SURIYELILER. VE. DİĞERLERİ
RAPOR
KONUSU : Özellikle Türki Cumhuriyetlerden ülkemize gelmiş bulunan yabancıların hukuki durumları hakkındadır.
RAPOR TARİHİ : 08.08.2017
HAZIRLAYAN : Av. Mehmet Okatan,
GİRİŞ
Türkiye’de Yabancıların hukuki statüsü ne yazık ki ülkenin dış politikası ile paralellik göstermektedir. Dış politikada yaşanan gelişmeler/kırılmalar kendisini ülke içinde yabancıların statülerinde de göstermektedir. Bu raporda yazılanların Türkiye’nin son bir yıl içinde dış politikasında yaşanan kırılmalar doğrultusunda okunması gerekmektedir. Bu cümleden olmak üzere aşağıda yazılı olan anlaşmalar çok önemlidir. Aşağıda yazılı iki anlaşma ile Rusya hinterlandında kalan, Çeçenya, Dağıstan, Özbekistan, Türkmenistan, Kazakistan, Tacikistan, Kırgızıstan ile Çin hinterlandında kalan Doğu Türkistan’dan gelmiş ve Türkiye’ye sığınmış yabancıların statüleri olumsuz yönde tamamen değişmiştir. Yine, bu bağlamda aşağıda yazılı olan tespitlerin sadece karakollarda, göç idaresinde, geri gönderme merkezlerinde veya havaalanlarında çalışan bazı memurların ferdi davranışları olarak görmek hatalı olacaktır. Yaşananlar, Devletin en üst tepesinde başlayan ve dış politikada yaşanan gelişmelerle şekillenen bir anlayışın en düşük devlet memuruna kadar tezahür etmiş şeklidir.
1 Aralık 2014 tarihinde Rusya hükümeti ile Türkiye hükümeti arasında imzalanan, 15.02.2017 tarihinde TBMM’de kabul edilen ve 01.03.2017 tarihinde resmi gazetede yayınlanan Türkiye Cumhuriyeti ile Rusya Fedarasyonu arasında cezai konularda karşılıklı adli yardımlaşma ve suçluların iadesi anlaşması
13 Mayıs 2017 tarihinde Çin Hükümeti ile Türkiye Cumhuriyet Hükümeti arasında imzalanan Suçluların iadesi ve cezai konularda karşılıklı adi yardımlaşma anlaşması
676 SAYILI KHK İLE GETİRİLEN YENİLİK
KHK’nın 35 ve 36. Maddeleri ile aşağıda yazılı olan düzenlemeler yapılmıştır. Yapılan düzenlemenin tam metni bölüm sonundadır.
Yapılan düzenleme öncesi Uluslararası koruma kanunun 53. Maddesinin son fıkrası uyarınca idare mahkemesinde sınır dışı etme kararına karşı davanın açılması ile ayrıca bir hükme gerek kalmaksızın sınırdışı etme kararı hakkında bir nevi yürütmeyi durdurma kararı verilmiş oluyordu ve dava sonuçlanana kadar yabancının sınır dışı edilmesi engellenmiş oluyordu. Ancak KHK ile uluslar arası kurum ve kuruluşlar tarafından tanımlanan terör örgütleriyle ilişkili olduğu değerlendirilenler gibi gayet muğlak bir ifade ile yabancıların sınır dışı edilmemeleri yönündeki kanuni güvenceleri yok edilmiştir. KHK ile yapılan bu düzenleme örnek bir kanun niteliğinde olan 6458 sayılı kanunun bütünlüğünü bozmuş, bu kanunla sağlanan güvenceler yok edilmiş ve aslında kanunun ruhu yok edilmiştir.
MADDE 35- 4/4/2013 tarihli ve 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanununun 53 üncü maddesinin üçüncü fıkrasına “hâlinde” ibaresinden sonra gelmek üzere “54 üncü maddenin birinci fıkrasının (b), (d) ve (k) bentleri ile ikinci fıkrası kapsamındakiler hariç,” ibaresi eklenmiştir.
MADDE 36- 6458 sayılı Kanunun 54 üncü maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiş ve aynı maddenin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“k) Uluslararası kurum ve kuruluşlar tarafından tanımlanan terör örgütleriyle ilişkili olduğu değerlendirilenler.”
“(2) Bu maddenin birinci fıkrasının (b), (d) ve (k) bentleri kapsamında oldukları değerlendirilen uluslararası koruma başvuru sahibi veya uluslararası koruma statüsü sahibi kişiler hakkında uluslararası koruma işlemlerinin her aşamasında sınır dışı etme kararı alınabilir.”
KOD KOYMADAKİ USULSÜZLÜKLER :
Yabancılara konulan bazı kodlar ile yabancıların ülkeye giriş, ülkede bulunmaları bazı statülere tabidir. Ancak, son bir yıl içinde çeşitli yeni kodlar ortaya çıkmıştır. Bu kodlardan en yaygın olanı G-87 denilen kodtur. Bu kod kişinin ülke güvenliği açısından tehdit oluşturduğu ve yabancı savaşçı veya yabancı savaşçılarla irtibatlı olduğunu gösteren bir koddur. Bu kodun bir kişi hakkında konulması ile o kişi artık cüzzamlı muamelesi görmektedir. Türkiyede kod koyma yetkisi göç idaresindedir ancak göç idaresine gelen istihbari bilgi genellikle yabancının menşei ülkesi istihbaratından gelen bilgilerdir. Söz konusu bilgi hiçbir süzgeçten geçmeden göç idaresi tarafından koda çevrilmektedir. Göç idaresi tarafından hiçbir süzgeçten geçirilmediğinin ispatı ise TÜRK vatandaşlarına dahi bu kodun konulmuş olmasıdır. Yapılan idari başvurular ile konulan bu kodlar kaldırılmıştır. Bir Türk vatandaşına göç idaresi tarafında kod konulmasının hiçbir hukuki ve mantıki gerekçesi yoktur. Ayrıca, yaşanılan örneklerde 1-2 yaşındaki çocuklarda dahi bu kodlar bulunmaktadır. Nasıl bir istihbari süzgeç ki 1-2 yaşındaki bebeklerin yabancı savaşçı olduğu veya yabancı savaşçılarla irtibatlı olduğunu görmezden gelebilir.
Bu şekilde kod konularak GGM’lere konulan yabancılar için Sulh Ceza Mahkemeleri’ne yapılan idari gözetimin sonlandırma davaları otomatiğe bağlanmış bir şekilde red edilmekte ve kişiler bir yıl idari gözetim altında kalabilmektedir.
KARAKOLLARDA YAŞANANLAR :
OHAL ile uzun gözaltı süresinin bulunması nedeni ile OHAL’den önce 2 gün içinde GGM’lere teslim edilen yabancılar, karakollarda 30 güne kadar gözaltında kalmaktadırlar. Ancak, karakollar insanların uzun süre yaşamlarını devam ettirecek nitelikte değildir. 3-5 m2 olan nezarethanelerde 20-30 kişinin adeta üst üste kaldığı tarafımızdan gözlenmiştir. Bazen ise birkaç aile eşi tüm çocukları ile bu mekanı paylaşmışlardır.
Bazı karakollarda başörtülü bayan yabancıların parmak izi alınırken çekilen fotoğraflarında zorla başörtüleri alınmıştır. Bununla ilgili fotoğraflar raporu hazırlayanda mevcut olup, mahremiyet nedeni ile rapor ekine konulmamıştır.
Karakollarda yabancılara karşı, Avrupa devletlerinde görülür cinsten yabancı düşmanlığı bulunmaktadır. Özellikle G-87 kodu konulmuş kişiler için avukat olarak ziyarete gittiğimizde, polisler avukatları ikna etmeye çalışmakta, bu insanlarla ilgilenilmemesi gerektiği, bu insanların terörist olduğu avukatların kulaklarına fısıldanmaktadır.
Karakola alınan kişinin bir yakınına bilgi verilmemektedir. Özellikle toplu olarak alımlarda avukatlar, müvekkilini karakol karakol aramaktadır. Yakınları bilgi almak için karakola gittiklerinde kendileri de alınmakta veya hiçbir bilgi verilmemektedir.
AVUKAT İLE GÖRÜŞTÜRMEME VE VEKÂLETNAME İÇİN NOTERİ GGM’LERE SOKMAMA
Özellikle havaalanlarında bulunan yabancıların avukat ile görüşmeleri engellenmektedir. Bunun hiçbir şekilde hukuki dayanağı bulunmamaktadır. Geri gönderme merkezlerinde olan yabancılardan ise vekaletname alınamamaktadır. Bazı illerdeki göç idareleri önce il göç idaresine başvurarak vekaletname alma izni talep edeceksiniz, bu talep olumlu olursa biz size yanıt veririz, bu yazılı yanıtı notere götüreceksiniz, o zaman noter vekaletname çıkarabilir denilmekte ve uygulamada böyle yapılmaktadır. Ancak, yapılan başvurulara bazen haftalarca cevap verilmemektedir. Bu süreç içerisinde yabancı için dava açılmaması ve yabancının sınır dışı edilmesi amaçlanmaktadır.
Yaşanan bu gelişmeler üzerine avukatlar tarafından doğrudan Anayasa Mahkemesi’ne yabancının avukat ile görüşmesi ve kendisine vekaletname çıkarabilmeye yönelik tedbir talep edilmekte, Anayasa Mahkemesinden alanın tedbir ile vekaletname alınabilmektedir. Anayasa Mahkemesi tarafından alınan bu şekilde tedbir talepleri istenilmesi halinde gösterilebilir.
Bir yabancının avukat ile görüşebilmesi için ve vekaletname alabilmesi için AYM’den tedbir almak zorunda kalıyor olması ülkemizin hukuki geleceği açısından endişe vericidir.
BİR YILI AŞKIN SÜREDİR İDARİ GÖZETİMDE OLAN ŞAHISLARIN BULUNMASI
6458 sayılı kanunu 57. Maddesinin 3. Fıkrası uyarınca bir yabancı en fazla 1 yıl süre ile idari gözetim altında tutulabilir, bu süre içinde sınır dışı edilmez/edilemez ise salıverilmesi gerekmektedir. Ancak, bazı kişiler için 1 yoılın sonunda usulen salıverme tutunağı düzenlenmekte ve hemen akabinde yeniden sınır dışı etme kararı alınmaktadır. Halen 1 yıl 8 aydır idari gözetim altında tutulan anne baba ve 3 yaşında çocuk bulunmaktadır. Çocuk ilk idari gözetim kararı alındığında 1 yaşında idi. Bu şahısların isimleri ve hangi GGM’de tutuldukları talep edilmesi halinde yetkililere verilebilecektir. Bu şahıslar için ilgili savcılığa suç duyurusunda bulunulmuş, TBMM insan hakları komisyonuna şikayet edilmiş ve Kamu denetçisine durum bildirilmiştir. Ancak 7 ayı aşkın bir süre geçmiş olmasına rağmen hiçbir kurumdan bir cevap alınamamıştır.
GERİ GÖNDERME MERKEZLERİNDEKİ DURUM :
Öncelikle belirtmek gerekir ki, geri gönderme merkezleri ceza evi değildir. Haklarında sınır dışı kararı verilmiş olan yabancıların sınır dışı edilene kadar tutuldukları misafirhanelerdir. Bu nedenle yapıları, istihdam edilen memur kadroları kişilerin uzun süre buralarda kalmalarına uygun değildir. Genellikle bir bina şeklinde olan yerlerdir, bahçeleri, volta atma yerleri, güneşten direkt faydalanma alanları çoğunda yoktur. Bu nedenle bu yerlerde kişilerin, özellikle çocukların uzun süre kalmaları sağlık açısından sakıncalıdır. Bu sakıncalara rağmen ilgili bölümlerde de bahsettiğimiz gibi 1 yılı aşkın süredir bu yerlerde kalanlar bulunmaktadır.
Cezaevi olmamasına rağmen, noterlerin girip vekaletname düzenleme hakları burada yoktur. Her cezaevine noter haftanın belirlenen günlerinde gidebilir ve herhangi bir mahkumdan, herhangi bir avukata, hiçbir kurumdan izin almaksızın vekaletname alabilir.
Cezaevi olamamasına rağmen, yabancıların avukatları ile veya dışarda yakınları ile telefonla görüşme hakları bulunmamaktadır. Cezaevlerinde haftada bir, bazı cezaevlerinde iki haftada bir mahkumların yakınları ile ve avukatları ile telefonla görüş hakları bulunmaktadır.
Bazı geri gönderme merkezlerinden yoğun şekilde kaba dayak ve tehdit duyumları alınmaktadır. En çok bu yönde ihbar alınan GGM İzmir Işıkkent, Muğla, Aydın geri gönderme merkezidir.
GGM’lerde yabancılara zorla evraklar imzalatılmak istenmektedir. Yabancı şahısların çoğu evrak okuyacak ve okuduğunu anlayacak düzeyde Türkçeleri yoktur. Buna rağmen zorla evrak imzalatılmaktadır. Kanunen evrak imzalamayan kişi için yapılması gereken, imzadan imtina edildiğini belirtir bir tutanak tutulmasıdır.
GGM’lerde yabancıları bulundukları ortamdan bezdirmek ve kendi rızaları ile sınır dışı olmaları için sistematik olarak uygulamalar yapılmaktadır. Örneğin, yemekler iğrenç derecede kötü çıkarılmakta, kişilerin doktor veya hastaneye gitmeleri savsaklanmakta, ilaç talepleri yerine getirilmemektedir.
Bazı GGM’lerde çocukların bulunduğu ortamda sigara içilmektedir. Bunun sebebi GGM’lerin yapıları gereğidir. Yukarıda da bahsetmiş olduğumuz gibi GGM’ler kişilerin uzun süre kalabilecekleri ortamlar değildir.
Bazı GGM’lerde çocuklar, başörtülü anneleri ile hayat kadını denilen kişiler aynı ortamda tutulmaktadır. Bu durumun çocukların psikolojik gelişimlerine etkilerini yazmaya gerek bile duymuyoruz.
Geri gönderme merkezlerinde sürekli sağlık personeli bulunmamaktadır. Hastalık şikayetleri, kötü niyetli olduğu gerekçesi ile savsaklanmakta ve zamanında hastaneye nakiller yapılmamaktadır.
Geri gönderme merkezleri insanların uzun süre barınacakları yerler olmadıklarında, cinnet vakıaları ve hatta intihar vakıaları yaşanmaktadır. Bu vakıları kişilerin psikolojik sorunlarına bağlayıp geçiştirmek sorunu hasıraltı etmektir. Çünkü bu vakıaların fazlalaşmasının asıl sebebi bu yerlerin fiziksel koşullarıdır.
AVUKATLARIN YAŞADIĞI SORUNLAR
Vekâletname alımında ve yabancı ile görüşme imkânının zorlaştırılmış olması, bazen imkânsızlaştırılması
Göç idaresine girişte avukattan müvekkiline ait vekâletname talep edilmesi, avukatlık kanunun 46. Maddesine göre avukat vekaletname olmaksızın dosya inceleme hakkı bulunmaktadır. Ancak göç idareleri bırakın dosya incelemeyi kamu binasına girmeyi bile vekaletname göstermeye bağlamaktadır. Bu vekaletnameyi denetleme yetkisini ise kapıda bulunan güvenlik görevlisine yaptırmaktadır.
Yabancının dosyasının incelenmesinin kısıtlanması, geciktirilmesi bazı durumlarda imkânsızlaştırılması
Tercuman bulunmaması, avukatın kendi götürdüğü tercümanın ise içeri alınmaması
Çoğu GGM’de avukat muhatap bulamamakta, bulduğu muhatap ise avukata cevap verecek nitelikte ve donanımda olmamaktadır.
Avukatlar GGM’lerde ve Göç idarelerinde kendi işlerini zorlaştıran kişiler olarak idare tarafından algılanmakta ve bu algıya uygun muamele görmektedirler.
HAVAALANLARINDA VE GERİ GÖNDERME AŞAMASINDA YAŞANAN SORUNLAR :
İadesine karar verilen ve ülkesine sınırdışı edilmek üzere havaalanına getirilmiş olan yabancılara şiddet uygulanmaktadır. Bu şiddet bazen fiziki şiddet bazen ise manevi şiddet şeklinde kendini göstermektedir. Özellikle manevi şiddete dayanamayan ve ülkesine gönderilmesi halinde mutlak suretle idam veya işkence ile karşılaşacağı gören kişiler, uçağa binmemek için kendisine zarar vermekte, kendilerini kollarından, bacaklarında kesmektedirler. Bu şekilde kedini kesen kişilerin fotoğrafları raporu hazırlayanda bulunmakta olup, çok kanlı olması nedeni ile rapora eklenmemiştir.
SONUÇ :
Reel politik, gidecekleri, sığınacakları hiçbir yer olmadığı için tek kurtuluş yeri olarak ülkemizi gören insanların iadesi için geçerli sebep olamaz. Ayrıca bu insanların soydaş ve dindaşlarımız olduğu gerçeğini de düşünürsek hiçbir reel politik durum, iadelere gerekçe teşkil edemez. Ülkemiz 3.000.000 Suriyeli’ye ev sahipliği yapmaktadır ve bu durum ile haklı olarak övünmekteyiz. Rabbimiz bir ülkenin tüm fertlerine Ensar olma şerefini bahşetmiştir. Bununla şereflenmişken toplamda 100.000’i bile bulmayan Türki Cumhuriyetlerden ülkemize sığınmış olan insanları ülkelerine iade ederek lanetle anılan Boraltan katliamı benzeri durumların bu millete yaşatılmaması gerekmektedir.
Giriş bölümünde bahsettiğimiz dış politikadaki değişiklere paralel olarak değişen yabancıların statülerini bir kenara koyarsak, Öncelikle yapılması gerekenler aşağıda yazılmıştır.
KHK’nın 35 ve 36. Maddeleri ile 6458 sayılı yasaya getirilmiş olan düzenleme yeni bir düzenleme ile mevzuattan çıkartılmalıdır.
Kod koymadaki usulsüzlükler düzeltilmelidir, özellikle yabancının menşei ülkesinden gelen istihbari bilgilerle işlem yapılmamalıdır. Kod koymaya yeni bir düzenleme getirilmeli, özellikle bazı kodların konulması işlemi Göç idaresinden alınarak, hakim güvencesinin sağlandığı bir sisteme dönüştürülmelidir.
Karakollardaki uzun süre beklemeleri önlemek amacı ile Olağanüstü halden önce olduğu gibi 2 günlük sınırlama titizlikle uygulanmalıdır.
İdari gözetim süreleri kısaltılmalı ve hiçbir hukuki dayanağı bulunmayan bir yıl üzeri idari gözetim uygulanmasına son verilmelidir.
Geri gönderme merkezindeki memurlar eğitilmeli, misafir olarak kendilerine teslim edilen kişilere misafire nasıl davranılması gerektiği yönünde eğitimler verilmelidir.
GGM’lerdeki işkence ve kötü muamele iddiaları etkin şekilde soruşturulmalıdır.
Avukatlar GGM’lerde ve Göç İdarelerinde ayak bağı anlayışı ile davranılmamalıdır. Avukatların kendi meslekleri icra eden kişiler olduğu bilinmeli ve gerekli olan kolaylık sağlanmalıdır. Müvekkil ile veya müvekkil adayı ile görüşme önündeki engeller ile vekaletname alınması yönündeki engeller, özellikle vekaletname almadan önce Göç idarelerine izin almak için getirilen başvuru şartı tamamen kaldırılmalıdır.
.......raporu hazırlayan muhacir dostu avukat mehmet OKUtan kardeşimize muhacirler ve eşarplar adına teşekkür eder ebedi saadetler dileriz. @ademcevik
http://Turkistanbirligi.org
Http://AdaletPlatformu.org http://iyi.org.tr