Korkularımız bizi yanlışlara itmemeli...
Biraz beyin jimnastiği yapmakta fayda var. Son günlerde kafama takılan bir konu üzerinde bazı düşüncelerimi sizlerle paylaşıyorum.
Yıllarca vesayetten şikayet edenler, gücü ellerine geçirince şikayet ettikleri şeyleri kendileri yapmaya başlarsa olurmu? Rektör seçimleri, "mesleki liyakat ve başarı kriterli" olmalı. Peki Cumhurbaşkanımızın, rektör seçme hakkını elinde tutarak bunu sağlama şansı varmı? Bana göre yok...
Hemen aklımıza şunlar geliyor. Ama içinde bulunduğumuz şartlar doğruları yapmaya uygun değil.... O halde yanlış da olsa böyle davranmak zorundayız.....Yani korkularımız bizi savunamayacağımız yanlışları yapmaya itiyor.
Halbuki biz inancımız gereği ne olursa olsun doğruları yapmalıyız. Mekke'nin fethinde efendimiz (SAV) Kabe'nin anahtarlarını önce talebi üzerine Hz. Abbas (RA)'a veriyor. Daha sonra Kabe'deki putları kırarken Kabe'nin içersinde gelen ayetin gereği olarak Hz. Abbas'dan alıp o anda halen müşrik olan fakat işin ehli olan Kabe'nin eski bekçisine iade ediyor. Kabe'nin içersinde inen ayet Nisa 58. Bu ayette Cenab- ı Hak bizi uyarıyor: "Allah, size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. "
Cenab- ı Hak bize, işi sizden olana, istediğinize, beğendiğinize verin demiyor. Ehline verin diyor. Ve uygulama böyle oluyor....
Şu anda rektörlük seçimi yaklaşan üniversitelerimizdeki durumu gözünüzün önüne getirmeye çalışın. Rektör adayı olmak isteyenlerin önünde tek seçenek var. Güçlü referanslarla saraya ulaşmak. Kriter elbette partiye yakınlık olacak. Göstermelik kriterleri boş verelim. Bunların hiç bir zaman uygulanmayacağını hepimiz biliyoruz. Asıl kriter, "bu bizim adamımız" denilebilecek özelliklere sahip olmaktır.
Eğer biz doğru islamiyeti yaşasak ve islamiyete layık doğruluğu göstersek, diğer milletler kitleler halinde bu güzel dine girecek. Ancak ortada görülen müslümanların halleri, davranışları içler acısı. Kendi kendimize soralım, biz hakikati arayan bir kimse olsaydık ve bugünkü görüntüyü akl- ı selim ile değerlendirse idik müslümanların bulunduğu tarafı seçermiydik?
Peki efendimizin Kur'an'ın emri ile sergilediği bu örnek davranışın sonunda ne oluyor? O putperest kimse bu adalet kaşısında daha sonra imana geliyor. Aksini düşünürsek muhtemelen bu kimse putperest kalacak ve putperest ölecekti. Örnek ve doğru olan bir davranış nelere sebep oluyor. Bunları bildiğimiz halde, endişe ve korkularımızı gerekçe yaparak hem teknik açıdan hem de manevi sorumluluk bakımından hatalı kararlara hoş görü ile bakmak ve kendin için olunca bu hatalara göz yummak nasıl oluyor? Bunlar hesabı sorulmayacak hadiseler mi?
Netice olarak, biz İslamiyet'e layık müslümanlar olmadıkça, etrafımızda bir çok insanın da İslamiyet'ten soğumasına sebep oluyor ve belki de onların hidayetlerine engel oluyoruz. En tehlikeli olanı da bu değilmi?
Allah yardımcımız olsun.......
Hüseyin M AĞACAN
|