu: "Bunun üzerine Bodrum'a gittim. Gelenlerle tanıştım. N.Y. komutanımdan 4 yıl daha kıdemli arkadaşı ve aynı zamanda Balıkesirli ünlü işadamının damadı, T.A.'nın da yine aynı işadamının oğlu, diğerleri de yine birbirleriyle akraba olduklarını söylediler. Bu kişilerle sık sık görüşmeye başladık. Belediyenin alacağından dolayı koydurduğu 100 bin TL'lik alacak yüzünden değerli arazi satış aşamasına gelmişti. Bunu engellemek komutanım öncülük yaparak araziyi nasıl kurtarabilir diye konuşmaya başladık. Aradan bir süre geçtikten sonra aynı kişiler Bodrum'a geldi. Ne yapılabilir konusunu görüştü kten sonra arazi üzerindeki her türlü borcu, T.A. hiç bir çıkar ve menfaat gözetmeksizin ödeyeceğini söyledi. Bende kendisine bu borcu daha sonra kendisine ödeyeceğimi ve böyle insanlar ın da olabildiğini iyi niyetle düşündüm. Böylece satış durduruldu. Komutanım ile yanında tanıştırdığı kişiler, arazi üzerinde kira ödemeyen kiracın ın çıkarılması konusunda araştırma yaptıklarını söylüyorlardı. Bu arada komutanım sürekli yanındaki kişilere bu yardımı Allah rızası i çin yaptıklarını ve beni çok sevdiğini söylüyordu."
Diğer kişiler gittikten sonra komutanı Y.H.'nın kendisiyle yalnız görüşmek istediğini belirten Hakkı Bakış, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kiracılar çok berbat, art niyetli insanlar. Babana baskı yaparak ya da sarhoş ederek ve kandırarak senet alabilirler. Bu tehlikeleri önlemek için yerin bir başka kişiye devredilmesinin zorunlu olduğunu, verilecek kimsenin emaneti muhafaza edebilecek sağlamlıkta ve güçte olması gerektiğini söyledi. Yine bu konuda en güvenilir kiş inin borçları ödeyen T.A. olduğunu söyledi. Çünkü kendisinin işadamı, babasının ise Balıkesir'de çok sayıda fabrikasının bulunduğunu söyledi. Zaten borcu öderken de hiç bir karşılık beklemeksizin yardım ettiğini anlattı. Ben de son bir ay içerisinde yaşadıklarımı ve gördüğü m maddi ve manevi yardımları gözümün önüne getirerek komutanımı haklı buldum."
Bunun üzerine araziyi T.A.'nın üzerine devrettiklerini belirten Hakkı Bakış, şunları söyledi: "Bir yandan kiracıyı çıkarmak, bir yandan da araziyi satmaya çalışıyorduk. Arazinin satışı 10 milyon dolrenim Bölük Komutanlığar satılacak ve parayı ben alacaktım. Arsa 10 milyon dolardan aşağıya satılmayacaktı. Benim olurum olmadan satış yapılmayacaktı. Ekonomik durumum bozuk olduğu için T.A. bana 100 bin TL gönderme sözü verdi. Bunun hepsini bir seferde değil 5 ayda parça parça gönderdi."
YARDIMSEVER ZANNETTİĞİM KİŞİ BENİ DOLANDIRDI
Hakkı Bakış, 2009 yılı Ekim ayı içerisinde yardımsever gözüken ve araziyi üzerine yaptıkları T.A.'nın kendisini telefonla arayarak ailesinin bu iş nedeniyle dağılmak üzere olduğunu, ticari itibarının ve iş hayatının bitmek üzere olduğunu söylediğini belirtti.
Hakkı Bakış, başından geçenleri şöyle anlattı: "Bizim işle alakası ne?" diye sorunca, T.A.'nın Y.H.'a 2 milyon TL.'lık, D.A.1,5 milyon TL'lık çek verdiğini, bu çekleri, arsanın satışında adı geçen kişilerin haklarının garantisi olarak istedikleri için verdiğini, arsanın satılmayınca zor durumda kaldığını söyledi. Benim arsamla ilgili çekten benim niye haberim yok diye serzenişte bulundum."
Aradaki komisyon trafiğini öğrenmek için Kahramanmaraş'a komutanının yanına gitti ğini anlatan Hakkı Bakış, şunları söyledi: "Komutanıma, 'Allah rızası i çin yapılan yardımda, bu çek işinin ne olduğunu' sordum. Y.H. lafların altında kalmamak için üç adet toplam 2 milyon TL tutarındaki çeki bana verdi. Sonra Balıkesir'e giderek hayı rsever işadamı olarak görülen T.A.'a 3 adet çeki verdim. Arsanın satışı konusunda yetki verdiğimiz T.A., bu olayın ardından araziyi benden habersiz satmış. T.A.'ya arsanın habersiz satışını ve neden bana bildirilmediğini sordum. Arsayı acilen satmak zorunda kaldıklarını ve bu satışı söylemeyi unuttuklarını söylediler. Satışın 6 milyon dolara yapıldığını, bunun 9 milyon TL tutarında olduğunu, bu paranın 7,5 milyonu benim payım, kalanı ise kendilerinin hakkı olduğunu söylediler. Bunun üzerine ben sinirlenip Bodrum'dan Fethiye'ye dö ndüm. Arazinin satışı konusunda vekalet verdiğimiz T.A. ile diğerleri beni ikna etmek istedi. Ben ikna olmadım. Sonra hepsi gitti bu kez komutanım yanımda kalıp ikna etti. Komutanım ile T.A. arazinin satışından elde edilen parayı bana vereceklerini belirtip ilk etapta bana sus payı olarak 300 bin TL elden verdiler."
Arsanın satıldığını ve yapılacak bir şey olmadığını anlatan Hakkı Bakış, sözlerini şöyle sürdürdü: "Dolandırılmıştım ve paramı kurtarmak için sesimi çıkarmadım. Yine bir kaç kez elden aldığım paraların toplamı 1 milyon 100 TL tuttu. Daha sonra verdikleri çekleri ödememeye başladılar. Sürekli benden kaçıyor görüşmüyorlardı. Bende gerçek satışın ne kadar olduğunu araş tırdım. Bana gösterdikleri satış sözleşmesinin sahte olduğunu ortaya çıkardım. Beni kandırmışlardı. Çünkü satışı 10 milyon dolara yapmışlardı. Bana 6 milyon demişlerdi. Çeklerin karşılığını alabilmek için dava açtım. Üzerlerine bir iğne bile bırakmamışlar."
BABA İLE OĞUL ARASINDAKİ ANLAŞMAZLIĞI FIRSAT BİLDİLER
Avukat İsmet Erkul, müvekkili ile babası arasında yaşanan uyuşmazlığı fırsat bilen art niyetli kişilerin profesyonelce oyun oynadıklarını belirten ve ellerindeki tüm belgeleri kolluk kuvvetleri ile yargıya teslim ettiklerini belirtti. Bu kişilerin kaz gelecek yerden tavrenim Bölük Komutanlığuğu esirgemediğini anlatan Avukat İsmet Erkul, sözlerini şöyle tamamladı: "Kimse bir kuruş borç vermeye korkarken, bu kişiler 75 bin TL tutarındaki borcu karşılıksız bedelsiz ödeyip önce güven vermişler. Müvekkilim de bu kişilere inanmış. Çıkmaza giren müvekkilim, bu olaylar yüzünden karşı ki şileri vurma düşüncesine girmiş ve katil olmayı bile aklına getirmiştir. Sonunda çareyi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a mektup yazıp yardım istemekte bulmuş. Başbakanlıktan gelen talimat üzerine müvekkilim jandarma da detaylı olayları anlatmıştır. Jandarmanın sorgusundan sonra konuyu yargıya da taşıyacağız."
BAŞBAKAN'A ATILAN MAİL
Hakkı Bakış'ın Başbakan'a attığı mail şöyle: "Sayın Başbakanım sesime kulak verin lütfen. Öyle bir kumpasa düşürüldüm ki, ya yıllarca mahkemelerde sürünmem lazım ya da bana tuzak kuranların tamamını katletmem sözkonusudur. Konunun özeti aynen şöyledir: Muğla ili Bodrum ilçesi Gündoğan beldesindeki 4 pafta, 385 parsel ve 12.250 metrekare yüzölçümündeki denize sıfır bir arsanın satışıyla ilgilidir. Halen satışı resmi yollarla alan bir inşaat şirketi villa yapımlarını yürütmektedir. Konu ile alakalı detayı sizlere mutlaka aktarmalıyım ve mutlak bize sahip çıkmalısınız. Yoksa kötüler yine galip gelecek. İlk önce Allah'a sonra sizlere güveniyoruz. Saygı ve şükranlarımla."
Netgazete.com








kimden Abdurrahim BARIN tugra113@gmail.com
kime ozelkalem@basbakanlik.gov.tr
tarih 31 Ağustos 2011 11:40
konu SN.BAŞBAKANIMIZ. BAYRAMDA ANAMIN ELİNİ ÖPMEYE GİDEMİYORUM. İSTANBULUN ELLİ BİN SOMALİLİSİNDEN BİRİ..ÜSTELİK BAŞKAN
gönderen gmail.com
ayrıntıları gi

 
 
 
BAŞBAKANIMIZ. 
 
HAYIRLI BAYRAMLAR.
 
 OLMAZLARI OLDURUYOR,
 
 YAPILAMAYANLARI YAPIYORSUNUZ. 
 
BU FERYADADA BİR KULAK VERİN.
DOĞU GÜNEYDOĞUDA AİLEM DAHİL, BU TOPRAK  BAYRAK İÇİN ; HEM  İNANÇ KARŞITI YÖNETİCİLERİMİZE , HEMDE   EŞKİYAYA  KARŞI  
7 YIL   MÜCADELE VERDİK.  
 
     ALLAHIN İZNİYLE  ÇAPULCULAR 7 YILDA 
  *-    ÖLDÜREMEDLER . 
    AMA BUGÜN   YASA TANIMAZ  BAZI YETKİLİLER NEDENİYLE , BİRKAÇ  KİŞİ  BİZLERİ    MADDİ AÇIDAN 
* - HER  GÜN  ÖLDÜRÜYOR-.
 
BU BAYRAM GÜNÜ  BİLE  EVDEN  ÇIKAMAZ - ÇALIŞAMAZ  HALE DÜŞÜRÜLDÜK.
 YILLARCA KANIMIZ VE CANIMIZLA  KORUDUĞUMUZ TOPRAKLARI  ÇALAN  HIRSIZLARIN, BUGÜN  KİRACISI  OLDUK.
 OYAK   İSE , HEP   BİZDEN ALMA  SİSTEMİ  OLDU .
 13 YILDIR ALINTERİMİZLE ÇALIŞALIM DEDİĞİMİZ  SERVİS  ESNAFLIĞINDA İSE , 
 KURULMUŞ  ÇARK İLE 20 YILLIK ALINTERİM  HAVAYA UÇURULDU..BİNLERCE ESNAF   BÖYLE ÇARESİZ, 
AİLELER SARSILIYOR, CİNAYETLER BAŞLAMIŞ DURUMDA. ÇALIŞMA BARIŞI  TEHDİT ALTINDA. SORUN
SOSYAL SİYASİ EKONOMİK BOYUTLARI  HER HEÇEN GÜN ARTARAK DEV BOYUTLARA ULAŞMIŞ KANGRENLEŞMİŞ BİR YARA HALİNE DÖNÜŞMÜŞ DURUMDA. 
  7 AYDIR  İBB DE  BEKLEYEN .* İBB  KENT EKO.ESN.BŞK. NIN  * KANUN UYGULANMALI   RAPORU * YÖNÜNDEKİ TALEBİMİZ  GEREĞİ;
DİĞER İLLERDE  UZUN YILLARDIR  UYGULANDIĞI  GİBİ,
YASA  UYGULANSIN, HEM  İBB HEM -İSTANBULLU HEMDE - ESNAF RAHATLASIN.
 
 ŞAHSIMI  VE KONUYU  T.YAZAN ,H.GÜLBARAN, YARDIMCILARINIZ,BAKANLARINIZ ,İBB. İST.İL BŞK.BİLYORLAR.
AÇIKÇASI;İNSANLARIN VE BAZI  YETKİLİLERİN İNANCI BU KONUYA SİZİN  ÇÖZÜM BULABİLECEĞİNİZ YÖNÜNDE.
 
İNANÇ KÜLTÜRÜMÜZ ADALETİ AĞLAMA - KONUSUNDA 
YÖNETİCİLERE ,-  ŞAHSİ SORUMLULUKLARI DIŞINDA ,-AYRICA BİR YÜK YÜKLEMİŞTİR.
MAĞDURİYETİN   NİTELİK NİCELİK BÜYÜKLÜĞÜ, VEBALİDE AYNI ORANDA   ARTACAĞI  AÇIKTIR.
 
SAYIN BAŞBAKANIMIZ.
 
*İSTANBULDADA  DİĞER İLLER  GİBİ   KANUN UYGULANSIN ,
MİLYONLARCA  ÖĞRENCİ * DİĞER İLLER GİBİ  *  UCUZ TAŞINSIN
SADECE  * İSTANBULDAKİ  *1 YAŞ İTHAL ARAÇ SAVURGANLIĞI   BİTSİN
İSTANBULUN * KOMADAKİ  BİNLERCE SOMALİLİSİ  ESNAFINI KURTARIN.
 BİRKAÇ  YASAL BOŞLUK FIRSATÇISI  HARİÇ 
,TÜM TARAFLAR RAHATLASIN
BAYRAMIMIZI BAYRAM YAPIN ;
 BÖYLECE ;
HEM  GÖNÜL HEM OY  HEMDE  DUA   ALIN  
 
SAYGILARIMLA.
 
 
 
 
ABDURRAHİM BARIN
Bşk.
Per.Öğr.Taşıma. Ulş. Sendikası
 
İST.
 
 
Not. Sorunu ne abarttım ne  azalttım.
       Yazdıklarım  20 yıılın yaşanmış özetidir.
       Rahmetli sabancını sözü:
       - Canı yanan Eşek Atı Geçer-
         Haddini aşan bir ifadem olmuşsa
         özür dilerim.
         






















Hapisteyken mektup yazmıştı



20.10.2010 20:10
Başbakan , 'da yaşayan Türk vatandaşları ile bir araya geldi.

Başbakan Erdoğan, Camp Otel'de Finlandiya'da yaşayan Türk vatandaşlarıyla bir araya geldi. Erdoğan, burada 1999'da Pınarhisar Cezaevi'ndeyken kendisine üniversitelerdeki başörtüsü yasağı konusunda mektup yazan ile karşılaştı.

Süveyda Sevgican, Başbakan Erdoğan'ın o zaman gönderdiği mektubu gösterdi. Bunun üzerine duygulanan Erdoğan, şu açıklamayı yaptı:

''Yine bir başörtüsü mağduriyetinin olduğu dönemde Süveyda Hanım bana cezaevindeyken bir mektup yazmış, Pınarhisar'da misafir edildiğim zaman. Ben de kendilerine -o zaman bütün mektuplarıma cevaplarını yazarken- bir cevap da hanımefendiye yazmışım. O zaman 10 bine yakın mektuba cevap yazmıştım. Bütün geceleri, gelen mektuplara cevap yazıyordum. İşte bir tanesi de Süveyda Hanıma yazdığım mektup.''

Erdoğan, kendisine gelen mektuplara el yazısıyla tek tek yanıt verdiğini de söyledi.

Başbakan Erdoğan, daha sonra Süveyda-Gürcan Sevgican çiftinin Melda adlı 2,5 yaşındaki kızını kucağına alarak sevdi. Erdoğan, diğer Türk çocukları ile de sohbet ederek fotoğraf çektirdi. Çocuklar Başbakan Erdoğan'a çiçek verdi.

Süveyda-Gürcan Sevgican çiftine başka çocukları olup olmadığını soran Erdoğan, çiftin tek çocukları olduğunu söylemesi üzerine 3 çocuk tavsiyesinde bulundu.

ERDOĞAN'IN MEKTUBU...

Süveyda Sevgican'ın 4 Temmuz 1999'da Pınarhisar Cezaevi'ndeki Başbakan Erdoğan'a yazdığı mektuba Erdoğan'ın cevaben yazdığı mektup şöyle:

''Süveyda Aynur kardeşime; duygu yüklü mektubunuza teşekkür ediyorum.

Sizler geleceğe yönelik umudumuzsunuz, mefahirimizsiniz. Biz umudun, inancın ve özgürlüğün ışığını, ülkemizin her karış toprağında ve bütün insanlarımızın yüzünde görmek istiyoruz.

Pınarhisar Cezaevi'nden dışarıya bu duygularla bakarken sizleri hasretle, sevgiyle selamlıyorum. İmanın güneş yüzlü çocuklarıyla aydınlık yarınların Türkiye'sini birlikte kuracağız.

Oku, düşün, uygula, neticelendir.''

''SAYIN BAŞBAKAN'IN DURUŞU BİZE MORAL VERDİ''

Öte yandan Süveyda Sevgican ise basın mensuplarına yaptığı açıklamada, ''Sayın Başbakanın duruşu bize moral verdi. Mektupta bunu ifade ettim. Şu an Finlandiya'da bir eğitim kurumunda öğretmenlik yapıyorum. Türkiye'de de şu anda malum türban sorununun çözümü için uğraşlar var. Belki uzun ama neticede biz bu sorunun sonuçlandığına şahit olduğumuzu görmek nasip oldu. Sayın Başbakan'a okulu bırakma kararı aldığım bir dönemde bu mektubu yazmıştım. Sayın Başbakan'ın mektubundan sonra okulu bırakıp gitmenin çözüm olmadığını, ne olursa olsun bu problemlerin yaşanabileceğinin ve zamanla çözülebileceği mesajını almıştım. Mevcut şartlarda bu kararımdan sonra başörtüsüz olarak okuluma devam etmiştim. Okulumdan mezun oldum'' diye konuştu.


 

mektup_2.jpg























  •  



















1 BAŞBAKAN 2 ERDOĞAN (Yasaklanan o video tekrar yayında!)
http://youtu.be/qfhASETcf3I

http://www.youtube.com/watch?v=qfhASETcf3I

<iframe width="560" height="315" src="http://www.youtube.com/embed/qfhASETcf3I" frameborder="0" allowfullscreen></iframe>



 
  *** SİZİ KUTLUYORUZ *** BUGÜN 1909282 ziyaretçi (4183124 klik) MİSAFİRİMİZ OLDUNUZ ***  
 
haberler haberler


Google Arama
Sitemde Arama
Yaşam ve İnsanlar

İstanbul Servisleri Neden Pahalı ? burakesc
Namaz Kılan Minik ile burakesc
GİMDES Helal Gıda Ramazan Buluşması burakesc
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol