**Biz politikayı sadece belli kişilerin; gözlerden uzak, süslü plazaların üst katlarında kotardıkları ayrıcalıklı bir faaliyet alanı olarak görmedik, görmüyoruz ve görmeyeceğiz.**
**Önümüze kimler tarafından ve hangi engeller çıkarılırsa çıkarılsın, sizlerle hep birlikte, elele, ve omuz omuza aydınlığa ve başarıya giden yolda ilerlemeye devam edeceğiz**
Hakikate ayarlı bir siyaset ve bu siyasetin gerektirdiği inanç, azim ve kararlılık, AK Parti’de mevcuttur ve inşallah hep olacaktır.
AK Parti İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşcu, yaklaşan referandum öncesi siyasi tabloyu ve çalışmalarını AKŞAM'a anlattı.
Partinin İstanbul'daki bir numaralı ismi, son 30 yıllık siyasi gelişmelerin muhasebesini yaptı. 'Türkiye kendi çocukları olan Deniz Gezmiş'e, Ahmet Kaya'ya, Nazım Hikmet'e yapıldığı gibi haksızlık etti' diyen Aziz Babuşcu'nun sorularımıza verdiği yanıtlar söyle:
- Başbakan'ın genel başkanlığındaki bir partide il başkanlığı yapmak nasıl?
İstanbul İl Başkanlığı çok önemli. Çünkü Anadolu burayı taklit ediyor. Anadolu'yu tetikliyoruz.. Başbakan 8 Kasım'da bir tespitte bulunarak, 'İstanbul ayağa kalkarsa Türkiye ayağa kalkar' demişti. Bizim için hem onur verici hem de sorumluluklarımızı hissetme adına çok güzel bir tespitti. Türkiye'nin ayağa kalkması ise ki öyle bizde o ayağa kalkma hamlesinin altlığını mutfak çalışmasını teşkilat düzlemindeki hareketliliği sağlamaya çalışıyoruz.
DENİZ GEZMİŞ'E DE AHMET KAYA'YA DA HAKSIZLIK
- Kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?
Şu an kendimi muhafazakar demokrat olarak tanımlıyorum. Ama İslami duyarlığı olan bir insanım. Bütün değerlerimizle barışmalıyız. Mesela Deniz Gezmiş ve arkdaşları İslamcılar tarafından desteklenmiyordu. Ancak bugün durum daha farklı olurdu. Gezmiş ve devrimci arkadaşları 6. Filo'nun gitmesi için eylem yaptıklarında muhafazakar kesim onları desteklememişti. Hatta onlara saldırıp dövmüşlerdi. Ama bugün olsa aynı noktada birleşilebilir. İki kesim de 6. Filo'ya aynı tepkiyi gösterir. Geçmişte yapılan hatalar, ön yargılar ve anlayışlardan dönülmüştür. Kısacası Türkiye kendi çocuklarına haksızlık yaptı. Deniz Gezmiş'e haksızlık yapıldı. Ahmet Kaya'ya da, Nazım Hikmet'e yapıldığı gibi haksızlık yapıldı. Onlar, o günün koşullarında bu ülkenin yarınları adına kendilerini ifade ediyordu. Bu ülke çocuklarına bedel ödettiriyor.
- Değerlerimizle barışılmalı diyorsunuz, açar mısınız?
Dün Ahmet Kaya Kürtçe klip düşüncesinden dolayı çatal bıçak saldırılarına uğradı. Bu çatal bıçakları atanlar belki bugün kendileri Kürtçe türkü yapacak. Bugünkü koşullarda olsaydı, Kaya bugün belki Kürtçe şarkı söyleyecek ve hiçbir şey olmayacaktı. Ahmet Kaya Kürtçe müzik yapmak istediği için bu ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Ben hala dinlediğimde üniversite yıllarıma dönüyorum. Bu anlamda Ahmet Kaya'nın kızı Melis Kaya'ya da bir mektup yazdım.
- Mektupta ne söylediniz?
Mektubuma 'Hepimizin çok sevdiği... Bu toprakların sanat adına gerçekten en güzel renklerinden olan... Ama yine bu ülke tarafından... Hem de ödül almak üzere katıldığı bir gecede büyük haksızlığa uğratılan...' diye başladığım mektupta şöyle söyledim: '(........) Eğer insanlığımızdan utanmadan yaşayacaksak, eğer birbirimizin gözlerine, eğer aynadaki kendi yüzlerimize utanmadan bakacaksak, bu bilinci kuşanacak, bu sorumluluğu üstleneceğiz. Ne diyordu Ahmet Kaya 'Ayrılık Kolyesi'nde; Bu son olsun.' Kuşkusuz yitirdiklerimiz dönmeyecek ve bıraktıkları acılar hep bir yerlemizde kanayacak ama inşallah 'bu son olacak' sevgili Melis. Asla yılmak ve pes etmek yok. Bu meydanı savaş çığırtkanlarına, ölüm tacirlerine, karanlıktan beslenenlere bırakmayacağız. Bu ülke kendi insanlarına daha fazla haksızlık edemeyecek. Babanı yitirdik ama bu kaybın bize kazandırdığı bilinç ve yüklediği sorumluluk, en hüzünlü tesellimiz olacak.'
- Melis'ten yanıt geldi mi?
Evet, geldi; 'Şu an Paris'teyim... Duyarlılığınıza ve gösterdiğiniz yakınlığa teşekkür ederim. Yazımı birkaç ay önce yazmıştım ama babamın bu seneki yıldönümüyle beraber sesimin size kadar ulaşmış olduğunu görmek beni mutlu etti. Dahası, içtenlikle yazmış olduğunuz mektubunuz, bana bu ülkede bizleri anlayan ve hissedebilen birilerinin hala var olduğunu düşündürdü. Size verdiğim yanıtı daha uzun tutmak isterdim ancak yazdıklarınız üzerine bulabildiğim tek cevap, kalbimin, kalbimizin en içinden büyük bir teşekkür. Bana vermiş olduğunuz bu zarif desteği her zaman hatırlayacağım.'
- Gelelim şu anda neredeyse tüm gündemimizi işgal eden referandum meselesine... Nasıl bir kampanya yürüteceksiniz?
Bugüne kadar yaptığımız gibi çalışacağız. Şimdi anayasa paketinin ne getirdiğini anlatan broşür hazırladık. Bunlardan milyonlarca basılacak. Bazıları kart şeklinde olacak. Basit bir şekilde, bir kartta, bir madde yer alacak. İnsanlarımızın anlayacağı bir şekilde anayasa reformunu anlatacağız. Tabii bu ziyaretlerde sorunları da dinleyeceğiz. Genellikle işsizlik ve ekonomik kaynaklı sorunlar. Daha sonraki sorunlar da bunların türevleri şeklinde oluyor. Üstelik kamuoyu araştırmalarına da bakarsak, terör hiçbir zaman birinci sırada çıkmadı. 5., 6. sırada oldu. 1. sırada işsizlik ve ekonomi.
- İstanbul'da referandum sonucunu nasıl bekliyorsunuz?
Ben yüzde 55-60 aralığında bir sonuç bekliyorum. Daha doğrusu bunun için çalışıyoruz. Tabii muhalefet bunu bir güvenoyuna dönüştürmeye ya da yerel seçimlerdeki gibi bloklaşmaya taşımak istiyor. Ama ben anayasa paketinin sadece bir siyasal parti meselesi olduğunu düşünmüyorum. Sosyal demokratıyla, bu ülkenin aydınıyla; aydınlanma kaygısı olan herkesin katılması gereken bir süreçtir. Bunun için İstanbul'da sadece AK Parti seçmenlerine yönelik çalışma yapmayacağız. Bu konuda kaygı duyan, 30 yıldır darbe anayasasıyla yaşayan ve demokratik tepki gösteren bütün insanları katmaya çalışacağız. İstanbullu'ya bunun bir özgürleştirme projesi olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Ama dediğim gibi daha önceki referandumda da İstanbul'un katılımı düşük oldu. Genellikle referandumlar düşük oluyor.
700 BİN OY İSTİYORUZ
- Referandumla son yerel seçimini karşılaştırırsanız...
Yerel seçimde, 3 milyon 102 bin oyla, yüzde 44 oy aldık. Bize yetecek oy asgari 600-700 bindir. Bu anlamda klasik sağ olarak tanımladığımız partilerin tamamını sürece davet ediyoruz. MHP öteden beri İstanbul'da zayıf bir profil çizmiştir. Özellikle son dönemde halka hoş gelmeyen bir siyaset tarzı var. Saadet Partisi yerel seçimde bizi desteklemedi ama referandumda destek bekliyoruz... BDP'nin yaptığı çağrının bir anlamı yok. Belki Güneydoğu'da insanlar etkilenebilir ama İstanbul gibi bir metropolde bu mümkün değil. Hatta Doğu'da bile etkili olacağını düşünmüyorum.
- Peki, 29 Mart yerel seçimlerinden sonra kaybettiğiniz 8 ilçe için özeleştiri yaptınız mı?
Bazı ilçelerde kentsel dönüşümü yeterince anlatamadık. Bazı ilçelerde de, belediye başkanlarımızın halkla ilişkiler noktasında zafiyeti oldu. Özel kalem uygulamaları, eskortlu havalı cıvalı özel kalem uygulamaları bizim çok rahatsız olduğumuz şeydir. Bizim belediye başkanlarımızın halkla irtibatında seçkinci tavır, bizde sırıtır. Ben başkanlarıma şunu söylüyorum: Makamınıza gelirken 500 metre geride inin, halkın içinden yürüyün. Esnafa hayırlı işler dileyin...
KURTULMUŞ SP'DE RAHAT EDEMEYECEK
- Kurtulmuş'un AKP'ye geçebileceği iddiaları...
Numan Bey'in bundan sonra SP içinde çok rahat edebileceğini sanmıyorum. Çünkü, Numan Bey'den rahatsız olan bir grubun oluşumu var. Siyasi yaşamını kendisi belirleyecektir. SP'nin kendi içinde bir çizgisi var.
1 MİLYON HANEYE ZİYARET
1 milyonu aşkın üyemiz var. Amacımız 1 milyon haneyi ziyaret etmek. Bu ziyareti de sandık esaslı yapıyoruz. Her sandığın, seçmenlerinden sorumlu yönetim kurulu var. 4 kişilik ekip, ev ziyareti yapıyor. Bu ziyaretlerimizde basit şekilde hükümetin yaptıkları anlatılıyor.
DERİN BİR HANTALLIK
Türkiye, Mustafa Kemal'i de kucaklamalı, Said-i Nursi'yi de... Bunlar bizim değerlerimiz. Kendini ifade eden bütün değerlerle barışık olunmalı. Hesaplaşmayı bitirmeli. Bunlar tecrübe ve deneyimlerimizdir. Kesinlikle daha fazla demokrasi diyorum ama Türkiye o derin hantallığından kurtulamıyor.
GANDİ'YE HAKSIZLIK
Kılıçdaroğlu'nun aday olduğu zamandaki sinerjiyle bugünkünün aynı olmadığını düşünüyorum. Gandi benzetmesi zorlama bir şey. Bir ulusun kurtuluş mücadelesinin önderi olarak Gandi'ye yapılan bir haksızlık olarak değerlendiririm. Türkiye'nin sosyal demokrat bir muhalefete ihtiyacı var.
29 MART 2009 YEREL SEÇİMİNE GÖRE
İSTANBUL'DA PARTİLERİN ALDIĞI OY DAĞILIMI
Seçmen sayısı: 8.805.063
Kullanılan oy: 7.199.089
Geçerli oy: 6.946.459
Katılım oranı: % 81.76
Sandık sayısı: 28 bin 683
AKP: 3.102.087 (% 44.6)
CHP: 2.566.949 (%36.9)
MHP: 348.152 (%5)
SP: 335.088 (%4.8)
DTP: 315.276 (%4.5)
İstanbul'un bugünkü seçmen sayısı: 9 milyon 180 bin
AKŞAM
var ga = document.createElement('script'); ga.type = 'text/javascript'; ga.async = true;
ga.src = ('https:' == document.location.protocol ? 'https://' : 'http://') + 'stats.g.doubleclick.net/dc.js';
var s = document.getElementsByTagName('script')[0]; s.parentNode.insertBefore(ga, s);