Bugün ülkemden 6'sı turizm ve ticaret fakültesi, 4'ü ticaret odası ve 2'si kent konseyi olmak üzerine 12 adet konferans talebim geldi,

yalnız bilmenizi isterim ki bu iş benim elimde değil sevgili arkadaşlar.
Çünkü Yunanistan dışına çıkabilmem için hem valilikten hemde bakanlıktan resmi izinlerin onaylanması gerekiyor,yani sadece benim onayım yetmiyor malesef... İşte bu yüzden elimden geldiğince size buradan bilgi vermeye çalışıyorum. Şimdi istatiklerinizde diyorsunuz ki ;

Santorini Adasına yalnızca 2 günde güneşin doğuşunu ve batışını seyretmek için gelen turist sayısı Bodrum'a 1 yılda gelen yabancı turist sayısının 2 katı,

Marmaris,Fethiye,Kuşadası gibi diğer turizm beldelerimizin ise 3-4 katı, fakat

denizimiz ve güneşimiz aynı olduğu halde

bu insanlar bize neden gelmiyorlar ?

Ulaşımı Türk turizm kentlerinden daha zor olduğu halde

neden hep sizi tercih ediyorlar?

Ayrıca otellerinizin daha pahalı olmasına ve üstelik herşey dahil sistem çalışmamanıza rağmen bu insanların sanki hipnotize olmuşlar gibi size gelmelerini nasıl başarıyorsunuz ?...

Evet arkadaşlar,öncelikle baştan şunu söyleyim

turizm ve ticaret kesinlikle bizim üniversitelerimizde öğretildiği gibi değil.

İnanın ben bile Bodrum'daki 13 yıllık 5 yıldızlı butik otel ve eğlence sektörü tecrübemden sonra

turizmi gerçek anlamda bilmediğimi burada öğrendim.

Çünkü bizim Türkiye'deki resmi ve stk'lardan oluşan turizm-tanıtım örgütlerine baktığınız zaman hepsinin otelci,acentacı veya lokantacı olduğunu görüyorsunuz,

fakat buraya geldiğiniz zaman sektörel departmanlarda felsefecisinden ekonomistine,psikoloğundan uluslararası ilişkiler mezununa kadar çok farklı branşlarda bize yardımcı olan insanları da görüyorsunuz.

Nitekim ülkemizdeki turizm müdürlükleri gibi önemli resmi kurumlara baktığınız zaman ise

buralara atanan isimlerin ziraat,diyanet veya milli eğitim bakanlığı gibi

çok alakasız yerlerden yapıldığını fark ediyoruz.

Oysa buraya geldiğiniz zaman resmi turizm yetkililerin hepside

asıl mezun oldukları branş ve eğitimini aldıkları sektörde mesleklerini icra ediyorlardır

.Örneğin bizim ülkemizde inşaatçı bir başbakan yardımcısı kariyerine bakılmadan Turizm Bakanlığına getirilebiliyor,

bakın buranın turizm bakanı bir önceki hükümetin Turizm Bakanlığına ait Hukuki İşler Daire Başkanıydı sevgili arkadaşlar,yani işin çekirdeğinden gelmiş uluslararası bütün yasal boşlukları bilen,nitekim bu sektörü bütün pislikleriyle öğrenmiş ve mesleki anlamda pişmiş bir yetkiliydi.

Şimdi ben size çok açık ve net söylüyorum,

Yunanistan'da bir iç savaş çıkmadıkça

ülkemizdeki bu kadrolarla onları geçmemiz imkansızdır arkadaşlar.

Ayrıca bizim ülkemizde liyakat denilen bir kavram yok.

Devamlı salla başını al maaşını düzeni var.



İnanın biz burada mart ayındaki doluluk %85 olduğu zaman çok kötü diyoruz,size yemin ediyorum hafta içi sıradan bir günde 5 yolcu gemisi geldiği zaman neden bu kadar düşük diyerek bana hesap soruyorlar.

Düşünün ki buraya 1 günde gelen gemi sayısı Bodrum'a

1 yılda gelen gemi sayısından daha fazladır arkadaşlar :) 

Öyle ki şu an 271 büyük boy (3700 ve üstü yolcu kapasiteli) cruise gemisi yılda 2600 tur yapıyor bu adaya,nitekim 612 tanede 3700 ve altında yolcu alan gemilerimiz var buraya devamlı tur yapan,onları saymıyorum bile... Bu yüzlerce gemi ve binlerce yurtdışı turuna rağmen inanın çok büyük bir icraat yapmışım gibi göklerde gösterilmiyorum burada.

Velhasıl Santorini'de yaptığım 1 haftalık Cruise Turizmini Bodrum,Kuşadası,Marmaris veya Alanya'da 1 yılda yapsaydım

eğer,şimdiye kadar çoktan milli kahraman ilan edilirdim,

gazeteler her gün turizmde büyük patlama yaşanıyor başlıklarıyla çıkardı.



Düşünün ki İngiltere-Dubai arasında sefer yapan ve burayla hiç alakası olmayan yolcu gemileri dahi sadece kendi projem olan cruise ikmal limanı sebebiyle buraya gelmek zorunda kalıyorlar...

Yani her zaman söylediğim gibi

''turist beklenmez,gelmek zorunda bırakılır'' ...



Bunların yanında bizler senede bir kere belki turizm fuara gideriz belkide gitmeyiz,çünkü genellikle fakültelerden öğrencileri deneyim amaçlı göndeririz başlarına da bakanlıktan ve sektörden birer yetkili veririz o kadar.



Anlayacağınız bizler savaşın ofislerde değil

sahada kazanılacağını savunan insanlarız,

bu yüzden de devamlı sahalardayız.

Başka türlü yanlışlarımızı doğrularımızı anlayamayız.

Amacımız ise doğrularımızı daha çok geliştirmek yanlışlarımızı ise en kısa zamanda düzelterek daha verimli projelerle beraber yüksek kitleleri çekebilmektir...

Kısacası turizm artık fuarlar veya şenlikler gibi geleneksel düzeylerde değil

bilimsel faaliyetlerle tam anlamıyla yapılabiliyor diyebiliriz.

Bunu da felsefe ve psikolojiden destek alarak sadece algı yönetimiyle yapabilirsiniz.

Fakat biraz önce belirttiğim gibi şu an ülkemizde böyle kalifiyeli personeller bulunmadığından dolayı algı yönetimini kullanarak turizm yapamayız arkadaşlar.

Üstelik algı yönetimi maliyetsiz ve bedava olduğu halde yine yapamayız,



yani turizm para değil beyin gerektirir !..



Size daha açık anlatmam gerekirse ;

Çok güzel bir yarış bisikletiniz var fakat siz o bisikleti kullanmasını bilmiyorsanız eğer hurda bisikleti olanlar dahi sizi gittiğiniz yolda ezer geçer bırakır...

İşte burada çok doğru söylüyorsunuz,

karşılıklı iki tarafın güneşi de aynı !..

Fakat biz o bisikleti kullanmasını biliyoruz,

yani o güneşi satmasını biliyoruz arkadaşlar... Turizm bilimsel yapılır !