Create Your Own Countdown

Google

   
  *** İYİLİK İÇİN KOŞANLARIN YERİ***
  ÖNYARGILAR .
 




Abdestsiz Namaz Kılan İmam!

Tahran İmam Sadık Üniversitesi hocalarından
Dr. Hisamettin Aşina,
kaleme aldığı bir notunda şöyle anlatır:

Yaklaşık 20 sene önceydi.
Namaz kılmak, mersiye meclislerine ve bayram merasimine katılmak için
genelde evimize yakın mahallemizdeki camiye giderdik.

Camimizin hocası, Şeyh Hadi adında bir hocaydı.
Mahalleliler tarafından sevilen, sayılan ve güvenilen biriydi...

Günlerden birinde akşam namazını kılmak için camiye gittim.
Henüz ezan okunmamıştı. Abdest almak için alt kattaki abdesthaneye indim.
Tuvaletlerin boşalmasını beklerken, kapılardan birinin açıldığını gördüm.
İçeriden çıkan, cami hocası Şeyh Hadi idi...

Selamlaşıp, hâl hatır sorduktan sonra
hoca efendinin abdest almadan yukarıya çıktığını fark ettim...

Çok şaşırmıştım...

Başka da abdest alma yeri olmadığı için
nerede abdest alacak diye merakla hocayı takip ettim...

Fakat hayretler içinde Şeyh Hadi'nin abdest almadan
direkt camiye girip mihraba yöneldiğini gördüm...

Ezan ve kameti okuyup namazı kıldırmaya başladı
ve arkasında saf tutanlar da tekbir getirip ona bağlandılar...

Bense donup yerimde kalmıştım...

Hemen koşup, senelerdir ahbaplığımız olan Hacı Ali'nin yanında durdum ve ona,

kendi gözlerimle şahit olduğum olayı,
hocanın abdestsiz namaz kıldırdığını,
tuvaletten çıkıp abdest almadan mihraba geçtiğini söyledim...

Bana tam güveni olan Hacı Ali de şaşkınlık içinde,
"Madem öyle, o zaman namazı münferit kılarız." dedi.

Derken... Bu olay müminlerin arasında kulaktan kulağa yayıldı;

ben ve arkadaşlarım cami cemaatini
Şeyh Hadi'nin namazları abdestsiz kıldırdığından haberdar ettik,

böylece camiye gelip cemaat namazına katılan herkes
Şeyh Hadi'nin etrafından dağıldı.

Hatta birkaç gün sonra Şeyh'in ailesi de olayı duydu...
Eşi, Şeyh Hadi ile tartışıp babasının evine gitti.
Çocukları da bu onur kırıcı davranışından dolayı babalarını terk ettiler...

Artık hemen her yerde Şeyh Hadi'nin şüpheli biri olduğu,
Müslüman bile olmadığı, casusluk yaptığı şeklinde sözler konuşuluyordu...

Nihayet Şeyh Hadi kısa bir süre sonra
bizim mahalleyi terk etmek zorunda kaldı ve bir süre sonra da ondan hiçbir haber almadık...

Bu olaydan iki sene sonra eşimle birlikte umreye gitmiştik.
Mekke'nin kötü hava ve su şartlarından dolayı çok kötü hastalanmıştım...
Tahran'a döndüğümde ilk eşim doktora gitmek oldu.
Muayene sonrası bir miktar hap ve iğne yazdı...

Ertesi gün abdest alıp namaz kılmak için camiye gitmek isterken,
yol üzerindeki kliniğe girdim,

ardından da iğneyi yaptırıp camiye geçtim.

Henüz ezan okunmamıştı
İğnenin yeri kanamış olabilir diye
tuvalete gidip yıkamayı düşündüm...

Tam tuvaletten çıkıyordum ki Şeyh Hadi aklıma geldi...

Birden gözlerim karardı...

Başım dönüyor ve baygınlık geçirecek hâle gelmiştim.

Sanki dünya başıma yıkılıyordu!

Allah'ım! Yoksa Şeyh Hadi de benim gibi
iğne yerini yıkamak için tuvaleti kullanmıştı!

Aklım durmuştu, ne yapacağımı bilmiyordum...

Hemen eve döndüm ve o geceyi sabaha kadar uyuyamadım.

Şeyh Hadi'yi düşünüp duruyordum.

Cahil olan ben ve
benden daha cahil olan dindar arkadaşlarım
nasıl olmuştu da bilmeden,
Allah rızası için Şeyh'in haysiyetiyle oynamış,
itibarını yerle yeksan etmiş, ailesini darmadağın etmiştik!

Ertesi gün telaşla evden çıktım ve Şeyh Hadi'yi aramaya koyuldum.
Cami cemaatinden Hacı İbrahim'in yanına koştum.

Önemli bir iş için Şeyh Hadi'yi bulmam gerektiğini söyledim.

O da Şah Abdulazim'in türbesinin yanındaki pazarda ıtır satıcılığıyla meşgul olan
Hacı Ahmed adında biriyle samimi olduğunu,
sürekli onun yanına gidip geldiğini,
bilirse sadece onun bilebileceğini söyledi.

Hemen verdiği adrese gittim.
Esnafın yardımıyla Hacı Ahmed'i buldum.
Yüzü nurlu, sefalı, mümin bir simaya sahip yaşlı biriydi...

Kendisine Şeyh Hadi'yi sordum.
Başını salladı, ardından da şöyle dedi:


– İki sene önceydi. Şeyh Hadi çok üzgün ve dertli bir vaziyette dükkâna geldi.

Onu hiç o hâlde görmemiştim.

Bu kadar üzüntülü olduğuna şaşırmıştım.

Ne olduğunu sordum, şöyle dedi:


"Yaptırdığım iğnenin yerini yıkamak için tuvalete girmiştim.

Cami cemaati hiç sormadan bana bir iftirada bulundular
ve abdest almadan namaz kıldırdığımı söylediler.

Kısacası, haysiyetimle oynadılar,
itibarımı bitirdiler, evimi yıktılar,
bu şehirde kalacak yüzüm kalmadı,
burayı terk etmek zorundayım artık.
Bana neler yaptıklarına sen şahit ol diye bunu sana söyledim.

" Bunları dedikten sonra da Irak'a gideceğini,
İmam Ali'nin türbesinin bulunduğu
Necef'e yerleşeceğini
ve geriye kalan ömrünü orada geçireceğini söyledi ve gitti.

O günden beridir ben de ondan hiçbir haber almamışım...

Sözler boğazımda düğümlenmiş, gözlerim dolmuştu.
Hüngür hüngür ağlamaya başladım.

Allah'ım! Bu ne halttı ben işledim!


Şu an tam 20 senedir bu olaydan geçiyor ve ben
Necef'e gidip gelen herkese Şeyh Hadi'yi soruyorum;
ama maalesef mazlum Şeyh Hadi'den haberi olan hiçbir Müslüman yok...

Evet dostlar!
Duyduklarımız ya da gördüklerimiz
gerçek olsa da hakikat olmayabilir...‬ ‪

Bir kişi ya da olay hakkında
hakikati bilmeden bir kanıya varmak,
hüküm vermek zulümdür.
‪Hakikati bilmek için
bırakın bize bir başkası tarafından söyleneni;
kulağımızla duyduklarımızı ve dahi
gözümüzle gördüklerimizi bile
tahkik etmemiz lazım.


 
 
  *** SİZİ KUTLUYORUZ *** BUGÜN 2047007 ziyaretçi (4500684 klik) MİSAFİRİMİZ OLDUNUZ ***  
 
haberler haberler


Google Arama
Sitemde Arama
Yaşam ve İnsanlar

İstanbul Servisleri Neden Pahalı ? burakesc
Namaz Kılan Minik ile burakesc
GİMDES Helal Gıda Ramazan Buluşması burakesc
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol