|
YÜKSEK MIMAR ÇELIK ERENGEZGİN
ÜLKEMIZIN ILERI GÖRÜŞLÜ.
ÖNCE INSAN
ÖNCE ÇEVRE
ÖNCE GÜNEŞ VE ENERJI
DİYEBİLEN
KENDI KENDINE YETEBİLEN
GÜNEŞ. EVLERI
GÜNEŞ YAŞAM MERK LERİ
FIKRININ SAHIBI
YAŞAMA GEÇIREN
MÜTEVAZİ. BILIM INSANIMIZ
CAMİLER, KENDİ ENERJİSİNİ ÜRETECEKMİŞ BUNDAN BÖYLE..
7 Ocak 2017
Dünkü haber şöyle:
Türkiye genelindeki camilere standart getiriliyor. Artık camiler kendi enerjisini üretecek, kullanım suyunun geri dönüşümünü sağlar hale getirilecek. Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez ile Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, “Cami Standartları Projesi” için bir araya geldi.
KENDİ ENERJİSİNİ ÜRETECEK
Bakanlıkta gerçekleşen toplantıda, camilerin medeniyete yakışır ve günümüz ihtiyaçlarını da karşılayacak şekilde imar edilmesi kararlaştırıldı. Artık camiler kendi enerjisini üretecek, kullanım suyunun geri dönüşümünü sağlar hale getirilecek. Yapılacak mevzuat düzenlemeleri ile camilerin sadece bir ibadet alanı olmaktan çıkarılıp hayatın merkezi ve toplumun her kesimi tarafından kullanılan fonksiyonel yapılar haline gelmesi sağlanacak.
ÇOCUK OYUN ALANI
Bu kapsamda camiler, kadınlar, çocuklar, gençler, yaşlılar ve engellilere hitap edecek, sosyal ve kültürel ihtiyaçları karşılayabilecek şekilde olacak. Camilerde çocuk oyun alanı, misafirhane, seminer salonu da bulunacak. ( Kaynak:Star )
ŞİMDİ SÖZ BİZİM !..
Sevgili dostlar, bir kocaman günaydın daha.. Jeton düşme yılındayız galiba.. “BİR PİŞMANLIK !” demiştik dünkü paylaşımda. Etti art arda; “İKİ PİŞMANLIK !..” Aşağıda vereceğim makâle linklerine göz atarsanız, 2000 yılından başlayarak, İslâmiyet’e göre ibadet mekânının nasıl bir yer olması gerektiğini mimarca anlatan, yani on yedi yıl önce yazdıklarımdan sonra, 2012 ve 2013 yılında projelendirdiğim ve iki görselini sunduğum camilerin başına gelenlerin ardından, Diyanet İşleri Başkanlığına 2015 yılında yazdığım, “daha ne bekliyorsunuz” anlamındaki “Bir Diyanet Serüveni” başlıklı olan ve bir satır yanıt alamadığım makâlemi bulacaksınız.. Daha ne yapabilirdik ki ?..
Evet, galiba farkındalık yılındayız !.. Yoksa olana bitene gizli bir katkımız olmasın ?... Ne dersiniz ?.. Şaka bir yana, en azından “doğru olan budur !” diyerek projelendirdiğim iki cami projesine ilaveten, beş altı makale ile;“ben görevimi yaptım, nasıl olacağını gösterdim ve artık bütün dünya biliyor” diyebildikten sonra, biraz sabırla neleri değiştirebileceğimize bir örnek daha vermiş olduk galiba !..
Sıra; Güneş Evlerimizde, Güneş Okullarında ve Güneş Köylerimizde.. Ümitsizlik yok !. Hepsini hayata geçireceğiz inşallah ve bu muhteşem ülke değişecek.. Tartışmasız, kavgasız ve kansız !.. Evet, biz işimize odaklanalım.. En kestirme ve kalıcı yöntem budur.. Siyaseti; konuşmayı sevenlere bırakalım ve UEEB’yi bilimsel ve eylemsel çizgisinde korumaya devam edelim derim.. Önce biz değişirsek, yani “dedikleri gibi yaşayanlar ve üretenler” olabilirsek, bu akılcı ve kalıcı değişimi herkes talep edecektir.. İşte o günkü siyasiler de, “kendisine yetebilmeyi öğrenen” bir ülkenin yöneticileri olarak; “ben de böyle yaşamak istiyorum !” demeye başlayan tüm vatandaşların isteklerini yerine getirmeye çalışacaktır. Çünkü başka çareleri kalmayacaktır !.. Artık satabilecekleri, yani bizi köşeye sıkıştırabilecekleri bir şey kalmayınca da dünyada, “söz geçirilen değil, sözü dinlenen !..” bir ülke olabileceğimizi tahmin etmek, sanırım hiç de kehânet olmayacaktır..
Tekrar soruyorum sevgili dostlar “NE DERSİNİZ ?”..
Çelik Erengezgin
533-300 44 24
www.erengezgin.net
MAKÂLE LİNKLERİ :
11-02-İBADETiN MEKÂNI 22 Ocak 2000 http://erengezgin.net/yazilar/011_ibadetin_mekani/02_ibadetin_mekani.doc
03-103-ENERJİ EKOLOJİ ve İSLAM 9 Kasım 2012 http://erengezgin.net/yazilar/03_enerji_ve_ekoloji/0103_enerji_ekoloji_islam.doc
15-54-ÇAMLICA CAMİİ-23 Kasım 2012 http://erengezgin.net/yazilar/015_serzenisler/054_camlica_camii.doc
Mm
03-104-BU CAMİ KENDİ ENERJİSİNİ ÜRETECEK 7 Mart 2013 http://erengezgin.net/yazilar/03_enerji_ve_ekoloji/0104_bu_cami_kendi_enerjisini_uretecek.doc
16-03-SAYIN BURHAN KUZU- 10 Ekim 2013 http://erengezgin.net/yazilar/016_oneriler/03_sayin_burhan_kuzu.doc
11-06-Hürriyet haber CAMİ 23 Kasım 2013 http://erengezgin.net/yazilar/011_ibadetin_mekani/06_hurriyet_haber_cami.doc
19-07-BİR DİYANET SERÜVENİ 25 Ekim 2015
http://erengezgin.net/yazilar/015_serzenisler/059_bir_diyanet_seruveni.docx
GÜNEŞ KÖYÜ HAKKINDA HERŞEY
2
“Değerli dostlar,
Aşağıda; farklı platformlarda oluşan paylaşım ve sorgulamalarda ortaya çıkan tereddütlerin ve soruların bir kısmına yanıt vermeye çalıştım.. Ve bu yolun yolcuları olmayı göze alacak olan herkesle paylaşmak istedim..”
GÜNEŞ KÖYÜ ADINA BEKLENTİLER
ve ÖNERİLER..
7 Şubat 2017
1- Bu köye yerleşenler halihazırdaki tüm yaşantısını terk ederek mi gelecekler ? Bir mühendis, eczacı, ticaret yapan vs...
Öyle bir ön şart düşünülemez.. Böylesi keskin dönüşleri dayatmak veya, iyi bir temenni olsa da, parayı ortadan kaldırmak gibi radikal “ön koşullar” önermek, bu projeyi başlamadan bitirmek olur.. Her aileye uygun bir adaptasyon süresi verebilmek ve süreci göze almak gereokir.. Peşin kurallara değil, topluca alınması gereken kararlara imkân sağlamak gerekir. Sağlıklı bir başlangıç, bir iki yıl içinde kendi çekim alanını yaratacak ve yeni katılımlar sağlayacaktır.. Öncelikle, değerli hanımefendilerle bir konsensus oluşturarak işe başlanmasında yarar görüyorum.. Onların gönüllü olarak dahil olmayacağı böyle bir yaşam, hayâl bile edilemez !..
2- Her ne kadar kendi kendine yeteceğini düşünsek de, mecburi ihtiyaçlarımızı nasıl karşılayacağız? Bir emekli maaşımız ya da hazırda bir kira gelirimiz yoksa, örneğin bebek bezini nasıl alacağız?
Orada yaşamak, inzivaya çekilmek değildir. Ayrıca orasının dağın başında bir köy olması da zorunlu değildir.. Yani postacının haftada bir geleceği bir köyden bahsetmiyoruz.. Bu bir Güneş Mahallesi de olabilir. Uygun bir arsada üç beş kafadar ailenin bir araya gelmesi ile de başlayabilir.. Yani kentin hemen kıyısında da yer alabilir.. Böylece, mevcut vahşi kentlerimize de en sağlıklı büyüme stratejisini örnekleme şansı verir.. 03-93-KENTSEL DÖNÜŞÜM 18 Aralık 2011 başlıklı yazımı okuyunuz lütfen..
3. Organik beslenerek ve sağlığa zararlı olmayan malzemelerle doğa ile iç içe yaşasak da, maalesef hepimiz, şimdiye kadar yaşadığımız ömrümüzde çoktan zehirlendik. Hepimiz birer diyabet hastası, birer kalp hastası ya da kanser hastası olma adayıyız. Sağlık güvencemizi, sağlık masraflarımızı nasıl karşılayacağız ? Aramızda; sağlık sorunları nedeniyle yatalak olup çalışamayan, üretemeyen, bahçesine bakamayan olursa ne olacak?
Kentte yaşarken ne oluyorsa, hangi çareleri buluyorsak öyle olacak. Ama görüldü ki, bu yaşamsal gereksinimlerinizi çok daha sağlıklı ve ucuz, hatta bence bedavaya bile karşılayacaksınız.. Giderek sağlıklı üretim alanları yaratıldıkça, ve sattığınız enerjinin karşılığını da aldıkça, yepyeni gelir kaynaklarına sahip olacaksınız.. Üçte birimiz kadar güneşe sahip olan Almanya bunu beceriyor. Adı da “ikinci emekli maaşı”dır. Bizim neyimiz eksik ?..
Tüm hastalıklar zihinsel kabulle başlar ve defedilir ancak. Böyle bir alanda sürdürülebilecek dingin yaşamın, ( somut örneklere bakarak söylüyorum ) hastalıkları da önleyebileceğine inanıyorum.. Belli bir kapasiteye ulaşılınca da; özel bir sağlık ocağı, hatta yaşlılar ve kimsesiz çocuklar için bakım ve eğitim alanları bile düşünülebilir.. Kentten bir gurup insanı bir açık hava hapishanesine taşımaktan bahsetmiyoruz.. Elbette bu bir adaptasyon sürecidir.. Ama eminim ki, erken kalkan yol alacaktır..
4. Çocuklarımızın eğitimi ? Tamam köy enstitüsü müfredatı benzeri yaşayarak öğrenme elbette harika ama mevcut sistemde sınavla girilen üniversitelere giriş için yeterli sınav başarısını gösterebilecekler mi ? Maalesef, kendimden biliyorum, yarış atı gibi hazırlanmadan Türkiye’de bilim öğreten üniversitelere girebilmek pek mümkün değil.
O üniversitelerde nasıl bir “bilim eğitimi !..” verildiğini 50 yıldır bilenlerdenim.. Üniversite, geçilmek zorunda olan bir tünel değildir.. Adeta, kura çekerek katıldığı mesleğe sahip olduğunu zanneden bir üniversite mezunumuzun % 90 oranda devlet memuru olabilme şansı dışında hiçbir vasfı olamamaktadır.. Maalesef, tüm kapıları yabancı dayatmalara açık bırakılan ve en az 70 yıldır yürütülen, bir; “vasıfsız eleman” politikasının sonuçlarını yaşamaktayız.. Biliyorsunuz; bir aklı evvel çıkıp, “bize orta sınıf eleman lazım.. Dahi çıkmaz aramızdan” diyebiliyor o yüzden.. Zihnen çökertilmiş bir siyasi örnek olarak !.. Farklı bir eğitim adına, ülkemizde de dünyada da hayli olumlu uygulama var.. Bu konuda ÇAY TV’de Gültekin hoca ile yaptığımız programları da izleyin lütfen.. ( www.caresizsiniz.org )
Evet, bir yarış atınabile; düşünmemesi, sadece emre uyması öğretilir.. O yüzden, sadece iyi bir binicisi varsa başarılı olur. İşte bu kısır döngüyü kırmaktır asıl amacımız... Hemen yarın mı ?.. Hayır.. Ama yarın başlarsak, belki hemen öbür gün !..
5. Meselâ devlet memurları, yakındaki il ya da ilçe merkezinde çalışmaya devam edecek mi? Çalışırken aynı zamanda köy üretimine katkısı olabilecek mi?
Daha niceleri var...
Elbette çalışabilecek. Kendi ürettiğimiz enerji ile çalışabilen ve ücretsiz ulaşım sağlayacak araçlarımız gün boyu ring seferler yapabilecek.. Hayattan kopmaktan değil, onu anlamlı ve sağlıklı kılmaktan, zenginleştirmekten bahsediyoruz.. Köylerimizi, tüm nüfusun % 8’i kadar kalmasını gelişmek zanneden üstün zekâlıların aksine, kentsel kısır döngüye nefes aldırmaktan, yeniden hayat kazandırmaktan, sağlıklı gelişmekten, yani aslında “hayatta ve ayakta kalabilmek için” tek çaremizden bahsediyoruz..
Üretime herkesin mutlaka katkısı, Allah’ın emri değil. Fikren katkısı ve o işi yapabilecek elemanlara üretim payı vererek iştiraki, yeterli olabilecektir. İnanın; bakkal, manav alışverişinden çok daha ucuza gelecek ve hiç sağlık riski de taşımayacaktır bu alışveriş.. Üretim fazlamız, yıllar sonra değil, hemen ertesi yaz oluşabilecektir üstelik..
“Cepten yemek”, yanlış bir tabir olur.. Kentsel yaşamda, “ömrümüzden yemekte olduğumuzu” unutmamalıyız.. Teorik olarak yaşamsal maliyetin aynı olacağını düşünsek bile, insanca, sağlık ve deprem riski de taşımadan yaşayabiliyor olmanın bedeli ile yan yana koyduğumuzda göreceğimiz tablo, kararımızın doğru olacağıdır.. Bu yaşam tarzını 33 yıl denemiş ve binlerce insanla paylaşmış bir büyüğünüzün bilançosundan bahsediyorum sizlere..
Evet, bu yaşam biçimi, emrivaki ile değil, peyderpey girecektir hayatımıza ve önce bizi ve çocuklarımızı sonra da ülkemizi değiştirecektir. Belki de yıllar sonra, “ülkemizin selâmeti için, bundan böyle tüm yeni yerleşkeler, kendisine yetecek şekilde planlanacaktır !” benzeri, bizleri üçüncü kez şaşırtacak bir gazete haberi ile karşılaşabilecek ve “ÜÇÜNCÜ PİŞMANLIK” başlığı ile bir yazı daha kaleme alacağız.. Belli mi olur ?...
Elbette, aklınıza takılan yeni sorularınızı da bekliyor olacağım.. Çünkü, önce bizler yürekten inanmalıyız olması gerekene !.. Yeter ki sorunuz ve talebiniz olsun dünyadan !.. Hak ettiğimiz yaşamın, gökten zembille ineceğine değil, gayretle kazanılacağına inanmalıyız..
Sevgili dostlar, sanırım bir fırsat yaratıp, tüm bu konuları farklı gruplarla ve farklı zamanlarda masaya yatırmakta fayda var.. Tekliflerinize açığım... Uygun zaman aralıklarını organize edelim yeter..
Sevgiler..
Çelik Erengezgin
533-300 44 24
www.erengezgin:net
30 Ocak 2017’de BURSA TV’de, Prof.Dr Erkan Işığıçok ile birlikte yaptığımız söyleşinin linkini de tekraren ekliyorum. Ülkemizin bir özetidir..
https://www.youtube.com/watch?v=9KaKFh9r-vU&feature=youtu.be
Bir yol haritası vasfında olan; “BİREYSEL VE ÜLKESEL ÇIKAR YOL” başlıklı uzunca makalemin linkini de ilave ediyorum..
http://erengezgin.net/yazilar/03_enerji_ve_ekoloji/0145_bireysel_ve_ulkesel_cikar_yol.docx
|
|