Create Your Own Countdown

Google

   
  *** İYİLİK İÇİN KOŞANLARIN YERİ***
  İstanbulda Bir Ağrı Hastanesi-Samatya.
 







Bu hastane tüm ağrıları gideriyor





Bu hastane tüm ağrıları gideriyor

Ağrı Polikliniğinde tüm ağrılara son veriliyor






Kronikleşmiş ağrılar artık tarihe karışıyor.

İster akut olsun ister kronik ağrının her türlüsü can sıkıcıdır. Diş ağrısı da kötüdür bel ağrısı da. Özellikle ameliyat sonrası ağrılar geçmek bilmiyorsa kişinin iyileşme süreci uzar. Ağrı merkezi işte tam bu noktada devreye giriyor. İstanbul Samatya'da bulunan Eğitim Araştırma Hastanesi bünyesinde açılan Ağrı Polikliniği, günde 25 hastaya ağrı tedavisi uyguluyor. Ağrınız ya yüzde 100 tedavi ediliyor ya da yaşam kalitenizi bozmayacak düzeye iniyor. Konuyla ilgili sorularımızı Klinik Şefi Doç. Dr. Emine Özyuvacı yanıtladı:

- Ağrı Polikliniği nasıl ve ne zaman kuruldu?

2006 yılının Nisan ayında kuruldu. Kliniğin en büyük amacı ‘kronik ağrılı’ dediğimiz 3 ay ya da daha uzun süren ağrıları hastaları tedavi etmek. Fizik tedavi, beyin ve sinir hastalıkları, iç hastalıkları gibi hastalıklar sonrası vücudun çeşitli yerlerinde ortaya çıkan ama bir türlü nedeni belli olmayan ağrıları tedavi ediyoruz. Benle birlikte iki uzman, iki asistan, bir hemşirenin bir anestezi teknisyenin bir sekreterin olduğu 5 yataklı bir merkez burası.

İki ayrı grup oluşturduk. Birincisi ağrısız doğum ekibi, diğeri ameliyatlardan sonra ortaya çıkan ağrının tedavi edilmesine yönelik ağrı tedavisi ekibi. Ağrısız doğumda ABD ve Avrupa çok ileri seviyede. Türk kadınları da ağrısız doğumu ‘prenses doğum’ olarak adlandırıyor. Biz hastalarımıza "Belinden bir kateter takacağız, sen ıkınma refleksini ortadan kaldırmadan bebeğini kucağına alacaksın” diyoruz. Bebekleri ağrı çekmeden dünyaya geliyor. Ameliyatlardan sonra çıkan ağrıyı tedavi ise şöyle: Hastanemizde günde ortalama 100 kişi ameliyat oluyor. Bu hastalardan yaklaşık 25’ine özel ağrı pompası dediğimiz cihazlar takarak operasyon sonrası oluşan ağrılarını ortadan kaldırmaya çalışıyoruz.

- Ağrı tedavi edilmezse ne olur?


Ağrıyı tedavi etmezseniz eğer, örneğin bir batın ameliyatı geçirdiniz ya da göğüs ameliyatı. Kişi ağrısı tedavi edilmeden yataktan kaldırıldığı zaman öksürmesi, gazını çıkarması, yürümesi çok zorlaşır. Zorlaştığı için de ameliyat sonrası dönemde beklemediğiniz komplikasyonlar ortaya çıkabilir. Herşeyden önce hasta rahat hareket edemediği için hastaneden erken çıkamaz. Öksüremediği için akciğerinde enfeksiyon gelişebilir. Ayağa beklenen zamanda kalkamadığı için damarlarda tıkanma ya da pıhtılaşma olabilir. Hastanın çektiği ağrı, beyninde yer edinir, kronikleşir. Hastanın fıtık ameliyatından sonra aylarca hatta yıllarca süren o ameliyatının izinin bulunduğu yerde ağrılar ortaya çıkabilir.

- Her hastane ağrı birimi kursa çok iyi olur o zaman.


Algoloji yani Ağrı Bilim Dalı 1982 yılında ilk önce İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ana bilim dalı kapsamında kuruluyor. Kurucusu Prof. Serdar Erdine. Onun tarafından geliştirilen bir bilim dalı. Şu an birçok üniversitede ve eğitim araştırma hastanelerde bu hizmet devam ediyor.

- Tedavi nasıl uygulanıyor?

Diyelim ki baş ağrılı hasta bize geldi. Hastayı sorgulayıp ayrıntılı hikayesini alıyoruz. İyi kötü hastayla ilgili bir tanıyı kafamızda oluşturuyoruz. Ağrı karşıdaki hekimin hiçbir şekilde ölçemediği bir semptom, hastalık. Ağrıyı ancak çeken bilir, dışardan görülmüyor. Kandaki şeker gibi değil. Sorgulamadan sonra “Ağrının sebebi ne olabilir ona bakıyoruz. Başta hangi organlar var, göz, kulak, burun, omurlar, beyin, yüz, cilt. Bir sürü sinirler duyular var. Bütün bunların ayrıntılı tetkiklerini yaptıktan sonra bir bakıyoruz ki hastanın gözüyle ilgili bir problemi var. Göz doktoruna gönderdiğiniz zaman, sorun çözülüyor, ağrı kesiliyor. Ya da çok kötü bir evliliği var, bir psikiyatr uzmanıyla işbirliği yapıyoruz. Ardışık tedavilerle, psikoterapi, medikal tedavi ve ağrı tedavisiyle tamamiyle ortadan kaldırabiliyoruz.

- Yüzde 100 tedavi ediliyor mu ağrı?

Bir kere çok uzun süreli o hastalarla birlikte olmak zorundasınız. Gerek medikal tedavilerle gerek girişimsel tedavilerle bu hastaları gözlemek, bu hastaların ağrılarının hangi boyuta geldiğini takip etmeniz gerek. “Bir reçeteye yazayım, bitti” şeklinde değildir. Adı üstünde kronik, süre gelen bir süreçten bahsediyoruz.

- Migreni geçirebiliyor musunuz?

Migrenin de birçok sebebi var. Bu nedenleri Dünya Baş Ağrısı Derneği’nin sınıflamasına sokmayı başarabildiysek, -tabii onun da tedavi algoritmaları var- tedavisini yapıyoruz. Amacımız şu: Ağrıyı yüzde 100 tedavi etmek ya da hastayı yaşamını eskisi gibi sürdürebileceği, ağrıyı tolere edebileceği düzeye getirmek.

- En çok vücudun hangi bölgelerindeki ağrılar için size geliyorlar?

Sırt, bel ve kanser sebebiyle geliyorlar.

- Kanser ağrısı nasıl bir ağrıdır?

Kanser ağrısı üç nedenle kendisini hissettirir. Birincisi var olan kitlenin yarattığı ağrı. İkincisi bu kitlenin dışındaki başka bir yerde, o bölgede bulunduğu noktada sıkıştırdığı sinirler, kaslar ve kemiklere ait ağrı. Üçüncüsü de radyoterapi/kemoterapi tedavisi sırasında ortaya çıkan ağrı. Üç ağrının tedavisi birbirinden farklıdır.

- Biraz teknikten bahseder misiniz? Tedavi en başından sonuna nasıl yapılıyor?


Kanser ağrısını örnek verelim. Diyelim ki mide kanseri hastası olan birinin kemiklerinde ağrıları var. Dünya Sağlık Örgütü’nün ağrı basamak tedavisi vardır akut ve kronik ağrılar için. İlk etapta olabildiği kadar vücuduna bir iğne uygulamadan medikal dediğimiz ilaçlarla tedavi etmeye çalışıyoruz. Ağızdan ilaç ya da cilt üstünden yapıştırılan ağrı kesici bantlar kullanıyoruz. Ama asla iğne değil. Hastaya “Bundan sonra sizinle ilgili bilgi için yakınınız hastaneye gelecek” diyoruz. Çünkü özellikle kanser hastalarının hastaneye gelip gitmesi transferi çok zahmetli olur. O hastaların yakınları belli periyodlarda bize gelir.

1’den 10’a kadar derecelendirmemiz var. Bize geldiğinde “10 üzerinden 9 olan ağrısı kaç oldu?” diye soruyoruz. Amacımız ağrı değerinin 4 ve altına düşmesi.

Hastanın ağrıları hala geçmediyse bir üst basamağa geçiyoruz. Bu basamakta hastanın tedavisini yeniden düzenliyoruz. Ya ilaçların dozlarını artırıyoruz hastanın tolere edebileceği ölçüde ya da ilaç değiştiriyoruz. Hala iyileşme olmuyorsa ağrının olduğu yerdeki sinirleri bloke ediyoruz. O sinirler o ağrıyı artık iletemiyor oluyor. Hepsi kontrollü aşamalar. Kanıta dayalı tıp metodlarıyla yapılan tedaviler bunlar.


 
  *** SİZİ KUTLUYORUZ *** BUGÜN 1902285 ziyaretçi (4169817 klik) MİSAFİRİMİZ OLDUNUZ ***  
 
haberler haberler


Google Arama
Sitemde Arama
Yaşam ve İnsanlar

İstanbul Servisleri Neden Pahalı ? burakesc
Namaz Kılan Minik ile burakesc
GİMDES Helal Gıda Ramazan Buluşması burakesc
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol