kooperatifin Türkiye'de faal çalışan
tek üretici birliği
olduğuna dikkat çeken Tuncer,
bu konuda haldeki diğer komisyonculardan ayrı tutulmaları gerektiğini savundu.
Tuncer,
toptancı hallerinde bulunan
toplam işyeri sayısının
en az yüzde 10'unun
üretici örgütlerine ayrılmasının
yasal zorunluluk
olduğunu hatırlatarak
"Bu yasa uygulanmadığı gibi,
bir de zorluklarla açtığımız işyeri
kapatılmak isteniyor.
Bu yasanın pratikte uygulanması zor
çünkü kanunun uygulanması
belediyelere verilmiştir.
Üretim bölgelerinde
birlik yapılanmasına karşı olan
aracıların çoğu
belediyelerde meclis üyesi yada encümen üyesi.
Bu nedenle birliklere engel çıkartıyorlar"
iddialarında bulundu.
Toptancı halleri mafyanın elinde
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sebze fiyatlarıyla ilgili çıkışına destek geldi. Adrasan Tarım Kalkınma Kooperatifi Başkanı Öcal Tuncer, hallerin mafyanın eline geçtiğini iddia etti
Tarla ile tezgah arasında astronomik fiyat farklılığı nedeniyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Tarlada domates bir lira ama geliyor buraya, sekiz liraya kadar çıkıyor. Arada olanlar kimler? Aracı-tefecilere lanet olsun" eleştirisine çarpıcı destek geldi. Türkiye'nin ayakta kalabilmiş ender üretici birliklerinden Antalya'nın Kumluca ilçesindeki Adrasan Tarım Kalkınma Kooperatifi Başkanı Öcal Tuncer, Erdoğan'ın lanetle andığı aracıların, hallerdeki mafyalaşmış yapı olduğunu iddia etti.
KURULAN İLK BİRLİKLERDEN
İstanbul'da kömür ve kaynak suyu alanlarında faaliyet gösteren bir işadamı olan Tuncer, emeklilik dönemini geçirmek için geldiği Adrasan'da önce komisyonculuk yapmaya başladığını ve Türkiye'nin ilk üretici birliklerinden birini 2012'de kurduğunu söyledi. Adrasan Tarım Kalkınma Kooperatifi, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'ndan 2014'te üretici örgütü belgesi aldı. Başkan Tuncer, İstanbul başta olmak üzere büyük illerde hallerde yer bulamadıkları için İstanbul Kartal'da 8 dönüm arazi üzerinde 40 dükkandan oluşan bir hal kurduklarını belirtti.
İKİ KEZ HAL BASILDI
Üreticinin ürünlerini tüketiciyle aracısız buluşturması için Maltepe, Tuzla, Pendik, Kaynarca ve Cevizli'de perakende satış yapan manavlar kurduklarını da vurgulayan Tuncer, ancak sonuca ulaşamadıklarını anlattı. İstanbul'daki halcilerin konuyu Tarım Bakanlığı ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'na şikayet ettiklerini ifade eden Tuncer, "Ancak üretici birliklere hal dışında satış izni verildiğini belirten bakanlık şikayetleri reddetti. Kızılca kıyamet ise bundan sonra koptu. Önce tehdit ettiler. Ardından şiddete başvurdular. 6 ay içerisinde iki kez Kartal'daki merkezimize gelip baskın yaptılar. Biz de tası tarağı toplayarak Antalya'ya dönüp Kartal depomuzu kapattık" dedi.
TEHDİTLER YILDIRIYOR
Öcal Tuncer, yasada yer alan 'hallerin yüzde 20'si üretici birliklerine ayrılır' maddesi uyarınca İstanbul, İzmir, Ankara ve Eskişehir hallerinde dükkan talebinde bulunduğuna dikkat çekti. Tuncer, "İhaleye girmememiz için tehdit edildik. İhaleleri aldıktan sonra da tehditler devam etti. Tehditler nedeniyle İstanbul Bayrampaşa Hali'ndeki dükkanımızı 6 aydır açamıyoruz. Ankara Toptancı Hali'nde de dükkan aldık. Ama yine tehditler nedeniyle geri çekildik. Piyasadaki fiyatların yarı fiyatına ürün sattığımız için diğer halciler tarafından istenmedik" diye konuştu.
110 DÜKKANA BEDEL SATIŞ
İzmir Toptancı Hali'nde ise aldıkları dükkanda Ekim ayında faaliyete başlandığını açıklayan Tuncer, şunları söyledi: "Kasım ayında bin 33, Aralık ayında bin 550 fatura kesti. 2 ayda 527 bin liralık işlem yapıldı. Bu tutar halin toplam faturasına yakın. Devletin büyük vergi kaybı olduğu İzmir'de ortaya çıktı. 2 ayda bir dükkanda haldeki 110 dükkanın kestiği kadar fatura kestim. Çünkü firmalar fatura kesmiyor. Ekonominin büyük bölümü kayıt dışı. Türkiye genelinde sebze meyvenin ticari hareketi 100 milyon lirayı buluyor. 10-15 milyon lira arasında bir vergi kaybı var."
Devlet aracılardan haberdar
YAŞAR GÖKDEMİR
Antalya’da kurulan Adrasan Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Kumluca Üretici Örgütü Başkanı Öcal Tuncer sebze ve meyve üreticileri örgütlerinin yaşadığı sorunları BirGün’e anlattı. Vergi kayıp kaçaklarının korkunç derecede olduğunu belirten Tuncer, sebze ve meyve piyasasında net 20 milyar dolara yakın kayıp kaçağı olduğunu söyledi. Tuncer, “Şu anda Türkiye’de halkın ucuz sebze ve meyve tüketme şansı sıfır çünkü bunun en büyük ayağı bu aracıların devlet tarafından korunması, devletin de bunu istemesidir, buna rağmen halkın kandırılması devam ediyor” ifadelerini kullandı.
Aracılar devletin bilgisi dahilinde
Aracı sistemi ile ilgili sıkıntılarını aktaran Tuncer konuşmasına şöyle sürdürdü: “Komisyoncu, tüccar, sinsar dediğimiz insanlar var aralarda… Biz üretiyoruz, götürüyoruz, götürdüğümüz zaman önce komisyoncu yüzde 18 kesiyor. Komisyoncudan sonra tüccar geliyor, tüccar götürüyor İstanbul’da hale, kabzımala, kabzımal alıyor pazarcıya, pazarcı vatandaşa… Aradaki aracıların tamamı vergiye tabii, yani hepsi devlet tarafından bilinen insanlar. bunlar her el değiştirdiğinde devlet bunlardan vergi alıyor, stopaj alıyor, KDV alıyor. Bu şartlarda aracıyı kaldırma şansı yok. Çünkü bunu özellikle devlet istiyor.”
Kooperatifler desteklenmeli
Üreticilerin yaşadığı sorunların çözümü ile ilgili açıklamalarda bulunan Tuncer, Yeni Hal Yasası’nı geçirmeleri gerektiğini söyledi. Kooperatifleri devletin desteklemesi gerektiğini belirten Tuncer konuşmasını şu şekilde sürdürdü, “Devletin kooperatifçiliği kalkındırması lazım hem maddi hem manevi anlamda… Kapalı olan hukuki yolların açılması lazım… Türkiye’de 9 bin 990 tane hal var belediyelere ait… Bu hallerin yüzde 99’u belli grupların elinde, kendi malını kamyondan indiremiyorsun, o parayı vereceksin, istersen indir. Belediye bunların hepsini biliyor ama hiç müdahale etmiyor.”
Hallerin yasal durumları hakkında açıklamalarda bulunan Tuncer, Gümrük Bakanlığı’nın 2010 yılında Yeni Hal Yasası’nı çıkardığını söyledi. Bu yasada en büyük hatanın hallere işletme yetkisinin belediyelere verilmesi olduğunu belirten Tuncer, “Bakan’a da söyledim, hallerin işletme yetkisini belediyelere verdi, o gün kanunu orada öldürdü zaten. Özel bir birim olması lazımdı sadece haller ile ilgili, bu çok önemli. Oy kaygısı olmayan, derdi belediyecilik olmayan, hal işletecek özel bir birim olması gerekiyordu. O birim olsaydı bu işlerin yüzde 90’ı çözülmüş olacaktı” diye konuştu.