'' eğer bir nehirde iki balık kavga ediyorsa,
bilin ki oradan az önce
uzun bacaklı bir ingiliz geçmiştir.''
(kızılderili atasözü)
CB.ASK DANIŞMANI. ASSAM. GN BŞK SN ADNAN TANRIVERDİ PAYLAŞIMI
YİĞİDİ ÖLDÜR AMA HAKKINI YEME
ABD,
İran’ın hatta bölgenin en önemli cesur, bilge adamını, beynini vurdu.
İran, Kasım Süleyman ile bir çok işini hal yoluna koyuyor , ülke çıkarlarını onun aracılığı ile dizayn ediyordu.
Bu durum da Amerika, İsrail, İngiliz’den oluşan Şeytan İttifakının işine gelmiyordu.
Süleymani , benim İçin oldukça önemli ve cesur bir Müslüman’dı…
Allah rahmet eylesin.
Bizim Sünni kesimden marjinal sesler
Kasım Süleymani’yi Amerikan ağzıyla linç ederek onun hunharca katledilmesini sevinçle karşıladı.
Hatta bayram etti.
Adamı tanımadan, neler yaptığını hiç bilmeden,
Şiiliğini öne çıkararak dar düşünce kalıplarıyla
fotoğrafın büyük kısmına bakmadan
mezhepçilik oyununa bir kez daha geldiler.
Yani İslam’ı İslam’la yok etme projesinin alt yapısına bilinçsizde olsa su taşımaya devam ettiler.
Bir:
Oysaki merhum Kasım Süleymani,
Bosna- Sırp haçlı savaşına bizzat katılarak
Merhum Aliye İzzetbeğoviç’in fiili olarak yanında yer almış, Bosnalı gençleri Eğit - Donat projesiyle
direnişin zaferle sonuçlanmasına neden olmuştu.
Kasım Süleymani,
Bosna’da fiili olarak hem silah yardımında bulunmuş,
hem de Bosnalı gençleri eğiterek
Avrupa’nın ortasında Müslüman bir ülkenin yok olmasını önleyenler arasında önemli bir yer edinmişti. .
Kaldı ki Bosnalılar, yani Boşnaklar Sünni,
Kasım Bosna destanı’nın önemli isimlerinden Şii’ydi
İKİ: Aynı Kasım Süleymani,
Mısır’da yine İhvan-ı Müslimin saflarında yer alarak Merhum Şehit Lider, Muhammed Mursi için
canla başla mücadele etmiş, hem fiili hem de maddi desteklerde bulunarak önemli organizasyonlara imza atmıştı. Hatta;
Mursi’nin cezaevinden kaçırılmasına Hamas ve Hizbullah direnişçilerine yardımcı olması dikkat çekmişti.
Rahmetli Mursi’nin Mısır’da yargılanmasının nedenlerinden biri de İran Devrim Muhafızları ile işbirliği içerisinde olmasından dır.
Sisi, Mursi’yi; Kasım Süleyman’la yan yana, işbirliği içerisinde olmasından dolayı kendi kamuoyu önünde sıkıştırıyordu.
Özetle: Şehid Mursi’nin yargılanma nedenlerinden
bir maddesi Kasım Sülayman’dı.
Hal böyleyken Kasım, Şii …
İhvan-ı Müslümin ve Mursi Sünni idi.
ÜÇ: 15 Temmuz hain darbe girişiminde
Kasım Süleyman yine sahnedeydi,
hain darbe girişiminin püskürtülmesinde
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uyarılması,
korunması, istihbarat girişimleri, aklınıza ne gelirse
her türlü olayın içerisinde aktif rol alarak
önemli bir mesafe kat edilmesine neden olmuştu.
Darbe savuşturulmuştu.
Merhum Kasım Süleymani ,
o süreçte bir çok insan inlerine saklanırken
o adam gereken her şeyi yapmıştı.
O gece Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu,
gece boyu İranlı mevkidaşı ile 6- 7 defa görüştüğünü kendisi açıklamıştı.
Nitekim darbe girişimini ilk kınayan,
Türkiye’nin seçilmiş hükümetinin
yanında olduğunu söyleyen
ve de gereken neyse yapabileceklerini ifade eden
ilk ve tek ülke İran’dı.
Hatta Kasım Süleymani komutasındaki İran Devrim Muhafızları’nın sınırda teyakkuz halinde olduğu bile söylenir.
Bu durumu bence
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan çok iyi bilmekte lakin uluslararası konjonktür gereği belki açıklamamaktadır.
CNN Türk’te Ahmet Hakan’ın programında sayın Cumhurbaşkanı bana göre satır aralarında mesajını vermiştir.
Nitekim Türkiye Sünni bir devlet,
Sayın Recep Tayyip Erdoğan’da Sünni’dir.
DÖRT:
Kasım Süleyman
tüm Müslümanların yıllardır kin güttüğü
ama bir türlü başaramadığı
İsrail’e yenilgiyi tattırarak
haddini bildiren Hasan Nasrallah’ın en yakın arkadaşıdır. Lübnan- İsrail 33 ler savaşında Hizbullah Lideri Hasan Nasrallah ile birlikte İsrail’i perişan etmiş yüzlerce Müslüman’ı esir kamplarından kurtarmış ve yine 500’e yakın İsrail Askerinin ölmesini sağlayarak İslam Coğrafyasının yalnız olmadığının mührünü bu büyük cihatta vurmuştur. Kasım Süleymani ömrünü Filistin davasına adamış, Filistin’in her karış toprağında alın teri olan bir kahramandı. Ona sorduklarında; İsrail’in yeri- toprağı neresidir dendiğinde ‘’ Filistin’de İsrail’in bir karış toprağı yeri yoktur, İsrail’in yeri cehennemin dibidir’’ diyerek her platformda haykırmıştı. Merhum Kasım Süleymani’nin bu durumunu en iyi ve yakından bilen isim ise Hamas Lideri, İsmail Haniyye’dir. Haniyye, Tahranda cenazeye katılarak ’’Kasım Süleymani Filistin- Kudüs Şehididir diyerek hüngür hüngür ağlamıştır. Nitekim Filistin Sünni, Nasrallah ve Kasım Süleymani Şii’dir.
Kasım Süleymani, bir görev ve misyon adamıydı. İslam Coğrafyası’nın her bir yerinde onun izlerini görmek mümkün. Afrika’sından Asya’ya, Ortadoğu’dan Avrupa’ya, Uzakdoğu’ya her nerede bir Müslüman zulme uğramışsa, Kasım Süleyman o bölgeye görevli olarak gitmişti. Amerika ve İsrail’in korkulu rüyası olan Kasım’ın öldürülmesi , şeytanları mutlu ederken mezhepçiliğe sığınarak aynı mutluluğu paylaşan bizdeki zavallılara ne oluyor.
Oturdukları yerden nutuk atarak ahkam kesip hayatlarında hamaset yapmaktan başka bir iş yapamayan, insanları, Müslümanları fırkalara ayırarak kendi konumu ve kasalarını doldurarak yumuşak koltuk ve malikanelerinde yatanlar, Kasım Süleyman’ı anlayamazlar. Batı Emperyalizminin servi s ettiği birkaç fotoğraf ve yayınla İsrail, ABD ve İngiliz’in Mezhep ayrıştırması ve çatışmasının alt yapısına destek olanlar ne yapmak istiyorlar. Mezhebiniz, Meşrebiniz sizin olsun. İslam’ı İslam’la yok eden Emperyalizmin değirmenine su taşımayı bırakmazsanız yarın taşıdığınız o su, sel olur sizi de o rahat yataklarınızda malikanelerinizde boğarak helak eder.
Farkında değil misiniz? Bu gün Amerika, İsrail Ve İngiltere bizlerden daha çok Mezhepçidir. Hatta Mezphepçiliği bile elimizden almışlar. Onlar; bizlerden çok daha Sünni, Şii, Vahhabi, Dürzi, Alevi ve Nusayri’dir.
Öyle acınacak durumdayız ki; Bölgemizde kendi meşrep ve mezhebimizden olmayan birilerinin başına bir iş gelse tıpkı Batılılar gibi zil çalıp oynuyoruz. Öyle vahim durumdayız ki; Cihat alanımız Küfür diyarları yerine kendi din kardeşlerimiz oldu. Küfür ehlinden çok kendi kardeşlerimizin yok olması için adeta çaba sarf ediyoruz. Maalesef bizi bu noktaya getirdiler ve başardılar.
Başardılar … Koca İslam Coğrafyasını Sünnistan, Şiistan, Nusayristan, Kürdistan,Vahhabi ya da Selefistan diye bölüp pörçük parçaladılar. Neydi plan; Böl, Parçala Yut … Sağlamasına bakalım; Suriye, Irak, Libya, Sudan, Yemen, Afrika ve diğerleri…
Devlet aklı asla sizin gibi düşünmüyor. Sayın Tayyip Erdoğan, Tahran’ın göbeğinde Ayetullah’ların gözlerine bakarak ben ne Sünni ne de Şii’yim ben Müslüman’ım demiş, büyük mesajı vermişti. O günlerde bizim marjinaller yine ayaklanmıştı. Elbette sayın Cumhurbaşkanının sözleri mezhepsizlik değildir. Elbette hepimizin mezhebi vardır. Sorun Mezhepçiliktir. Keza Erbakan hocamız da; ‘’seni iktidardan indiririz’’ diye tehdit eden ABD’ye karşı çıkmış hükümetini kaybetmesi pahasına onurlu bir duruş sergilemişti. Neydi tehdit? ‘’ İran’a gitmeyeceksin, İran’la ticaret yapmayacaksın’’... Rahmetli Hoca ilk ziyaretini İran’a, ticaret hacmini ise zirveye çıkararak mesajını vermişti.
Bu bölgede 2 ciddi devlet olduğu herkes tarafından bilinmektedir. İstisnalar hariç diğer İslam ülkeleri uşak pozisyonunda devletçiklerdir. İran ve Türkiye kim ne derse desin Emperyalizme ( Amerika İsrail ve İngiltere ) şeytanına karşı direnen 1000-3 bin yıllık geleneği olan 2 devlettir. İşte bizim zavallıların çözemediği konu budur. 500 yıldır ciddi manada 1 tek sorunumuzun bile olmadığı en iyi ticaret yaptığımız, yan yana kardeşçe yaşadığımız dünya platformunda sürekli birbirimize destek verdiğimiz İran’la bizi birbirimize düşürmek şeytan ittifakının planıdır. Bunu başaramayan şeytan İttifakı çıldırma noktasına gelmiş, son hamleyi Mezhepçilikle yani Sünni - Şii çatışması çıkarmakla denemeye başlanmıştır. İşte her iki devletin aklı bu tezgaha gelmemektir. Ama maalesef taşeronlar eliyle bu vahim plan sürekli ısıtılmaktadır. Ama devlet aklı asla bu oyuna gelmeyecektir. Çünkü her iki ülkenin de devlet vizyonu, planları çok iyi bilmektedir. Bir de: ABD için Sünni kanı muteber olsaydı bölgemizde milyonları aşan suni kanını dökmez özellikle 70 yıldır Filistinlilerin kanlarını içen Siyonist İsrail'i her daim arkalamazlardı. Ayrıca , mümkünse şunu da unutmayalım: FETÖ elebaşı Fetullah Gülen , ‘Ahirette Cennet'e giden yol İran'ın içinden geçse oraya gitmem’ derken, aynı kulvarda koştuğunuzun farkında olun.
Son söz: Kasım Süleymani üzerinden ayrıştırma projesi için Batı ile aynı cenahta koşuyorsunuz… Bırakın bu işleri… Fotoğrafın büyüğüne bakın … İslam’la İslam’ı yok eden projeye zemin hazırlamayın. Emperyalist algılara savrulmayın. Aksi takdirde hepimiz helak oluruz
CEMİL ÖĞÜTCÜ
06/ 01/2020
SN BŞK
ISLAM ÜLLKELERİ ARASI ASSAM ETKINLIKLERINIZI KUTLAR,
DEVAMINI DILER ;
KARANLIKLARI AYDINLATACAK
ANALIZ VE GÖRÜŞLERINIZİN
DEVAMINI BEKLERIZ
SAYGILARIMIZLA
Abdurrahim BARIN
Gn Bşk
Türkiye Ulaş İş
''eğer bir nehirde iki balık kavga ediyorsa,
bilin ki oradan az önce
uzun bacaklı bir ingiliz geçmiştir.''
(kızılderili atasözü)
kızılderili amcamlar işi çoktan çözmüşler
Ayetullah Munteziri'nin Hâtırât'ında
çok mühim bir gözlem
(C.I, s.82):
“Osmanlı Devleti
kudretli ve de mühim bir devlet olduğundan İngilizlerin bu devleti parçalama,
tasfiye etme kararları vardı.
Tahran'daki Osmanlı Sefareti'nin yakınında
bir mescit bulunmaktaydı.
Ekserisi sünni mezhebinde olan sefaret görevlileri çoğu zaman sabah namazlarını
o mescidde kılıyor sonra işlerine gidiyorlardı.
Fakat söz konusu bu camide bir hafız,
bir kasidehan peyda oldu
ve her sabah namazdan sonra 'Rövzey-i Hazreti Zehra' okumaya başladı”.
Bizde kaside, mevlit, naat, mersiye gibi
bazı dini günlerde okunan metinlerin
bir benzeri olan bu rövzelerin
sadece Hz. Fatıma'nın vefatında okunanına
İran'da bu ad verilir.
Bazı mersiyehanlar
bunu yüksek sesle okurlarken
bu arada güya
Hz. Fatıma'nın düşük yapmasının
müsebbibi olarak gördükleri
Hz. Ömer'e beddua da ederlerdi.
Neyse ki 2015'te Hamaney'in verdiği bir fetva ile
bu merasim bugün yasaklandı.
Munteziri şöyle devam ediyor;
“Cemaatten birisi
sadece yılda bir kere
okunma adeti olan bu mersiyeyi
bu adamın mütemadiyen her sabah
aynı mescidde okumasına
bir anlam veremedi ve bir gün ona;
'Sen başka rövze bilmez misin,
her gün aynısını okuyup duruyorsun?'
diye sordu.
Adam 'Başkalarını da bilirim' dedi.
Bunun üzerine;
'Peki o zaman
neden her gün hep bu rövzeyi okuyorsun?'
diye sorunca o mersiyehan;
'Bu işi bana birisi sipariş etti.
Yarım tümen karşılığında
her gün
sadece bu rövzeyi burada okumamı istedi,
ben de öyle yapıyorum' der.
Bunun üzerine
bu işten daha da kuşkulanan cemaatten o kişi;
'Peki bu işi sana kim sipariş etti?' diye sorar.
Adam caddenin karşısındaki bakkalı işaret eder.
Adam hemen o bakkala gider
ve neden böyle bir şey istediğini kendisine sorar.
Aldığı cevapla meselenin aslı anlaşılır:
'Valla doğrusunu söylemek gerekirse
bunu kendim istemiş değilim.
Dükkanıma
şu ilerideki bahçeli binadan gelen bir beyefendi
o mescidde
her gün
hep bu rövzeyi okutturmam için
bana gün başına 2 tümen teklif etti.
Ne yalan söyleyeyim
ben de 1.5 tümenini kendime tutup
yarım tümenini o mersiyehana vererek
bu işi ayarladım.
Adam bu sefer;
'Bana o binayı bir gösterir misin?' diye sorar.
Gider bakar ki kapısında
İngiltere Sefareti yazıyor.”
Munteziri meseleyi şöyle noktalar;
“İşte kardeşlerim
Şii-Sünni arasındaki ihtilaf ateşi
her gün daha kızışsın diye
böyle projeler yaptılar ve hala yapıyorlar”.
Bugün sabah akşam sahabeye söven
bazı gulât-ı şii tv kanalları var.
Yayın merkezleri Londra.
(Bu arada bu kanalların Tahran büroları kapatılmıştır).
Diğer taraftan
“Şiiler Yahudi'den beterdir
ve onları öldürmek sevaptır”
diye yayın yapan başka bazı gulât-ı
sünni tv kanalları var.
Onların da yayın merkezleri Londra.
İlginç değil mi sizce?"
Abdullah Yıldız