Çok zamandır, yazmak istediğim fakat yoğunluktan bir türlü yazamadığım, Japonya ile ilgi anılar, şu ana kadar bu şekilde geldi. Hatt-ı zatında, Japonya İslam Başkanı’nın İstanbul’a gelmesi bu işimi daha da kolaylaştırdı. Önceki görüşmemizden daha ziyade, ikinci görüşmemiz daha samimi bir ortamda geçti.
Beni muhakkak Japonya’ya davet ederken, aynı anda birde “mesuliyet” sırtımıza yükledi. Büyüklerin önünde sadece bizlerde, boynumuzu bükerek “evet” dedik. Ben çok iyi biliyorum ki, karşımdaki insan bir ömür hayatını dava yolunda, gezmediği memleket nerede ise kalmamış, bu hak dava olan Hz. Muhammed(S.A.V)’in davasını tüm dünyaya anlatmak için, o bu diyarlarda ömrünü güzelleştirmiş adeta. Çok genç insanın dahi yapamayacağı bir enerji ile hala yoluna devam etmektedir.
Ben dahi onu gördüğümde adeta enerji depoladım. İşte karşımızda böyle bir zat var. Bu zat-ı muhterem aynı zamanda bu asil milleti çok sevmekte ve hala bu milletin tarih derinliklerini araştırmaktadır. İşte sizlerle tanıştırmak istediğim muhterem zat: Prof. Dr. Salih Mâhdi SAMARRAİ. Kendisi (İslamic Center Of Japon) Japonyo İslam merkezi Başkanı. Aslen Iraklı olup, Suud-i Kral’ının Japonya’ya göndermesi ile, o günden beri hayatını Japonyo’da sürdürmekte. Sık sık diğer ülkelere tebliğ amaçlı çıkmaktadır…
Yaklaşık elli’nin üzerinde ülke ziyareti yapmış bu mübarek zat, sadece hak ve hakikatı anlatmak ve Peygamberimizin mesajını, dünyaya iletmek için çalışmıştır. İşte şu anda da Nimetullah Hoca efendi ile birlikte İstanbul da bulunmaktadır. Bizde kendileri ile buluşup hem röportaj yaptık hem de buraya köşemize taşıdık. Röportaj’dan sonra bizlere aktarmış olduğu ve vermiş olduğu emaneti siz okuyucularımın bilmesini ve bu “Pertev Demirhan” ile ilgili kitap, dergi gibi.. elinde bilgi olan okuyucularımızın bizlere ulaşmasını en içten dileklerimle rica ediyorum…Konuşmayı aynen sizlere aktarıyorum ;
“---Bende çok büyük bilgiler var. Ben Erbakan bey’e de söyledim. Sultan Abdulhamit Japponya’ya heyet gönderdi. Arap’lardan ve Türk’lerden oluşan. Sayın Erbakan “Evet” bu doğru dedi. Ve biz tarihe baktığımız zaman kimdi bu heyet? Ve bize dediler ki; Milli Gazeteye gidin orada “Hasen” denen birisi var onun yanına gidin. Zannedersem Hasan… Milli gazeteye gittim biz bilmiyoruz dediler. Ben araştırdım ve bu konuyla ilgili az bilgi buldum.
Osmanlının iç işleri bakanlığı, çok ciddi bir meblağı bu işe ayırdı. İki kişiyi Japonya’ya davetçi olarak gönderdi. Bunların hepsi yazılı. Tabi gidenlerin isimlerinin kim olduğunu bilemedik. Gittiler mi? Gidemediler mi? Bilemiyoruz.. Sultan Abdulhamit “Pertev Demirhan” adında bir general gönderdi. Paşa mı, bey mi ne olduğunu bilmiyorum. Japon ve Rus harbini kontrol etmek üzere, 1904-1905 senesinde. Japonlar Rusları yendiler. Pertev Paşa orada iki sene bulundu ve oradaki durumu yazdı. “Salih Özcan” beyle görüştüğümde böyle bir kitap okuduğunu söyledi.
Pertev’in yazdığını görmek istiyorum. Ve ben araştırmalarımda üç ayrı kitabını buldum. Bir iki üç ve ben bir ve ikinci kitabını buldum. Arapça’ya tercüme ettim. Üçüncüyü bulamadım. İstanbul’dan Japonya’ya kadar giden hatıraları olan birinci cildi okudum. İsterseniz Abdulvahap Kardeşim size bir nüsha verebilirim. İkinci cildindeJaponların ilerleyişindeki sırrı anlatan hatıratı var. Ve ben bunları yazdım ki, Türklerin gelişmesinde onlara fayda versin. Profesör Yalçıntaş bu iki kitabı basmayı kendine görev addetti. Bunu iki sene önce söylemişti. Şu anda bilmiyorum, araştırmadım ne oldu. Bu önemli bir kitap. Üçüncü kitabına gelince; harpteki görüş ve düşüncesini müteala ettiğinden dolayı bulamadık..
Bazı Türkler, bu dergilerin birisinde, otuz dergide ayrı ayrı yayınlandı dendi bana.. Bu askeriyenin arşivinde olabilir. İstanbul Üniversitesin de olabilir veya Süleymaniye de ya da başka bir yerde bilmiyorum… Sen bir gazeteci olarak, sen Japonya’ya önem veren bir insansın, sen Cemil kardeşimiz de bu konularla ilgileniyor. Şimdi ben bunları araştırıyorum ama belli bir yere gelebiliyorum. Hasta oluyorum. Artık belkide ömrümün sonuna geldim. Bunlar önemli evraklar. Bunlar çok önemli “emlâk’lar”.
Ve Sultan Abdulhamit, sizde biliyorsunuz ki azımsanacak bir insan değil. Ve ben şunu çok iyi biliyorum Osmanlılar bütün dünyada neler olup bittiğini çok iyi biliyorlardı. Ve ben şunu biliyordum, bu bilgiler şu İstanbul surlarını aşamaz diye biliyordum. Ama hayata baktığım zaman, hayat şartlarına, Osmanlıca yazılmış bir kitap gördüm beş ciltten ibaret. Rus Japon harbini anlatıyordu. Ben orada “Cemil” diye bir Kore’li adamın kütüphanesini gördüm. Çok eski kütüphanelerden elde etmiş.
“Pertev paşa’nın yazdığı bilgilere henüz ulaşamadım. Eğer sen ulaşabilirsen. Bu artık senin görevin oldu. Sen Türksün . Bunu sen yapacaksın. Bu bilgileri sana verdim, bu bilgiler artık sende emanet.( Burada bende emaneti yüklenme korkusu başladı.) Başkan da bunu gördüğünden dolayı bana..bak! bak! Emanet almak istemiyor dedi..Emanetin mesuliyetini bilen bilir deyip yüklenmiş olduk…bu görevi…Allah yardımcımız olsun.(amin)
Sizden bir ricam ver. Pertev Demirhan ile ilgili kitaplara ulaş bu senin vazifen diyor bize..üstad. Pertev Demirhan kimdir diye sorduğumuzda da aldığımız cevap; Osmanlının Japonya’ya gönderdiği sorumlu kişi diyor bize… Sizden ricam bir dergide otuz nüsha olarak yayınlanmış olan o dergideki nüshalara ulaşırsanız çok güzel olur. O nüshalarda çok önemlibilgiler var. Eğer bunlar hiçbir yerde yoksa askeriyenin arşivinde vardır diyor üstad bize…. Sen bir gazeteci olarak ve bir Türk olarak oralara çok rahat girebilirsiniz, biz giremeyiz.”
Sanırım mesele açık şekilde izah edilmiştir. Şimdi okuyucularımdan ,elinde ya da bu bilgilere ulaşacağımız, bildiği yerlerin isimlerini bizlere aktarırlarsa çok memnun oluruz. …Vesselam
