Create Your Own Countdown

Google

   
  *** İYİLİK İÇİN KOŞANLARIN YERİ***
  Karz- ı Hasen .Allah İçin Borç Vermek .Dr.Hamdi KALYONCU
 





ALANINDAKİ İLK KİTAP


Karz- ı Hasen / Allah İçin Borç Vermek

Hamdi Kalyoncu




 

İmkânları olan için önemsiz bir para,

birçok kimse için son derece hayati bir anlam ifade eder.

Çok cüzi miktarları elde edemediklerinden dolayı

bunalıma girenler,

büyük sıkıntıya düşenler,

çocuğunu tedavi ettiremeyen,
onu komşunun gözleri önünde evine icra gelenler,
kış ortasında evinden atılanlar,
iflas edenler...


İhtiyaç hâsıl olduğunda
imdada yetişecek birileri olmalı.

Başkalarının ıstırabını dindirerek
huzur bulmalı.

Derde derman,
sadra şifa kurumlar oluşturulmalı.


Ve bunun için acele etmeli.

Hayırda yarışmalı.









Yok mu Allah’a‘güzel borç’ verecek?




25 Ekim 2010 / TÛBA KABACAOĞLU

Asırlar önce birçok ayette Allah’a borç vermenin faziletleri ve insana kazandıracakları anlatılsa da, günümüzde ne yazık ki unutulmaya yüz tutan önemli bir konu, karz-ı hasen...

‘Verdiğinin kat kat fazlasının kendisine ödenmesi için, Allah’a güzel bir borç verecek yok mu? Darlıkta veren de bollukta veren de Allah’tır. Sadece O’na döndürüleceksiniz.”

Bakara suresinin 245. ayeti indirildiğinde, müşrikler Hazreti Muhammed (S.A.V.) ile dalga geçip “Muhammed’in tanrısı güçsüz ve fakirdir. Çünkü Müslümanlardan açık açık borç istiyor.” derler. Bunun üzerine Peygamberimiz inanan ve inanmayanlara Allah’a borç vermenin ne olduğunu anlatmaya başlar...

Asırlar önce birçok ayette Allah’a borç vermenin faziletleri ve insana kazandıracakları anlatılsa da, günümüzde ne yazık ki unutulmaya yüz tutan önemli bir konu, Kur’anî tabirle karz-ı hasen... Ki çok duyuyoruz en küçük ihtiyaçlarını bile karşılayamadığı için bunalıma girenleri, çocuğunu tedavi ettiremeyen gözü yaşlı anaları, konu komşunun gözü önünde evine icra gelenleri, kış ortasında yuvasından atılanları ve bir anda iflas edenleri… Bunlar hayatın içinde. Peki, gözlerimizin önünde bunca olumsuzluk yaşanırken ‘ah, vah’ etmekten öte ne yapabiliyoruz?

Artık tüm dünya tüketmeye endeksli. Her şeyin daha iyisine, daha özeline, daha güzeline sahip olmak istiyoruz. Var gücümüzle bu amaca yönelik çalışıyoruz. Yardımlaşmayı ibadet kabul eden bir dine inansak da hedefe bu kadar kilitlenmişken mazlumların, ihtiyaç sahiplerinin sesini pek duyamıyoruz. Ya da “Ben ay sonunu zor getiriyorum, kimseye yardım edemem.” diyoruz. İsraf ettiklerimizi, ‘yarın lazım olur’ ya da ‘arabanın modelini yükseltmem gerek’ diye biriktirdiklerimizi hesaba katmadan...

Oysa insanoğlunun en temel ihtiyaçlarından biri, ölümsüzlük duygusunu tatmin etmek ya da uyuşturmak. Batı dünyası çok çalışarak ve bol bol eğlenerek kendini uyuşturuyor. Çünkü bir insanın öleceğini bile bile rahat yaşaması normal şartlar altında mümkün gözükmüyor. Oysa insan dünyaya geldiği andan itibaren ölmek için yeterince olgun. İçimizde ölüm gibi bir bombayla doğuyoruz. Her an patlayabilir ve dünya hayatımız bitebilir. Bu hâldeyken nasıl kendimizi iyi hissedebiliriz? Güven duygumuzu bir şekilde beslememiz gerekiyor. Bunun yolu da kazanmak, biriktirmek ve bir şeylere sahip olmaktan geçiyor. Böylece kendimizi daha güçlü ve güvende hissediyoruz. Batı felsefesine göre insanlar ancak alarak kazanıyor. Doğu felsefesine göre de vererek... Zira inananlar; asıl paylaştıklarının gerçekten ona ait olduğunu, olacağını ve verdiklerini çok sağlam bir hesaba yatırdığını, bir daha bunu kimsenin kendi elinden alamayacağını biliyor. Üstelik verdiği şey öyle büyük bir kârla çalışıyor ki dünyadaki hiçbir finans kurumunun veremeyeceği kadar. Hasılı tüm bu cümleler karz-ı hasenin varoluş felsefesini açıklıyor.

Psikiyatr Dr. Hamdi Kalyoncu, “Allah için borç vermek… Karz-ı Hasen” isimli kitabın yazarı. Bu alanda yazılmış ilk ve tek eser onunki. Dr. Kalyoncu, unutulmaya yüz tutmuş bu güzel emri, değeri hem ayrıntılarıyla anlatmış hem de “Karz-ı haseni hayatımıza nasıl geçirebiliriz?” diyenler için özel bir proje hazırlamış. Bu vesileyle “Faizsiz verilen borç” anlamına gelen karz-ı haseni ayrıntılarıyla hep beraber öğrenelim…

Dr. Kalyoncu, araştırmalarından yola çıkarak “İlgili ayetler inmesini müteakip Müslümanların ihtiyacını karşılayabilecek böyle bir kurum ortaya konmamış.” diyor. Önemli bir iddiası var: “Karz-ı hasen toplumu güvence altına alacak kurumsal bir emirdir, sosyal güvenliği ve ekonomik hayattaki kredi ihtiyacını karşılayabilecek potansiyel bir güce de sahiptir.”

“Karz-ı hasende işleyiş nasıl?” derseniz; bir kişi sizden borç istiyor. Sizin de kenarda beklettiğiniz paranız var. Ona faiz istemeden veriyorsunuz. Aranızda bir anlaşma yapıyor (günümüzde çek-senet buna örnek), paranın geri ödenme zamanını belirliyorsunuz. Zor durumdaki kardeşiniz yanlış kapılar çalmıyor. Onun imdadına bir müminin karz-ı haseni yetişiyor, kat be kat ‘gerçekten’ kazanıyorsunuz. İşleyiş çok basit gibi görünse de belirli şartları, yapılış şekli ve önemle üzerinde durulması gereken ayrıntıları var.

Bir kişinin çalışıp kazandıklarını sırf birinin işi görülsün diye çıkarıp vermesini istemek, ilk etapta insana garip gelebilir. Fakat biraz düşündüğünüzde konunun bireysel ve toplumsal anlamda birçok yararının bulunduğunu anlamamak imkânsız. Dr. Hamdi Kalyoncu, konuyu biraz daha netleştiriyor: “Bir kişinin kazandıklarından ihtiyaç sahiplerine vermesi, onların sıkıntılarını gidermesi ve bunun karşılığında ölümden sonraki hayatla alakalı umutlar beslemesi bir anlamda inancına bağlılığını gösteriyor, samimiyetini test etmesini sağlıyor. Eğer bunu başarabilirse gelecek hayatla ilgili kaygıları azalıyor, psikolojik kazanç elde ediyor. Dünyanın geçici imkânlarını amaç değil, araç yapıyor. İnsanlar arasında sevgi, merhamet, yardımseverlik gibi güzel duygular ortaya çıkıyor. Fakir ve zenginler arasında kin ve hasedin gelişmesi önleniyor. Zenginde hırsı, fakirde de mülkiyet düşmanlığını engelliyor. Faiz, karaborsacılık, tekelcilik gibi haramların da önü kapanıyor.”

AYETLER DE KARZ-I HASENİ

İŞARET EDİYOR

“Kim Allah’a güzel bir ödünç verecek olursa Allah da onun karşılığında kat kat verir ve ayrıca onun çok değerli bir mükafatı da vardır. (Hadîd suresi, 11)”, “Mallarını Allah yolunda hayra verip de sonra başa kakmayan, alanların gönlünü kırmayan (onlara iyi davranan) kimselerin Allah katında kendilerine has mükafatları vardır. Onlara korku olmadığı gibi onlar üzülmeyecektir. (Bakara suresi, 262)”, “Göklerin ve yerin mirası Allah’a ait olduğu halde, size ne oluyor da Allah yolunda mallarınızı harcamıyorsunuz? (Hadîd suresi, 10)”, “Eğer Allah’a (rızası uğruna) ödünç verirseniz Allah onu sizin için kat kat artırır ve sizi bağışlar. Allah çok mükâfat verendir, ceza vermekte acele etmeyendir. (Teğabûn suresi, 17)”…

Kur’an-ı Kerim’de bu ve benzer birçok ayet, karz-ı hasen verecek Müslümanlara hem müjde veriyor hem de karz-ı hasenin nasıl yapılması gerektiğine dair uyarılarda bulunuyor. Buna göre; erkek-kadın herkes borç vermek için teşvik ediliyor, borç vermek namaz ve zekatla birlikte zikrediliyor, fakirlikten ve darlıktan korkmadan verin deniyor, kendisi ihtiyaç içinde olanların da yine ihtiyaç sahiplerine yardım etmesi gerektiği söyleniyor. “Yaptığınız hayır kendinizindir” mesajı veriliyor, Allah’ın hiç sevmediği cimrilikten kurtulmak için de karz-ı hasen öneriliyor, Allah yolunda harcayanların kat be kat kazanacağı anlatılıyor ve ‘infak etmek için ölümü beklemeyin’ deniyor.

Peygamberimiz de güzel borç vermeyi her zaman övüyor ve inananları da hayatı boyunca bu konuda teşvik ediyor. Hatta borç vermenin sadakadan daha üstün olduğuna Hz. Enes bin Mâlik’in (R.A) rivayet ettiği bir hadisle dikkat çekiyor: “Bir adam cennete girdi. Kapısında şöyle bir yazı gördü: ‘Verilen sadakanın karşılığı on sevap, verilen ödünç paranın karşılığı ise on sekiz sevaptır.’ Ben de neden ödünç para sadakadan üstündür diye Cibril’e sordum. Bana şöyle cevap verdi: Dilenci dilenirken yanında para bulunabilir. Ama ödünç para isteyenin mutlaka bir ihtiyacı vardır da onun için istemiştir.” Abdullah İbn-i Ömer’den (R.A) rivayet edilen başka bir hadis de şöyle: “Duasının kabul edilmesini ve sıkıntısının giderilmesini isteyen, sıkıntıda olan borçluya yardım etsin.”

Kur’an-ı Kerim’de ve hadislerde sıklıkla değinilen karz-ı hasenin hükmünün de bilinmesi gerektiğini anlatıyor Dr. Hamdi Kalyoncu: “Öyle durumlar var ki bu hâllerde borç vermek değil, vermemek gerekiyor. Hatta bu sakıncalı durumlara rağmen borç vermenin verene sorumluluk getireceği anlatılıyor. Mesela arkadaş bana ‘Paran var mı?’ diye soruyor. Öyle değil, “Bana verecek paran var mı?” diye sormak lazım. Paranın ne için kullanılacağı çok önemli.”

İHTİYACI MEŞRU OLANA BORÇ

VERMEK VACİP HÜKMÜNDE!

Karz-ı hasenin hükmüne göre; her borç isteyene vermek gibi bir mükellefiyet yok. Aksine istenen paranın nerede ve ne için kullanılacağı konusunda borç verenin sorumluluğu var. Kişi içki içmek, kumar oynamak, zina yapmak için istiyorsa verilmemesi gerekiyor. Aksi hâlde veren kişi bırakın sevaba girmeyi, bu günahın sorumluları arasında yerini alıyor. Ancak kişinin ihtiyacı meşru ise borç vermek de vacip hükmünde!

Karz-ı hasen’de borç, belli bir zaman sonra geri ödeme koşuluyla veriliyor. Fakat ihtiyaçlı kişi vakti geldiğinde parayı iade edemiyorsa karz-ı hasen sahibi onu sıkıştırmamalı, sabırla beklemeli deniyor. Bakara suresi 280. ayet durumu şöyle özetliyor: “Eğer borçlu darlık içinde bulunuyorsa, ona geniş bir zamana kadar süre tanımak lazımdır. Eğer veremeyeceğini bilirseniz alacağı bağışlamanız sizin için daha hayırlıdır.” Bir başka hadiste de Allah Resulü, “Kim güç durumda olan borçluya mühlet verirse; her gün mühlet verdiği kadar bir sadaka sevabı alır.” diyor.  

Bir de borç verene dünyevi açıdan menfaat temin eden her türlü karz yasaklanmış dinimizce. Mesela borç veren, “Borcunu öderken bir yemek ısmarlarsın” dese, sırf bu sebeple karz-ı haseni kabul edilmiyor. Hadislere ve İslam âlimlerine göre; bu faizdir ve haramdır. Çünkü verdiğinin aynısını alması gerekir. Yemek fazlalıktır. 

VERDİĞİ BORCU YAZMAYANIN

DUASINA İCABET EDİLMİYOR

Dr. Hamdi Kalyoncu, birçok hastasının başkası yüzünden borçlandığını, zor durumda kaldığını ve psikolojisinin bozularak kendisine geldiğini anlatıyor. Burada dikkat çekmek istediği husus ise karz-ı hasenin muhakkak taraflarca yazılı hâle getirilmesi. Hatta araştırma esnasında kendini derinden etkileyen hususun da bu olduğunu vurguluyor. Konunun ehemmiyetini anlatan ve insanı şoke eden bilgi, Mevdûdî’nin Tefhîmü’l Kur’an’ında anlatılıyor. Peygamberimiz, üç tür kimsenin Allah’a dua ettiğini, fakat duasına icabet edilmediğini bildiriyor; yoldan çıkmış karısı olduğu halde onu boşamayan adam, kendisine teslim edilmiş yetim malını yetim henüz olgunlaşmadan teslim eden kişi ve hiçbir yazılı belge, delil olmaksızın başkalarına borç veren kimse.

Bir de karz-ı hasende alınan borcun ödenmesiyle alakalı önemli ayrıntılar var. Borcun vadesinde ödenmesi en güzel olanı. Peygamberimiz, “Zenginin borcunu erteleyip vadesinde ödememesi zulümdür.” diyor. İstemesine rağmen ödeyemeyenler için de niyetin önemli olduğuna dikkat çekiliyor Ebu Hureyre (R.A.)’nin rivayet ettiği bir hadiste: “Bir kimse ödemek niyetiyle borçlanır, borcunu ödemeden ölürse, Allah onun borcundan vazgeçer ve istediği bedeli vererek alacaklılarını razı eder. Buna karşılık gönlünde ödeme niyeti olmaksızın borçlanan kimse, borcunu ödemeden ölürse Allah ondan alacaklıların hakkını alır.”

 

“Allah’a güzel borç verme”de pratik bir teklif: Karz-ı hasen Yardımlaşma Sandığı

 

Dr. Hamdi Kalyoncu, “Madem ki Allah’tan gelen bu ilahi mesaj bir mutluluk reçetesidir, öyleyse bunu dertlere derman edecek şekilde, imkânlar ölçüsünde hayata geçirmeliyiz. ‘Buraya kadarki bilgi malzemesinden pratik bir ürün çıkarılabilir mi? Büyük çapta değilse bile arkadaş, eş-dost, akraba gibi küçük topluluklarda bir uygulama yapılamaz mı?’ dedik ve samimi arkadaşlarımla bir araya gelerek nasıl bir sistem kurmamız gerektiğini düşündük. Sonucunda 5 yıl önce yardımlaşma sandığımızı kurduk. Bu zamana kadar birçok kişiye karz-ı hasen verdik. Vererek nasıl biriktirileceğini, huzur bulunacağını yaşayarak gördük. Anladık ki aldıklarınızla ezilir, yediklerinizle ağırlaşır, yedirdiklerinizle hafifler, verdiklerinizle yücelirsiniz.” diyor. Karz-ı hasen Yardım Sandığı yönetmeliğini de şöyle açıklıyor:

 Karz-ı hasen sandığının teşekkülü: Bu sandık bir ya da birkaç kişinin veya grubun sandık için belli bir süre veya süresiz ayıracakları paralardan teşekkül eder. Bu paralar koyanlarındır. Sadece bir süre kullanmak üzere vermişlerdir. Hibe edilmiş değildir. Taahhüt edilen zaman dolunca paralarını geri alacaklardır.

 Sandık için ayrılan paranın muhafazası: Paralar gerçek sahiplerinde kalır. Ortak bir kasada tutulması söz konusu değildir. Sandığın hesapları yönetim merkezlerinde tutulacak fakat paralar herkesin kendinde kalacaktır. Kullanıma hazır şekilde bekletilen parayı kişi hiçbir şekilde harcayamaz. Her an gelebilecek borç talebine hazır olmalıdır.

 Borç verilen para karşılığında belge alınması ve belge muhafazası: Borcun verildiği kişiden senet alınır. Senedin kefili, şahitleri ve vadesi belli olmalıdır. Alınan senet, para ödendiğinde geri verilmelidir. Senet parayı veren kişi tarafından muhafaza edilir.

 Borç verilecek kimselerde aranacak özellikler: Gerçek ihtiyaç sahibi olmalı, parayı kullanacağı alan zaruri ihtiyaç sınıfına girmeli, parayı harcama ihtimali bulunan bir kötü alışkanlığı bulunmamalı, dürüst ve çalışkan olmalı, alacağı parayı zamanında ödeyeceği hususunda inandırıcı olmalı, sağlam kefili bulunmalı.

 Sandık için taahhüt edilen paranın kullanım alanları: Sağlık problemleri olanlara, borçlulara, ölen birinin borcunu ödemek için, ticari sıkıntısı olanlara, ev almak isteyenlere (hiç evi yoksa), evlenmek isteyenlere, iş kurmak gibi zaruri ve hayati ihtiyaçları olanlara, evine, iş yerine haciz gelenlere, cenaze masrafları için ihtiyacı olanlara.

 Sandık Yönetim Kurulu’nun oluşturulması ve karar mercii: Sandığa katılan kişiler en az üç kişi olmak şartıyla bir sandık kurulu oluşturur. Onların görevi, kimlere ve ne kadar borç verileceğini, kimin adına senet düzenleneceğini belirlemek ve geri ödemeleri takip etmektir. Yönetimde bulunanlar kendilerine ve birinci derece akrabalarına sandıktan para kullandıramaz.   

 Borç talebinin değerlendirilmesi: Kurul gelen talepleri değerlendirirken şu hususları göz önünde bulundurmalı: İhtiyaç sahibi, gereken özellikleri taşıyor mu? Gerçek ihtiyaç sahibi mi? Ne kadar borç para verilecek? Ne zaman geri ödeme yapılacak? Sandık üyelerinden kimin ya da kimlerin parası kullanılacak? Senet usulüne uygun düzenlendi mi? Gönderilecek paranın sahibine haber verildi mi? Parayı veren kişi senedi alıp kendi kasasına koydu mu?

 Kayıt tutma: Sandık kurulu, alınması gereken bilgileri standart hâle getirip üye zarflarının üzerine yazmalı. Üyelerin ne kadar parayı karz-ı hasene ayırdıkları, paranın miktarı, cinsi, ne kadar süreyle sandıkta kalacağı, halen kullanımda olup olmadığı, kullanımda ise kime verildiği ve geri ödeneceği tarih, borçlunun-kefillerin ad, adres ve telefon numaraları. Sandık karar kurulunun kayıtlarına gelince; onlar da sandığı oluşturanlarla ilgili bilgileri bir kütüğe toplar. Burada üyenin adı, adresi, telefonu, ne kadar para ayırdığı, kullanım tarihi sonu, borç vermek istediği kişide aradığı ihtiyaç önceliği, katılımcının parasını kullanan kişi ve kefillerin iletişim bilgileri, geri ödeme tarihi, kabul edilen yıllık risk yüzdesi bulunur.

 Bir kişinin para kullanma süresi ve kullandırılacak azami miktar: Buna sandık kurulu karar verir. Süre üç-altı ay olabilir. Bir kişiye kullandırılacak para sandık için taahhüt edilen toplam paranın yüzde 5 ya da 10’unu geçemez gibi.

 Kullanım süresini uzatma: Eğer geri ödeyecek kişi paranın tamamını ödeyemiyorsa; verdiği kadarı alınır. Kalan miktar için yeniden senet düzenlenir. Borcunu hiç veremiyorsa kurul geri ödeme süresini uzatır.

 Kullanım alanı: Üyeler sandığa verdikleri paranın öncelikli kullanım alanlarını belirtebilir. ‘İcra gelenlere, sağlık sorunu yaşayanlara’ gibi…

 Risk payı: Sandıktan borç alanların bazıları hiçbir imkân bulamadıkları için ya da ölüm gibi bir sebeple aldıkları parayı veya bir kısmını ödeyemeyebilirler. Bu durumda borç veren kişinin parası sandığa katılan tüm üyelerden belli oranda kesilerek karşılanmalıdır. Böylece hem kimsenin parası zayi olmaz hem de kimse karz-ı hasen fırsatından geri kalmaz. Çünkü kişiler buraya paralarını bir süre verip kullandırdıktan sonra almak üzere katılıyor. Risk payı bunun için baştan tespit edilmelidir. Böyle bir durum yaşandığında; katılan herkes bir başkasının parasını tamamlamak üzere parasından belli bir yüzde vermeyi kabul etmelidir. Mesela üyeler paralarının yüzde 5-10 gibi kayba uğrayacağını en baştan deklare etmelidir. Kimse “Senin paran gitti, ne yapalım!” dememelidir.

 Geri ödemelerin takibi: Borç senetlerinin geri dönüşümünün takibi sandık kuruluna aittir. Ödeme tarihi gelen kişiye ödeme gününden önce haber verilip hatırlatılır. Para döndüğünde; merkezdeki yönetim defterine paranın geri geldiği, tekrar dönüşüme geçebileceği yazılır. Her ay yönetim kurulu bilgilerini günceller.

 Hukuki işlemler: Alınacak borcun kasıtlı şekilde geri dönüşümünün gerçekleşmemesi durumunda sandık kurulu hukuki işlemleri yürütür. Parasını vermiş kişi borçlu ile hiçbir zaman muhatap edilmez.

 

 

 Dönmeyen paranın yerine konması: Ölüm, iflas gibi gerekçelerle geri dönüşümü olmayacak para hak sahibine tüm üyelerin risk payından iade edilir. Bu riskin tüm üyelere eşit şekilde yansıtılmasını yönetim kurulu ayarlar.
 


Allah’a ‘güzel borç’ vereceklerin sitesi

23 Ocak 2012 / TÛBA KABACAOĞLU

Bir yıl önce “Yok mu Allah’a ‘güzel borç’ verecek?” demiştik. İstanbul’da yaşayan Yusuf Ertürk, bir adım atarak karzihasen.com’u kurmuş. Allah rızası için borç vereceklerle alacakları buluşturan site, “Bu devirde kimseye güvenmeyeceksin!” klişesini yıkıyor.

Ahmet Efendi’nin dükkân komşusu son günlerde çok mutsuz, yorgun ve tedirgindi. Belliydi, işler yolunda gitmiyordu. Hatta ekmek teknesinin bu ayki kirasını dahi ödeyememişti. Ahmet Bey’in niyeti, arkadaşını incitmeden, ‘Ya geri ödeyemezsem?’ vesvesesine mahal vermeden yardım etmekti. Öyle düşündü olmadı, böyle düşündü olmadı. Derken itidalli bir formül geldi aklına. Önce arkadaşına gidip “www.karzihasen.com isimli site, borç vereceklerle alacakları buluşturuyor. Ben üyeyim. Sen de ol. Belki bir gün işine yarar.” dedi. Beklenen durum gerçekleşti; zor durumdaki komşu siteye üye olup adını (rumuzunu) ‘borç isteyenler’ kısmına yazdırdı. Ahmet Efendi de bir başka arkadaşına bir miktar para vererek ‘borç verecekler’ kısmında yer almasını ve ihtiyaç sahibi dükkân komşusuna bu parayı ulaştırmasını istedi. Plan eksiksiz işledi. Bu vesileyle dükkân komşusu o ayki kirasını ödedi. Veren  el ile alan el birbirini asla görmedi...

Bunun gibi birçok anlamlı duruma aracılık eden sitede olup bitenler aslında Aksiyon ailesini yakından ilgilendiriyor. Çünkü böyle bir organizasyona dergimizin 829. sayısında yer alan “Yok mu Allah’a ‘güzel borç’ verecek?” başlıklı haber ilham vermiş. Bize de bu vesileyle www.karzihasen.com sitesinde borç alacaklar ile borç vereceklerin nasıl, hangi şartlar altında buluştuğunu öğrenip anlatmak düştü…

Karz-ı hasen (Allah için güzel borç vermek), faizsiz verilen borç anlamına geliyor. Birçok ayet ve hadiste bütün Müslümanlara karz-ı hasen tavsiye ediliyor. Nasıl yapılacağı da yine ayrıntılı şekilde anlatılıyor. Erkek-kadın herkes borç vermek için teşvik ediliyor, borç vermek namaz ve zekâtla birlikte zikrediliyor. “Fakirlikten ve darlıktan korkmadan verin.” deniyor, kendisi ihtiyaç içinde olanların da yine ihtiyaç sahiplerine yardım etmesi gerektiği söyleniyor. Bir yandan “Yaptığınız hayır kendinizindir.” mesajı verilirken, Allah’ın hiç sevmediği cimrilikten kurtulmak için de karz-ı hasen öneriliyor. Allah yolunda harcayanların kat be kat kazanacağı anlatılıyor ve “İnfak etmek için ölümü beklemeyin.” deniyor.

Peygamberimiz de güzel borç vermeyi her zaman övüyor. Hatta borç vermenin sadakadan daha üstün olduğuna Hz. Enes bin Mâlik’in (r.a.) rivayet ettiği bir hadisle dikkat çekiyor: “Bir adam cennete girdi. Kapısında şöyle bir yazı gördü: ‘Verilen sadakanın karşılığı on sevap, verilen ödünç paranın karşılığı ise on sekiz sevaptır.’ Ben de neden ödünç para sadakadan üstündür diye Cibril’e sordum. Bana şöyle cevap verdi: Dilenci dilenirken yanında para bulunabilir. Ama ödünç para isteyenin mutlaka bir ihtiyacı vardır da onun için istemiştir.” Abdullah İbn-i Ömer’den (r.a.) rivayet edilen başka bir hadis de şöyle: “Duasının kabul edilmesini ve sıkıntısının giderilmesini isteyen, sıkıntıdaki borçluya yardım etsin.”

Anlatılanların hepsi ahir zaman ümmeti için de geçerli elbette. Fakat günümüz insanına her geçen gün biraz daha zor geliyor borç vermek. Kimsenin kimseye güvenmediği (çoğunlukla) bir dünyada yaşıyoruz artık. Hayat şartları ağır. Bazı insanlar her an aldatmaya, kandırmaya meyilli sanki. Ama akıp giden zamanın içinde bir de bizi biz yapan değerler, kulluğumuza kulluk katacak, şükrümüzü en samimi şekilde sunabileceğimiz önemli değerler de yok değil. Karz-ı hasen gibi... Üstelik toplumu güvence altına alacak kurumsal bir emir, sosyal güvenliği ve ekonomik hayattaki kredi ihtiyacını karşılayabilecek potansiyel bir güce de sahip. İşte karzihasen.com’u kuran, elektronik mühendisi Yusuf Ertürk de bu anlamlı doğrular üzerinden yola çıkmış. Haberimizi okur okumaz taşın altına elini koymak istemiş. Röportaj esnasında sürekli ‘biz’li cümleler kursa da tek başına uğraşmış bir sürü ayrıntıyla. 6 ay önce hayata ‘merhaba’ diyen site, haberin girişinde bahsettiğimiz cinsten güzelliklere şimdiden vesile olmuş.

Kimse vermese de ben veririm

İstanbul Export Center’da internet pazarlama müdürlüğü yapan Yusuf Ertürk, önce eşin dostun nabzını yoklayarak başlar işe. İstisnasız herkes “Bu zamanda kim kime internet üzerinden borç verir ki?” der. O, bunlara aldırmadan devam eder çalışmalarına. Sonuçta niyeti çok halistir: “Kimse borç vermese de az-çok demeden ben veririm. En azından birilerinin birilerine Allah rızası için borç verebildiği görülür. Kaybolmaya yüz tutmuş bir uygulama böylece duyulur, canlanır. Ayda bir kişiye yardım etsem yılda 12 kişi yapar. Üstelik borç verdiğim kişi, ‘Tanımadığım birinden borç aldım. Durumum düzeldiğinde ben de karz-ı hasen yapayım.’ diyebilir. Buna inanan insanların artma olasılığı da her zaman var.”

Yusuf Bey bu projeye o kadar inanmış ki dolandırılma ihtimalini bile göze almış. Bunun için de bir gocunma yaşamayacağı ortada: “Karşımdaki kişi kötü niyetli bile olsa bunu Allah rızası için verdiğimi biliyor. Borcuna sadık kalacaktır. Dolandırıcılık yapan birinin kendini haklı çıkaracak sebepleri muhakkak vardır. İşte bunu da yok etmenin yolu yine karz-ı hasen. Güveniyorum, borç veriyorum. Karşı tarafa bunu hissettirebilmek önemli. Zaten orada verilen para bizi sıkıntıya düşürmez. Sonuçta giderse Allah için gitmiştir. Gelirse başka birine verilir.”

Yusuf Bey kuracakları sistemin ayrıntılarını hem araştırarak hem de arkadaşlarının nabzını tutarak şekillendirir. İş hayatında destek aldıkları bir yazılımcıya da proje hakkında bilgi verir. Sitede oluşturulacak sistemin ayrıntılarını kesinleştirmek 4 ay sürer. “Veren el ile alan elin birbirini görmemesi” düsturundan yola çıkarak tüm üyelerin ilk etapta bir rumuz belirtmesi istenir.

Güvenlik açısından her ayrıntının düşünüldüğü sistemin işleyişine gelince… Önce siteye girip üye olmanız gerekiyor. Üyelik için rumuz belirleyerek başlıyorsunuz işe. Ardından gerçek isim, soy isim, adres, iletişim bilgileri ve TC kimlik numaranızı giriyorsunuz. Verdiğiniz bilgiler onaylandıktan sonra sisteme dâhil ediliyorsunuz. Sonra şifrenizle siteye tekrar girip talebinizi oluşturuyor, ‘borç vermek isteyen kullanıcılar’ ya da ‘borç almak isteyen kullanıcılar’ arasındaki yerinizi alıyorsunuz. Diyelim ki ‘borç vermek isteyen’ birinden para almak istiyorsunuz. Önce ‘mesaj gönder’ kutusunu tıklayarak niçin borç istediğinizi, ne şekilde ve hangi aralıklarla ödeyeceğinizi yazıyorsunuz. Karşı taraf talebinizi değerlendirmek isterse iki taraf da ‘bilgileri paylaş’ butonuna basıyor. Böylece şahısların gerçek bilgileri ortaya çıkıyor. Ya mail üzerinden ya da telefonla konuşup anlaştıktan sonra üyenin kendi ismine ait hesap numarasına para gönderiliyor. Basit bir sistem gibi gözükse de ayrıntılar önem taşıyor.

Üyelik esnasında TC kimlik numarası istenmesi kişilerin gerçek olup olmadığı vesvesesini ortadan kaldırıyor. Aynı şekilde TC kimlik numarasıyla teyit ettiğiniz kişiye ait hesaba para göndermeniz de tedbir açısından önemli. Banka dekontu da aranızdaki para alışverişinin yazılı ispatı. Ayrıca bir kullanıcı kimlerden, ne zaman, ne kadar borç talebinde bulunmuş hepsi gözüküyor sistemde. Borcu vermek isteyen kişinin daha önce kimlerden borç aldığı da var. Borcunu ödemiş mi ödememiş mi onu da görmek mümkün. Rumuzun tüm geçmiş karnesi ortada yani. Zaten borç verecek kişi bu bilgilerden yola çıkıyor. Bir de işin güzel tarafı diyelim ki kişi borç aldı, zamanı geldi ve ödemedi. Şahısla alakalı yorum kısmında geri ödemenin yapılıp yapılmadığına dair borç veren not düşebiliyor. Bu kişi düzenli şekilde borcunu verdi yahut vermedi diye. Yorumlar da herkese açık. Dolayısıyla; borç verecek kişi önce karşı tarafın karnesine bakıyor. Bir de kefillik sistemi var. Mesela biri diğerinden borç alıp zamanında ödüyor. Aynı kişi başka birinden borç alacağı vakit kefil kısmına onun ismini yazabiliyor. Tabii karşı taraf bunu onaylayıp ‘kefiller’ kısmında isminin gözükmesine izin verirse. Diyelim ki kabul etti. Kefilin somut bir sorumluluğu bulunmuyor.

Sitenin oldukça güvenli olduğunu söyleyen Yusuf Ertürk, sıkıntı çıkabilecek bütün yolları sıkı sıkıya kapattıklarını anlatıyor: “Burada kredi kartıyla falan ödeme yok. Parayı ben toplamıyorum. İhtiyaçlı ile borç vermek isteyen direkt görüşüyor. Site aracı pozisyonunda. Yönetici panelimiz yok. Ben de herkes gibi üye oldum ve herkes kadar bilgiyi görebiliyorum. İletişim silsilesinin nasıl devam ettiğini bilmiyorum. Aradaki trafiğin sonuçlarını görüyorum herkes gibi. Ama kullanıcılar arasında belli bir güven oluşmuş gibi geliyor bana. Biri iki kez borç vermiş. Sonra bir kez borç almış. Sitenin kayıtlı, 300’e yakın kullanıcısı var. Temennimiz daha çok kişinin bu hayır kapısına dâhil olması.”

 

Karz-ı Hasen’le ilgili bilinmesi gerekenler

 Karz-ı hasenin hükmüne göre, her isteyene borç vermek gibi bir mükellefiyet yok. İstenen paranın nerede ve ne için kullanılacağı konusunda borç verenin sorumluluğu var. Kişi içki içmek, kumar oynamak, zina yapmak için istiyorsa verilmemesi gerekiyor. Aksi hâlde veren kişi bırakın sevaba girmeyi, bu günahın sorumluları arasına giriyor. Ancak kişinin ihtiyacı meşru ise borç vermek de vacip hükmünde. 

Karz-ı hasende borç, belli bir zaman sonra geri ödeme koşuluyla veriliyor. Fakat “İhtiyaçlı kişi vakti geldiğinde parayı iade edemiyorsa karz-ı hasen sahibi onu sıkıştırmamalı, sabırla beklemeli” deniyor. Bakara suresi 280. ayet durumu şöyle özetliyor: “Eğer borçlu darlık içinde bulunuyorsa, ona geniş bir zamana kadar süre tanımak lazımdır. Eğer veremeyeceğini bilirseniz alacağı bağışlamanız sizin için daha hayırlıdır.” Bir hadiste de Allah Resulü, “Kim güç durumda olan borçluya mühlet verirse her gün mühlet verdiği kadar bir sadaka sevabı alır.” diyor. Borç verene dünyevi açıdan menfaat temin eden her türlü karz yasaklanmış dinimizce. Mesela borç veren, “Borcunu öderken bir yemek ısmarlarsın.” dese, sırf bu sebeple karz-ı haseni kabul edilmiyor. Hadislere ve İslam âlimlerine göre bu faizdir ve haramdır. Çünkü verdiğinin aynısını alması gerekir. Yemek fazlalıktır. 

Peygamberimiz, üç tür kimsenin Allah’a dua ettiğini, fakat duasına icabet edilmediğini bildiriyor; yoldan çıkmış karısı olduğu hâlde onu boşamayan adam, kendisine teslim edilmiş yetim malını, yetim henüz olgunlaşmadan teslim eden kişi ve hiçbir yazılı belge, delil olmaksızın başkalarına borç veren kimse. 

Borç alan kişinin zamanında borcunu ödemesi en güzel olanı. Peygamberimiz, “Zenginin borcunu erteleyip vadesinde ödememesi zulümdür.” diyor. İstemesine rağmen ödeyemeyenler için de niyetin önemli olduğuna dikkat çekiliyor Ebu Hureyre’nin (r.a.) rivayet ettiği bir hadiste şöyle deniyor: “Bir kimse ödemek niyetiyle borçlanır, borcunu ödemeden ölürse, Allah onun borcundan vazgeçer ve istediği bedeli vererek alacaklılarını razı eder. Buna karşılık gönlünde ödeme niyeti olmaksızın borçlanan kimse, borcunu ödemeden ölürse Allah ondan alacaklıların hakkını alır.”

Site üzerinden üç kez borç verdim

 

 

Karzihasen.com adresini kullanarak 3 kez borç vermiş Fatma Hanım deneyimlerini anlatıyor: “Sitenin çok önemli bir amaca hizmet ettiğine inanıyorum. Öncelikle birilerinin birilerine Allah için yardım ettiğinin, güvendiğinin bilinmesi lazım. Bu düşüncenin başka ilhamlara da vesile olacağı kanaatindeyim. Ben 250-300 TL kadar gündelik ihtiyacı karşılayacak borçlar verebiliyorum. Borç alanlar arasında ailesinden yardım göremeyen bir öğrenci, çocuğunun okul masraflarını karşılamaya çalışan anne ve ev kirasını ödeyemeyen biri vardı. Geri ödemeleri de tekrar karz-ı hasen yapmayı düşünüyorum. Ama daha büyük borçlar verebilecek kullanıcılar gerekiyor. İnsanlar ne alacak ne de verecekleri zaman güvenemiyorlar birbirine. Oysa bu toplumun en çok birbirine güvenmeye ihtiyacı var. Bu vesileyle ‘Annene babana bile güvenmeyeceksin.’ tabularını yıkabiliriz. Mesela benden borç alacak kişilerle site üzerinden mesajlaştım. Telefonla arama gereği duymadım. Evham yapmaya gerek yok. Ben Allah için güzel borç verdim. Dönüşü olmasa bile sorun değil. Sevabının bana kat be kat verileceğinden şüphem yok. Hem de sonsuz âlemde.” 
 


www.kiva.org/


 
 
  *** SİZİ KUTLUYORUZ *** BUGÜN 2053412 ziyaretçi (4516747 klik) MİSAFİRİMİZ OLDUNUZ ***  
 
haberler haberler


Google Arama
Sitemde Arama
Yaşam ve İnsanlar

İstanbul Servisleri Neden Pahalı ? burakesc
Namaz Kılan Minik ile burakesc
GİMDES Helal Gıda Ramazan Buluşması burakesc
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol