Türkiye'nin Harcanan Dâhîleri" başlığı altında bir seri başlatmayı düşünüyorum. Bu serî Nuri Demirağ ile başlayacak, Dr. Behçet Uz, Nuri Kıllıgil ve Vecihi Hürkuş'la sürecektir. Sizlerin de katkılarıyla daha geniş bir serî yapabiliriz. Aklınıza gelen "harcanmış" ve unutulmuş dâhîlerimizi bize tanıtınız.
NURİ DEMİRAĞ
Hayâtı
1886 yılında Divriği'de doğdu. Babası Mühürzâde Ömer Beğ, annesi ise Ayşe Hanım'dır. 3 yaşındayken babasını kaybetti, annesinin de yardımlarıyla kendi kendini yetiştirdi. Divriği Rüşdiyesi'ni dereceyle bitirdi ve aynı okulda öğretmenliğe başladıktan bir süre sonra Zira'ât Bankası'nın sınavını kazanarak Kangal ve Koçgiri şûbelerinde çalıştı. Daha sonra Mâliye Bakanlığı'nın açtığı sınavı kazanarak mâliye müfettişliği yapmak üzere İstanbul Beşiktaş'a yerleşti.
Nuri Demirağ
"Millî haysiyet ve şerefi, üç buçuk palikaryanın ayakları altında çiğnenen bir hükûmete me'mûrluk edemem." diyerek istifâ etti ve 252 lira sermâyeyle sigara kâğıdı üretimine başladı. Komprador azınlıkların tekelinde olan bu sektörde hızla büyüdü. "Türk zaferi" adını verdiği sigara kâğıdı tüm Türkiye'de çok tutulmuştu ve 3 sene içinde 84000 lira gibi bir servet kazandı. O, bu parayı kendi parası olarak görmüyor, milletin parası olarak gördüğü için millete harcamayı düşünüyordu.
Cumhûriyet döneminde açılan tren yolu ihâlelerinde en düşük fiyat ve en yüksek indirimlerle hep o kazandı. Fevzipaşa-Diyarbakır, Afyon-Antalya, Sivas-Erzurum, Irmak-Filyos hatlarını yaptı. Toplamda 1012 km ray döşemişti. Bu başarısının üzerine Atatürk, kendisine Demirağ soyadını verdi.
Bu sırada diğer inşa'ât işleriyle de ilgilenen Demirağ, Bursa'da Sümerbank'in Merinos, Karabük'te Demir ve Çelik, İzmit'te Selüloz, Sivas'ta Çimento fabrikalarıyla, Istanbul'da Hal binasını ve Eceâbâd-Havza şosesini de yapti. Bu eserlerinin önüne ve çevresine hayrât çeşmeleri yaptırması da ilginç ve takdîre şâyân bir özelliğidir. Bu çeşmeler 48 adettir.
Dışarıdan uçak almak için devlet, ülkenin zenginlerine, bu arada Nuri Demirağ'a da, bağış yapmaları için başvurmuştur. Demirağ, "Siz ne diyorsunuz? Benden bu millet için bir şey istiyorsanız, en
mükemmelini istemelisiniz. Mâdem ki bir millet, tayyâresiz yaşayamaz, öyle ise bu yaşama vâsıtasını başkalarının lütfundan beklememeliyiz. Ben bu uçakların fabrikasını yapmaya tâlibim." diyerek 10 yıllık bir plan hazırlar. Önce Beşiktaş'ta uçak fabrikası kurar ve burada bir prototip yapılır. Uçakların denenmesi için bir piste gereksin,im vardır ve bunun için Yeşilköy'de Elmas Paşa Çiftliği satın alınarak buraya havaalanı yapılır. Bu havaalanı, daha sonra kamulaştırılarak bugünkü Atatürk Havalimanı olacaktır.
Dışarıdaki lisanslı uçakları montajlamayı doğru bulmayan demirağ, "Avrupa'dan, Amerika'dan lisanslar alıp tayyâre yapmak kopyacılıktan ibârettir. Demode tipler için lisans verilmektedir. Yeni i'câd edilenler ise bir sır gibi, büyük bir kıskançlıkla saklanmaktadır. Binâenaleyh kopyacılıkla devâm edilirse, demode şeylerle beyhûde yere vakit geçirilecektir. Şu halde Avrupa ve Amerika'nın son sistem teyyârelerine mukâbil, yepyeni bir Türk tipi vücûda getirilmelidir." sözleriyle AR-GE'nin önemini kavradığını gösteriyordu.
NUD 38
1937-1938 yılı içinde Türk Hava Kurumu 10 okul uçağı ve 65 planör sipârişinde bulundu. İstanbul fabrikalarında yapılan ilk yerli Türk uçağı, 1941 yılı ağustosunda Nuri Beğ'in doğduğu yer olan Divriği'ye uçarak gidip gelmişti. Halkı da heyecanlandıran bu tür gösterilerin yararlı olduğunu düşünen Nuri Beğ, Eylül ayında 12 uçaklık bir filoyu, Bursa, Kütahya, Eskişehir, Ankara, Konya, Adana, Elazığ ve Malatya rotasında uçurarak halka kendi uçaklarımızla göklerimizi kendimizin koruyabileceğini göstermek ve onlara inanç vermek istemiştir. Nu.D.38 tipi yolcu ucağı, tamamen Türk mühendis ve işçilerinin ortaya çıkardıkları Türk tipi bir uçaktır. 6 kişilik yolcu uçağının çift pilot kumandası bulunmaktadır. Gövdesi alüminyum kaplama olan bu uçak, barışta yolcu uçağı, savaşta ise bobardman uçağı olarak kullanılabilmektedir. Saatte 325 kilometre hız yapabilmekte ve 1000 km uçabilmektedir. Türk Hava Kurumu, Nuri Demirağ'ın fabrikalarına sipariş vermiş olduğu bu uçakları almaktan -nedense-* vazgeçmiştir. İlginçtir ki, bu uçaklar yıllarca kullanılmış ve tek bir kazâ yapmamıştır.
5 NUD 36 gösteri sırasında
Bunun üzerine, bu uçakları kendi kurduğu yatılı pilot okulunda kullanma kararı alır. "Gök Okulu" adını verdiği bu okulda öğrencilerden para almamakta, onların tüm masraflarını karşılamakta ve ayda 150 lira burs vermektedir. Bu okulda çok değerli pilotlar yetişmiştir. ilk 9 me'zûn şunlardır: Galip Demirağ, Mehmet Kum, Osman Doğan, İbrahim Uras, Mustafa Turman, Sabri Mağara, İhsan Anıl, Mustafa Engül, Hüseyin Danacı. Erdal ve Ömer İnönü de bu okula kaydolmuşlar ama bitirmeğe muvaffak olamamışlardır.
Gök Okulu'nun Me'zûniyet Yemîni 21.8.1937 Nu.D üzerinde:
"Bu altı kanatta yazılı altı nevi fenalığı (İşret,kumar, iffetsizlik, eğrilik, tembellik, zulümkârlık) havada, denizde ve karada yapmayacağımıza, yapanları gücümün yettiği, dilimin döndüğü kadar uğraşarak yaptırmamaya çalışacağıma, nâmusum, vicdânım, şerefim, varlığım, benliğim hulâsâ vatanım ve öz Türklüğüm nâmına and içiyorum.
Ömrüm boyunca bu sayılı fenâlıklardan herhangi birini işlersem, ve başkalarının fenâlıklarını da usanmadan asla fütûr getirmeden telkîn ve men'e çalışmazsam gökler başıma yıkılsın, yerler beni yutsun, ırmaklar ve denizler beni boğsun. Hâsılı her türlü felâket beni yok etsin."
İstanbul'daki fabrikasını kapatmak zorunda kalması, İstanbul'a yaptırmayı plânladığı hastânenin, Ahırkapı-Salacak arasında yapmayı plânladığı Boğaz Köprüsü girişimlerinin, yaptığ köy plânının ve daha birçok plânının engellenmesi üzerine siyâsete atılır ve 1945 yılında Millî Kalkınma Partisi'ni kurar. Seçimlerde başarılı olamaz ve 1954 yılında DP listesinden Sivas milletvekîli olur. Ölene kadar bu görevini sürdürür.
MKP'nin mitinginden bir görüntü
1957 yılında şeker komasından ölen Demirağ'ın Mesude Demirağ ile olan evliliğinden Galip ve Kayı Alp adlı iki oğlu, Mefkure, Şukufe, Süveyda, Suheyla, Gülbahar ve Turan Melek adlarında kızları vardır.
Demirağ 'Â'ilesi
İlkleri ve Başarıları
- 1936 Yılında Seri Üretim Olarak İlk Türk Uçağını Yaptı. (Nu.D 36)
- Ankara'nın doğusuna ilk demiryolunu yaptı.
- İlk yerli paraşütü yaptı.
- 1922'de ilk Türk sigara kâğıdını (Türk Zaferi) üretti.
- Bursa'da Sümerbank'ın Merinos fabrikasını kurdu.
- İstanbul Boğazı'na özel köprü yaptırmayı projelendirdi. Yap-İşlet-Devret modelini ortaya attı.
- İlk şehir ve köy plânlarını hazırladı.
- 1942'de "Keban'a baraj yapılmalı." dedi.
- Karabük'te Demir ve Çelik fabrikasını kurdu.
- İzmit'te Selüloz fabrikasını kurdu.
- Sivas'ta Çimento fabrikalarını kurdu.
- İstanbul'daki büyük hal binâsını yaptı.
Hayır İşleri
- Divriği'de Gök Ortaokulu'nu yaptırdı ve orada okuyan öğrencilere burs verdi.
- Her yapıtına hayrât çeşmesi ekledi.
- Gök Okulu'nda ücret almadan pilot yetiştirdi.
Vecîzeleri
“Hesaplı hareket ettiğini zanneden ve onunla iftihâr eyleyen dar kafalar; kurtulmağa, yükselmeğe elverişli hiç bir eser vücûda getirmezler. Kurtuluş ve yükselişi, ancak varlığına dayanan ve mülkü milletin gizli kapalı hazînelerini verimli hâle getirmesini bilen, şahsî menfa'âtini millet menfa'âti uğruna fedâ eden, rûhu idealist, dimağı realist şahsiyetlerde aramalıdır.” 1947
“Türk; insân kudretinin yaratabileceği her faydalı şeyi memleket için düşünmeye, düşündüğünü yapmağa ve başarmağa kadîrdir. Yapamamak 'yapamadım, yapamam' demek; 'benliğimden, varlığımdan geçtim... aczi, zaafı kabul ettim' demektir.” 1938
“Vaktiyle ecdâdımız yirmi bin, otuz bin atlı ile Macar ovalarını alt üst ederler, büyük zaferlerini bu akıncılarla ihrâz eylerlermiş. Bugünün akıncıları da, tayyârelerdir. Acabâ yirmi otuz bin Türk atlısıyla, târîhin en şanlı zaferlerini kazanmış olan Türk ordusunu kanatlandırmak mümkün değil mi? Mümkün, hem de çok mümkün.” 1938
"Hayâtımda fuzûlî masraflardan dâimâ kaçındım. Çünkü, kazandığım parayı, Türk milletinin bir vedîâsı olarak muhafazaya mecbûr olduğumu unutmadım. Türk milletinin müşterek servetini isrâf ve sefâhâtin batağına gömmeğe benim ne hakkım var? Yanımda çalışanlar da, bu dusturu ezber edecek kadar bellemişlerdir.” 1947
“Her şahsî servet, milletin fert elindeki bir emânettir. Her emânet gibi bunu da suistimâl bir cürümdür.” 1942
“Büyük eserler; lüks hayattan, büyük masraflardan ictinâb sÂyesinde yapılan tasarruflardan meydana gelir. Şahsi servetler, Türk milletinin hey'et-i mecmuâsınındır. Vatanın nef’ine her zaman hazır ve tahsîse âmâde fertler elinde emânettir. Bunu kimsenin bol bol ve sefâhâte sarfetmeye, israfa, suiistimâle hakkı yoktur.” 1947
“Büyük teşebbüslerde muvaffakiyet, ancak şahsî kusûrlardan münezzeh olmakla mümkündür.” 1942
İsmet İnönü'ye Fabrikasının Kapanması Üzerine Yazdığı Mektup
".....göklerine hâkim olamayan milletlerin yerlerde sürüneceğine, daha dogrusu yerin dibinde çürüyeceğine inandıgım için 3,5 sene evvel bütün personel ve araç gereci öz kaynağımızdan olmak üzere, memleketin ihtiyaçlarına tamamen cevap verecek büyük bir uçak endüstrisi kurmak istedim. Ve bu düşüncemi Mareşal Fevzi Çakmak'a arz ettim ... beni büyük bir aşkla tebrik etti. Bunun üzerine dünyânın en mükemmel tayyâre ve teferrûâtını yapan memleketlere mütehassıslarımla birçok kereler seyahat ettim. Tetkikât yaptım, yaptırttım. Ecnebî memleketlerde müteaddit kıymetli Türk gençleri ve işçileri okuttum, yetiştirdim ve yetiştirmekteyim. Fabrikalarımı san'ât mekteplerinden yetişen en kıymetli Türk işçileriyle, en yeni ve modern makinelerle tezyîn ederek buna müteallik muhtelif san'âti şubelerinde kurslar açmak, bilgilerini amelî, nazarî genişletmek sûretiyle de elemanlar hazırladım.
Beşiktaş'ta kurduğum tayyâre atölyesiyle Yeşilköy'de yapmakta olduğum modern uçuş meydanı, tamir atölyesi ve hangara ait plan-planlar ve bu maksatla satın alınan 1500 dönümlük arazi ve mâden taharrî ruhsatnâmesi ve su kuvvetlerinden elektrik istihsâli için değirmen ve baraj mahalli krokileri ve bu maksada hizmet emeliyle yaptırdığım 250 mevcutlu orta mektebe âit fotoğraflardan bir takımları ektedir.
Geçenlerde Beşiktaş'taki atölyemin senevi imalat kabiliyetinin tâyini istendi. 300 mektep veyâ 150 antrenman yâhut 50 avcı tayyâresi yapılabileceği cevâben bildirildi. Zamân zamân takdîrler ve teşekkürlerle maddî ve mânevî yardımlar yapılacağı ve sipârişler verileceği
Hava Kuvvetleri'nden tahrîren ve şifâhen bildirildi. Şimdiye kadar âsâr-ı fiîliyesi görülemedi. Bu bâbdaki emirlerin ve takdîrnâmelerin sûretleri ektedir. Hava Kuvvetleri'nin bir çok yüksek tayyâre mühendislerinden mürekkep teknik komisyonu tarafından ilk Türk tipi olarak belirttiğim bu tayyareye ait sandıklar dolusu yüzlerce aerodinamik ve statik resimleri ve hesapları mezkûr komisyonca aylarca tetkik ve performans tecrübeleri yapılarak mükemmel, normal mektep tayyaresi olduğundan Hava Kurumu'na teblig ve uçuş müsaâdesini verdiği hâlde Türk Kuşu, memlekette yegâne salâhiyettir bu fen komisyonun kararını dinlemeyerek tayyâreleri kabûlden imtinâ etmekte ve kazâ hâdisesi yüzünden vukû'a gelen teahhûru nazar-i îtibâra almayarak tayyâreleri almamakta ısrar ve te'minât mektubu muhteviyâtı olan 14,000 liranın, zapt ve avans verdikleri 40,000 lirayı istirdât etmişlerdir.
İşçilerim ve fabrika personelleri işsiz kalmıştır. EsÂsen şimdiye kadar tam ve kâmil bir mesaj sahası da bulamamışlardır. Bu müessese memleket müdafaâsı için faydalı bulunuyorsa, derhâl sipariş verilerek yaşatılmasının te'min-i ricasını havi Mareşal Hazretleri'ne çekilen ve şimdiye kadar cevabı alınamayan telgraf sureti ilişiktedir. Bu uğurda şimdiye kadar
harcanan 1,5 milyon lira ile -hoş, karakterim buna müsâit degil ya- farz-ı muhâl 15-20 adet han, apartman yapardım, senede 150-200 bin lira kirâ alarak istediğim yerde gezer, tozardım.
Hülâsâ, Türk'e ecdâdından mîras ve dünyâya numune-i imtisâl olmuş olan sipâhiliğin, süvâriliğin, serden geçtiliğin bugünkü şekli de tayyâreciliktir.
Gece gündüz, kış yaz, yağmur çamur, kar, bora, fırtına mâniAlarını bertaraf edecek, vatanın her bucağında şimdilik en az 60-70 yerinde modern uçuş meydanları ve yanıbaşında tâmir atölyeleri, hangadarı, müteaddit sınıf ve derecelerde mektepleri ve birkaç yerde tayyâre ve
motor fabrikaları yaparak havacılığımıza yüzlerce, binlerce,onbinlerce,ihtiyat yapıcı, uçucu, yaratıcı elemanlar ve vesâit yetiştirmek iktidârındayız. .
Tayyâre sür'âdîdir. Mütemâdiyen de sür'âtleniyor. Havacılık işlerinin bu sür'ate ayarlanması için hepsi aynı rütbede ayrı ayrı nokta-i nazar taşayan hava komutanlarının başlarına tepeden tırnağa, başından sonuna kadar mes'ûliyeti nefsinde toplayan "üzerine toz kondurulmamış"
yırtıcı yaratıcı bir şahsiyetin (her memlekette oldugu gibi) bu mühim ve hayâtî işin başına geçirilmesi sûretiyle tevsîini ve mahdût çerçeve dâhilinde bırakılmamasını, vatanın yegâne kurtarıcısı siz aziz büyük millî şefimden yalvararak kemâl-i hürmetle arz ve niyâz ederim."
Kaynakça
1.
Nuri Demirağ
2.
Nuri DemiraÄŸ - Vikipedi
3.
itü sözlük
4.
Endüstrileşmemizin engelleri ve Demirağ olayı** (Dünya Gazetesi** 03/07/2004)
5. Semih İnceöz, "Nuri Demirağ", Aksiyon 80. Sayı, 15.06.1996
6.
biyografi.net:*Nuri*Demirağ .... www.secimturk.net i ziyaret ettiniz mi?
7. Ziya Şakir, "Nuri Demirağ Kimdir?", Kenan Matbaası, 1947
8. M. Necmettin Deliorman, "Nuri Demirağ Hayat ve Mücadeleleri", Nu.D Matbaası , 1957
Yeşilköy Havaalanı'nda her yıl düzenlediği Gök Bayramı'ndan bir görüntü
__________________________________________________ ___________
* Görünürdeki gerekçe, uçak tasarımında görev alan ve iyi bir pilot olmamasına rağmen Eskişehir'deki denemeye getiren uçak mühendisi Sebahattin Alan'ın, hava alanı etrâfındaki hendeğin varlığını bilmemesi üzerine yaptığı kazâ ve bu kazânın ardından uçağın dayanıksızlığına hükmedilmesidir. Demirağ, bunun üzerine THK'ya dâvâ açar ama dâvâyı kaybedince fabrikasını kapatmak durumunda kalır. Oysa ki uçaklar sağlamdır ve yıllarca kazâ yapmadan uçmuştur. O dönemde Fransa'dan alınan Henrio'lar kısa bir süre içinde hurdaya çıkar. İhâlenin iptâlinin altında, Amerikan Uçak Üreticileri Birliği Başkanı Todd'un Türkiye ziyâretinin yattığı düşünülmektedir. Çünkü, ileride çok büyük bir pazar olması öngörülen Türkiye'nin rekâbet gücü yüksek uçaklar üreterek pazar olmaktan çıkması, hattâ diğer pazarlarda etkin olması kimsenin işine gelmemektedir.