Duransel Doğan
Bor Mucizesi ve BOREN'den yeni müjdeler!
Türkiye'nin en büyük doğal yeraltı zenginliklerinden Bor Madeni ile ilgili olarak yeni atılımlar, Türkiye'nin etkinliğini pekiştirecek başarılar peş peşe geliyor.
Eti Maden'in yanı sıra, borda katma değeri yüksek ürünler üretilmesi, projeler geliştirilmesi amacıyla, üç yıl önce kurulan Ulusal Bor Araştırmaları Enstitüsü (BOREN) yeni ürünler için patent başvurularını art arda yapıyor.
BOREN Başkanı Erk İnger ile söyleşide (Söyleşinin tamamını www.korhaber.com haber sitesinde bulabilirsiniz) ülkemiz adına gurur verici, moral yükseltici gelişmeleri duyduk. Bazı projeleri ise görme, gözleme olanağını bulduk.
20 Kişilik dar kadrosu ve 7 - 8 kişilik araştırmacı - projeci özverili uzman kadrosuyla, üniversiteler, TÜBİTAK, Atom Enerjisi Kurumu (TAEK), Çimento Müstahsilleri Birliği (TÇMB) özel sektör kuruluşları, seramik, tekstil sanayii şirketleri, tavukçuluk, demir - çelik, metal sanayii kuruluşları ile yürütülen ortak projelerde büyük adımlar atılmış. Bazıları artık (Dört patent başvurusu yapılmış durumda) ekonomik anlamda üretime konu olacak ürünler geliştirilmiş.
Tekstilde, yanmayan kumaş, perdelik kumaşlar, seramikte bor katkılı dayanıklı ürünler, Gazi Üniversitesi ile ortaklaşa boya endüstrisinde yanmayan boya üretimi, emprenye ve yanmayan ahşap ürünleri, yanmayan kağıt ürünleri hep bor türevleri, bor kimyasalları katkılı yeni ürünler. Katma değeri yüksek, borun maden olarak ihracı yerine 120 kata varan fiyat ve katma değer katkısı sağlayan, ülkeye milyar dolarlık ilave gelirler sağlayacak ürünler. Bor katkılı çimento, depreme dayanıklı beton üretimi, asfalt yerine 30 yıla varan dayanıklılık süresiyle karayollarında da kullanıma geçilmiş durumda. Pilot uygulama Ordu'da gerçekleştirilmiş, karayolunun bir bölümüne bor katkılı çimento - beton asfalt dökülmüş. İran ve Çin'den bor katkılı çimento sipariş talepleri geliyor.
Konya, Diyarbakır, Erzurum ve diğer illerde üniversitelerle yürütülen 'mikro besleyici' projelerinde topraktaki bor katkılı besleyici bor türevleri ile buğdaydan başlayarak çoğu üründe yüzde 15'ten yüzde 40'a kadar üretim ve verimlilik artışları sağlanmış. Bu da tarımsal üretimde milyarlarca dolarlık ilave gelir demek. Tavukçulukta besi süresini kısaltan, yumurtanın tazelik ve dayanıklılığını artıran, kolesterol oranını düşüren bor katkılı besicilik modelinde de başarılı sonuçlar alınmış durumda.
Bor - hidrojen reaksiyonu ile elde edilen enerji, yapılan araştırmalara göre 20 - 30 yıl içinde uranyumun yani nükleer enerjinin yerini alacak. Otomotiv endüstrisinde borlu yakıt pilleri model üretimi gerçekleşmiş durumda. B 11 izotopu bu alanda çok güçlü, temiz, çevre dostu enerji kaynağı. B 10 ise, kanser tedavisinde mucizeler yaratıyor. Borun mıknatıs ve manyetik alan özelliğiyle, süper iletken kablo üretimi Ankara Üniversitesi Fen Fakültesinde yürütülüyor.
BOREN'in seferber ettiği, proje verdiği ODTÜ, İTÜ, Ankara, Gazi, Konya Selçuk, Eskişehir Anadolu ve daha bir çok üniversite borla ilgili harıl harıl çalışıyor. Mıknatıs ve manyetik alan özelliğiyle deniz üzerinde dalga enerjisi projesi, elektrik üretiminde çığır açacak bir başka proje. Savunma, tank, roket, füze, e - bomba gibi projeleri siz de dinleseniz, eminim moraliniz kat kat yükselir.
Üç yılda araştırma bütçesini, projelere sağladığı fon - kaynak desteğini dört kata yakın artıran BOREN, bilimsel alanda da katkısını, en üst düzeye çıkart
Motor Silk hakkında isteyenlere bilgi
lybird1983
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 02-03-2005
Mesajlar: 28
Uzun zamandır takip ettiğim Motor Silk i en sonunda kullanma fırsatı buldum ve bunu yararlı olması dileğiyle her güzel şey gibi sizinle paylaşmak istiyorum
Motor Silk bir kaç sene önce bir Türk Profesörü (Prof. Dr. Ali Erdemir )tarafından Türkiye de icat edilmiş bir motor katkı maddesidir. o zamanlar televizyonlardan belki hatırlayanlar vardır. Gaziantep Belediyesi'nin hiç hareket etmeyen otobüslerini televizyonun önünde hareket eder hale getirmişti. Tabi daha sonra her önemli bilim adamı gibi burada değeri bilinmedi ve amerikaya götürüldü.
Ben 1992 model 150000km Lpgli Doğan L'de denedim(Her motora uygulanabiliyormuş). Ve arabanın rolantide daha sessiz ve sarsıntısız olduğunu farkettim. 2. vitesde çıktığım yokuşları 3. vitesde çıkabilir oldum. Azda olsa hızlanmasında (ivmelenmesinde) artış farkettim. En iyi özelliği ise kmde 150bin yakan araba 110-120 bin yakmaya başladı. (kesinlikle gerçek)
Ancak bazı uyarılarım var;
her arabada aynı yararları sağlamayabilir. Özellikle çok eski arabalarda motordaki aşınmaların fazla olması ve sürtünme yüzeyinin çok hasarlı olması nedeni ile etkisini tam gösteremeyebilir veya etkisini erken yitirebilir.Ancak iyileşme olacağı eski arabalarda bile kesindir. Yani benim arabama olan şeylerin 3 aşağı 5 yukarısını elde edersiniz.
Fiyatı 70Ytl civarı
aşağıda ise firmadan kopyaladığım bilgiler var;
Yüzyılın en önemli buluşlarına verilen R&D 100 ödülünü almıştır.
Bu ödül bilimin Nobel‘i diye adlandırılır.
Bu buluşu ile Prof. Dr. Ali Erdemir Triboloji bilimine çağ atlatan bilim adamı olarak literatürlere geçmiştir.
Motor Sılk Boron CLS Bond metallerde sürtünme katsayısını 0.01’e düşüren bu buluşun ürünüdür.
Ham maddesi Bor madenidir.DÜNYA REZERVİNİN %70 Nİ ELİNDEN BULUNDURAN VE BİR ÇOK MADDEDE KULLANILAN BOR ELEMNETİ İLK DEFA BU ÜRÜNDE KULLANILMIŞTIR.
Dünya Bor rezervlerinin % 70’i Türkiye’de bulunmaktadır.
Motor Sılk Bor madeni işleterek üretilen dünyadaki tek üründür.
Motor Sılk yağ katkısı değildir.YAĞ DEĞİŞTİRMEDEN ETKİLENMEZ
Metal katkı ürünüdür.
Dünyada üretilen tüm yağ katkı maddelerinden 40 kat daha etkilidir .Motor Sılk üstün teknolojisi sayesinde motor içinde ilk görevi kalitesiz yakıtlardan oluşan kurum ve karbon atıklarını temizler.
Sıvı olarak Borik Asit halinde bulunan ürün metalle karşılaşınca
Kimyasal reaksiyon geçirir; Borik asit halinden katı hale geçerek
Boroksit’e dönüşür.Ve metal yüzeylerdeki aşınma çiziklerine dolgu
yaparak metallere nüfuz eder.
Boroksit’in özelliği: Dünyada bilinen en sert element elmastır,
Boroksit elmastan daha sağlam ve güçlü bir yapıya sahiptir.Bu
özelliğinden dolayı metallerde yüzey kalitesini ve mukavemeti çok yüksek oranda arttırır.
Ürünün içerisinde bulunan 0.2 mikron küçüklükteki bor partikülleri çalışan iki metal arasında bilye görevi görerek raylı bir sistem oluşturur, işte bu sayede metallerde sürtünme katsayısını 0.01’e düşürür.
ONAY VE BELGELER
Dünyada alanında API belgesine sahip tek üründür.
Dünyada alanında EPA belgesine sahip tek üründür.
ABS sertifikasına sahip tek üründür.
NASA’nın onayladığı ve kullandığı teknolojidir.
FAYDALARI
Sürtünmeyi yok ettiği için aşınmayı %98 daha aza indirir.
Sürtünmeye harcadığı enerjiyi tasarruf dönüştürür.
% 10 yakıt tasarrufu sağlar.
Kompresyon kaçaklarını önlediği için yağ eksiltmeleri azaltır.
Egsozdan duman salınımını azaltır.
Beygir gücünü ( 2 ile 6 ) HP arası arttırır.
Tork değerlerini % 10 civarında arttırır.
Aşınan yerlere dolgu yaptığı için motorunuzu onarır.İlk günkü haline yakın duruma getirir.
Soğuk havalarda kolay ve aşınmadan çalışmasını sağlar.
Bor madeni ısıyı 10-15 oC kadar kendi bünyesinde absorbe eder ve metallere yansıtmaz. Böylece harareti önler.
Aşınmayı azalttığı ve ısıyı dengelediği için madeni yağın kirlenmesini engeller ve ömrünü uzatır.
Ürün sıvı halde yağın içinde kalmadığı için yağ değişimlerinde yağla birlikte boşalmaz. Metallerde Boroksit olarak kalır böylece yağ değişimlerinden etkilenmez.
Sadece bir defa kullandığınızda 150.000 km motorunuzda görevine devam eder. Bu nedenle dünyadaki en ekonomik katkı ürünüdür.
Motor ömrünü en az iki kat uzatır.
KULLANIMI
Yağ ve yağ filtresi yeni değiştirilmelidir.
Yeni yağ ile motorunuzu çalıştırınız.
Hararet 80 oC’ye gelinceye kadar ısıtınız.
Motor Sılk kutusunu iyice çalkalayınız.
Dibe çökmüş olan Bor partiküllerinin karışımını sağlayınız.
Motoru stop ediniz ve Motor Sılk’in tamamını motora ilave ediniz.
Motor Sılk uygulandıktan sonra motorunuzu 15 dakika rolantide çalıştırınız veya 30 km yol katediniz.
Tüm sentetik ve mineral yağlarla uyumludur.
Benzin, dizel, LPG vb. ile çalışan tüm otomobil, otobüs, kamyon, traktör ve iş makineleri ile deniz araçlarında güvenle kullanılabilir.
Sıfır ve yeni rektefiyeli motorlarda 8000 km’den sonra kullanınız.
DÜNYADAKİ REFERANSLARIMIZDAN BAZILARI
Daimler-Chrysler (Nourth America )
Ford
General Motors
Hundai
Toyota
Honda
Nissan
Nascar Racing Teams
Bartell Yachts
Bimba Corporation
Boeing Aerospace & Aircraft
Robert Bosch
Chem Tool
Enron Wind
General Petroleum
Haliburton Corporation
Henkel Chemical
Hitachi Refrigeration
Florida Light and Power
Fujikoshi
Husqvarna
Idemetsu
Kaiman Aerospace
Marine Industries
Matsushita
Mitsubishi Heavy Industries
Mitsubishi Metals
Mitsui
Navistar
Neste/Fortum Oil
Nihon Chemical Kogyo
Nihon Victor Oil
Nisseki
Parking America
Raceway Marine, AB Sweden
Ryder Trucks
Ryobi
Shandong Provence/China
Southern Marine
Sumitomo Heavy Industries
Sumitomo Lubricants
Tayteks/Turkey
Toei Sagyo
Volvo N. America
Von Weise Gear Co.
Wellstream North Sea
Yasuda Fire and Casualty
Mabuchi Motors
ma çabasında.
Cok haklisin arkadasim, silk motor yagi grank uzerinde ana yataklarin ve kol yataklarinin baglandigi kisimlarda bir teflon olusturuyor ve bu olusan zemini ancak zimpara ile silebilirsiniz ,Ben 1980 senesinde hollandada kullandim, bunu bulanin turk oldugunu ogrenmis oldum sayende..
.
Giriş Tarihi: 25-10-2005
Yer: noord holland
Yaş: 60
TÜRK EİNSTEİN�LAR FİRARDATÜRK EİNSTEİN�LAR FİRARDA
ATO�NUN RAPORUNA GÖRE YURTDIŞINDA OKUYAN 50 BİN KiŞiNİN TÜRKİYE�YE YILLIK MALİYETİ 1.5 MiLYAR DOLARI, 5 YILLIK EĞİTİM MALİYETİ İSE 7.5 MİLYAR DOLARI AŞIYOR
YURT DIŞINDA EĞİTİM GÖREN 100 KİŞİDEN 59�U DÖNMÜYOR.
TÜRKİYE, YURT DIŞINDAKI 50 BİN ÖĞRENCİDEN GERİ DÖNMEYEN 30 BİNİ İÇİN HER YIL 900 MİLYON DOLAR ÖDEMEKLE KALMIYOR, 5 YILLIK EĞİTİM SONUNDA DÖNMEME MALİYETİ 4.5 MILYAR DOLARI BULUYOR.
AYGÜN: �TÜRKİYE AKLINI KAYBEDİYOR
BEYİN GURBETÇİLERİ SADECE BAVULLARIYLA GİTMEZ
Bir yandan 2 milyona yaklaşan gencimiz üniversiteye girmek için ter döküyor, diğer yandan yetiştirdiğimiz beyinler yurt dışına göç ediyor.
İyi eğitim görmüş, düşünen, üreten, nitelikli işgücümüz, yıllar ve milyarlar harcayarak yatırım yaptığımız beyinlerimiz, gerekli ortamı ya da refahı sağlayamadığımız için yurtdışına uçup gidiyor. Birbirinden önemli buluşlara imza atarak insanlığa büyük katkı sağlayan �Bilimin Gurbet Kuşları� Ankara Ticaret Odası (ATO)�nın son raporuna konu oldu.
İyi eğitim gören her 100 kişiden 59�unu elimizden kaçırdığımızı gözler önüne seren Ankara Ticaret Odası (ATO)�nın hazırladığı �Türk Beyin Gurbetçileri� raporuna göre Türkiye, beyin göçü en fazla olan 32 ülke içinde 24�üncü, yurt dışına en çok öğrenci gönderen ülkeler arasında ise 11�inci sırada yer alıyor.
GÖÇÜN MALİYETİ YÜKSEK
Yurt dışında üniversite eğitiminin maliyeti öğrenci başına yıllık 30 bin doları buluyor. Buna göre yurtdışında okuyan 50 bin kişinin Türkiye�ye yıllık maliyeti 1.5 milyar doları, 5 yıllık eğitim maliyeti ise 7.5 milyar doları aşıyor. Rakam büyük ancak beyinler kolay yetişmiyor. Türkiye bu bedeli seve seve ödüyor. Ancak sorun gidenler geri dönmeyince başlıyor.
Türkiye, yurt dışına giden 50 bin öğrenciden 30 bini için her yıl 900 milyon dolar ödemekle kalmıyor, 5 yıllık eğitim sonunda dönmeme maliyeti 4.5 milyar doları buluyor. Bu da gelişmiş ülkelere karşılıksız hibe anlamına geliyor.
Örneğin, devlet işletme eğitimi almak üzere ABD�ye gönderdiği bir gence eğitimi süresince yaklaşık 100 bin dolar harcıyor. Ancak gençler Türkiye�ye dönmek yerine ABD�de kalmayı tercih ediyor. Çünkü Türkiye�de bir bankada çalıştığında yaklaşık 700 dolar maaş alacakken; ABD�de bu ücretin 10 katından fazlasını alabiliyor.
BEYİN AVCISI ÜLKELER
Rapora göre 24 bini Almanya�da, 15 bini Amerika�da olmak üzere 50 binden fazla Türk genci yurt dışında eğitim görüyor. Bu ülkeleri İngiltere, Kanada, Belçika, Avustralya, Fransa ve G. Afrika�ya izliyor. Türkiye ABD�de en fazla öğrenci okutan 9�uncu ülke konumunda.
Gençlerin akıllarını çelen, hayallerini süsleyen bu ülkeler vasıfsız işçilere kapılarını giderek daha sert önlemlerle kapatırken, yetişmiş ve eğitimli işgücüne büyük kolaylıklar sağlıyor. Örneğin bir numaralı beyin avcısı konumundaki ABD, her yıl 200 bin kalifiye elemana, Kanada ve Avustralya ise 40 bin kalifiye elemana geçici çalışma vizesi veriyor.
Türkiye�de beyin göçünün 1960�lı yıllarda ilk kez tıp doktorları ile başladığı belirtilen rapora göre doktorları, mühendisler ve sonra bilimadamlarının izlediğine vurgu yapılıyor. Bugün sadece Amerika�da 3 bin 600 Türk doktoru bulunuyor. Bunlardan sadece 90�ının Türkiye�ye dönmüş olması, gidenin kolay kolay gelmediğini ortaya koyuyor.
GİDEN DÖNMÜYOR
Raporda son 12 yılda sadece Milli Eğitim Bakanlığı'nın bursuyla yurt dışına giden 1991 gencimizden 769'unun dönmediği (% 38), buna paralel olarak, TÜBİTAK bursiyerlerinin ülkeye dönmeme oranının ise % 21 olduğu belirtiliyor.
Geri dönmeme en çok mühendislikte (bilgisayar, uçak, elektrik-elektronik, haberleşme, makine, kimya, endüstri, maden, metalurji, bioteknoloji gibi dallarda), tıpta ve daha az oranda sosyal bilimlerde yoğunlaşıyor. Fen bilimlerinde master ve doktora çalışmasını tamamlayanlar araştırma merkezleri ve teknoparklarda yüksek ücretle çalışma imkanı bulabiliyor.
BEYİN MEZARLIĞI
Dönen beyinler ise, bilgi birikimleri ve deneyimleri doğru yerlerde değerlendirilmediği, aldıkları ücretler geçinmelerine yetmediği ve mesleki gelişimleri sekteye uğradığı için mutlu değil. Yurtdışına gitmeyip Türkiye�de kalanların önemli bir kısmı da ya küstürülüyor ya da düşük ücret ve düşük motivasyonda çalıştırılıyor. Bu durum �Beyin Küsmesi� olarak adlandırılıyor ve Türkiye adeta bir �Beyin mezarlığı� na dönüyor.
Raporda, Karbon kaplama teknolojisini icat ederek bilim dünyasında çığır açan ve ABD�nin �Yüzyılın 100 bilimadamı� ndan biri kabul ettiği Prof.Dr.Ali Erdemir� e, yıllar önce iş aradığı Türkiye�de resepsiyon memurluğu uygun görülmesi beyin küsmesine çarpıcı bir örnek olarak gösteriliyor.
Türkiye, �Zakkumcu Doktor� olarak tanınan Genel Cerrah Opr. Dr. Ziya Özel� in hikayesi de Erdemir�in kinden farklı değil. Türkiye�de şarlatanlıkla suçlanan Özel, küsüp ABD'ye gitti. 1992'de ABD'den zakkumdan elde edilen "Oleander" maddesinin bağışıklık sistemini güçlendiren etkisi üzerine patent aldı. 1995'te bu konudaki araştırma haklarını bir ABD firmasına satan Özel'in oluşturduğu ilaç, ABD'de Teksas eyaletinin San Antonio kentinde bulunan Ozelle Pharmaceuticals Laboratuvarı'nda üretilmeye başlandı.
Cleveland Kanser Kliniği'nde gerçekleştirilen ve zakkumdan elde edilen hammaddenin tümörlere karşı etkili olduğunu gösteren klinik çalışma, ABD'de Amerikan Klinik Onkoloji Cemiyeti'nin 2001 yılında düzenlediği konferansta da sunuldu. İrlanda'da bazı durumlarda ilacın kullanılmasına izin verilmişken, Honduras'ta ilaç resmen eczanelerde satılmaya başlandı. Türkiye önümüzdeki yıllarda bu ilacı ithal etmek zorunda kalırsa şaşmamak gerekir.
CEP DOLMAYINCA BEYİN GÖÇÜYOR
Raporda beyin göçüne neden olan etmenlerin başında ekonomik koşullar gösteriliyor. Düşük ücret politikası, vergi oranlarının yüksek olması, ekonomik istikrarsızlık, gelecek endişesi, en fazla işsizliğin üniversite mezunları arasında olması, üniversite mezunlarının %70�inin meslekleriyle ilgisiz işlerde çalışması gibi nedenlerin yanısıra, siyasal istikrarsızlık, siyasetin ve kayırmacılığın iş hayatına girip onu kontrol etmesi gibi siyasal nedenler, Ar-Ge�ye, bilim ve teknolojiye değer verilmemesi, fikir üretiminin ve buluşun para etmemesi ve desteklenmemesi gibi bilim ve teknoloji politikalarındaki yanlışlıklar ve kişi başına (142 dolar) en az eğitim harcaması yapan 5�inci ülke olmamız, eğitim harcamasında 109 ülke içinde 105�inci sırada yer almamız gibi eğitim sistemindeki çarpıklıklar beyin göçünü tetikleyen diğer nedenler olarak sıralanıyor.
MODERN DÜNYANIN İBNİ SİNA�LARI
Rapora göre Amerika�da yaşayan Türk Doktorlar Birliği�ne kayıtlı tam 1.150 doktor bulunuyor. Onlar artık Amerika�da gelenekselleşmiş �en iyi doktorlar� sıralamasına kolaylıkla giriyor. Biri, modern dünyanın hastalığı obezite ile ilgili çalışıyor, bir diğeri beyin kanamalarının, karaciğer naklinin, sindirim hastalıklarının tedavisinde çığır açıyor. Harvard, Cornell, Yale, John Hopkins gibi hastanelerinin en önemli isimlerinin başında modern dünyanın İbni Sinaları olan Türkler geliyor. Onlar ki, çalıştıkları hastanelerin girişine artık Türk Bayrakları çektiriyor, İstiklal Marşımızı dinlettiriyor. Gazi Yaşargil, Mehmet Öz, Gökhan Hotamışlıgil, Münci Kalayoğlu ve daha nice doktorumuz yabancı ülkelerde göğsümüzü kabartıyor ancak, bu tablo beyin göçünün Türkiye fotografını en acı biçimde gözler önüne seriyor.
TÜRK BEYİN GURBETÇİLERİ
Prof. Dr. Muzaffer Şerif: Sosyal Psikoloji alanında dünyada otorite Psikoloji kürsüsü Öğretim Üyesi Dr. Muzaffer Şerif Güneydoğu Anadolu�da köylüler arasında yaptığı bilimsel araştırmaları esnasında zamanın yönetimi tarafından gözaltına alınır. Emniyette sorgu-sual, mahkeme derken derdini kimseye anlatamaz. Bu yetenekli beyini ABD görür ve derhal sahip çıkar. Adına Enstitü kurar. Ölümü üzerinden yıllar geçmesine rağmen Muzaffer Şerif Sosyal Psikoloji bilim dalının dünyadaki en etkili tek ismi olarak kalır. Günümüzde kullanılan psikoloji kavramlarının isim babası olur. Fakat bu büyük beyin artık bizim değildir. Çünkü bu gerçek bilim adamımız ABD vatandaşıdır ve soyadı da SHERIFF olarak değiştirilmiştir.
Gazi Yaşargil: Beyin Cerrahı. Alanı nöroşirürjide rakipsiz kabul edilen Yaşargil, halen Amerika�da yaşıyor.
Mehmet Öz: Kalp hastalıkları uzmanı. New York Colombia Üniversitesi�nde görev yapan kalp cerrahı Öz, Batı tıbbı ile alternatif tıbbı birleştiren çalışmalarıyla tanınıyor.
Çapa Tıp Fakültesi�nden mezun olan Ankaralı Murat Günel de beyin gurbetçilerinden. �Yeni Gazi Yaşargil� denen Günel, Yale-Çapa arasında kurulan beyin göçü köprüsünden geçenlerden sadece biri. Murat Günel, beyin cerrahı Gazi Yaşargil'den sonra beyin ve damar cerrahisinde dünyada isim yapan ikinci Türk doktoru olarak biliniyor. Günel, başında olduğu laboratuvarında beyin ve damar hastalıkları, moleküler biyoloji ve genetiği üzerine araştırmalar yapıyor, Yale Üniversitesi�nde bölüm başkanlığı yapıyor. Yılda yaklaşık 300 ameliyat yapan Murat Günel, ABD'de mesleğindeki sayısız ödülün sahibi ve pek çok organizasyonun da yönetim kurulunda bulunuyor. �Dahi Türk� olarak adlandırılan bilim adamı, beyin kanamalarının önemli nedenlerinden biri olan damar balonlaşması, tıp dilindeki adıyla �anevrizmalar� konusunda çalışmalarıyla tanınıyor.
Dr.Gökhan Hotamışlıgil: Harvard Üniversitesi�nde Genetik ve Kompleks Hastalıklar Bölüm Başkanı. Obezite, şeker hastalığı ve kalp hastalıklarıyla ilgili kendisine patent kazandırmış çalışmaları var.
Emrah Yücel: Oscarlı afişlerin sahibi. Özellikle ödül aldığı "Frida" afişi ve "Rüyamdaki Amerika", "28 Gün", "Panama Terzisi", "Kadınlar Ne İster" ve daha birçok Hollywood filminin afişleriyle tanıdığımız Yücel şu anda Amerika�da yaşıyor.
Feryal Özel: NASA'nın en başarılı astrofizikçilerinden. Bilimadamı Einstein�ın aralarında bulunduğu 20 dehadan oluşan Büyük Fikirler Listesi'nde yer alıyor.
Prof. Dr. Atilla Ertan:A.Ü. Tıp Fakültesi mezunu Gastroenterolog, ABD'nin en seçkin 10 klinik hekimi arasına girdi. Ertan, dünyaca ünlü ünlü Methodist Hastanesi'nde sindirim hastalıkları konusunda tıbbi direktörlük görevinde bulunuyor.
Prof. Dr. Ali Erdemir: Nano teknoloji kullanarak geliştirdiği yapay elmas özelliği taşıyan buluşuyla, uygulamalı bilimin Nobeli R&D ödülünü 3 kez kazandı. 1987 yılından beri ABD'nin Chicago kenti yakınlarında bulunan Argon laboratuvarlarında araştırmalarını sürdürüyor.
Prof.Dr.Aslıhan Yener: Chicago Üniversitesi'nde görevli Arkeolog .
Esen Ercan Alp: ABD Enerji Bakanlığı Laboratuarları'nda araştırmalar yapan fizikçi 5 bin yıllık metal heykeli, röntgen cihazında analiz ederek, 1949 yılında icad edilmiş olan radyokarbon tekniğine son vererek arkeolojik araştırmalarda yeni bir dönemin başlamasına ışık tuttu.
Ayşem Sunal : Belçika Kraliyet Başdansçısı. Ankara Devlet Balesiyle gittiği Japonya�daki bir yarışmada Anvers Kraliyet Balesi Müdürü Robert Denvers�ın Belçika�ya davet etmesi üzerine Belçika�ya yerleşti ve kariyerine hala burada devam ediyor.
Haldun Direskeneli: Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi NASA�da görev yapan ancak bir süre önce yaşamını yitiren Direskeneli, ODTÜ�yü bitirdikten sonra yaşanan beyin göçü ile ABD�ye gitmişti.
Neva Çiftçioğlu: Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi NASA�da çalışan Türk kadın araştırmacı. Teksas�taki Johnson uzay merkezinde görev yapan Çiftçioğlu, kireçlenmenin neden olduğu kalp ve böbrek hastalıklarının tedavisinde kullanılabilecek yeni bir antibiyotik üzerinde çalışıyor.
Vamık Volkan: ABD�de yaşayan ünlü Psikoanalist. Yaptığı çalışmalarla psikiyatri alanında dünyanın en prestijli ödülü sayılan �Sigmund Freud� ve �En iyi eğitmen ödülü�nü aldı.
Prof. Dr. Hasan Garan: New York Presbytarian Hastanesi Elektrofizyoloji Bölümü Başkanı olan Garan ABD�de en çok tercih edilen doktorlar listesinde yer alıyor.Garan kalp ritmi bozukluğunu kateter yöntemi ile yakarak tedavi ediyor.
Prof.Dr.Ahmet Çakmak: Ulusal Kurtuluş Savaşı kahramanlarından Mareşal Fevzi Çakmak�ın torunu. Princeton Üniversitesi İnş.Müh. Bölümünde deprem konusunda çalışmalar yapıyor.
Prof.Dr.Reşat Kasaba: Washington Üniversitesi Jackson Uluslararası ilişkiler Yüksek Okulu�nun Başkanlığını yaptı.
Prof.Dr.Olcay Çığtay: 30 yıl Georgetown Üniversitesi Hastanesi Lombardi Kanser Merkezi Mamografi Bölümünü yönetti.
Fatih Çulha: Bilgisayar Mühendisi. Maryland Eyaleti�ndeki Amerikan Deniz Kuvvetleri Hastanesinde geliştirdiği veri tabanı projesiyle çalıştığı şirketin binlerce elemanı arasından birinci seçildi.
Prof.Dr.Aydın Arıcı: Yale Üniversitesi�nde hormon hastalıkları ve kısırlık konusunda başarılı çalışmalar yürüten araştırma merkezini yönetiyor.
Süleyman Gökoğlu: NASA�nın Glenn Uzay Merkezinde çalışıyor.
Prof.Dr.Ali Erdemir: Triboloji�nin Türk dehası. Nono teknoloji kullanarak geliştirdiği yapay elmas özelliği taşıyan buluşuyla uygulamalı bilimin Nobel�I R&D ödülünü üçüncü kez kazandı.
Dr.Rahmi Öklü: ABD�nin en iyi hastanelerinden Cornell�de çalışan Öklü beyindeki tıkanan damarların tedavisinde mucizeler yaratıyor.
Prof.Dr.Münci Kalayoğlu: Binin üzerinde karaciğer nakli yaptı.Karaciğer nakline getirdiği yenilikler ile alanında dünyanın en önde gelen bilim adamaları arasında yer alıyor.
Yönetmen Ferzan Özpetek, Güher-Süher Pekinel Kardeşler gibi dünyaca ünlü sanatçılarımızı bu kervana kattığımızda �Beyin Gurbetçileri� nin listesi uzadıkca uzuyor, kalkınmamız geciktikçe gecikiyor.
ON BİN KİŞİYE 11 ARAŞTIRMACI DÜŞÜYOR
Rapora göre Türkiye Ar-Ge�de dünyada 25. Sırada yer alıyor. 2003 yılında araştırmacı sayısı olarak, 10 bin kişide 15 araştırmacı hedefleyen Türkiye, ancak 10 bin kişide 11 araştırmacı oranını yakalayabildi. Yunanistan�da ise 10 bin kişiye 45 araştırmacı düşüyor. OECD raporuna göre her bin kişiye, Türkiye�de 1.1, Yunanistan�da 3.8, AB�de 5.8, ABD�de 8.6, Japonya�da ise 9.7 bilimadamı düşüyor.
Ülkemizde Ar-Ge harcamalarının GSMH içindeki payı sadece binde 6. Japonya�da ise bu oran yüzde 3. 1993- 2003 arasında özel teşebbüsün ar-ge yatırımları yüzde 17�den yüzde 36�ya çıktı.
İleri teknoloji ürünlerinin Türkiye�nin ihracatındaki payı yüzde 4. Bu oran İrlanda�da yüzde 47, Arjantin�de yüzde 8.
Ülkelerin, teknolojiyi ekonomilerine yansıtma başarısına göre 49 ülkeyi kapsayan sıralamada Türkiye 33�üncü sırada yer alıyor. Bu sıralamada ilk üç sırayı ABD, İsveç ve Finlandiya alıyor.
ATO BAŞKANI AYGÜN
Rapora ilişkin değerlendirmelerde bulunan ATO Başkanı Sinan Aygün, beyin göçünün gelişmekte olan ülkelerin gelişmiş ülkelere yaptığı karşılıksız bir hibe olduğu belirterek �Beyin gurbetçileri sadece bavullarını alıp gitmiyor. Beyin avcıları ulusal insani yatırımı temelinden söküp alıyor. Her giden beyni ile Türkiye aklını kaybediyor� dedi. Aygün şunları söyledi:
Bir çocuğun 15 yıllık eğitim maliyeti 150 milyar lirayı buluyor. İyi yetişmiş yetenekli işgücümüz gelişmiş ülkelere akıyor. Türkiye kıt kaynakları ile yetiştirdiği değerli beyinleri doğru yerde ve doğru zamanda değerlendiremiyor, iyi olanaklar sunamıyor. Gençlerimiz gelecekle ilgili hayallerini daha iyi olanaklar sunan ülkelerde yaşamak üzerine kuruyorlar. Gelişmiş ülkelerle aramızdaki uçurum daha açılıyor. Gelişmiş ülkelerdeki iş ve fırsat olanakları olduğu ve daha iyi bir gelecek sunulduğu sürece beyin göçü kaçınılmaz olarak devam edecektir. Yapılacak en iyi iş bunu minimuma indirmektir. Beyin göçünü tersine ve beyin gücüne çevirmeliyiz. İyi eğitilmiş beyinlerimizden yararlanmak ve beyin göçü sorununu aşabilmek, bu yönde gerekli ortamı oluşturmak için devlete, özel sektöre, kamuoyu ve Sivil Toplum Örgütlerine büyük görevler düşüyor. Bu beyinlerimize sahip çıkmadığımız takdirde bu beyinlerimiz tamamen ülkemizin kaybı olacaktır. Türkiye� nin asıl kaybı beyin gücü kaybıdır.
Türkiye�de tescil edilen patent sayısı 2 bini geçmiyor. Buna karşılık her yıl ABD ve Japonya�da 150 bin, Almanya�da 50 bin, Fransa ve İngiltere�de 40 bin, Rusya�da 20 bin patent tescil ediliyor. Beyinler göçtükçe buluş yapma sayımız da yerinde sayıyor. Buna karşın yurt dışında dünyaca ünlü firmalarda çalışan beyinlerimiz buluş üzerine buluş yaparak hem çalıştıkları şirketlere hem göçtükleri ülkelere her yıl milyarlarca dolar para kazandırıyor. Cefasını Türkiye, sefasını gelişmiş ülkeler çekiyor�
|