Bayburt merkeze bağlı Kırkpınar köyünde bulunan ve boyları yaklaşık 50 santimetre olan yılanlar, her yıl mayıs ayının ilk haftasında yuvalarından çıkıyor.
Köylüler tarafından yakalanarak haziran ayının ilk haftasına kadar bir ay süreyle evlerde konuk edilerek süt ile beslenen ve zehirsiz olduğu belirtilen yılanların, sedef ve egzama gibi birçok hastalığa iyi geldiğine inanılıyor.
Köy girişinde bulunan kadınların bidonlar içerisinde beklettiği yılanların tanesi 5 liradan hastalıklı bölgeye konularak, kendi haline bırakılıyor. Yılanların hastalıklı bölgeyi terk etmesi, seansın bittiği anlamına geliyor ve bir seans yaklaşık 10 ile 30 dakika sürüyor.
Bel fıtığı nedeniyle Burdur'dan ailesiyle birlikte köye gelen 49 yaşındaki İsmail Bektaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ameliyat olmak istememesi nedeniyle bu tedaviyi kendisi için uygun bulduğunu söyledi.
Arabasının arka koltuğu üzerine yüz üstü yatarak beline tedavisi için yılan koyduran Bektaş, ''Doktorlar 'ameliyat olacaksın' dediler ve olmadım. İdare ediyorduk, ama belim zaman zaman ağrıyor. Bu tedaviyle iyi olacağımıza inanıyoruz. Şifada tabi ki Allah'tan. Yılanlar ilk koyulduğunda önce bir soğukluk hissettim, ama şimdi fark etmiyorum'' dedi.
Ablasının yüzünde çıkan şişkinlik nedeniyle Bursa'dan gelen Mahmut Bayhan ise 4 yıldır tedavi için köye geldiklerini söyledi.
Bayhan, kendilerine şişkinliğin geçmesi için 7 yıl gelmeleri gerektiğinin söylendiğini belirterek, şunları kaydetti:
''Ablamı yüzündeki iz nedeniyle getirdim. 4 yıldır getiriyorum. 7 yıl devam etmemiz gerektiği söylendi ve faydasını da gördük. Yüzünde bir şişkinlik olmuştu. Şişkinlik indi, ancak hafiften bir iz var. O izin de gitmesi için buraya yine geleceğiz. Doktorlara daha önceden giderek ilaç almıştık, ama bu şekilde faydasını görmemiştik.''
-''YILANLI TEDAVİ RİVAYETİ''-
Köyde yaşayan ve yaklaşık 10 yıldır bu tedaviyi yaptığını söyleyen Zülfiye Batmaz (62), yılanların getirdiğine inanılan ''şifa''nın rivayetini anlattı.
Nesilden nesile bunu devam ettirdiklerini ifade eden Batmaz, şöyle konuştu:
''Bu olay yaklaşık 300 ile 400 yıllık bir konu. O zamanlar köyde bir değirmen bulunuyormuş. Bu değirmende ihtiyar bir kişiyle büyük bir yılan kalırmış. İnsanlar korkusundan buraya gelemiyorlarmış ve o adam da yılanı buradaki dağlara bırakarak insanlara şifa olmasını istemiş. Nesilden nesile bunu devam ettiriyoruz. Ben ölsem bile benim yerime başka birisi gelerek bunu devam ettirecek.''
Her yıl mayıs ayında yılanları dağlardan topladıklarını, tedavide erkek ve dişi olmak üzere insanlara iki yılan konulabildiğini söyleyen Batmaz, ''Boğaz, baş ve mide ağrısının yanı sıra bel ve ayaklara da şifası var. Yılanları leğenlere koyduğumuz sütlerle besliyoruz'' diye konuştu.
-''KÖY GİRİŞİNDE 112 UYARISI''-
Yılanlı tedavisiyle ünlenen Kırkpınar köyünün girişinde bulunan levha da dikkati çekiyor. Kırkpınar köyü yazısının altında parantez içerisinde ''yılanlı'' yazılan levhanın hemen altında ise 112 Acil Servis'e ait bir başka levha bulunuyor.
Köy, Bayburt il merkezine 25 kilometre uzaklıkta bulunuyor.
-UZMAN GÖRÜŞÜ: ''DOĞRULUĞU SIFIR''-
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Dermatoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Köksal Alpay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yılanların bazı hastalıklara çare olduğu yönündeki inanışlarının tamamen psikolojik olduğunu söyledi.
Bu tedavi yönteminin medikal olarak hiçbir şey ifade etmediğini vurgulayan Alpay, şunları kaydetti:
''Bilimsel hiçbir değeri yok ve doğruluğu sıfır. Bu şekilde inanmak ve güvenmek yanlış. Hasta hekim ilişkilerinde iki tarafın da birbirine inanması önemli. Ancak bu bir tedavi metodu değil, böyle bir şey beklenemez de. Hasta oradaki yılanlarla yapılan şeye inanabilir ve psikolojik destek gibi olabilir. Tabi bunun bile bu şekilde bir izahı yok.''
|