NELERI YOK ETTIK
ÇOCUKLARINA TAPAN AİLELER
Çocuklarına tapan aileler var!
Çocuk okur mevki sahibi olur...ama adam olurmu işte o çok zor....
bu kafayla bu davranışımızla...imandan yoksun ibadetten bihaber..
.halimiz ne olacak...nemi olacak ...
.ya huzur evinde kimsesizlik...ya bir kapı arkasında biçarelik...
He heeee aman çocuklarınıza sahip çıkın ...
okutun kimse umrunuzda olmasın haaa.....
1- Hışımla okula gitti ve
-sen benim çocuğuma hışt diyemezsin diyerek öğretmeni tartakladı.
Devamını zaten biliyorsunuz.
2- Sokakta oynayan çocuk ağlayarak eve geldi.
Anne, bir çocuk bana karışıyor dedi.
Annesi öfkeyle aşağı indi ve
-o çocuğun yüzüne bir tokat vurdu.
Sonraki olayları tahmin edebilirsiniz.
3- Otobüse binerken tek kişilik bilet basmış ama
koltuğa kurulurken birine kendisi diğerine de çocuğunu oturtmuş,
otobüs dolu olmasına rağmen çocuğunu kucağına almıyordu.
Birisi ona
-çocuğunuzu kucağınıza alın da biz de oturalım diyince
kızıl kıyamet koptu ve otobüs polis karakoluna doğru yol aldı.
Sonrası malum.
Bu ve benzeri vakalar bu yıllarda sıkça rastlanır oldu.
Çocukları yüzünden mahkemelik olan,
cinayet işleyen, hapiste olan bir çok ebeveyn türedi.
Bir de şunları da ekleyelim.
Çocuk, odasından çıkmıyor,
misafirlere görünmüyor veya ailesi misafirliğe gidilince de odadan çıkmıyordu.
Çünkü çözmesi gereken yığınla test var,
bitmesi gereken ödevler vardı.
Akrabalarını ve komşularını tanımıyordu.
Ama savaşlardaki komutanları, edebiyat yazarlarını iyi tanıyordu.
Hafta sonu diye bir şey kalmadı çocuklar için.
Hafta içi okul, hafta sonu da ek dersler ve kurslar vardı.
İnternetten sorular ve çözümler, gerekirse özel kurslara da gitmeliydi.
Çocuğun bu arada hiçbir eksiği olmamalıydı.
Sürekli peşinden koşturan bir annesi ve
çok çalışıp çocuğun masraflarını karşılayan bir babası da olmalıydı.
Bu anne ve baba çocuklarının geleceği için ölmeli,
uykusuz kalmalı,
yememeli ve içmemeliydi.
Çocuklarının moral ve motivasyonu bozulmasın diye
her istediği şipşak yerine getirilmeliydi.
Çocuğun elbise dolabı ağzına kadar dolu olmalı,
sürekli yeni kıyafetler alınmalı ve
zararlı olup olmadığına bakılmaksızın
enerji dolu yiyecek ve içecek ile de beslenmeliydi.
Şunu hatırlıyorum.
Bir eve misafir gitmek için evin reisi erkekten randevu talebinde bulunuyordum.
Uzun bir müddet sonuç alamadım.
Sebebi de çocuğun ödevleri, sınavlarıydı.
Bu hafta olmaz haftaya, haftaya olmaz, haber ederim derken vaz geçtim gitmekten.
Çocuk evde misafir görürse
ertesi gün iyi puan alamazsa sorumlusu olmak istemedim (!)
Çocuklarımızı sevelim ama
onlara tapar derecesinde değil.
Bir çocuk yüzünden
(kendi çocuğumuz)
başkasının çocuğunu dövmeyelim.
Çocukların şımarıklığı yüzünden
öğretmenin her sözüne alındığını unutmayalım.
Bundan dolayı gidip öğretmenlerle kavga etmeyelim.
Çocuklarımızın kendi ailesini tanıması gerekir.
Tarihte yaşamış gitmiş bir sürü edebiyatçıdan,
savaşçıdan önce ailesini tanıması gerekir.
Çocuklarımızın
sevgiye ihtiyacı var.
Onların her istediklerini yerine getirmek
sevgi değildir.
Misafire hoş geldin demeyi bilmeyen,
sofra kurmayı ve kaldırmayı bilmeyen,
çay tepsisi tutmayı bilmeyen,
yirmi yaşına gelmiş ama
çamaşır makinesi kullanmayı bilemeyen bir çocuk
istediği kadar test çözsün,
istediği kadar notları yüksek olsun.
Hepsi boştur.
Kişisel gelişim
bilgisel gelişimden öncedir.
GELİN ÇOK GEÇMEDEN ORTA YOLU BULALIM....
Abdullah Koç
|