MUTLULUK VE HUZURUMU ARIYORSUN ? >>> ÇALIŞ + İYİLİK YAP + ŞÜKRET |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
1914 yılında İstanbul’da doğdu. 1942’de İstanbul Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. 1950’de Genel Cerrahi uzmanlığı kazandı.
1943’de Diseksiyon Atlası kitabını yayımladı. Bu, Türkiye’de yayımlanan ilk telif eserdir ve 1953’de Prof. Zeki Zere’nin yazdığı Diseksiyon kitabının tüm resimleri Diseksiyon Atlası’ndan alınmıştır.
1960’da Amerikan Tabipler Birliği’nin Miami’de düzenlediği bilimsel araştırmalar toplantısında Dr. İlhami Güneral’in “Şeffaf Beyin Modeli”, yaklaşık 2000 eser arasından birinci olmuş ve Billing altın madalyasına hak kazanmıştır.
1972’de İngilizce olarak yayımladığı Atlas Cerebri Humani, o güne dek kesitler ve şemalarla aydınlatılmaya çalışılan Merkezi Sinir Sistemi elemanlarını üç boyutlu otantik görünümleriyle açıklayan bir eserdir ve Dünya tıp literatüründe önemli bir yer sahibidir.
İlhami Güneral’in yayımlanan kitapları şunlardır: “Kanserden Korkma Modası Geçmiş Tedaviden Kork”, “Doktorunuzun Söyleyemedikleri”, “Kalp – Damar Hastalıklarında ve Kanser’de Ölümcül Oyunlar”.
Dr. İlhami Güneral, 2006 yılında aramızdan ayrılmıştır.
Rumeli Kavağı'nda 85 yıl önce dünyaya geldi. Zor bir doğum oldu. Göbek ipi boynuna dolanmıştı. Babası bir hafız olmasına rağmen o günün ünlü jinekologlarından Dr. Zorafos'u çağırıp onun ve annesinin hayatını kurtardı.Altı yaşındayken gittiği Şemsülmekatip okulunda Arap harfleriyle birlikte Fransızca öğrendi. Yabancı dil eğitimi Kurtuluş Savaşı'nın zorluk yıllarında Ankara'daki bir Musevi Okulunda,daha sonra da Saintjeanne d'Arc, Saintjoseph'te devam etti. Derken dünya krizi başladı; Bursa'ya yerleştiler. Artık Bursa Lisesi'nde İngilizce öğreniyordu. Lise son yılın başlarında yatılı öğrencilerin erzaklarından çalan bir idareci gruba karşı "ateşlediği savaşta" o günlerin en etkili silahı olan komünistlikle suçlandı ve dört ay Nazım Hikmetle aynı koğuşu paylaştı. Temyiz mahkemesi "kararda zühul var" kararı alınca, serbest bırakıldı.
Hayalinde doktor olmak vardı. 1 936'da Tıp Fakültesi'ne girdi ve mezun olduktan sonra çene cerrahisi konusunda uzmanlaştı. Şişli Çocuk Hastanesi'nde henüz asistanlığı sırasında neredeyse "sosyete dişçisi" olmak üzereyken genel cerrahi asistanlığına atladı ve ünlü cerrah Dr. Hazım Bumin'in elinden uzmanlık diplomasını aldı. Çalışmaları kısa zamanda Türkiye sınırlarını aştı.Yarattığı şeffaf beyin modeliyle 1 960 yılında Amerikan Tıp Derneği'nin altın madalyasını aldı. Operatör doktor llhami Güneral 1993 yılında bir gün prostat kanserine yakalandığını öğrendi ve bütün hayatı değişti. "Kansere yakalandığımı öğrendiğim günkü ruh halimi anlatmam çok zor. O anın şokunu ancak idam mahkumu olan biri anlayabilir. O günkü bilgimle kanser "ölüm" demekti benim için ve akşama dek ne zaman, ne şartlarda öleceğimi düşünerek yaşadım. Sonra birdenbire kafamda bir şimşek çaktı. 1986'da National Georaphic'te bir makale okumuştum. Monoclonal antibody denilen bir yöntemden söz ediyordu. Bu yöntem hastanın bağışıklık sistemi hücrelerinin, aynı hastanın tümör dokusundan alınan bir parçayla kültüre edilmesi ve sonra yeniden hastaya verilmesinden ibaret. Bağışıklık hücreleri o tümörle beslene beslene afinite kazanıyorlar ve bir güdümlü mermi gibi
KANSERLİLERE TAVSİYELER
Günboyu susadıkça evde yapılmış fazla koyu olmayan sebze çorbaları ve taze sıkılmış sebze ve meyva suları içiniz. Bu vücudunuza gereken vitamin, mineral ve enzimleri depolar. Ayrıca vücudunuzu detoksifiye eder.
Ne içmede ne de pişirmede asla klorlu olabilecek su kullanmayın. Özellikle pişirme sırasında, klor yoğunluk kazanacağından daha da tehlikeli olabilir.
Gıdalarınızı paslanmaz çelik ya da cam kaplarda pişirin. Az su kullanın. Düdüklü tencere, mikrodalğa fırın ve alüminyum kap kullanmayın.
Karşılaştıkları her kanser hücresini tahrip ediyorlar. Bu benim için bir umuttu. Dergide bu yöntemin ancak 10 - 15 yıl sonra genelleşebilecegi yazılıydı. Hastalığım en ileri safhasındaydı ve Amerika'ya gidip şansımı denemeye karar verdim." ilhami Güneral bu yöntem hakkında başka kaynaklar bulma umuduyla ilk uğradığı kitapçıda hayatını kurtaran yayınlarla karşılaştı. Her başvurduğu kitapta başka kitapların referanslanyla karşılaşıyordu. "Sonunda hayretler içinde şu gerçeği öğrendim. Kanser, oluşumundan bir sene önce bile teşhis edilebilecek, mikrobik ve sistemik alelade bir. enfeksiyondur ve kanser mikrobu bitkiler de dahil tüm canlılarda doğumdan ölüme dek varolan bir mikroorganizmadır. Bağışıklık sistemi her ne olursa olsun zayıflayan kimselerde, morfolojik değişikliklere uğrayarak hastalık yapıcı karaktere dönüşür ve vücudumuzun en zayıf yerlerinde tümörlere neden olur. Dolayısıyla tedavisi apaçık ortadadır: Aşı ve bağışıklık sistem takviyesi." Bu gerçeği öğrenen Dr. Güneral, meslektaşlarının tüm uyarılarına rağmen, bu yöntemi en uzman biçimiyle uygulayan ve zaten kanser mikrobunu ilk keşfedenlerden biri olan Dr. Livingstone'un San Diego'daki kliniğine başvurdu. Orada kendi mikrobundan, elde edilen otojen aşı, sağlıklı eşinin kanından üretilen tümör nekrozis faktör ( tümörü yok eden, ancak kanser hastalarında yok olan bir peptid grubu ) ile başlayan tedavi, bir yıl gibi kısa bir sürede hastalığı kontrol altına almasına yetti. Ancak Dr. Güneral'ın kanser tedavisinde önemli bir ayrıtı daha vardı: Kanseri de içine alan damar tıkanıklığı, Alzheimer, Parkinson gibi dejeneratif hastalıkların anası patolojik potansiyel. Bunun iyice anlaşılması hem kanserliler, hem de bir yaşın üstündeki kimseler için çok önemliydi. " Patolojik potansiyel, vücudumuzda yeterli miktarda bulunması gereken olmazsa olmazların azalması ya da tükenmesi, buna karşılık bulunmaması gerekenlerin birikmesiyle ortaya çıkan bir tablodur. Bu oluşumda soluduğumuz hava, içtiğimiz su ve yediklerimiz kesin rol oynuyor. Bulunmaması gereken zararlılara baktığımızda; şu örnekleri verebiliriz. Büyük şehirlerde sudaki klor organik alkollü içkiler, çay, kahve ve buzlu şişe-meşrubat kulanmayın. Yoğun sigara dumanı olan yerlerden kaçın.
Rafine besinler ve işlem görmüş gıdaları kullanmayın. Yedikleriniz ne derece doğal ve taze olursa o derece yararlıdır.
Toksik maddelerle ilaçlanmış sebze ve meyvaları kullanmayın. Bahçeniz varsa bu ürünleri kendiniz yetiştirin.
Tuzu azaltın ve iyotlu tuz kullanın. Patates, kuru fasulye, fındık, yeşil sebzeler gibi potasyumdan zengin gıdalar alın. Maddelerle birleşerek trihalometan adlı kanserojen bir maddeye dönüşüyor. Sosis, salam gibi hazır et mamüllerindeki katkı maddeleri, nitrit ve nitratlar etin aminoasitleriyle etkileşerek bir başka kanserojen olan nitrosamini meydana getiriyor. Et, sebze ve meyva yetiştiricilerinin hızlı ve daha fazla ürün almak için kullandıkları hormonlar, kimyasal ilaçlar ve antibiyotikler de kanser yapıcı nitelikte. Soluduğumuz havadaki egzos artıkları, bacalardan yükselen gazları da eklediğimizde vücudumuzun hayati fonksiyonlarını dengede tutan ve sağlık dediğimiz enzimatik sisfem bozulur, zayıflar. Ote yandan vücudumuzun ihtiyacı olan vitaminler ve trasmineraller dediğimiz " olmazsa olmaz" lar, besin tarzımızdaki bilgisizlik ve de besin maddelerindeki eksiler yüzünden gerekenler listesinde önemli bir boşluk meydana geliyor." llhami Güneral tedavisi boyunca tamamen vejetatif ( bitkisel] beslenme uyguladı. Bu diyette et olarak sadece kuzu eti ve taze balık yenebiliyordu. Tedavisi 2 yıl boyunca devam etti. Bu sürede doktorların "öleceksin" sözlerine ve "kemoterapi" önerilerine kulaklarını tıkadı. İkinci yılın sonunda tamamen iyileşmişti. İlaçlarını ve aşılarını bıraktı ama beslenme ve yaşam biçiminde asla geriye dönmedi. Çünkü kanserden korunmanın en önemli şartı yine sağlıklı beslenmek ve stressiz bir hayattı. Kanserden Korkmayın Kansere yakalandığını öğrendiği ilk günden başlayarak araştırmalarını sürdüren llhami Güneral sadece kendisini kurtarmakla kalmıyor. Kanser tedavisi konusundaki bilgisini herkesle paylaşıyor. Türkiye'nin dört bir yanından gelen soruları cevaplıyor. Yaklaşık 500 hastası var. Bağışıklık sistemini güçlendirici ilaçlar öneriyor, beslenme konusunda yönlendiriyor ve gerekirse hastaları San Diego, Bahama ve ABD/Meksika sınırındaki kliniklere gönderiyor. "Kanser Manifestosu", "Kanserden Korkma" ye "Doktorunuzun Söyleyemedikleri" adlı kitaplarında kanser, Alzheimer gibi dejeneratif hastalıklardan korunmanın yollarını anlatıyor. Bu alternatif tedaviyi benimseyerek iyileşen ve kanseri gerileyen pek çok hastası var. "Pasifik'teki Torres takım adalarında 13 yıl görev yapan Dr. J.R. Nimmon'un araştırmaları
En az 8 saat uyuyun. Gündüz dinlenin. Elinizden geldiğince hareketli olun.
Bitkilerden yaptığınız çayları için: Ihlamur, adaçayı, kuşburnu, kekik gibi...
Beyaz ekmek yerine çavdar, yulaf, kepek ekmeği ve pirinç yerine bulgur kullanın. Eğer bulabilirseniz esmer {tam) pirinç alabilirsiniz.
Sadece koyun sütünden yapıldığına inandığınız peynir ve yoğurdu yiyebilirsiniz.
Yağlar; zeytinyağı, susam yağı taze ve çiğ olmak koşuluyla bir miktar tereyağı birkaç ciltlik bir kitap kadar anlamlıdır. Dr. Nimmon 4 binden fazla yerli arasında yaptığı araştırmada hiç bir kanser vakasına rastlamamış. Oysa adaya memur olarak gönderilen 310 beyazın 25'inde kanser görülmüş. Nedenine gelince, yerli halk sadece doğal bitkisel ürün ve taze deniz mahsulleriyle beslenirken, beyazlar medeniyetin nimetleri konserveler ve şekerli gıdalarla besleniyormuş. 1940, Alman işgali sırasında Hollanda'da yapılan bir araştırmada savaş öncesi varolan kanser vakalarının üçte bir oranında düştüğü saptanmış. İşgalden önce kanser insidansı 1 80 binken, işgal sırasında bu rakam 1 20 bine düşmüş. İşgal sırasında konserveler, katkılı gıda maddeleri, rafine un, şekerli gıdalar, alkollü içkiler, sigara, çay ve kahve ortadan kalkınca, halk kendi yetiştirdiği doğal ürünlerle besleniyormuş.
Yine Los Angeles bir zamanlar dünyada en çok gırtlak kanseri görülen yerdi. Suları klorla arıtılıyordu. Bunun farkına varan uzmanlar uygulamayı değiştirerek suları ozonla arıtmaya başladılar ve birkaç yıl içinde kanser insidansı yüzde 97 azaldı.
llhami Güneral bugün kanserin önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu, ancak kanser sanayinin yüksek karlarının bu gerçeklerin önüne geçtiğine dikkat çekiyor. "Amerikalı doktor Hoxey, kızılderililerden öğrendiği 9 bitki kökünü birleştirerek artık terminal, yani son aşamasına gelmiş kanser vakalarında bile sonuç veren Hoxey toniği adlı bir ilaç üretti. Bu doğal ilaç aynı zamanda yara ve diğer dejenerafif hastalıklarda da olumlu sonuç veriyor. Amerikan alt senatosuna bağlı ziraat masası hoxey toniğinin anti-kanser olduğunu resmen ilan etti. Ama 196O'lı yıllarda bütün bilimsel araştırmalar olumlu bulduğu halde tonik, FBI tarafından yasaklandı. Sadece o değil. İnsanın kendi bünyesinde bulunan bazı peptitlerin kanseri iyileştirdiğini saptayan Burzynski'nin laboratuvarları yakılıp yıkıldı. Burzynski, araştırmalarının doğruluğunu mahkeme raporlarıyla kanıtlayıp laboratuarlarını kurduğu halde yine aynı sonla karşılaştı. Şimdi Meksika sınırında bir laboratuar açtı yeniden. Burzynski'nin antimiyoplaston dediğimiz peptit grubunun izni alındı ve üretime geçildi. Buna rağmen Amerikan ilaç sanayi kanser sanayi meyvalar taze olmak şartıyla ve şeker düzeyine göre elma, armut ve portakal gibi iri meyvalar günde 3-4 tane; çilek, vişne, kiraz, ahududu gibi küçük meyvalar da yine şeker içeriğine göre 150-200 gr. yenebilir. Taze olarak beyaz etli derin su balıklan. Özellikle köpekbalığı.
Kuzu eti ve iç organları.
Çekirdekler, kavrulmamış olarak ayçiçek, kabak çekirdekleri, badem ve bilhassa kayısı çekirdeği.
gibi işlediği için bu ilaç ve araştırmaları görmezden geliyor." Dr. Güneral Amerika'da olduğu gibi, Türkiye'de bu araştırmalarla ilgilenilmemesinden yakınıyor. Türkiye'de başlangıçta tıp eğitiminin alternatif tedaviler konusunda, doktorların da araştırma ve kendilerini geliştirme konusunda yetersiz kaldığını söylüyor.
"Akademisyenlerimiz, onkologlarımız kanser sanayinin dümen suyuna kapılmış gidiyorlar. Ülkemizde her yıl 1 50 binden fazla yurttaşımızı bu bilgisizlik deryasında yitiriyoruz. Türkiye'de doktorlar kanser tedavisinde üç şey biliyor; Kernoterapi, radyoterapi ve cerrahi. Tedavide mucizeler yaratan INF, DMSO, antineoplaston, otojen, aşı, ukrain, hoxey toniği ve daha birçokları gibi alternatif tedavilerden habersiz, beş para etmez kemoterapik ilaç kokteylleri sunmakla yetiniyorlar. Oysa Amerikan senatosuna bağlı Office of Technology Assesment ( Teknoloji Danışmanlığı Merkezi] bile raporuna, kemoterapinin ancaklO-20 vakada, o da geçici olarak etki yaptığını bildiriyor.
Güneral'ın kanser tedavisi ve kanser öncesinde alınabilecek önlemler konusunda verdiği örnekler bu kadarla kalmıyor: Kanser tedavi edilebilir bir hastalık olması yanında oluşumundan aylarca önce teşhisi konulabilecek dejeneratif bir hastalık . Somatoskop denilen ve objeyi canlı olarak 30 bin defa büyütebilen bir mikroskop sayesinde bir damla kan muayenesi, kanser mikroplarının morfolojik durumuyla hekimi uyarabiliyor.
Dr. İlham i Güneral, kanserle ilgili araştırmalarını üç kitapta toplamış: Kanser manifestosu", "Kanserden Korkma" ve Doktorunuzun Söyleyemedikleri". Şimdi Ödemiş'in Gölcük yaylasındaki evinde, bilgisini uzak yakın telefonlara cevap vererek paylaşıyor. Resim yapıyor, org çalıyor, ney üflüyor ve türlü oyunlarla torunlarını eğlendiriyor. Kazandığı yılları başka insanlara da kazandırabilmek için bilgisini her an paylaşmaya hazır; "sev, üret ve paylaş" diyor.
Kanserlilere Tavsiyeler bölümü, Dr. llhomi Güneral'ın "Kanserden Korkma" adlı kitabından alınmıştır.
Sebze olarak, özellikle patates, pancar, turp, kereviz ve havuç gibi kök sebzeler, lahana, brüksel lahanası, karnıbahar, pırasa ve bütün yeşil yapraklılar. Ayrıca mevsiminde bol ısırgan otu.
Acıbiber dışında tüm baharat çeşitleri, her öğün belli miktarda soğan ve sarımsak.
Bu besinler mümkünse çiğ, olmazsa az pişmiş olarak yenecek.
|
|
|
|
|
|
|
*** SİZİ KUTLUYORUZ *** BUGÜN 2056645 ziyaretçi (4527971 klik) MİSAFİRİMİZ OLDUNUZ *** |
|
|
|
|