Holyfix. Hareket kısıtlamasız-,
ençabuk yapışma- patentlı.
ZEYTİN YAPRAĞINDAN KANSER İLACI
********************************************
OTİZM :
Çok özel Bil-Arş.gurubunun
Uzun Yıllardır süren çalışmalarının sonucu.
Erken tanı ile gelen şifa
Zafer Akıncı
Uygulamalı Psikoloji Uzmanı
********************************************
*
İŞİNİN EHLİ , SÖZÜNÜN ERİ HEKİMLER*
İç Hast. Prof.Dr..Dr. Mesut BAŞAK
Kbb Doç.Dr H.İbrahim EROL
K.Doğ Doç.Dr. Aktuğ ERTEKİN
Beyin.Cer.Op.Dr. Turgay BİLGE
Nörojoji Uz.Dr. Kadri KAHRAMANTÜRK
Radyoloji Uz.Dr Şaban ODABAŞI
Diş.Hek. Çiğdem KANDEMİR
Nörolog Prof.Dr. Emrah DÜZEL
Nükleer Tıp Uz.Dr. Cem KINACI
Dahi Dr. Seçkiner GÖRGÜN
********************************************
Sigarayı Bırakma
öZKAN TUNABOYLU
İZİN KEŞİF VE PATENT SAHİBİ
7 Günde Sigara Bırak<< TIKLA
******************************************
*****YEDİKÇE ZAYIFLATAN besinler****
‹1234567...
›››
*****HASTALIK HASTASIMISINIZ ? *****
Hasta olmadığınız halde sürekli kendinizi hasta hissediyor ve doktorunuzun hastalığınızı bulamadığını düşünüyorsanız hastalık hastası olabilir siniz?
Kişinin bedensel bir hastalığı olmadığı halde ciddi bir bedensel rahatsızlığa yakalandığı endişesiyle hekim hekim dolaşığı somatoform bozukluk tipidir. Belirtiler söz konusudur.
Hipokondriazis Nedir?
Kişinin bedensel bir hastalığı olmadığı halde ciddi bir bedensel rahatsızlığa yakalandığı endişesiyle hekim hekim dolaşığı somatoform bozukluk tipidir. Belirtiler söz konusudur.
Hipokondriak Sadece Hipokondriaziste mi Bulunur?
Hipokondriak belirtiler; ruhsal çökkünlük, şizofreni, paranoid bozukluk ve başka nevrotik bozukluklarda sık görülebilir. Hipokondriaziste; temel patoloji kişinin ilişkilerine, yaşam koşullarına bağlı olan ancak bedene aktarılmış ve bedensel hastalık uğraşlarına dönüşmüştür bunaltıdır.
Sık Görülen Bir Hastalık mıdır?
Prevalansı:%4-9 olup, bu hastalar psikiyatri dışı hekimlere giderler; hekim hekim dolaşırlar.
Hangi Yaşlarda Başlar?
Genç yaşta başlamakla (20-30 yaş arası) birlikte, 40-60 yaşları arasında da sık görülür. Hastaların %80’inde depresif bozukluk veya YAB vardır. Kadında ve erkekte aynı orandadır. Gelişmekte olan toplumlarda hipokondriazis ve başka tür somatoform bozuklukların daha sık görüldüğü bildirilmektedir.
Ülkemizde Sık Karşılaşılan Bir Sorun mudur?
Ülkemizde de sıklıkla karşılaşılan bir bozukluktur. Hipokondriak hastalarda II. eksende; obsesif kompulsif, narsisistik, histrionik kişilik bozuklukları da sıktır.
Oluş Nedeni:
Bilinç dışı çatışmalar nedeniyle ortaya çıkan bunaltıya karşı (displacement) savunma düzeniyle somatizasyon belirtileri ortaya çıkar. Klasik psikanalitik görüşe göre çatışmanın kaynağı: Oedipal saplantılar ve iğdişilik korkularıdır. Hastalığın oluşmasında ve süregenleşmesinde iyatrojenik etkenlerin rolü de büyüktür.
Klinik Özellikleri Nedir?
Genel Görünüm ve Dışa Vuran Davranışlar:
Sıklıkla bedenine dokunur, bastırır. Elinde bir torba ilaç ya da çeşitli reçeteler ve tetkiklerle, zaman zaman şikayetlerini yazdıkları bir kağıttan şikayetlerini okuyarak (liste belirtisi) hekim hekim dolaşırlar.
Duygulanım:
İleri derecede endişelidirler. Endişeleri bir hastalığın olduğu ya da olabileceği, hekimlerin rahatsızlığını anlamadığı düşüncesine dayanır. Şikayetleri dışında Dünyayı umursamaz gibidirler, hep hastalık ile uğraşırlar.
Bilişsel Yetiler:
Dikkati hastalık üzerine yönelmiş olduğundan başka sorunlara kendini veremez
Düşünce:
Düşünce sürecinde belirgin bozukluk yoktur. Hastanın düşünce içeriği hastalık kuşkuları ve kaygıları ile doludur. Bedenin çeşitli bölgelerindeki bir ağrıya, duyuya aşırı dikkat ve merak vardır.
Fizik ve Fizyolojik Belirtiler:
Çarpıntı, üşüme, terleme, ellerde hafif uyuşmalar, soluk alma güçlüğü, çabuk yorulma, uyku bozukluğu sıktır. Hastalar kendilerini genel olarak çok hasta gördüklerinden dolayı dinlenmek, yatakta yatmak, kendilerini ağır işe sokmamak eğilimi gösterirler. Bu hastalar dinlendikçe, yatakta yattıkça şikayetleri artar.
Ayırıcı Tanıya Nasıl Gidiliyor?
Çünkü Belirttiğiniz Gibi Organik Tabloları Taklit Eden Şikayetler Söz Konusu.
Hastanın yakınmalarının dışında yaşam olayları ile ilgilenmemesi önemli bir ayırıcı belirtidir. Gerçek bir kalp, kanser, mide hastası genel olarak hastalığını düşündüğü kadar başka konuları da düşünür. Ayrıca, hekimin verdiği güvenceler kendisini rahatlatır.
Psikofizyolojik Bozukluklar:
Bu hastalıklarda asıl organik patoloji saptanır. Oldukça belirgin bunaltı da vardır. Ağır hastalık saplantıları ve kuşkularının bulunuşu ile tanıya gidilir.
Somatizasyon ve Konversiyon Bozuklukları:
Genellikle bunaltının az olması, hekim hekim dolaşan özel bir yaşam stili göstermemeleri, psödonörolojik belirtilerin sık görülmesi ile ayırıcı tanıya gidilir.
Hastalığın Klinik Seyri Nasıl?
Genel olarak bir psikiyatriste muayene için gelen hipokondriak hasta yıllardan beri hastalığı bir yaşam biçimi durumuna sokmuş bir kişidir. Toplum ve aile içinde bu hastalar evham hastaları olarak tanınır. Zamanla yakınları hastadan yılarlar ve bıkarlar. Bu da hastanın hastalığa daha çok sarılmasında rol oynar.
Sosyoekonomik durum iyiyse, tedaviye cevap veren anksiyete veya depresif bozukluk varsa, semptomlar birden ortaya çıkmışsa, eşlik eden kişilik bozukluğu yoksa prognoz iyidir.
Tedavi Prensipleri Nedir?
1. Bu hastalar öncelikle çok iyi muayeneden geçirilmeli ve organik bir hastalık konusunda hekimin kuşkusu kalmamalıdır.
2. Hastaya hastalığın açıklanması son derece önemlidir.
3. Hastaya hastalık kuşkusu verecek ilaç yazılmamalıdır.
4. Hastaya hekim hekim dolaştığı takdirde rahatsızlığının uzayabileceği anlatılmalıdır.
5. Hastanın mutlaka çalışmasının, ya da çeşitli uğraşlarının olması gerektiği öğretilmelidir
6. Hastalara, yakınmalarının ve hastalık belirtilerinin artması ile günlük yaşam olayları arasında bağ kurması öğretilir.
Depresyonun Farkında Olmayan Depresyonlular
Prof. Dr. Kerem Doksat
DEPRESYONUNUN FARKINDA OLMAYAN DEPRESYONLULAR
Depresyonun Farkında Olmayan Depresyonlular
Prof. Dr. Kerem Doksat
Depresyonun Farkında Olmayan Depresyonlular
Prof. Dr. Kerem Doksat
Depresyon “ruhsal çöküntü” demektir ve konuyu iki ayrı kavram hâlinde incelemek mümkündür: Birincisi, hepimizin zaman zaman yaşadığımız gelip geçici bedbinlik, bezginlik, isteksizlik ve hüzünlülük, kendine güvensizlik hisleri. Bunlar çoğunlukla kendiliğinden geçen, kafayı başka bir şeye verip aldırış etmeyince düzelen ruh hâlleridir.
İkinci durum ise gerçek bir tıbbî hastalıktır ve belirtileri arasında şunlar sayılabilir: Hayattan zevk almama veya eskiden haz veren şeylerin artık pek bir şey ifâde etmemesi, kendini çökkün hissetme, konsantrasyon güçlüğü, güçsüzlük, bitkinlik, iştahsızlık (bâzen de aşırı iştahlılık), zayıflama (bâzen de şişmanlama), uykusuzluk (bâzen de aşırı uyuma), sabahları sıkıntılı ve aşırı keyifsiz kalkma, kendine güven kaybı, kıymetsizlik ve işe yaramama düşünceleri, kolay ağlama, cinsel arzu azalması, kolay sinirlenme, ölüm düşünceleri, intihar niyetleri hattâ plânları veya teşebbüs1eri... Ağır vak’alarda tabloya melânkolik özellikler de ilâve olur: Şiddetli bir isteksizlik ve keyifsizlik, sabaha karşı muazzam bir sıkıntı ve bunalmayla uyanma, terleme, el ayak titremesi ve çarpıntı gibi endişe belirtilerinin yoğun olması...
Bunlar iki hafta veya daha uzun süredir mevcutsa ve kişinin işine, gücüne, toplumsal ve ailevî hayatına anlamlı derecede olumsuz tesir ediyorsa, artık buna Majör Depresif Bozukluk denir ve tedavi görmesi gereken bir hastalıktır. Evet! Depresyon gerçekten de verem kadar, ülser kadar, bronşit kadar organik bir hastalıktır ve tıbbî tedavi gerektirir. Burada hasta olan organ beyin ve onun yönetimindeki bütün organizmadır. Bir felçten veya beyin iltihabından farkı, beyindeki ârızanın çok daha moleküler ve işlevsel düzeyde olmasından ibârettir. Ayrıca, bu “iki hafta” şartı da tamamen akademik bir husustur; teşhise varmak için ve âcilen tedavi gerektiren durumlarda bu süre şartı aranmaz. Hattâ, son senelerde yapılan araştırmaların da işaret ettiği gibi, tekrarlayan kısa depresyonlar Majör Depresif Bozukluk’tan daha yüksek oranda intihara yol açmaktadır.
Depresyonda beyin hücreleri arasında bilgi alış verişini sağlayan ve bunların hücre içi etkilerini taşıyan maddelerde bir aksama, hatalı çalışma mevcuttur. Son senelerde bu bozukluğun ne olduğu daha da iyi anlaşılmaya başlanmıştır. Depresyon insanın bağışıklık sistemini bozar, T lenfositleri denen savaşçı hücreleri zayıflatır, kanda kortizol hormonu düzeyini yükselterek bağışıklık zayıflamasına yol acar. Dolayısıyla, her türlü bulaşıcı hastalığa ve hattâ kanser gibi habis hastalıklara yakalanma riski de artar.
Depresyonun organizmada yarattığı bu zorlanma yâni stres sonucunda kan yağları artar, yıpranma ve çökme belirtileri ortaya çıkar, migrenden ülsere, astımdan hipertansiyona, alerjiden kolite kadar pek çok psikosomatik hastalık da ya ortaya çıkar ya da azar.
Ayrıca, tedavi edilmeyen depresyon vak’alarında alkol bağımlılığı, işgücü kaybı, muhtelif toplumsal ve ailevî sorunlar, cinsel problemler ortaya çıkar.
Depresyonu olup da farkında olmayanlar var mıdır?
Evet! çok eleştirici üstbenlikleri (süperegoları) olan, zayıflığa tahammül edemeyecek kadar katı, her şeyi mantık ve akılla çizmeye gayret eden, duygularını sürekli bastıran, eğer iş adamı ise işko1ik kişi1erde maskeli depresyona sık rastlanır. Bunlar, durumları çok vahimleşmedikçe, ağlayıp perişan olmazlar; sabah zor kalkmayı yorgunluğa veya uykusuzluğa yorup vitaminler içerler. Çarpıntıları, çeşitli ağrıları, bitkinlikleri ye konsantrasyon güçlüğü sorunları için “alternatif tedaviler”e yönlenir ve maalesef epey sömürülürler. Asabî, gergin ve huzursuz olmalarından etraflarını sorumlu tutup onlara daha çok yüklenir, tam bir kısır döngü içine girerler. Bunların önemli bir kısmı tamamen depresyondan ibâret problemlerini bedensel belirtilermiş gibi yaşayıp fizik tedavi, dâhiliye, nöroloji, beyin omurilik ve sinir sistemi cerrahisi, ortopedi ve benzeri dallardan uzmanlara taşınıp dururlar. Yapılan tetkiklerde ısrarla bir şey çıkmadıkça veya, daha fenâsı, ehemmiyetsiz birtakım şeyler bulunup da her şey ona bağlanınca, gereksiz bir sürü kalp, akciğer, mide, bağırsak ilâçları, ağrı kesiciler, hattâ steroidler verilip bir de bunların yan etkilerinden muzdarip olurlar. Zamanla tam bir hastalık hastası hâline gelirler.
Depresyonun Teşhis ve Tedavisinde Şunlar Yapılır:
Teşhisi ancak deneyimli bir psikiyatr koyabilir, psikologların bu aşamada bir rolleri yoktur. Bir an evvel enerjik bir şekilde tedaviye başlanmalıdır. Tedavinin “olmazsa olmaz” şartı antidepresan ilâçlar ve psikoterapi kombinasyonudur; gerçek bir Majör Depresyon’da sâdece psikoterapinin etkisi hemen hiç yoktur. Biz, tedavide, hem sebep sonuç zinciri üzerinde sonucu en kısa yoldan düzelten ilâçlar vererek depresyonu düzeltiyor, hem de duygularını ifâde etmeyi, ruhsal çatışma ve çökkünlüklerini bedensel belirtiler olarak değil, olduğu gibi yaşamayı öğretiyoruz bu insanlara. Bunun için de muhtelif psikoterapileri, gevşeme ve rahatlama yöntemlerini, uygun vak’alarda hipnoz ve benzeri alternatifleri gerektiği şekilde kullanıyoruz.
Bu gibi gizli, “maskeli” depresyonlara her geçen gün daha sık rastlamaktayız. Modern dünyanın acımasız yarışmacı akışı, zayıflığa veya hataya izin vermeyen acımasız iş dünyası bu tip depresyonlara zemin hazırlıyor. Kezâ, bağımlı, çekingen ve içe dönük yapısı olan kişilerde de maskeli depresyonlara sık rastlanıyor.
Her medenî insanin bir psikiyatrının olması esprisini bizlerin de yavaş yavaş yakalaması gerekiyor. Amerikalıların kullandığı hoş bir espri vardır: “Everybody should have a shrink and a lawyer”, yâni “herkesin bir kafa doktoru ve bir de avukatının bulunması gerekir”. Beden sağlığının temelinde ruh sağlığının yattığını artık herkesin fark etmesi gerekiyor...
The Times gazetesi uzmanlara danışarak vücudun verdiği hastalık sinyallerini derledi.
Eğer aşağıdaki belirtiler bir anda ortaya çıkıp
3 hafta devam ediyorsa doktora danışın!
- AĞIZ YARASI: Damak kanseri başta olmak üzere pek çok kanserin öncü belirtisi olabilir.
- BACAK AĞRISI: Damar tıkanıklığının öncü belirtisidir. Ani kalp krizi ve felç habercisi olabilir.
- DERİ LEKELERİ: İğne ucu büyüklüğünde kırmızı deri lekeleri trombosit eksikliğinin öncüsü olabilir. Lösemiye varan sonuçlar yaratır.
- TIRNAKLARDA DEĞİŞİKLİK: Şekil ve boyutlardaki değişiklik akciğer kanseri habercisi olabilir. En önemli belirtilerinden biri de tırnak çekilmesidir.
- GECE TERLEMELERİ: Stres ve derin endişeden dolayı olduğu sanılan terlemelerin verem veya lenf kanseri habercisi olma riskine karşı doktora danışılmalıdır.
- BALDIRLARDA ŞİŞKİNLİK: Kılcal damarlar içindeki pıhtılaşmanın vücutta dolaşarak akciğerlere ulaşmasıyla ölümcül sonuçlar ortaya çıkabilir.
- YUTKUNMA ZORLUĞU: Genelde stresliyken insanlar yutkunmakta zorlanır. Fakat et gibi tok besinler boğazda kalıyorsa, gırtlak kanseri uyarısı olabilir.
- BENLERİN ARTMASI VEYA BÜYÜMESİ: Özellikle avuç içi veya topukta çıkan benler doktora gösterilmelidir. Deri kanseri riski olabilir.
- GÖĞÜS AĞRISI: Göğsün tam ortasında sıkışma, batma aynı zamanda terleme ve bitkin düşürmeyle devam ediyorsa, kalp krizi geçiriyor olabilirsiniz.
- SIK TUVALETE ÇIKMA: Boşaltım 6 hafta boyunca ishal şeklinde devam ederse, özellikle orta yaş üstü için bağırsak kanseri riski büyüktür.
- GÖZBEBEĞİNDE HALKALAR: İris çevresindeki halkalar kolesterol seviyesinin yükseldiğini gösterir.
- AĞIZ ÇEVRESİNDE BEZE: Bu tip bezeler özellikle de ağrısızsa, lenf kanseri habercisi olabilir.
SES KISILMASI RİSKİ
- SES KISILMASI: Gırtlak kanseri.
- DÜZENSİZ NABIZ: Kalp ritm bozukluğu veya felç.
- KIRILGANLAŞAN KEMİKLER: Kemik erimesi.
- NEFES DARLIĞI: Kalp, zatürre veya kansız.
- VAJİNAL KANAMA: Rahim - yumurtalık kanseri.
- GÖĞÜS BOYUTLARINDAKİ DEĞİŞİKLİKLER VE AĞRILAR: Göğüs kanseri.
- TESTİSLERDE ŞİŞME: Testis kanseri.
- EREKSİYON ZORLUĞU: Kolesterol ve tansiyon sorunu.
KAN BANKASI : ONEMLi:
Degerli Dostlar,
Aklinizda olsun,
www.kanbankasi.gen.tr
isimli internet adresi var,
burada para filan talep etmeden
gönüllü
kan verebilecek insanlarin bilgileri var,
Yararli olacagi düsüncesiyle,
ama ,lazim olmamasi dilegi ile iletiyorum.
Merkez, ülkemizde tedavi maksatlı kullanılan ilaçlar, böcek ilaçları, tarım ilaçları, mantarlar ve çeşitli bitkilerle olan zehirlenmelerden, zehirli hayvan ısırmalarına ve sokmalarına kadar geniş bir yelpazedeki zehirlenmelerde hem halka hem de sağlık çalışanlarına yönelik olarak 24 saat hizmet vermektedir.
Ayrıca, zehirlenmelerde gerekli antidot/antitoksin ihtiyacını da karşılayan Merkeze, ihtiyaç duyulduğunda danışma hizmeti almak amacıyla Türkiye'nin her yerinden
114 numaralı telefondan ulaşılabilir.
Beslenme hesap makinesi TIKLA