Create Your Own Countdown

Google

   
  *** İYİLİK İÇİN KOŞANLARIN YERİ***
  Kansere çare adımı Pof.Dr.Aziz SANCAR
 









ÖNAY YILMAZ İstanbul

Kanserin mekanizması 10    yıl içinde çözülür

Kanser ve DNA onarımı konusunda yaptığı çalışmalarla dünyaca tanınan, “biyolojik saati” düzenleyen genlerden birini bulan, geçen yılki Vehbi Koç Ödülü sahibi Prof. Dr. Aziz Sancar,  kanser konusundaki en son gelişmeleri Milliyet’e anlattı. ABD’den Koç Üniversitesi’nde seminer vermek üzere İstanbul’a gelen Sancar, “Moleküler biyolojide çok hızlı gelişmeler var. Tabii kanserin mekanizmasını şimdi daha iyi anlıyoruz. Tahminime göre bu mekanizma 10 yıl içinde belki de 5 yıl içinde çözülür” dedi.
Son 25 yıldır birçok kanser türünün tedavisi konusunda hiç bir yeni gelişme olmadığını belirten Sancar, “Ancak cerrahi teknolojisi, ilaç dozlarının ayarlanması ve erken teşhis konusundaki gelişmelerde sağlanan başarı, kanserin tedavisinde olumlu sonuçlara yol açıyor” diye konuştu. Sancar özetle şu bilgileri verdi:

Standart tedavi yok
“Kanserde tedavi yöntemlerinin sayısının azalması en son gelişme. Aynı görünen kanserler, genler farklı olduğu için, değişik tedavi gerektiriyor. Yani standart tedavi artık yok. Çünkü bunların çalışan genleri değişik. Yani sadece cerrahi ile tedavi edilecekse, kemoterapi uygulanmıyor. Ya da kemoterapiyle edilecekse, cerrahi yöntemi uygulanmıyor. Önceden hepsi uygulanıyordu. Birçok hasta kemoterapiden ölüyor. Çünkü kemoterapi bağışıklık sistemini yok ediyor. O bakımdan kanseri öldürelim derken kan hücreleri, normal hücreler ölüyor. O zaman hasta normal enfeksiyondan ölebiliyor. Gen seviyesi artık ölçülebiliyor. Bu önemli bir gelişme.
Kanser tedavisinde son 10 yıldır iki önemli düşünce tarzı gelişti. Birincisi antikorlar, ikincisi de kanser hücrelerini besleyen sistemin yok edilmesi. 4-5 kanser tipinde antikorla tedavi yöntemi halen kullanılıyor. Ömrü 6 ay 1 yıl daha uzatıyor ama kesin tedavi etmiyor. Diğerine gelince, bilindiği gibi kanserli hücre büyürken kendini kan damarıyla besliyor. Bunu yapmak için özel hormonlar salgılıyor.
Judah Folkman adlı bir doktor, bu damarların yok edilmesi halinde kanserin tedavi edileceğini söylemişti. Yani kanserli hücrelerin beslenmesini önlemek istemişti. Öğrencileri, kanserli farede damar büyümesini engelleyen ilacı buldu.  Ancak sonuç insanlar için fiyasko oldu. Farelerde kanserli hücreler ölüyordu ama insanlarda ölmedi. Doktor Folkman bilimsel testler yapmadan bu ilacı ortaya çıkarmakla büyük hata yapmıştı. Bulunan bu ilaç halen Çin’de ve ABD’de kullanılıyor. Sadece hastanın ömrünü bir süre uzatıyor. Kanserin oluşmasında beslenmenin çok önemli rolü var. Eğer doğru dürüst meyve sebze yenirse kesinlikle kanser çok azalır.
Bir de eğer sigara alışkanlığı bırakılırsa, kanserden ölümlerin yarısı gider. İçimizde bütün vücut fonksiyonlarımızı ayarlayan bir saat var. Biz bu saati ayarlayan 4 genden birini keşfettik. Bu gene,’kriptokrom’ adını verdik. Şimdi onun da mekanizmasını aydınlatmaya çalışıyoruz. Yaptığımız deneylerle bu biyolojik saatin kanserle ilişkisini belirledik.
 Biyolojik saat birçok şeyi kontrol ediyor; vücut ısısından tansiyona, uykudan zihni ve fiziksel faaliyetlere kadar. Vücut ısısı gece 10’da düşer, saat 4’te yükselmeye başlar. Tansiyon mesela sabah saat 8 ile 10 arasında çok yükselir. Zaten kalp krizlerinin birçoğu bu saatlerde meydana gelir. Kriptokrom’un kesin çalışma tarzını saptarsak, sözünü ettiğimiz hastalıkların tedavi yollarını açmış oluruz. Biyolojik saat her hücrenin ne yapacağını kontrol ediyor. Vücut saatimizi, biyolojik ritmimizi değiştirdiğimiz zaman kanser riski artıyor.

‘Gece’de risk var
Mesela gece çalışanlarda kanser riski daha çoktur. Gece çalışmaya başladığınız zaman gece ayarlaması yapmalısınız. Gün ışığından korunmalısınız. Karanlıkta kalınırsa iyidir. Çünkü vücut saatini en çok etkileyen ışıktır. Gündüz ışıktan kendinizi koruyacaksınız. Çünkü sistemi değişime uğratıyor. Kanserle biyolojik saat arasındaki ilişkiyi ilk bulan öğrencim Keziban Ünsal Kaçmaz’dır.”

Hangi kanser türlerinde ne yapılıyor?

Akciğer kanseri: Son 25 yıldır bir değişim yok. Yani temel tedavi konusunda gelişme yok. Cerrahi, kemoterapi, ışın tedavisi uygulanıyor. Ancak cerrahi yöntemler ve erken teşhis konusunda gelişmeler var.
-  Göğüs kanseri: Bu türde de bir gelişme yok. Aynı cerrahi, cerrahi-kemoterapi, ışın tedavisi uygulanıyor. Yeni olan şey Herceptin antikor kullanılıyor. Devrim yaratacağı söylendi ancak yaratmadı. Sansasyonel bir ilaç. Hastanın ömrünü 6 aydan 2 yıla kadar uzatıyor. Kesin tedavi etmiyor.
-  Kolon kanseri: Son 50 yıldır bir gelişme kaydedilmedi. Cerrahi, cerrahi-şua, kemoterapi yöntemleri uygulanıyor. Sebze meyve ve sağlıklı beslenen ülkelerde yaygın değil.
Prostat kanseri: Dünyada yaygın bir kanser türü. Cerrahi, ışın, ayrıca hormon tedavisi uygulanıyor. ABD’de zencilerde daha yüksek rastlanıyor.
-  Mide kanseri: Diyetle çok ilgisi var. Japonya’da erkeklerde çok yaygın. Bir teoriye göre erkeklerin çayı çok sıcak içmelerinden kaynaklandığı söyleniyor.
-  Lösemi kanseri: Daha çok yetişkinlerde görülen ‘kronik miyoloblastik lösemi’ denilen türün Gleevac adlı ilaçla tedavisi kesin.
-  Beyin kanseri: Cerrahi, şua tedavisi bir de ‘temolizimide’ adlı ilaç kullanılıyor. Bu ilaç yaşam süresini etkiliyor ama kesin tedavi etmiyor. Tümörü küçültüyor, hastanın ağrı çekmesini engelliyor.
-  Karaciğer kanseri: Bu kanser türünde epey gelişmeler var. Karaciğerin dörtte üçünü de alsanız insan yaşamaya devam edebiliyor. Yani çok azıyla da işlev gören bir organ. Eğer kanser tamamen yayılmışsa transplantasyon imkanı var; yani karaciğer nakli.  Advenced, Adriamycin ve serefinin gibi ilaçlar süreyi uzatıyor sadece.
-  Hodgkin (Lenf) kanseri: Tedavi oranı yüksek. Kemoterapiyle tedavi edilebiliyor. Adriamycin, Bleomycin ve Vinblastin adlı kemoterapi ilaçları.
-  Non Hodgkin (Lenf) kanseri: Tedavi oranı 10 yıldır yüksek. CHOP ile Ritiama antikoru verilerek tedavi edilebiliyor.

Başarılı geçmiş

ABD North Carolina Üniversitesi Biyokimya ve Biyofizik Bölümü’nde görev yapan Sancar, 300’e yakın bilimsel makale ve bu makalelere yapılan  12 binden fazla atıfla, bilimsel araştırmada eşine az rastlanır bir başarıyı temsil ediyor.  Sancar, 2005’te Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi‘ne, 2006‘da Türkiye Bilimler Akademisi’ne Asil Üye olarak seçildi.

‘Biyolojik saati’ düzenleyen genlerden birini bulan Prof. Sancar, ‘Vücut saatimizi, biyolojik ritmimizi değiştirdiğimiz zaman kanser riski artıyor’ diy


Vehbi Koç ödüllü Prof. Dr. Aziz Sancar kanserin 10 sene sonra çözüleceğini açıkladı.

'Biyolojik saati' düzenleyen genlerden birini bulan Prof. Dr. Aziz Sancar, kanser konusunda umutlu konuşuyor: Sorunun çözümüne her geçen gün yaklaşıyoruz

DNA onarımı konusundaki çalışmalarıyla tanınan, "biyolojik saati" düzenleyen genlerden birini bulan ve bu yıl 6. Vehbi Koç Ödülü'nün sahibi olan Prof. Dr. Aziz Sancar, "Kanserin mekanizması 10 yıl sonra tamamen çözülmüş olacak" dedi.

Kanseri tedavi etmek için DNA'yı onaran enzimler üzerinde çalıştıklarını belirten ABD'nin North Carolina Üniversitesi Biyokimya ve Biyofizik Bölümü öğretim üyesi Sancar, "Ayrıca hücrelerin büyüyüp çoğalmasını kontrol eden proteinler üzerinde temel çalışmalarda bulunuyoruz. Bu mekanizmayı tam anlar ve çözersek, o zaman kansere de çare bulunacak. Bu sorunun çözümüne her geçen gün yaklaşıyoruz. DNA onarımında iki enzim sistemini ayrıntılarıyla inceledik. Artık sistemi iyi anlıyoruz. Sistemi çözüp anladıktan sonra bu hastalıkların tedavisi için yeni ilaçların geliştirilmesi gerekiyor. DNA'nın kendisini nasıl onardığını tam olarak anlayabilirsek, kanseri önleyici ve tedavi edici yöntemler geliştirebiliriz" diye konuştu.Kaynakwh: Kanserde son 10 sene !

08.00 - 10.00 arasına dikkat

Son olarak da insan vücudunun biyolojik saatini düzenleyen dört genden birini bulduklarını kaydeden Sancar, şunları söyledi:
"Bu genin patentini de aldık. Gene 'kriptokrom' adını verdik. Bilindiği gibi insanın 24 saatini düzenleyen bir biyolojik ritmi var. Biyolojik saat insan vücudunun bütün fonksiyonlarını kontrol ediyor. Vücut ısısından tansiyona, uykudan zihni ve fiziksel faaliyetlere kadar... Tansiyon mesela sabah saat 08.00 ile 10.00 arasında çok yükselir. Zaten kalp krizlerinin birçoğu da bu saatlerde meydana gelir. 'Kriptokrom'un kesin çalışma tarzını saptarsak, sözünü ettiğimiz hastalıkların tedavi yollarını açmış oluruz. Yani bu genin bulunması uyku ve ruh hastalıklarının tedavisinde önemli rol oynayacak."



Dünya çapında başarılar kazandı


DNA Onarımının Moleküler Mekanizmalarının Aydınlatılması: Canlıların genetik bilgilerini taşıyan DNA molekülü farklı nedenlere bağlı olarak, sıkça kimyasal anlamda yaralanmakta, bu yaralanmalar farklı onarım sistemleriyle ortadan kaldırılmakta. Sancar, hemen her türlü DNA yarasını onarımda kullanılan "nükleotid çıkarımlı tamir" (NER) sistemini tanımlayan bilim adamı. NER, altı farklı tamir faktörü tarafından gerçekleştirilmekte. Sancar, sistemin nasıl çalıştığını, yani DNA'nın nasıl onarıldığını gösterdi. Sancar'ın DNA onarımına diğer önemli katkısı ise bakterilerde, mavi ışığı kullanarak, morötesi ışığın yol açtığı DNA yarasını tamir eden "fotoliyaz" enziminin moleküler yapısının ve işlevinin aydınlatılması.
Biyolojik Saatin Düzenlenmesi: Gündelik ritim, organizmaların fizyoloji ve davranışlarında 24 saatlik dönemi ifade etmekte. Bu ritmi ayarlayan saate biyolojik saat denmekte. Sancar, bakterilerde DNA tamir eden fotolizaz enziminin benzeri olan bir proteinin insan hücrelerinde tamir yapamadığını saptadıktan sonra, bu proteinin memeli hayvanlarda biyolojik saatin düzenlenmesinde yer alabileceği hipotezini geliştirdi. Gerçekten de memeli hayvanların kriptokrom adını verdiği bir proteini kullanarak gündelik saati ayarladıklarını gösterdi.



Koç ailesi katıldı

Prof. Dr. Sancar, bu yılki Vehbi Koç Ödülü'nü, Rahmi M. Koç Müzesi'nde önceki gece Koç ailesi ve dostlarının katılımıyla düzenlenen törenle Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç'un elinden aldı. Sancar, "Üstün bilimsel nitelikleri ve insan sağlığına üst düzey katkıları" nedeniyle layık görüldüğü ödülün kendisini olumlu yönde daha da motive edeceğini belirterek, "DNA'nın kendisini nasıl onardığını anlayabilirsek, kanseri önleyici ve tedavi edici yöntemler geliştirebiliriz" dedi.






PORTRE
'Annem ve babam okuma bilmezdi'

Sancar, 1946'da Mardin'in Savur ilçesinde sekiz kardeşin yedincisi olarak dünyaya geldi. İlk ve ortaokulu Savur'da, liseyi Mardin'de okudu. "Annem babam okuma yazma bilmezdi. Ama eğitime önem verirlerdi" diyen Sancar, İstanbul Tıp Fakültesi'ni 1971'de bitirdi. Fakültede okuduğu yıllarda biyokimyaya ilgi duyunca bu alanda çalışma yapmak üzere ABD'ye gitmeye karar verdi.
Ancak daha önce, profesörü "Tıp diploması almış herkes uzmanlıktan önce birkaç yıl hasta bakmalı" dediği için, iki yılını Savur yakınlarında köy doktoru olarak geçirdi.


Hayalini gerçekleştirdi

Ardından da hayalini gerçekleştirerek, ABD'nin Teksas Üniversitesi'nde moleküler biyoloji alanında doktora eğitimine başladı. 1997'den bugüne ABD North Carolina Üniversitesi Biyokimya ve Biyofizik Bölümü'nde görev yapan Sancar, 300'e yakın bilimsel makalesi ve bu makalelere yapılan 12 binden fazla atıfla, bilimsel araştırmada eşine az rastlanır bir başarıyı temsil ediyor.
"DNA Onarımının Moleküler Mekanizmalarının Aydınlatılması" ve "Biyolojik Saatin Düzenlenmesi" alanında dünya çapında çalışmaları bulunan Sancar, 2005'te dünyanın en prestijli kuruluşlarından Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi'ne, 2006 yılında da Türkiye Bilimler Akademisi'ne asil üye olarak seçildi.


Nobel'de gözü yok

"Yıllar önce Ahmet Ayık ve Naim Süleymanoğlu altın madalya kazandıklarında çok sevinir, resimlerini odamda başköşeye asardım. 'Keşke ben de Türk milletine böyle bir şeref kazandırabilsem' diye düşünürdüm. Şimdi bu başarılarım Türk gençlerini bilim yapmaya teşvik edebilirse çok mutlu olurum" diye konuşan Sancar, Nobel Ödülü konusunda ise "Benim Nobel'de gözüm yok, onu da öğrencilerime bırakıyorum" dedi.










 
 
  *** SİZİ KUTLUYORUZ *** BUGÜN 2056917 ziyaretçi (4529210 klik) MİSAFİRİMİZ OLDUNUZ ***  
 
haberler haberler


Google Arama
Sitemde Arama
Yaşam ve İnsanlar

İstanbul Servisleri Neden Pahalı ? burakesc
Namaz Kılan Minik ile burakesc
GİMDES Helal Gıda Ramazan Buluşması burakesc
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol