(+)
3:11 Bir yılı aşkın bir süre önce eklendi
1:36 Bir yılı aşkın bir süre önce eklendi
Amerika'da olsaydı şimdi trilyonerdi
Daha lisedeyken Türkiye'nin altın çocuğu seçildi. 1968'de suni kalbi ilk icat eden kişiydi. Elektromanyetik dalgalarla tedavi yöntemini NASA'ya gönderdiği ışınlama projesi izledi.
Ama Dr. Seçkiner Görgün de ülkesinde bilime değer verilmemesinden dert yananlardan.
Dr. Seçkiner Görgün, İstanbul Haydarpaşa Lisesi mezunu. Lisede okurken dikkatlerini çektiği öğretmenleri tarafından IQ’su test edilmek üzere üniversiteye gönderilmiş. Araştırma sonucunda Görgün’ün
dahi olduğu ortaya çıkmış. Liseyi bitirdikten sonra kazandığı bursla İngiltere’ye üniversite eğitimine giden Görgün, bilim tarihine geçecek birçok buluşa imza atan bir isim bugün.
http://arsiv.zaman.com.tr/2001/10/19/haberler/haberlerdevam.htm
38 sene önce İngiltere’nin başkenti Londra’ya yerleşen ve balık restoranı işletmeye başlayan Tosun Ailesi’nin kızı Hatice, Londra Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde okuyordu. 2001’de başağrısı için gittiği doktorlarının “Migrenin var” demesi üzerine ilaçlı tedaviye başlayan Tosun, bir süre sonra yüzüne yayılan ağrıdan hiçbir şey yiyemez oldu. Acilen tekrar doktora giden Tosun Ailesi, hayatlarını allak bullak eden acı gerçekle tanıştılar. Doktorlar bu defa genç kızın “beyin kanseri” olduğunu ve hastalığın çok ilerlediğini söylüyorlardı. Hemen ertesi gün ameliyata alınan Tosun’un, günlerce kemoterapi tedavisi görmesi de işe yaramadı. Tosun bir gece aniden komaya girince Londra Hastanesi’ne kaldırıldı. Bu arada baba Tevfik Tosun çeşitli ülkelerde kızına çare arıyordu.
Uçaktaki tesadüf
Son olarak gittiği İtalya’dan çaresiz ayrılan acılı baba, İngiltere’ye dönerken uçakta, kızını Azrail’in elinden kurtaracak doktorun yanına oturduğunun farkında değildi. Görgün’ün gerçek kimliğinden habersiz baba, kendisine “Merhaba” dedi. Başlayan sohbet, bir süre sonra babanın gözyaşlarıyla, kızının kahreden hastalığını anlatmasıyla sürdü. Bunun üzerine babaya gerçek kimliğini açıklayan Dr. Görgün, beyin kanserinin pençesinde umutsuzca kıvranan genç kızı görmek istediğini söyledi. Ayağına gelen son umudun mutluluğunu yaşayan Tosun, bu arada komadan çıkan kızlarını da, alarak Türkiye’nin yolunu tuttu. Hatice, Dr. Görgün’ün o dönem İtalya’dan kısa süreli gelerek, teknik danışmanlık hizmeti verdiği Özel Fizik ve Rehabilitasyon Merkezi’nde tedaviye alındı. Genç kızın vücudu, Dr. Görgün’ün içeriğini sır gibi sakladığı “özel radyoterapi” tedavisine cevap verdi. Genç kız 4 ay gibi kısa bir sürede kendisini toparladı. Beynindeki urdan eser kalmadı. Ancak iki yıl boyunca da belirli aralıklarla gelip Türkiye’de rutin kontrollerini yaptırdı. Bu arada İngiltere’de yarım bıraktığı Londra Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden de üstün başarı ile mezun oldu. Ve önceki gün son kez Türkiye’ye kontrole gelen Hatice, artık ikinci kez doğmuş olarak hayata sımsıkı sarıldı.
http://www.habersaglik.com/default.asp?Act=Dt&CatId=3&NwId=45157
İtalyan askeri uçak ve uydu firması Galileo Avionica, elektromanyetik dalga alanında uzman Dr. Görgün'e, araştırmalar yapması için İstanbul'da laboratuvar kuruyor...
Gelemeyeceğimi söyledim. 'O zaman laboratuvarı buraya getireceğiz' dediler ve anlaşma imzaladılar.
http://www.sabah.com.tr/2004/07/27/eko108.html
Prof Dr. seçkiner görgün yaşayan en büyük türk bilim adamlarından biridir. (belkide en büyüğü)
İşte Buluşları
-CAM YAPAY KALP: piyasada bulunan yapay kalplerin aksine tamamen camdan imal edilen bu kalpde pil yada ritm düzenleyici bir elektronik devre bulunmuyor. Kalp vucudun mekanik enerjisiyle çalışıyor ve ritm tıbkı gerçek kalp gibi beyinden gelen sinyallerle sağlanıyor. Yani koşarsanız hızlanır uyursanız yavaşlar. Bu büyük buluş dünya tekellerin ticari menfaatlerine uymadığı için seri üretimi yapılamadı. Ayrıca bilim adamı kendisi üretime geçmeye kalkmasın diye global ambargo ile tehdit edildi.
-SÜPER BİLGİSAYAR PARÇALARI: piyasada çok rahatca bulubileceğiniz 80 gb lık bir harddisk'i sadece ufak düzenleme ve yeni bir dosyalama sistemi ile 10 üzeri 512 mb kapasiteye çıkarmayı başardı. aynı tekniklerle ramler üzerindede büyük başarı kaydetti. tabiki bunlarda piyasa ekonomisi için uygun ürünler değiller. Ancak uçak gibi aşırı titreşime maruz kalan ortamlar için titreşimden etkilenmeyen seramik hardiskleri icat etti.
-GÜDÜMLÜ FÜZELER: Körfez savaşında kullanılan akıllı füzelerin altimetre sistemleri profesörün imzasını taşımaktadır.
-GÖRÜNMEZ UÇAKLAR: ABD nin şu an kullanmakta olduğu görünmez uçakların bütün espirisi geometrik şekilleridir. O garip şekilleri sayesinde radar istasyonundan gelen radar sinyalleri uçağa çarptığında gelidiği yönde değil başka yönlere doğru yansıyor. Böylece radar sinyalleri istasyona geri dönmediği için radar bir cisim olduğu algılayamıyor. Ancak bu uçaklar tamamen görünmez değil. Radarların uçakları görmemesi için radar sinyallerin belirli bir açıda çarpması ve uçağın belirli bir süratin üstünde olması lazım. Yani bu uçaklar alltan üsten sağdan soldan awaks gibi radar uçaklarına yakalanabiliyor. Seçkiner beyin icat ettiği sistem ise sırt çantası büyüklüğünde bir cihazdan ibaret. bu cihaz istenen hertür uçağa monte edilebiliyor. Ve uçağın çevresinde güçlü bir manyetik alan oluşturarak ne yönden gelirse gelsin radar sinyallerini absorbe ederek yok ediyor. Bu sayede agır bir kargo uçaığını farkedilmeden newyorkun ortasına sokabilirsiniz. Bilim Adamı amarikanın astornomik teklifini bu teknolojiye sahip olan dünyanın yeni süper güçü olur düşüncesiyle reddetti ve çalışmalarıyla türkiyeye geldi. Ancak ülkemizden gereken ilgiyi göremediği için şu anda İtalyan askeri uçak ile sivil ve askeri uydu firması Galileo Avionica'nın istanbulda onun çin kurduğu labaratuarda çalışmalarını sürdürüyor.
Ayrıca bilim adamı her türlü maddeyi elektromanyetik etki altında nükleer etkiye kavuşturabilecek bir teknoloji üstündede çalışıyor ve kola kutusuyla arabanızı çalıştırabileceksiniz diyor. En büyük hedefi ise güvenli ışınlama tekniğini geliştirebilmek. Konu üstünde çalışmaya başladı bile.
Gerçekten tanınması takip edilmesi ve cidden desteklenmesi gereken önemli birbilim adamı.
bu kadar anlatmışken bi Dr. Seçkiner Güngör'ün web sitesinide veriyim dedim
http://www.sgorgun.net/
ingilizce bilen bilim meraklıları siteden bilim adamı ve çalışmaları hakkında geniş bilgi sayıbi olabilirler...
Mart 19th, 2010 Ekleyen: Sibel
İki sene önce Kosova’da öldüğü haberini az önce internette gördüm. Ben de neden maillerime cevap vermediğini merak ediyordum.
Çok üzüldüm ama bundan daha çoğu.
Onunla on seneden beridir tanışırdım. Benden kendi hayat hikayesini yazmamı istemişti. Sanırım beş altı seans yaptık, epeyce kaset doldurduk fakat yarıda bıraktık. Gerçi sık olmasa da görüşmelerimize devam ettik. Hayatımda gördüğüm en ilginç insandı(r).
Tanımayanlar için web sitesinin asdresini vereyim :
http://www.sgorgun.net/
Onun için ilginç demek yeterli değil. Çoğu kez bir uzaylı olma ihtimali gelmiştir aklıma. Çok anılarımız var ve peki ben bunları ne yapacağım şimdi
En son görüşmemizde Pentagonla çalışıyordu. Bunun üzerine konuştuk, kendisine bu çalışmayı yaparken gönlün rahat mı, insanlığın iyiliğine kullanılıp kullanılmayacağını düşünüyor musun diye sordum. Aldığım cevabı söylemem doğru olmaz sanırım. O çocuk gibi gülüşü gözümün önünde.
Ve labaratuvar olan evine son gidişimde öğrendiklerim ve sonrasında düşündüğümde kendimi bir kez daha sazan buluşum (ya da cahil cesareti!), her şey bitti demek?
Gerçekten ölmüş olmayabilir, belki izi kaybettirilmiştir veya belki öldürülmüş de olabilir…
Şu an gerçekten de şaşkınım. Doğaüstü sayılmaktan korkan Görgün… Çok kısa bir hayat, ama belki onlarca hayat çeşitliliğinde bir hayat.
Çok geç haberim oldu. Yine de anısına küçük bir armağan olsun Yaz günleri:
Yaz gunleri en tatli hayaller gibi gecti
Ruyadaki esrar dolu haller gibi gecti
Ruhumda derin en derin hicrandir o gunler
Ruyadaki esrar dolu haller gibi gecti
http://www.esnips.com/doc/9294b202-3774-4e4d-9dc9-469a14302829
Popularity: 13% [?]
Mart 19th, 2010 Ekleyen: Sibel
*********
Dünyada Bir İlk!
*********
Türk Nefroloji Derneği’nin yayınlarına göre şu anda kronik böbrek yetmezliği olan hastaların sayısı 19 bini aşıyor. Bilinen iyileştirici bir tedavi olmadığı için ilerleyen safhalarda hastalıklı böbreğin alınması ve dialize bağlanma gereği ortaya çıkabiliyor. Alime KALEBEK de bu insanlardan biriydi. Ancak o, bu hastalıktan kurtulmayı başararak dünyada bir ilk oldu.
Alime KALEBEK, 38 yaşında bir devlet memuru. Uzm. Dr. Duygu BİLGİNER ve Dr. Seçkiner GÖRGÜN’ün çalışmaları sayesinde bu hastalıktan kurtulan Alime Hanım’la bir röportaj yaptık.
Rahatsızlığınızı ilk olarak nasıl farkettiniz?
Alime Kalebek: “İlk olarak 2001 senesinin şubat ayında tansiyonum yüksek düzeyde seyretmeye başladı. Şikayetimden ötürü doktora gittim. Rahatsızlığımın nedeninin psikolojik olduğu düşünüldü ve bu yüzden bana antidepresanlar verildi. Bir müddet bu ilaçları kullandım fakat bir sonuç alamadım. Zamanla kolumda uyuşmalar, sırt ve bel ağrıları gibi şikayetler ortaya çıktı. Bunun üzerine başka doktorlara başvurdum. Doktorlardan biri böbreğimde bir sorun olabileceğini ve bunun kontrol edilmesi gerektiğini söyledi.”
Doktorlar nasıl bir tanı yöntemi izlediler?
Alime Kalebek: “Doktorlar göz dibi taraması yaptılar ve gözümde 2. dereceden retinopati olduğu anlaşıldı. Retinopati böbrek hastalığının imzası gibidir. Bu sonuçtan sonra böbreğimde bir sorun olduğu kesinleşmişti. Doppler ve sintigrafi tetkiklerinin ardından sağ böbreğimin normalden küçük olduğu anlaşıldı. Sol böbreğim, normal bir böbreğe oranla %92.5 işlevsellikte çalışırken sağ böbreğim sadece %7,5’luk bir oranla çalışmaktaydı. Sağ böbreğimde, normalde 12-16 mm kalınlığında olması gereken parankim dokusunun ise 4mm olduğu görüldü. Bu Sintigrafi ve dopler sonuçlarımın daha doğru değerlendirilebilmesi için IVP’ye girdim. IVP sonucunda sol böbreğimin de normal olmadığı ve kötüye gidebileceği anlaşıldı.”
Tanı doğrultusunda nasıl bir yol izlendi?
Alime Kalebek: “Sol böbrek yeterli düzeyde çalıştığından dolayı sağ böbreğin alınması gerektiği söylendi. Eğer bu yol izlenseydi ilerde diyaliz makinasına bağlanmak zorunda kalabilirdim. Ancak böbreğimin alınmasını istemedim. Yüksek tansiyon şikayetim yüzünden tansiyon ilaçları kullandım ve ağrılarımın tedavisi içinde Uzm. Dr. Duygu Bilginer’in Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon muayenehanesine gittim.
Duygu Hanım size nasıl bir tedavi uyguladı?
Alime Kalebek: “Böbrek patolojisi gözönüne alınarak Aralık 2001 tarinde fizik tedaviye başlandı. Tedavi başlangıcından belli bir müddet sonra sırt ve bel ağrılarımdan kurtuldum. Aynı zamanda tansiyonum normal seviyelere indi. Kendimi daha dinamik hissettim. Cildimdeki kuruluk düzeldi ve sık idrara çıkma şikayetlerim sona erdi. Şikayetlerimin azalması üzerine 2001’in Ocak ayında IVP kontrolüne tekrar girmek istedim. Bu IVP sonuçlarında sol böbreğimin eskisinden daha iyi olduğu ve sağ böbreğimin fonksiyonlarını yerine getirmeye başladığı ortaya çıktı. Bunun üzerine tedaviye Kasım 2002 tarihine kadar devam edildi.”
Tedavi sona erdiğinde rahatsızlığınız ne durumdaydı?
Alime Kalebek: “Artık hiç bir şikayetim kalmamıştı. Kasım ayında yapılan son Doppler tetkikinde inanılmaz bir gelişme olduğu ortaya çıktı. Tedaviden önce 4mm olan sağ böbrek parankim dokusunun tedavi sonunda 7.9mm’ye çıktığı görüldü.”
Bu iyileşmeyi Uzm. Dr. Duygu Bilginer şöyle açıklıyor:
“Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon tedavisinin fiziksel etkilerinin yanısıra biyolojik etkilerinin de olduğu bilinmektedir. Alime Hanım’ın vakasında da, 4mm olan sağ böbrek parankim dokusunun tedavi sonrasında %97’lik bir artış gösterip 7,9mm’ye çıkması buna bir örnek olarak gösterilebilir.”
Dr. Seçkiner Görgün teknik olarak tedavi sistemini şöyle anlatıyor:
“Yakın zaman içerisinde atomun parçalanamayacağı iddia edilirdi ancak bunun doğru olmadığı anlaşıldı. Aynı bu örnekte olduğu gibi hasar görmüş çoğu dokunun rejenere olmayacağı iddia edilmektedir. Ancak bu günümüzün teknolojisiyle mümkündür. Alime Hanım’ın tedavisinde kullandığımız ‘Radyodalgası ile çalışan fizik tedavi sistemi’, böbrek parankiminin rejenere olmasını sağlamıştır.”. Dr. S. GÖRGÜN, Dr. Duygu BİLGİNER'in fizik tedavi ve rehabilitasyon muayenehanesinin teknik danışmanlığını yapar ve Türkiye'nin sınırları dahilinde tıp doktorluğu mesleğini yapmaz.
Alime Hanım konuşmayı şöyle noktalıyor:
“Rahatsızlığım sırasında diğer böbrek hastası insanları gördüm. Bu hastalığı yaşamayanlar, onları maalesef tanımıyor, çektiği acıları ve sıkıntıları bilmiyorlar. Bu yazı umarım benim durumumda olan insanlara yol gösterici bir kaynak olur ve hala bir umut ışığı kaldığını hatırlatır.”
Uzm. Dr. Duygu Bilginer ve Dr. Seçkiner Görgün gibi idealist insanlar sayesinde Türkiye’de tıp çok daha ileri seviyelere çıkartılıyor. Bize zaman ayırıp, yakın ilgi ve alaka gösterdikleri için Duygu Hanım, Seçkiner Bey ve Alime Hanım’a teşekkürlerimizi sunarız.
Detaylı bilgi için:
• Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Muayenehanesi, Tel: 0090-216-4429050
• Teknik Bilgi için, Dr. Seçkiner Görgün: 0090-532-2025007 (13:00 – 22:00 saatleri arasında ulaşılabilir)
Referanslar:
• Electromagnetic Fields and Living Matter Neoplastic Cellular Culture (ISSN: 1062-4767)
• Magnetic Flux Quantization and Josephson Behaviour in Living Systems
• ÜROLOJİ, Carl-Erich Alken, Jürgan Sökeland, Çeviren Prof. Dr. Vural Solok (SERMET MATBAASI)
• ÜROLOJİ, Prof. Dr. Giyas KORKUD, Prof. Dr. Kenan KARABAY, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Yayınları, (Rektörlük No: 3328, Dekanlık No: 139)
Sibel Hanım,
Hocam sizden bahsetmişti.Ben onun tek öğrencisiydim ki hala öyleyim tek bilgi mirasçısıyım..Hocamı eksik tanıtmışsınız ama en azından doğru şeyler söylemişsiniz..Sevgiler saygılar.
Ağustos 24th, 2010 at 19:09
Merhaba, ölüm haberinin şokuyla yazdığım gayet içten ve her zamanki gibi spontan bir dışa vurum olmuştu bu. Yani amacım Görgünü tanıtmak değildi. Bir öğrencisi olarak sizin hislerinizi ve onun hakkındaki bilgilerinizi tahmin bile edemiyorum.
Eylül 14th, 2010 at 14:31
Kesinlikle haklısınız Sibel Hanım hocamın ölümüne hala inanmış değilim.Ya da en azından kalp krizinden öldüğüne inanmıyorum.Yaptığı müthiş makinanın İtalya’da biçilmiş patent bedeli bile dudak uçuklatıcı olduğundan ve hocam da bu makinayı evinde kilitler altında tuttuğundan bazı kesimlerin işine gelmediğini düşünüyorum..