1932 yılında Kıbrıs’ta dünyaya gelen Prof. Dr. Vamık Volkan tam 62 sene önce Ankara’dan ayrılıp ABD’ye yerleşiyor. 50 dolar maaşla doktorluğa başlayan profesör, en yakın arkadaşı Kıbrıs’taki bir grup Rum tarafından 50 el ateş edilerek öldürülünce, milletlerarası düşmanları bir araya getirme alanında çalışacağına söz veriyor.
45 yıl Virginia Üniversitesi’nde psikiyatri hocalığı yapan Prof. Volkan, yine aynı üniversitenin 18 yıl başhekimliği görevini üstlendi. Yaptığı çalışmalarla 4 kez Nobel’e aday gösterilen Volkan, psikanaliz alanında dünyanın en saygın ödüllerinden biri olarak kabul edilen Mary Sigorni Ödülünü kazandı.
55 kitap ve binden fazla makaleye imza atan çok saygıdeğer bilim insanı Prof. Dr. Vamık Volkan ile röportajımızın satır başları:
62 yıldır ABD’deki en başarılı Türk bilim insanlarından birisi
Vamık Hocam ABD’ye gelişiniz nasıl oldu?
Ben 1956’da Ankara Üniversitesi’nin Tıp Fakültesi’nden mezun oldum. Kıbrıslı olduğumuz için İngiltere vatandaşıydık ve çok istememe rağmen Türk vatandaşı olamıyordum. O zamanlar Kıbrıslı Türklerin çoğu Kıbrıs’tan ayrılıyordu, çok fazla insan olduğundan dolayı vatandaşlık işleri zorlaşmıştı. Tıp Fakültesi’ni bitirdim ve çalışmaya başladım. Vatandaş olamadığım için devletten maaş alamıyordum, ilkokul öğretmeni babam maaşının yarısını bana gönderiyordu. 1950’lerde ABD’de doktor sayısı az olduğu için başka ülkelerden beyin göçü yapıyorlardı. Ben de Şubat 1957 senesinde Chicago’ya geldim ve hastanede işe başladım.
Chicago’dan sonra ne yaptınız? Hangi alanda çalıştınız?
Chicago’da maaşım aylık 50 dolardı. ABD’lilerin ortalama maaşları çok daha fazlaydı. O sırada North Carolina’ya taşındım. Chapel Hill Üniversitesi’nde Psikiyatri alanında çalıştım. Oradan beni Cherry Hastanesi’ne gönderdiler ve burada 2 sene görev yaptım. Bu hastane 1950’lerde siyahilere hizmet için kurulmuştu. Hiç beyaz doktor yoktu doktorların tamamı göçmendi ve ben orada ilk kez ırkçılıkla tanıştım.
Sizin geldiğiniz dönemde ABD’de ırkçılık ne boyuttaydı Vamık Hocam?
Ders kitaplarında siyahilerin beyinleri küçüktür yazıyordu. Onları ikinci sınıf insan olarak görüyorlardı. Hastanedeki ilk günümü hiç unutmam! Siyahi bir hastayı görmeye gittim ve beni dövmeye kalktı. Hasta bakıcı ve hemşireler zor tuttu. Beyaz olduğum için bana tepki göstermek istedi ve buraların sahibi benim demek istedi. Bir gün de çitflik evinde hastaları kontrole gittim. Hastaların hepsi 20’li 30’lu yaşlarında gençler. Elinde kırbaç olan bir başka genç onları yönetiyordu. Hastalarla teker teker konuştum. Hepsi kendilerinin ‘buck ‘ olduklarını söyledi. Nedir bu buck diye araştırdım. Meğer kölelik zamanında beyaz insanlar kuvvetli ve güçlü siyahileri seçip onlardan çocuk yaptırırlarmış. Doğan siyahi çocuk esir olarak iyi çalışsın diye de eğitilirmiş. Bu kadar ayrımcılık vardı, köleliği hastanede bile yaşatıyorlardı..
Çocuklar arasında ırkçılık nasıldı?
Irçılık her yerdeydi. 1960’larda ben oradayken kanun çıktı ve 5 siyahi çocuğu beyazların olduğu liseye gönderdiler. Bu 5 siyahi çocuk 2 hafta sonra şizofren oldu. Onların hikayesini kaleme aldım o zamanlar ve istemeden çok meşhur oldum. Dünyanın her yerine beni davet ettiler. Çünkü ırkçılığı ilk yazanlardan biri ben olmuşum meğer…
Nobel Barış Ödülü’ne 4 kere aday gösterilen tek Türk sizsiniz Volkan Hocam…
Sağosunlar gösterdiler ama alamadık. Aziz Bey ödülü alınca çok gurur duydum. Ben hiç bir zaman Nobel’i alacağımı beklemedim. Aday gösterildiğimde politik psikolojiye önem arttı. Nobel komitesinde ortak arkadaşlarımız bana Nobel’i benim yaptığım işlere vermediklerini söylediler. Ama bir keresinde son 3’e kaldığımı da öğrendim.
Nobel’i alamadınız fakat Nobel’den sonra dünyanın en saygın ödüllerinden biri olarak kabul edilen ve psikanaliz dalında verilen Mary Sigorni Ödülü’nü layık görüldünüz, ne büyük başarı!
Psikanalizi dünya işlerinde anlamaya yardımcı olduğum için politik psikolojiden verdiler. Bir de klinik araştırmalarım vardı, insanların iç dünyası. Chicago’ya geldiğimin üçüncü ayı babamdan bir mektup aldım. Ankara’da Tıp okurken paramız olmadığı için mutfaksız, tuvaletsiz bir odada birlikte kaldığımız, kardeşim gibi sevdiğim arkadaşım Erol’u, Rumlar öldürmüştü. 50 el ateş edip canına kıymışlardı. Chicago’da üzüntümü paylaşacağım hiç kimsem yoktu. Ben de o gün, yas tutma ve milletlerarası düşmanları bir araya getirmeye çalışacağıma söz verdim
Politik Psikoloji denilince dünyada akıllara gelen isimsiniz Vamık Hocam. Nedir bu politik psikoloji?
Politikanın ve siyasetçilerin de bir psikolojisi var ve bunu çok şükür ilk biz kurduk. Milletlerarası hep düşmanlık var Arap – İsrail, Pakistan – Hindistan gibi bir çok örnek var. Bunların aslında hepsinin bir bilinçaltısı mevcut. Amerikan Psikoloji Cemiyetiyle, İsrail ve Arapları bir araya getirip orada araştırmalarımı yoğunlaştırdım. Bir çok milleti bir araya getirip böylesi bir kavgaya gerek olmadığını bir şekilde anlatmaya çalıştık.
Sizce şu an ABD’nin psikolojisi nasıl?
Başkan Trump, insanları kutuplaştırdı İnsanlığın en gurur veren özelliği malesef kayboluyor. ABD’nin psikolojisi karşık. Başkan Trump, 800 km duvar yapmak istiyor… Bu tekonolojide düğmeye basıp o duvarı atlıyorsun. Ama burada hudut piskolojisi var. Deniz Ülke Arıboğan Duvar diye bir kitap yazdı. Eskiden Berlin Duvarı vardı hepsi yıkıldı. 21. yüzyılda teknoloji gelişmiş ama Trump hala aramıza duvar örmek istiyor! Bunları şahsi değil grup kimliğimizi korumak için yapıyor. Dışarıdan psikolog olarak değil bir birey olarak söylüyorum. Yoksa etik olmaz… Bugün Trump’ı dinleyin muhakkak ‘ en büyük, ilk defa, bundan daha büyük bir şey yok ’ kelimelerini kullanacaktır. Psikolog olmaya gerek yok. Bilse de bilmese de bunları mecburen kullanıyor. Trump en büyük benim, başkaları en küçüktür gözüyle bakıyor. Bölünmeye yardım ediyor.
Son olarak gençlere tavsiyeleriniz nelerdir Vamık Hocam?
1974’ten sonra Türkiye’ye hemen hemen her sene gittim. Ankara, Ege, İstanbul ve Bahçeşehir Üniversiteleri’nde misafir araştırma görevlisi olarak bulunup tecrübelerimi paylaştım. İlim diye bir şey var. Kaba tabirle söylüyorum; gevezelik yapmayın çalışın. Fizik, kimya, bilim alanlarında gelişmiş pek çok Türk var. Bizim aklımızla başkasının aklı arasında hiç fark yok. Tüm dünyada insanlar aynı, tarih ve kültür farklıdır. Türkiye’de ilmin korunması gerekiyor. Gençlere çok önemli işler düşüyor…