Köye benzeyen bu yeri meşhur eden ise, Cornell Üniversitesi. Amerika'nın en iyi üniversitelerinden olan Cornell'de bir de nanoteknoloji üssü yer alıyor.
Nano 'milyarda bir' demek. Nanoteknoloji ise; metrenin milyarda biri boyutlarda yapılan bilime ve mühendisliğe verilen ad. Aslında işin bilim kısmı yüzlerce yıldan beri biliniyor. Malum su bile oksijen ve hidrojenden oluşuyor. Hidrojenle oksijeni birleştirip su elde edildiğinde bu, bir nevi nano boyutlarda gerçekleşen bir reaksiyon oluyor. Ancak işin mühendislik kısmı yeni. Şu an en popüler kullanımı elektronik mikroçip alanında. Cep telefonları, bilgisayar oyunu aletleri, dijital kameralar içlerinde milyarlarca transistör ve bazen onlarca sensör bulunduruyor. Bunların araştırılması ve geliştirilmesi nanoteknoloji laboratuvarlarında yapılıyor. Bu laboratuvarlara özel kıyafetlerle giriliyor ve içerideki hava devamlı filtreleniyor. Havadaki toz tanesi bazen üretmeye çalıştığınız aletten onlarca kat büyük olabiliyor. Onun için temizlik çok önemli. Bu labolatuvarlara bu sebeple 'cleanroom (temiz oda)' deniliyor. Temizlik ölçütü olarak 1 metreküp havada 1 mikrometreden küçük en fazla 100 tane tanecik olması gerekiyor. 1 mikrometre ise gözle görülemeyecek bakterilerin boyutu. Cornell'in temizlik için harcadığı senelik elektrik masrafı bir milyon dolar civarında. Elektronik çiplere ek olarak, madde bilimi konusunda da iletken plastikler ve süper kaygan yüzeyler bu alanda geliştirilmeye çalışılan konular.
Cornell, 30 senedir birinci
Amerika'da şirket bazında onlarca nanoteknoloji laboratuvarı mevcut. Intel, Motorola ve IBM en büyük laboratuvarlara sahip kurumlardan. Eğitimde devlet, kaynakları dağıtmak istemiyor. National Science Foundation (bizdeki TÜBİTAK) diyor ki; 'Amerika'daki bir üniversiteyi üs seçeceğim, en fazla yatırımı ona yapacağım, ötekiler bu üniversitenin laboratuvarını kullansın. İsterlerse kendi bünyelerinde daha küçük lablar da açabilirler.' diyor. Akabinde bir yarışma yapılıyor. Cornell, 30 seneden beri bu yarışmayı hep birincilikle kazanan bir üniversite. Onun için Amerika'nın dolayısıyla da dünyanın en büyük 'eğitim amaçlı' nanoteknoloji merkezi Cornell'de. 'Ticari amaçlı' laboratuvarları teknolojik olarak eğitim laboratuvarlarından daha önde, öyle de olmak zorunda. O laboratuvarlardaki herşey şirket sırrı olduğu için çok özel çalışanlardan başkası giremiyor. Cornell laboratuvarını her sene bine yakın bilim adamı kullanıyor. Bunların yüzde 50'den fazlası Cornell dışı kullanıcılar. Laboratuvar 7 gün 24 saat faaliyet gösteriyor.
Sırasıyla Amerika, Japonya, Güney Kore ve Almanya bu konuda dünya liderleri. Nanoteknoloji ile elektronik çip üretme konusunda. Çin ve Tayvan arayı kapatarak ilerliyor.
Türkiye bu teknolojinin neresinde?
Bilkent'te UNAM eğitim üssü açıldı. Oradan yöneticiler ve araştırmacılar Cornell'i inceledi ve örnek almaya çalışıyor. Buradaki Türk bilim adamları da onlara içeriden yardımcı oluyor. Hükümetin yatırımlarıyla son dönemde başka laboratuvarlar da açılıyor. Diğer yandan MEB yüzlerce doktora öğrencisini eğitim için Amerika ve Avrupa'ya gönderdi. Cornell'de 10'un üzerinde Türk bilim adamı var. Bunların bir kısmı Boğaziçi ve ODTÜ mezunu. Çoğu doktoralarını Amerika'dan alırken, Türkiye'den ODTÜ doktoralı bilim adamları da var. Cornell Üniversitesi'nde bir de Milli Eğitim Bakanlığı bursuyla gelmiş doktora yapan ögrenciler mevcut. ZAMAN
|