DÜNYA. JEOFİZİK . GÖRSELI
https://www.instagram.com/p/BwfsCyKDGCa/?utm_source=ig_share_sheet&igshid=dq5y8uhzqko0&r=wa1<<< TIKLA
Aralık 9, 2010 0
Dağların hareket etmesi
“Sen dağları görürsün de onları sabit sanırsın;
oysa onlar bulutların sürüklenmesi gibi sürüklenirler
.”(Neml Suresi: 88)
Kur’an-ı Kerim bu ayet-i kerimesiyle,
dağların göründükleri gibi sabit olmadıklarını
ve sürekli hareket halinde bulundukları bildirmektedir.
Acaba dağların sabit olmaması
ve bulutlar gibi sürüklenmesi ne anlama gelmektedir?
Kur’an’ın 1.400 sene önce
haber vermiş olduğu bu hakikat hakkında
acaba bilim adamları ne demektedir.
Şimdi bu konuda bilimin ne dediğine bakalım:
İlk olarak 20. yüzyılın başlarında Alfred Wegener isimli Alman bir bilim adamı,
yeryüzündeki kıtaların Dünya’nın ilk dönemlerinde
bir arada bulunduklarını,
daha sonra farklı yönlerde sürüklenerek
birbirlerinden ayrılıp uzaklaştıklarını öne sürmüştü.
Ancak jeologlar,
Wegener’in haklı olduğunu onun ölümünden
50 yıl sonra yani
1980’li yıllarda anlayabildiler.
Wegener’in 1915 yılında yayınlanan bir makalesinde
belirtmiş olduğu gibi;
yeryüzündeki kara parçaları yaklaşık
500 milyon yıl önce birbirlerine bağlıydılar ve
Pangaea ismi verilen bu büyük kara parçası
Güney Kutbu’nda bulunuyordu.
Pangaea’nın parçalanmasıyla ortaya çıkan bu kıtalar
sürekli olarak kara ve deniz arasındaki dağılımı değiştirerek,
yılda birkaç santimetrelik hızlarla
Dünya yüzeyinde sürüklenmektedirler.
20. yüzyılın başlarında yapılan jeolojik araştırmalar sonucunda
keşfedilen yer kabuğunun bu hareketi
bilimsel kaynaklarda şöyle açıklanmaktadır:
Yer kabuğu ve üst mantodan oluşan
100 km. kalınlığındaki Dünya yüzeyi
“tabaka” adı verilen parçalardan oluşmuştur.
Dünya yüzeyini oluşturan altı büyük tabaka
ve sayısız küçük tabaka vardır.
“Tabaka tektoniği”
adı verilen teoriye göre bu tabakalar
kıtaları ve okyanus tabanını da
beraberinde taşıyarak
Dünya üzerinde hareket ederler.
Kıtasal hareketin
yılda 1 ile 5 cm. civarında olduğu hesaplanmıştır.
Tabakalar bu şekilde hareket ettikçe
Dünya coğrafyasında değişiklikler meydana gelir.
Örneğin, Atlantik Okyanusu
her sene biraz daha genişlemektedir.
Burada belirtilmesi gereken önemli bir nokta da şudur:
Allah-u Teâlâ dağların hareketini
ayette “sürüklenme” olarak ifade etmiştir.
Çok ilginçtir ki,
bilim adamlarının bugün bu hareket için kullandıkları
İngilizce terim de
“continental drift” yani
“kıtasal sürüklenme”dir.
Kur’an’ın ifadesiyle,
bilim adamlarının kıtaların hareketine verdikleri isim aynıdır.
Kur’an da
bilim adamları da
bu olaya
“sürüklenme” ismini vermişlerdir.
Şimdi anlattığımız bu bilimsel mucizeyi tahlil edelim:
Kıtaların kayması
Kur’an’ın indirildiği dönemde
gözlemlenemeyecek bir bilgidir ve
bir
beşerin
tek başına
bu bilgiye sahip olması mümkün değildir.
Bu bilgi 20.
Yüzyılın başlarında ancak keşfedilmiş bir bilgidir.
İşte bu sebeple,
Allah-u Teâlâ ayet-i kerimede
“Sen dağları görürsün de
onları sabit sanırsın”
ifadesini kullanmış ve
insanların bu konuyu
ne şekilde değerlendireceklerini
önceden bildirmiştir.
Ancak bunun ardından da
bir gerçeği açıklamış ve
dağların bulutların sürüklendikleri gibi
sürüklendiklerini haber vermiştir.
Yani kıtaların hareketine ve
kıtalarla birlikte dağların da hareket ettiğine dikkat çekmiştir.
Görüldüğü gibi,
ayet-i kerimede,
dağların bulunduğu tabakanın hareketliliğine
açıkça dikkat çekilmiştir.
Bilimin çok yeni keşfettiği bu bilimsel gerçeğin,
Kur’an’da haber veriliyor olması
şüphesiz büyük bir mucizedir.
Ve bu,
Kur’an’ın
Allah’ın sözü ve
bunu haber veren zatın da
Allah’ın elçisi olduğunun
çok açık bir delilidir.
Bunu inkâr edenler,
Hz. Muhammed (s.a.v.)’in
1.400 sene önce
bu bilgiye nasıl sahip olduğunu
açıklamak zorundadırlar.
DÜNYA KEOFİZİK. GÖRSELİ
https://www.instagram.com/p/BwfsCyKDGCa/?utm_source=ig_share_sheet&igshid=dq5y8uhzqko0&r=wa1<<<TIKLA