<<<
Tıklayınız
BİLGİ !
|
DUYURU,
Önümüzdeki imtihan safhasında iman üzerinde yeni bir kumar vardır.
İki bin yılına doğru iman üzerine yeni bir kumar vardır. Muhtemelen uzayla ilgili bazı GÖRÜNTÜLERİ bahane ederek yeniden “UZAY DİNSİZLİK ÇAĞI” açılacak! Bu imtihan haziresinden Müslümanlara yeni bir imtihan olacak.
Yani iki bin yılına kadar olan durumda maddi bir imtihan yok, bir İşkence imtihanı veyahut da bir savaş imtihanı gibi gelmiyor bana… Bu uzayla ilgili bir takım imtihanlar yapacak imanlılara, Cenâb-ı Hakk.
Haluk Nurbaki / Ankara 1988
|
"Operasyonlarda kullanıma hazır olan altı özel ürün geliştirilmiştir.
Bunlardan üçü kişi farkında olmadan verilebilen ve mağdurun hareketlerini
kontrol etmeyi sağlayan ve etkisiz hale getirme özelliklerine sahip maddelerdir."
CIA Teftiş Müdürü- 1957
ZİHİN KONTROL OPERASYONLARI
|
Prof. Dr. Haluk Nurbaki beyefendinin evindeyiz. E.T.'nin konuşması biter bitmez Nurbaki Bey’e, "binlerce km. öteden bir insanın zihnine etkinin mümkün olup olmadığını" sordum. Kayıt cihazımı açtım ve başladım kaydetmeye... İşte Haluk Nurbaki beyin konuya ilişkin açıklamasının kaset çözümü...
Ö. Özkaya - Sayın Hocam E.T'yi dinlediniz. Bir insanın zihnine binlerce kilometre öteden bir etki mümkün müdür?
Pro. Dr. Nurbaki - Böyle bir hadisenin mümkün olup olamayacağı konusunda çok çeşitli yayınlar yapılmıştır. Yani ses frekansının insan beyni üzerine etkisi ve onun tekrar duyum şekline gelmesi üzerine.... Beyefendi aldığı sinyalleri lazer olarak biliyor ama lazer değil. Çünkü lazer titreşim değildir. Lazer "ip" gibi bir ışındır. Titreşim olmayınca da duyuma dönüşmesi veyahut uzaktan alınabilmesi mümkün olmaz.
Frekans gönderme aletle veya kişiyle mümkündür. Bir kişinin frekans göndermesi bilime ters değildir, yani mümkündür.
Telepati dediğimiz olay şahsın başka bir şahsa frekans göndermesidir. Mesela Ankara'dan telepatiyi bilen şahıs bir zihni frekans gönderiyor "Kitabı yerden al" diyor ve bin km. ötedeki adam bu emri yerine getiriyor. Bu deney bilim adamlarının huzurunda yapılmıştır. Şimdi beyefendinin başına gelenler 'bir telepatidir' demiyorum, sadece konuyu biraz açmak için anlatıyorum.
E. T.'nin başına gelen hadise, yani frekansla herhangi bir kimsenin beynine bir duyum-mesaj gönderme teknolojik olarak mümkündür. Bu konu üzerinde gizli haber alma teşkilatları, gerek CIA ve gerekse KGB uzun süreden beri çalışıyorlar ve halen de çalışmaktadırlar. Bu, tamamen organize edilebilse çok iş yapılabilir. Mesela Amerikan Haber alma Teşkilat, bir Rus generalinin zihnine göndereceği mesajlarla onu intihar ettirebilir. Burada önemli olan beyine bir frekans gönderile bilinir mi -aletle olsun şahısla olsun- ve bu frekans duyum şekline geçer mi? Bu fevkalade önemli bilimsel bir hadisedir. Bu konuda böyle bir frekansın gönderilebileceğine inanan çok sayıda bilim adamı mevcut…
Gerek beyefendinin başına gelenler ve gerekse gizli haber alma örgütlerinin çalışmaları "düşünceyi aktarma" olayıdır. Burada şahısların özelliği en ön plandadır. Yani böyle bir frekansı keşfetseniz bile bir istasyondan bütün dünya insanlarına bu frekansı gönderemezsiniz.
Beyine ses dalgalarının gönderilebilmesi için önemli bazı hususiyetler vardır. Meselâ İtalya'da bir radyo istasyonu, bilimsel bir araştırma sırasında yayın yaparken, belli bir frekanstan yayın yapmak koşuluyla o yayının sese çevrilmesi halinde sivrisineklerin o mıntıkaya gelmediğini tespit etti. Radyo daha sonra bunu kendisi için propaganda malzemesi yaptı ve 'Bizi dinlerseniz sivrisineklerden kurtulursunuz" dedi. Bu örneği vermekteki amacım şu: Böyle ses dalgaları veya frekanslar beyindeki algı merkezlerini etkileyebilir. Bu algı merkezleri de bu etkiyi söze dönüştürebilir. Fakat bu istisnai bir durum… Yani üzerine dalga gönderilen bir insan bu yayın nedeniyle rahatsız olabilir ama beyninin gelen dalgaları sese dönüştürmesi istisnai bir durumdur. Ancak insanların düşüncelerini etkileyecek bir takım dalgaların varlığı kesindir.
Ö. Özkaya- Peki gizli haber alma örgütleri ya da gerekli teknolojik donanıma sahip kişiler istedikleri kişinin zihnine girebilir mi?
Pro. Dr. Haluk Nurbaki - Hayır. Her istedikleri kişinin beynine giremezler. Çünkü zihinsel kanallar vücudumuzdaki diğer pek çok organ gibi özel şifrelere sahiptir. Bu şifreleri bulmak çok zor… Ancak haber alma örgütleri grup halinde dalga gönderiyorlar. Hatta bu kanalla sinir bozucu savaş silahı çalışmaları mevcut. Mesela örgüt bir yere kurduğu istasyondan gönderdiği frekanslarla o mıntıkanın insanlarının sinir sistemini harap ediyor.
Beyefendinin anlattıklarının olmasının teknolojik açıdan mümkün olduğunu söyledik ancak İsveç makamları beyefendinin ne özelliklerini aldılar bilmiyoruz. Belki beyefendiyi karakolda gözaltına almadan önce tetkik ettiler, bunlar bizim için meçhul. Ancak bu ve benzeri muamelelere maruz kalan insanların sayısının kabarık olduğunu biliyoruz.
E. T.'nin bahsettiği A+X diye bir olay yoktur. Bu, beyin düşüncesinin frekansına girme olayıdır. Fakat bunun yapılabilmesi için bir şahsın karakolda kalması yetmez, örgütün kontrolündeki özel bir hastanede o şahsın uyutulmuş bir vaziyette bir süre kalması gerekir. Başka türlü olmaz.
İnsanların zihinlerine etki mikro hertz üzerinden bir dalga, harekâtıyla mümkündür. Bizim dinimiz İslam'ın temelindeki şeytan kavramı bununla çok paraleldir. Şeytan insana istediğini yaptırmak için bir dalga harekâtına nüfuz eder. İnsana içki içmesi, zina yapması veyahut da hırsızlık yapması için vesvese verir ve yaptırır. Şeytan bu insanı nasıl etkiliyorsa işte kesinlikle dalga harekâtı da böyle etkiliyor insanı… Ve adam dayanılmaz bir baskı altında gidiyor, o işi yapıyor. İnsanın herhangi bir dalga harekâtıyla etkilenmesi kesinlikle mümkündür. Ancak daha önce tekrarladığım gibi yine tekrarlıyorum, normal olarak her beynin düşünce kanalları mahfuzdur, yani şifrelidir. Şifre bulunmadan beyine girilmesi mümkün değildir.
Ö. Özkaya - Peki bu arkadaşımızın beyin düşünce kanallarına nasıl girmiş olabilirler?
Pro. Dr. Haluk Nurbaki - Beyefendi farkında olmayabilir ama eminim ki arkadaşımızı uzun bir süre takip etmişlerdir. Bu takip uzaktan da olabilir yakından da. Beyefendinin zihinsel dalgalarını tespit etmek için özel bir aletle yanına kadar gelmiş olabilirler. Bu aletin kurbanın vücuduna temas etmesine gerek yok. Çünkü dalga harekâtına tabi olan hadiselerde direkt iletişim olmaz, dalga harekâtı müstakil bir harekâttır. Her insanın zihinsel dalgalan parmak izi gibi ayrı ayrıdır. Bunun tespiti için de söz konusu şahsın özel alete bir takım kablolarla bağlanmasına gerek yoktur. Cep telefonu gibi dalga harekâtına tabi olan hadiselerde kabloyla bağlantıya gerek yoktur. Burada arkadaşımızın durumuna uygun bir örnek vermek gerekirse, geçmiş yıllarda Sovyetler Birliği'nde Komünist Partisi'ne muhalif bazı kişiler Rus Gizli Haberalma Servisi KGB'nin dalga harekâtı yayınlan sonucu ya intihar etmiş ya da delirmişlerdir. Bu konu üzerinde yapılan çalışmalar o kadar gizli ki anlatmak zor. Bu konuda CIA ve KGB'nin yoğun çalışmaları var ve bunun genel adı "Düşünce Şifrelerine Girebilmek"tir.
Ö. Özkaya - Korunmak için ne yapmalıyız?
Pro. Dr. Haluk Nurbaki - Bu tür dalga harekâtlarından korunmak için zihin hayatımızda belli bir takım disiplinlere muhtacız.
Karaktere küçük yaştan itibaren işlenmesi gereken bazı disiplinlerin varlığı dalga harekâtına yakalanma ihtimalini azaltır.
Bizim fark etmediğimiz pek çok hadisede zihinsel disiplin vardır. Bu konuda dinimiz İslamiyet'in çok ciddi kuralları vardır. Mesela bir işi yapmaya kalkışmadan önce niyet edilmesi... Niyet etmek bir zihinsel disiplindir, besmele çekmek bir zihinsel disiplindir. Bunlar dalga harekâtına yakalanma ihtimalini iyice azalır. Allah bunları bizden boşuna istememiştir. Allah'ın bizim yatıp kalkmamıza da ihtiyacı yoktur. Bütün bunları bir bütün halinde görürsek insanların maddesinde nasıl korunmaya mahsus bir takım kurallar, disiplinler varsa zihinlerde de vardır.
Beyefendinin durumuyla direkt ilgisi yok ama konunun biraz daha iyi kavranması için bir örnek vereyim:
Düşünelim ki hali vakti yerinde, zengin, her istediğini alabilen mutlu bir insan var. Ama bu insanı akşamleyin evine geldiği zaman bir huzursuzluk kaplıyor. Bunun sebebi, bu kişinin sahip olduğu imkânlara komşularının sahip olamaması üzerine, komşularından gelen zihinsel dalgalardır. Daha önemli bir şey söyleyeyim, sevgisini kaybetmiş toplumlar içerisinde yaşayan insan orada bulunduğu müddetçe zihni frekansları sevgi yayınlarını kendiliğinden iptal eder. Toplumdan gelen kavga, huzursuzluk yayınları o kişinin de beynini işgale eder, onu da rahatsız eder. Dolayısıyla gerek bir alet vasıtasıyla gerek şeytan -manevi etki- vasıtasıyla ve gerekse insan vasıtasıyla dalga harekâtlarından etkilenmek mümkündür.
Bugünkü normal radyo yayınlar ile bin sene önce yapılan büyüler arasında ne fark var? Hiçbir fark yok. Radyo yayıncılığı bir nevi büyüdür.
Ö. Özkaya- Peki düşüncenin tespiti mümkün müdür?
Pro. Dr. Haluk Nurbaki- Her harf ayrı bir frekans yayar. Harfler düşünce haline geldikten sonra yayın başlar. Yani ben mesela "Akrep" dedikten, beş harfi bir araya getirdikten sonra yayın haline geçer. Ondan önce yayın yoktur. Mesela tek başına “A” harfi bir hiçtir. Herhangi bir şeyi sesli olarak düşünmeden, yani sessiz olarak düşündüğünüzde de bir yayın söz konusudur. Bu kanalla düşüncenin tespiti mümkün ama imkânsız denecek kadar çok zor bir hadise. Bunu genelleştirmemek lazım…
Sonuç:
E.T'nin anlattıklarının yapılması teknolojik olarak mümkündür. Beyefendi disiplinli, inançlı karakteri sayesinde gönderilen dalga harekâtlarından pek etkilenmeyerek davayı kazanmıştır. Arkadaşımıza bu yolla hiçbir şey yapamazlar, yaptıramazlar. Bu, gizli servislerin içine girdiği uluslar arası bir olaydır. Bu olay İsveç'e gidecek bilimsel ciddi bir heyetin duruma el koyması ile ancak ortaya çıkabilir.
İnsanların zihinsel kanalları şifreli olmasaydı, yani açık olsaydı ne zorluklar çekerdik, düşünebiliyor musunuz?
Ömer Özkaya, CIA Belgeleriyle Zihin Kontrol Operasyonları, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, Eylül 2002 İstanbul, Birinci Basım S.29-34
|
Zafer Kardeşliğimiz.
Zaferi Zaferle yaşamına geçirme
gayreti içinde olan
bir kardeşiniz olarak,
yeni Zaferciler kazanmak adına
bir çalışmam oldu.
ZAFER in çalışanlarına
DUA ediyoruz.
Sağlık başarı dileklerile.
Abdurrahim BARIN.
KİMLERE GÖNDERDİM
"Abdullatif ŞENER" <
abdullatifsener@turkiyepartisi.org.tr>, "Dr.Abdurrahman Sumeyt" <
sumait@gmail.com>, "Abidin ÖZYÖRÜK" <
aozyoruk@yahoo.com>, "Adnan İNANÇ" <
bilgi@hilaltv.net>, "Dr.Adnan YÜKSEL Cerrahpaşa" <
ayuksel@istanbul.edu.tr>, "Prof.Atilla ARTAM" <
aartam@ihlas.net.tr>, "Baytiyar UYANIK " <
buyanik@baytekmuhendislik.com>, "Cihangir YILDIRIM" <
info@interfin.com.tr>, "Prof.Coşkun BAYRAK" <
cxbayrak@ualr.edu>, "Cüneyt TAŞLI" <
cuneyt@geneks.com.tr>, "çagan yüksel erdil" <
cerdil@e-zbanner.com>, "Çankırı İsmail IŞIK" <
ismail_isik@superonline.com>, "Dr Çetin GÜRSES" <
info@g-therapy.com>, "deprem Kadir SÜTÇÜ" <
kadirsdkos@gmail.com>, "DEPREM Veysi KURT" <
veysikurt@veysikurtdeprem.com>, <
dileksabanci@hotmail.com>, "Prof.Engin TÜRE" <
eture@unido-ichet.org>, "Ergun ŞENLİK" <
esenlik@esenlikymm.com.tr>, "Ersoy UYGUR" <
ersoy@remax-dora-ist.com>, "Fuat ÖZBEKLİ" <
fozbekli@akport.com.tr>, "Prof Fuat SEZGİN" <
igaiw@rz.uni-frankfurt.de>, "GYTE Doç. Ali ATA" <
aliata@gyte.edu.tr>, "HAKAN ŞİMŞEK" <
alkanbeyazesya@hotmail.com>, "Halit HACIKASIMOĞLU" <
serinerb@hotmail.com>, "Hamza ÖZTÜRK" <
hozturk@isarod.org>, "Hasan BÜYÜKDEDE" <
hasanbuyukdede@ioi.gov.tr>, "İBB Mahmut KOCAMEŞE" <
mahmut.kocamese@ibb.gov.tr>, "İLİMYAYMA Mustafa ADAK" <
mustafaadak@adakbros.com>, "İnş.yük.müh Veli SAÇIKARA" <
secanyapi@yahoo.com>, "İnşaat Mustafa EKMEKÇİOĞLU" <
ekmekcioglumustafa@hotmail.com>, "Kadıköy bl. Süreyya ENSARİ" <
sureyya.ensari@kadikoy.bel.tr>, "Dr.Kadri KAHRAMANTÜRK" <
bilgi@mihrimah.com>, "Mehmet EROĞLU" <
meroglu@unido-ichet.org>, "Prof.Dr.Mehmet ÖZ" <
drhalid@gmail.com>, "Dr. Merve KAVAKCI" <
kavakci@gwu.edu>, "Dr. Murat DURAK" <
m.durak@elisolar.com>, "Mustafa EKMEKCİOĞLU" <
ekmekcioglumustafa@hotmail.com>, "Mustafa İSLAMOĞLU" <
akev@akabe.com>, "Dr. Müh. Hüseyin Kami BÜYÜKÖZER" <
hbuyukozer@gmail.com>, "Osman KAYMAK" <
osman_kaymak@hotmail.com>, "özcan güngör" <
imam@imam.org>, "Rusya HASTUR Ayhan KARA" <
ayhankara@hastur.ru>, "Sabri KAYA" <
sabri.kaya@istanbulozelidaresi.gov.tr>, "Sami AYHAN" <
samiayhan32@gmail.com>, "Sibel ERASLAN" <
sibeleraslan@hotmail.com>, "Süheyl ERBOZ" <
president@imesosb.org>, "Şaban ODABAŞI" <
sabanodabasi@yahoo.com>, "tahsin" <
tahsin@ctkonfeksiyon.net>, "Prof.Takehira" <
takehira@hiroshima-u.ac.jp>, "Tarık BİTLİS" <
arcan01@yahoo.de>, "TEKFEN Nihat GÖKYİĞİT" <
nihatg@tekfen.com.tr>, "prof tuncay taymaz" <
taymaz@itu.edu.tr>, "Tur Nurettin EROĞLU" <
nurettin.eroglu53@gmail.com>, "Veziroglu, Turhan Nejat" <
veziroglu@miami.edu>,
Kardeşim.
Nasılsınız.
Yazımı sonuna kadar okuduğunuzda
iyiki okumuşum diyeceğinizden eminim.
Sorbon Üniversitesinden Prof.Maurice BUCAILLE nin ,
3 büyük dini bilimsel yöntemlerle karşılaştıran,
KİTABI MUKADDES KURAN VE BİLİM
kitabını okumam,hayatımın dönüm noktası oldu.
ben, Babam , kardeşlerim, yakın dostlarımında
yaşamları daha güzel , daha bilinçli oldu.
.
Roger GRAUDY Ömrünü insanların eşit paylaşım ve
adil refah düzeyinde yaşamalarına adamış,
Fransız komünist parti gen.sek
.ulaşmış bir şahsiyet, 60 lı yaşlarda, kuran öğrenip,islamın ,
bilimsel olarak,sosyal adaleti gerçekleştirdiğini ortaya koyduğunu
görerek, kitaplarla dünyaya duyuruyor.
Fransa'nın İlmî Araştırmalar Millî Merkezi' (CNRS
Bşk.Prof. Eva de Vitra-Meyerovitch
Bilimsel araştırmaları sonucu Havva
ismini alacak,Bir Muhammed İKbal ve
Mevlana hayranı olarak ,Konyaya
gmülmeyi vasiyet edecektir.
Dünyanın gelmiş gelmiş geçmiş en tehlikeli teröristi kabul edilen,
Çakal Carlos,İslamı seçmesi, onun hala
Fransız hapisanesinden çıkarılmama nedeni oldu
Söz ‘Çakal Carlos’ta - İFŞÂLAR-KONUŞMALAR-YAZILAR
Batılı istihbarat servislerini ve Mossad’ı tam 25 yıl peşinde koşturan ve tam yakalandı denirken
her seferinde dahice atlatan, hakkında sayısız kitap yazılıp birçok film çekilen,
1994’te Sudan’da yakalandıktan sonra
16 yıldır Fransız hapishanelerinde yatmakta olan 20.
yüzyılın efsane gerilla lideri “Çakal Carlos” (Venezüellalı kimliğiyle Ilich Ramirez Sanchez veya
müslüman kimliğiyle Salim Muhammed), bu kez
Türkiye’yi merkeze alan ama tüm dünyayı sarsma potansiyeli olan iddia,
ifşaat ve tezlerle dolu bir eserle çıkıyor karşımıza
Mike TYSIN -Malik ABDÜLAZİZ-
tüm rakiplerini birkaç raundda nakavtla
dünyada şaşkınlıkla izlenirken,
islamı seçmesinden sonra, ayak oyunlarıyla,spor hayatı bitirildi.
Michael Jackson Müslüman oldu
*Tarihlere Dikkat*
***21 Kasım 2008 Cuma***
İngiltere’nin saygın gazetelerinden The Sun’un haberine göre,
Michael Jackson Los Angeles’te bir dostunun köşkünde
, İslami kıyafetlerle, Kuran’a uygun ibadet ederken görüntülendi.
Jackson, dün evinde koma halinde bulunduktan sonra
kaldırıldığı UCLA hastanesinde tüm çabalara rağmen kurtarılamadı.
***26.6.2009 ***
Ünlü yıldız çocuk tacizi iddialarından sonra 2005’ten
bu yana neredeyse inziva hayatı yaşıyordu.
Son senelerdeki bazı sağlık problemleri ve mahkemelerde
süren çocukları taciz davaları yüzünden
ünlü sanatçı hayli zor durumda kalmış ve
***beraat*** ettiği halde epeyce
*** yıpranmıştı***
***
YUKARDAKİ HAYATLARIN ÖNEMLİ ORTAK NOKTASI-- İSLAMA YÖNELDİKLERİ ANDA - BİTİRİLİYORLAR ***
Dikkat- Tesadüfmü ?
|
|
Değişimden sonraki ortak nokta-
İlginç Tesadüfler. Cassıus Clay- Muhammed Ali oldu. Mike thysn- - Malik Abdülazia oldu Roger Graudy- Reca oldu Çakal Carlos Bony-M Sonunda M.JACKSON. İslama yöneldiklerinde; Engellendiler.Ayrıntılar www.hiziracil.tr.gg-Dünyada ilama koşanlar sayfası |
Kardeşim,
Yapay gündemlerle, gerçeklerin
büyük organizasyonlarca
profeyonelce,bizlerden gizlediği
www.hiziracil.tr.gg -Dünyada islama koşanlar sayfasında
birçok örneğini göreceğiniz,
bu gerçekleri ben,Ailem, ve Dostlarım
Ülkemizin en uzun yayın hayatına sahip,
*** ZAFER DRGİSİ***
önden öğrendik
***Önerim.***
Kendiniz Aileniz,Sevdiklerinizii
Her iki dünya için
Huzur içinde
Yaşamak ve Yaşatmak isterseniz
ZAFER i yaşamınızın
tam merkezine i
almanızı öneririm.
Sağlık Başarı Huzur Dileklerimle.
Abdurrahim BARIN
Gn.Bşk.
Türkiye Ulaş İş
www.ulasissendikasi.net
www.ulasissendikasi.com
www.hiziracil.tr.gg
www.hidrojenenerjihareketi.tr
Değerli Gönül Dostumuz ;
Zafer Dergisi 36 yıldır yayın hayatına siz değerli gönül dostlarımızın destek ve dualarıyla devam etmektedir. Sizde biliyorsunuz ki Zafer Dergisi yayın hayatı boyunca ‘’derginin her sayfası okuyucusuna aittir tek bir sayfasına dahi reklam koymak okuyucunun hakkına girmektir’’ düsturuyla hiç reklam almadı keza hiç reklam vermedi. Bu güne kadar sayılarımız binlere ulaşmasına tek vesile siz değerli okurlarımız oldunuz.
Ve bugünlerde yeniden sizlerin destek ve dualarına ihtiyacımız var. Sizde biliyorsunuz ki dergiler ancak abone ve dualarla yaşar. Hele ki Zafer Dergisinin hiçbir destek almaksızın sadece abone ücretleriyle çıkarıldığını ve dağıtıldığını düşünürsek okuyucu sayımızın artmasının ne kadar önemli olduğunu sizlerde zaten biliyor ve tekrar fark etmiş olacaksınız inşallah.
Dualarınızı eksik etmeyin inşallah. Kalb ı muhabbete en layık olana emanet olun..
Saygılarımla
Dergiler abonelerle yaşar,
Zaferler birlikte kazanılır
<script type="text/javascript">
var _gaq = _gaq || [];
_gaq.push(['_setAccount', 'UA-35901013-1']);
_gaq.push(['_trackPageview']);
(function() {
var ga = document.createElement('script'); ga.type = 'text/javascript'; ga.async = true;
ga.src = ('https:' == document.location.protocol ? 'https://' : 'http://') + 'stats.g.doubleclick.net/dc.js';
var s = document.getElementsByTagName('script')[0]; s.parentNode.insertBefore(ga, s);
})();
</script>