ANILMAYA DEĞER OLAN
Dünyada en acı vakıa, bir ideale inanmış olanların dağılmasıdır.
Bir eşkıya grubu dağılabilir. Ya sonlarından korkmuşlardır, ya tövbe edip doğru yolu tutmuşlardır, ya da gezmekten bıkmışlardır. Ne sebeple olursa olsun böyle bir grubun dağılması onlar için iyi bir sonuçtur.
Bir savaş biter, erinden kumandanına kadar bütün ordu, barış uğruna dağılır. Bu da yerinde ve faydalı bir dağılıştır.
İş yerlerinin günlük dağılışları, sürülerin toplanıp dağılmaları olağan ve güzeldir.
En çok duygu boşalmalarına neden olan aile dağılmalarında bile, ya yeni ailelerin doğuşu veya ailenin devam edebilmesi için geçim faktörlerinin sağlanmasının etkisi vardır.
Fakat bir inanç uğruna bir araya gelmiş olanların şu veya bu sebeple dağılmalarının acı ve kötü olmaktan başka hiçbir anlamı yoktur. Dünyanın en acınacak olaylarından biridir bu.
Bu dağılma ister korkudan olsun, ister yetersizlikten, ister maddi bir çıkardan ileri gelsin, dağılanların inanç zayıflığını ideale bağlılıklarının gevşekliğini gösterir.
Bir inanç uğruna insan başını da verebilir. O yolda bütün varlığını da kaybedebilir. Bunlar asıl yenilgi değildir. Asıl yenilgi, ideali bırakıp kaçmak, onu esas yönünden saptırmak, bilerek veya bilmeyerek onu satmaktır. Bu yenilgi görünüşte ünlerin en büyüğünü de kazansanız, maddi zenginliklerde Karun'a taş da çıkarsanız değişmez. Ruhça çökmüşsünüzdür. Artık sizi kimse ayakta tutamaz. Görünüşlerde sizi aldatmaktan başka bir şeye yaramazlar.
Bir dava güdümünde zaman zaman psikolojik dağılışlar olur. Kuvvetli ve kudretli insanlar bu dağılışı önlemekte meydana çıkarlar. Belki en iyi şartlarda en güçsüz görünen o idealistler, en kritik şartlarda çelikten iradeleriyle dağılmaları durdururlar.
Bir dava uğruna çalışanların bölük pörçük olması için düşmanları her yola başvuracaklardır. Hileye, maddi çıkar zenginlikleriyle baş döndürmeye, ünlü olmanın farkına varmadan ayak kaydıran kaygan alanına çekmeye girişeceklerdir. İnanılan dava ve insanlar üzerinde her türlü şüphe doğurmak için ellerinden geleni yapacaklardır. Hatta sahte öncüleri ileri sürerek dikkati asıl idealistlerden kaydıracaklardır. Fakat, işte inanmış adam, asıl bu güç şartlarda kendini belli eder. Yanlışlar kum ve yılan gibi kaynarken, o, doğrunun kıl gibi ince çizgisinin üzerinde yürür.
Hazreti İbrahim'in, Hazreti Musa'nın, Hazreti İsa'nın ve nihayet en büyük Peygamberimizin bu yolda çektiklerini düşünürsek, inanılan yolda nice imtihanların bulunduğunu, sabır ve tahammülün imanla ilgisinin ne kadar yakından bulunduğunu anlarız, daha doğrusu tekrar hatırlatırız.
Çağımızda İslam idealini güdenlerin aynı formasyonla yetişmemeleri zaman zaman inanmış grupların bağının tavsamasına, bir dağılma psikolojisinin doğmasına sebep olmaktadır. Halbuki, idealistlerin dağılması kadar yürekler acısı bir durum düşünülemez.
İdealsiz yaşama ölümdür. İdealin güçlükleri hayatın kolaylıklarından daha büyük haz verici bir manevi zenginliğinin kaynağıdır. Zafere ulaşan inanmışlar en çok güç durumları ileride hatırlar ve birbirine nasıl sımsıkı sarıldıklarını, güçlüklerin karşısında kayalar gibi dayandıklarını anarlar.
Bu dünyada hatırlanmaya değer de bir bu vardır.
Sütün adlı kitabından 1968 Sezai KARAKOÇ
|