MUTLULUK VE HUZURUMU ARIYORSUN ? >>> ÇALIŞ + İYİLİK YAP + ŞÜKRET |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Ordunun OYAK Soygunları
|
Bu haber 06 Nisan 2010, Salı 19:40:21 eklenmiştir. 58 kez okunmuştur. |
|
Ordunun OYAK Soygunları |
-B.Bekdil
16-06-2007
referansgazetesi.com
Burak Bekdil
"Türkiye’nin yıllık silah, silah sistemi ve modernizasyon alımı yaklaşık 4 milyar dolar civarındadır. Bunun büyük bir kısmı yabancı silah üreticilerinden tedarik edilir. Yabancı şirketlerden yapılan alımların aracıları (temsilcileri) genellikle Türk firmalarıdır... İşte, birçok emekli subayın (binbaşıdan çeşitli generallik rütbelerine kadar) bankalar veya holding şirketlerinden daha faal olduğu alan, kayıtdışı olsa da burasıdır"
’Şirket Paşaları’ Forbes’a kapak oldu
Emekli generaller: 'Mevduatımızı çekeriz'
OYAK hakkında bütün bilmek istedikleriniz-M.Altan
Forbes dergisi, haziran sayısında emekli paşaların özel sektör maceralarını detaylandıran geniş bir yazıya yer verdi.Yazıya göre emekli paşaların profesyonel yöneticilik vasıflarından yararlanma yoluna giden özel sektör kuruluşları arasında bankalar, batık bankalar, holding şirketleri, Türk Silahlı Kuvvetleri Güçlendirme Vakfı’na ait savunma şirketleri, özel güvenlik şirketleri, bir sabun-deterjan üreticisi, tekstil, ulaştırma, medikal ürün firmaları, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ile iş yapan bir özel tersane ile Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na satış yapan bir zırhlı araç üreticisini de bünyesinde bulunduran bir holding var.
Tamam; emekli askerlerin hizmetinden yararlanma yoluna gitmek özellikle ABD’de kabul gören bir yöntem; yani uluslararası bir pratik. Yine tamam; birçok sivil bürokrat da emekli olduklarında “kamu hizmetinde görev yaptıkları alanda faaliyet gösteren” özel sektör kuruluşlarında mesleki birikimlerini değerlendiriyorlar. Ancak Genelkurmay Başkanı'nın basın toplantısının Başbakan'ınkinden daha fazla ilgi çektiği bir ülkede “şirket paşaları”yla ilgili olarak biraz daha şüpheci olmamız normal karşılanmalı.
Askerlere neden ihtiyaç duyulur
Neden, mesela, bir banka yönetim kurulu emekli bir generalin değerli hizmetlerinden faydalanmak ihtiyacı duyar ya da bir sabun-deterjan üreticisi? Yine de analitik kolaylık açısından bu tür iş kontratlarının melekler kadar masum olduğunu varsayalım. Peki ya Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ile iş yapan özel sektöre ait tersane için çalışan emekli amiral; Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na zırhlı araç satan holdingin yönetim kurulu başkan danışmanı paşa?
Bir devlet görevlisinin, (asker ya da sivil) bugün pazarlık masasının bir tarafında, yarın diğer tarafında oturuyor olması ne derece etik olabilir? Hadi bunları da “meleklerin masumiyeti” kategorisinde görelim.
Bir askeri vakfın çoğunluk hissesine sahip olduğu TAI, TEI, Havelsan, Aselsan, Roketsan gibi savunma şirketlerinin üst düzey yönetiminin ağırlıklı olarak emekli askerlerden oluşması tesadüf olabilir mi? Peki bu şirketlerde çalışanların özel sektörle mukayese edildiğinde şaşırtıcı bir ağırlıkla faal ya da emekli askerlerin yakınları olmaları ya da bu tür akrabalık ilişkileri olmayan meslektaşlarına göre daha kolay yükselmeleri, daha iyi görevlere getirilmeleri? Hadi bunların da “doğal hayatın gereği bir masumiyet sınırında” olduğunu kabul edelim. Peki Forbes dergisindeki yazıda yer almayan ancak emekli paşaların sayıca -ve muhtemelen etkice- daha faal olduğu bir başka iş alanını nasıl görmezden gelmemiz beklenebilir?
Emekli paşaların işlevi
Türkiye’nin yıllık silah, silah sistemi ve modernizasyon alımı yaklaşık 4 milyar dolar civarındadır. Bunun büyük bir kısmı yabancı silah üreticilerinden tedarik edilir. Yabancı şirketlerden yapılan alımların aracıları (temsilcileri) genellikle Türk firmalarıdır. Konuyu biraz daha açalım.
İşte, birçok emekli subayın (binbaşıdan çeşitli generallik rütbelerine kadar) bankalar veya holding şirketlerinden daha faal olduğu alan, kayıtdışı olsa da burasıdır. Emekli subaylar temsilci firmalarla karşılıklı güvene dayalı sözlü anlaşmalar yapabilir, bir yakınlarının bu firmalarda resmi veya gayri resmi istihdam edilmesini sağlayabilir veya resmen bu firmalara danışmanlık yapıyor olabilirler.
Ayrıca kendi firmalarını kurarak neredeyse istisnasız olarak Türk savunma sanayii piyasasından pay almak için yarışan yabancı firmalara danışmanlık hizmeti veriyor olabilirler. Hatta bazı durumlarda yabancı firma ve/veya temsilcisiyle “kıran kırana” pazarlık yürüten subayların emekli olur olmaz soluğu bu firmalarda aldığı dahi görülmüş olabilir. Üstelik bütün bunların hepsi de “meleklerin masumiyeti” ile yarışabilir.
Yine de bu tabloya bakınca insanın aklına bazı sorular takılıyor:
Emekli paşaların kurduğu danışmanlık firmaları müşterilerine dünya hububat fiyatları veya finansal piyasa analizi konularında hizmet veriyor olabilir mi?
Askeri vakıf şirketlerinde asker yakını kaç kişi çalışmaktadır?
Temsilci firmalarda asker yakını hangi “genç yetenekler” çalışmaktadır?
Bazı işadamlarımız için zaman zaman Ankara veya İstanbul’un ünlü mekânlarında çok bilindik paşalarla birlikte görünmek bir övünme vesilesi midir? Bu görüntüler “dosta düşmana” verilen bir mesaj, bir güç gösterisi midir?
'Titiz paşalar' ve diğerleri
Buna mukabil, neden birçok emekli general, bırakın şirket paşalığını veya yakınlarının askeri alanda çalışmasını kabul etmeyi, sosyal ortamlarda dahi cihet-i askeriyeyle çalışan işadamlarıyla bir araya gelmekten kaçınır?
Bu durum, “titiz paşaların” iş idaresi alanında yeteneksiz oluşu, buna mukabil “şirket paşalarının” bu konuda özel yeteneklerle donatılmış olmasıyla açıklanabilir mi?
Şüphesiz, bu sorular çoğaltılabilir. Biz yine de resmi, gayri resmi bütün şirket paşalarına, yakınlarına, yakınlarının yakınlarına hayırlı işler dilemekle yetinelim.
15.06.2007
19-11-2007 Yeni Safak
Genelkurmay Başkanlığı'nı periyodik olarak bilgilendiren TESUD, anonim şirket, üniversite, dershane ve ana okulu, turizm köyleri, fuarcılık, araştırma kuruluşu ile caz orkestrası gibi birçok projeye start verdi. Projelerle emekli olan askerlerin özel sektörde çalışmasının da önüne geçilecek
ALİ EYVAZ ANKARA
OYAK'ın satışının gündeme gelmesiyle birlikte, OYAK'taki hisselerini geri alacaklarını belirten emekli generaller, içinde şirketten üniversiteye birçok projenin olduğu yeni bir çalışmaya start verdi. Projenin OYAK ölçeğinde olması bekleniyor. Turizmden eğitime, müzikten şirket faaliyetlerine, araştırma kuruluşlarından fuarcılığa kadar pek çok alanda birden hazırlanmış projeler önümüzdeki dönemde hayata geçecek. Bu projelerin hemen her aşamasında kişisel bilgi birikimlerine göre emekli subaylar öncelikli olarak görev alacaklar. Bu konuda OYAK'tan ciddi yardım görüleceği kaydedildi. Söz konusu projeleri emekli generallerin özel sektörde görev almasından uzun zamandır rahatsız olan Genelkurmay Başkanlığı'nın özellikle desteklediği öğrenildi.
EMEKLİ SUBAYLAR BOŞ KALMAYACAK
Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD), emekli generallerin holdinglerde ve medya kuruluşlarında görev almalarına sıcak bakmayan Genelkurmay Başkanlığı'nı rahatlacak bir projeyi hayata geçirmek için kolları sıvadı. Faaliyetleri hakkında Genelkurmay Başkanlığı'nı periyodik olarak bilgilendiren TESUD, aynı anda birden fazla dev projeye start verdi. Bu projeler içinde en dikkat çekenleri arasında anonim şirket, üniversite, dershane ve ana okulu, turizm köyleri, fuarcılık, araştırma kuruluşu ile caz orkestrası ve korosu bulunuyor. Projeler içinde en çok önem verilenin ise üniversite olduğu belirtildi.
ÜNİVERSİTENİN FİNANSI TİCARİ FAALİYETLERDEN
TESUD Genel Başkanı emekli Tümgeneral Rıza Küçükoğlu, şu an henüz "geliştirilme" aşamasında olduğunu vurguladığı vakıf üniversitesinin, turizm ve fuarcılık gibi ticari faaliyetlerden elde edilen gelirle kurulacağını söyledi. Küçükoğlu, projelerden kimisinin yeni başladığını, kimisinin başlamak üzere olduğunu kaydederek, adı konulmuş olanları şöyle sıraladı: TESUD Anonim Şirketi, TESUD Vakıf Üniversitesi, Mutlu Yaşam Köyleri (turizm), TESUD Eğitim Merkezi (dershane), TESUD Anaokulu, TESSAM (Türkiye Emekli Subaylar Derneği Stratejik Araştırma Merkezi), CIOR Fuarcılık. "Vakıf-Üniversite Girişimi" adıyla başlatılan projenin geliştirilmekte olduğunu dile getiren Küçükoğlu, "Hedef önümüzdeki beş yıl içinde üniversite eğitim ve öğretimine başlamaktır" diye konuştu.
ŞİRKETİMİZ KURULUYOR
Rıza Küçükoğlu, TESUD A.Ş.'nin kuruluş çalışmalarına başladıklarını belirterek, "Genel Merkez Yönetim Kurulu toplantısında şirket müdürü atanarak bu konuda hızla netice alacağız. Anonim şirket; iç ve dış ticaretin yanısıra, eğitim, turizm, loistik vb. alanlara açılacaktır. Hedef turizm alanında 'A' sınıfı belge almaktır" dedi.
Projelerin takvimi hazır
Rıza Küçükoğlu, hayata geçecek olan projeler hakkında, "Türkiye Emekli Subaylar Derneği Stratejik Araştırmalar Merkezi (TESSAM) yakın bir zamanda hizmete başlayacak. CIOR-2008 İstanbul Kongresi hazırlıkları ilerliyor. 34 NATO üye ve aday ülkesine ait ihtiyat subayları ve aileleri 7-13 Temmuz 2008 tarihlerinde İstanbul'da buluşacak. TESUD ekinliklerden bir kaynak sağlayacak, bu kaynağı üniversite ve 'mutlu yaşam köyleri' projeleri için basamak olarak kullanacaktır" dedi.
RAHAT HAZIR OL CAZ YAP
Emekli generallerin üniversiteden tatil köyüne kadar varan projeleri içinde en ilgincini ise "TESUD Caz Orkestrası ve Korosu" oluşturuyor. Küçükoğlu, bütün bando subaylarına çağrıda bulunarak, "Bu girişimimizde görev almak isteyen Bando Subay ve Astsubaylarımız, müziğe kendilerini adamış aile fertlerini kuracağımız TESUD Caz Orkestrası ve Korosu'na katılmaya davet ediyoruz" dedi. TESUD'un ilginç projeleri arasında "Mutlu Yaşam Köyleri" adı altında Türkiye'de ilk kez gerçekleştirilecek kapsamlı bir proje daha var. Küçükoğlu bu konuda da şu bilgileri verdi: "Türkiye için bir ilktir. Huzur ve bakımevleri ötesinde, fizik tedavi, su tedavisi, alışveriş merkezi, konser salonu, uğraşı merkezi vb. içeren yaşam sitesi projesidir."
19.11.2007
Oyak-H.Buğdaycıoğlu(Oyak-Dosya)
10-02-2006
siyar.org
Hüner Buğdaycıoğlu
"Bir ordunun bankası olur mu. Ya çimento işi, ya tuğla sanayii, ya bisküi üretimi, araba lastiği. Bir ülkede bunu üreten ordu mensupları dayanışma vakfı ise ve bu vakıf bırakınız piyasayı, sadece orduya bunları satma gücüne sahipse, o ülkede bir zümrenin egemenliğini ve değişime direncini uzun boylu yorumlamaya pek gerek yok aslında. Ancak, istediği devlet bankasından istediği krediyi alabilen, piyasa ekonomisini çekip çeviren, herhangi bir kriz durumunda uygun hukuki değişimlerle kendini garantiye alabilen, ihtiyacı olan önlemleri alma, uygulatma yetkisini elinde bulunduran bir kuruluşun, şeffaflaşması ve denetimine gerek duyulmak zorunda kanımca."
Geçtğimiz yıl, Erdemir'in OYAK a satışı ile birlikte, 'bu nasıl özelleştirme' sorusu,demokrat çevrelerce gündeme getirilmeye çalışılmış, ancak siyasetçiler, iş dünyası ve medya, devletçiliğe dair her konuda olduğu gibi, bu konuda da sessiz kalmayı muhafaza etmişti. Bugünlerde, siyasetçilerin mal varlığı tartışması, devletçiliğin siyasal olduğu kadar,iktisadi rantının da sorgulanmasını, dünyanın hiçbir ülkesinde görülmeyen ayrıcalıklara sahip TSK sermayedarlığına dokunmayı, bir kez daha gerektiriyor.
Savunma sanayii, kara-deniz-hava kuvvetlerini güçlendirme vakıfları, bunların bünyelerinde kurulan Aselsan, Tusaş, İşbir, Havelsan gibi şirketler, bu şirketlerin yabancı ortaklıklarına yakından bakmayı zorunlu kılıyor.Sadece OYAK a bakmak dahi, ordunun Türkiye'de, iktisadi anlamda da doğrudan kuvvet rolünü görmek için yeterli.
Eğer siyasetçiler, devlet rantının deşifre edilmesi ve denetlenmesi doğrultusunda samimi iseler, bu kurumları kamuoyunun önüne getirmek zorundalar. Gerçekleştirilen demokratik adımlar doğrultusunda, bazı araştırmacıların, akademisyenlerin çabalarını anmadan geçemem. Bu çabalardan bazılarını bir araya getiren, Ahmet İnsel-Ali Bayramoğlu tarafından derlenmiş, 'Bir Zümre, Bir Parti - Türkiye'de Ordu' adlı kitap, bir tabuyu yıkmak için konuyu analiz ediyor ve aydınlatılmasına büyük katkı sunuyor.
Elbette, devletçiliğin,iktisadi açıdan tek adresi OYAK değil, ama para ile ilgili ,şeffaflık için irdelenmesi gereken önemli bir kurum olduğu bir gerçek. O nedenle, genel hatları ile de olsa, OYAK' a bakmakta fayda var.
OYAK, Milli savunma bakanlığına bağlı ve özel hukuk hükümlerine tabi olup, mali ve idari bakımdan özerk bir tüzel kişilik.Kurumun her çeşit malları ile gelir ve alacakları devlet malları hakkına sahip, bunlara karşı suç işleyenler,devlet mallarına suç işlemiş gibi muamele görüyor.Yani ,bir yandan özel şirket hükümleri ile donatılmış, diğer yandan kamusal yetki ve imtiyazlara sahip. Her iki hukukun nimetlerinden faydalanabiliyor.
OYAK, hem zorunlu tasarruf kurumu,hem ek sosyal güvenlik ve hizmet kurumu, hem de bir holding kuruluşu.Onu, nevi şahsına münhasır kılan holding kuruluşu olma özelliği. Emekli sandığı, SSK, Bağkur gibi sosyal güvenlik kuruluşları ile karşılaştırıldığında, serbest fonların kullanımında,gelir amaçlı iş yapma açısından diğerlerine tanınmayan hak, sadece OYAK için var.
Yatırım alanları,otomotiv imalat,otomotiv pazarlama, taşımacılık, oto lastik imalatı, çimento sanayii, inşaat sektörü, finans sektörü-bankacılık, sigortacılık, ithalat-ihracat, süpermarket zinciri, gıda, gıda pazarlama, zirai kimya, turizm, teknoloji-bilişim, enerji den oluşuyor. Erdemir'le birlikte bunlara, demir-çeliği de eklemek gerekiyor. Erdemir bilindiği gibi, tüm beyaz eşya, inşaat ve ilgili pek çok üretimin ham maddesini temin ediyor.Ama konunun uzmanları Erdemir'i almak, Türkiye'deki demir madenlerini almakla sınırlı kalmayıp İskenderun başta olmak üzere, bazı limanların da sahibi olmayı beraberinde getiriyor.
Bu sektörler, yüksek gümrükler, ithal yasakları, vergi muafiyetleri ve çeşitli teşviklerden en üst düzeyde yararlanan sektörler olduğundan, en karlı sektörler durumundalar ve bu sektörlere yatırım yapmak, ulusun kalkınmasından ziyade, yatırımı yapan grupların büyümesi anlamına geliyor.
OYAK, otomotiv sektörüne, 1962 de Goodyear hisselerini alarak girmiş, sonra TOE, MAT, MAİS, Koç grubuyla birlikte Oyak-Renault peşi sıra gelmiş. Çukurova çimento ve ardından Bolu, Ünye, Mardin çimento şirketleri devreye girmiş, sonra inşaat şirketleri kurulmuş. 1980 den sonra yatırımları diğer alanlara, ihracata yönelmeye kaymış, yatırımlarının taşımacılığı OMSAN kurularak başlamış. Eti, Entaş Tavukçuluk, Pınar et şirketlerine ortak olmuş. Finans sektörüne Alarko ve Cerrahoğlu gruplarıyla Fırst National Bank of Boston' a ortak olarak atılmış.1993 de hisselerin tamamını satın alarak 1996 da Oyakbank'ı kurmuş.Üzerinde en çok durulması gereken yatırımlarından biri bankacılık sektörü. Zira ordu ve banka bir arada, dünyada herkese en tuhaf gelen örneği oluşturuyor. Bu örneğe biraz daha yakından bakmakta fayda var: Kriz yılı 1994 de, kurum karı,5.4 trilyon TL olarak gerçekleşmiş,yine kriz yılı olan 2001 de ise 594.4 trilyon TL'lık toplam kurum karı sağlanmış. Genel Müdür Coşkun Ulusoy bu durumu, 'kriz varsa fırsatta vardır' diye açıklamış.
Bu mucizenin sırrı, elbetteki diğer holdinglere göre ayrıcalıklı olduğu vergi muafiyetinden kaynaklanıyor. OYAK, kurumlar vergisinden, her türlü gelir gider vergisinden, üye aidatları gelir vergisinden, kuruma yapılacak bağışlar ve kurumun üyelerine yapacağı yardımlar veraset ve intikal vergisiyle gelir vergisinden, kurumun her türlü muamelesi damga vergisinden muaf. Ayrıca yine, devlet malları hak ve hukukuna sahip olduğu için hiçbir şekilde kurumun malları haczedilemiyor. Bu ayrıcalıklar yine de mucize için yeterli olmamış, 2001 krizinde sermayesi yetersiz hale gelmiş bankalara kaynak aktararak bu bankaları kurtarma operasyonunda TBMM, sektör içi aktif büyüklükteki payı yüzde birin üzerindeki bankaları kapsaması kararı almış, oysa bu 1.5 olarak genelde saptanırmış, ama eğer yine 1.5 saptansa ülkenin en büyük medya kuruluşu ve diğer yandan sınai askeri grup yani OYAK, bu durumdan maalesef yararlanamayacakmış.
Bir ordunun bankası olur mu.Ya çimento işi, ya tuğla sanayii, ya bisküi üretimi, araba lastiği. Bir ülkede bunu üreten ordu mensupları dayanışma vakfı ise ve bu vakıf bırakınız piyasayı, sadece orduya bunları satma gücüne sahipse, o ülkede bir zümrenin egemenliğini ve değişime direncini uzun boylu yorumlamaya pek gerek yok aslında. Ancak, istediği devlet bankasından istediği krediyi alabilen, piyasa ekonomisini çekip çeviren, herhangi bir kriz durumunda uygun hukuki değişimlerle kendini garantiye alabilen, ihtiyacı olan önlemleri alma, uygulatma yetkisini elinde bulunduran bir kuruluşun, şeffaflaşması ve denetimine gerek duyulmak, zorunda kanımca.
hunerb@hotmail.com
Şehitlik arazisine market kurdular
27-09-2007
Yeni Safak
Çorlu'da 16 dönümlük arazi, Hazine ile OYAK'ı karşı karşıya getirdi. OYAK, askerî bölgeyi ranta açmakla suçlanıyor.
Zaman Gazetesi'nin haberine göre, Çorlu'da şehitlik yapılması için Milli Savunma Bakanlığı'na tahsis edilen 40 dönümlük Hazine arazisinin Ordu Yardımlaşma Kurumu (OYAK) tarafından amacı dışında kullanıldığı ortaya çıktı. 10 milyon YTL'lik rant skandalını tespit eden Milli Emlak, olayın perde arkasını araştırırken çarpıcı bilgilere ulaştı. 1941 yılında arazi milli savunma ihtiyaçları ve Hava Kuvvetleri şehitliği yapılmak üzere Hazine tarafından Milli Savunma Bakanlığı'na devredilmişti. Ancak 1998 yılında 5. Kolordu Komutanlığı, küçük bir bölümünü şehitliğe ayırdığı bölgenin 16 dönümünü OYAK'a kiraladı. Ordu Yardımlaşma Satış Mağazası kurulabilmesi için komutanlığın belediyeye yaptığı ısrarlar sonuç verdi ve arazi imara açıldı. Hukuksuzluğun farkına varan Milli Emlak, 2001'de amacına uygun kullanılmadığı gerekçesiyle arazinin tahsisini iptal etti. Bundan sonra yaşananlar ise daha ilginçti. OYAK'ın, kararı hiçe sayarak 49 yıllığına aldığı araziyi alışveriş merkezi GİMA'ya kiraladığı anlaşıldı. Kontrolör raporunda, karşılığında GİMA'dan 300 bin dolar alındığı iddiası var. Milli Emlak, hem Milli Savunma Bakanlığı hem de OYAK'ı mahkemeye vermeye hazırlanıyor. OYAK ve GİMA'nın işgalci olduğu açıkça belirtilen raporda, bu sebeple iki şirket hakkında ecrimisil takibatında bulunulması gerektiği vurgulanıyor. İşgal edilen arazinin ve üzerindeki alışveriş merkezinin satılması ya da kiraya verilmesi gerektiği ifade ediliyor. Gerçekleştirilememesi halinde, işgalin sona erdirilmesi ve alışveriş merkezinin yıkılması talebinde bulunuluyor.
Milli savunma ihtiyaçları ve Hava Kuvvetleri şehitliği yapılmak üzere Hazine tarafından Milli Savunma Bakanlığı'na tahsis edildi. Bakanlık, araziyi 5. Kolordu Komutanlığı'nın kullanımına verdi. Arazinin küçük bir bölümüne şehitlik yapıldı. Geri kalan bölümü ise tahsis amacına uygun kullanılmadı. Arazinin bir bölümüne belediye tarafından trafo yapılırken, sadece bunun için 16 sene süren yazışmalar yapıldı. 1998 yılında, araziye Ordu Yardımlaşma Kurumu (OYAK) talip oldu. Milli Savunma Bakanlığı'na müracaat eden OYAK, arazinin 16 dönümlük kısmını 49 yıllığına kiraladı. Kiralama amacı, Ordu Pazarı Satış Mağazası yapmaktı. İmzalanan protokole göre, bu kiralama karşılığında OYAK, bir defaya mahsus olmak üzere 5. Kolordu Komutanlığı'na 200 bin dolar verecekti. Ayrıca mağazanın yıllık gelirinin yüzde 3'ü kolorduya bırakılacaktı. Bunun yanı sıra OYAK, bitişikteki şehitliğin yeniden düzenlemesini yapacaktı. Fakat bir sorun vardı. Araziye alışveriş merkezi yapılabilmesi için, imar izni yoktu. Bu aşamada devreye giren 5. Kolordu Komutanlığı, arazinin imara açılması için belediyeye yazı yazdı. Belediye encümeni, istenen imar iznini verdi. 2003 yılına kadar OYPA'nın kullanımında olan 16 dönümlük alışveriş merkezi, daha sonra OYAK tarafından 10 yıllığına GİMA'ya devredildi.
Kira bedeli ise mağazanın aylık net satış gelirinin yüzde 2,5'i olacaktı. GİMA, aylık en az 8 bin YTL'lik kira bedelini garanti etti. Şu anda, mağaza Carrefour olarak hizmet veriyor. Emlakçıların verdiği bilgilere göre, GİMA'ya kiralanan arazinin piyasa değeri 10 milyon YTL. 2006 yılında duruma el koyan Maliye Bakanlığı Milli Emlak Dairesi, skandalı ortaya çıkardı. Konuyu araştırmak üzere görevlendirilen kontrolör, yapılan işlemlerin baştan sona kadar hukuksuz olduğunu belirledi. Hazırlanan rapora göre arazi kamulaştırıldığı tarihten itibaren tahsis amacı dışında kullanılmış, büyük bir kamu zararı meydana gelmiş, şehitliğin yapısı da bozulmuştu. Ayrıca, amacına uygun kullanılmadığı gerekçesiyle OYAK'ın kullandığı bölüm üzerindeki tahsis 2001 yılında kaldırılmıştı. Yani 16 dönümlük bu alan, yeniden Hazine malı olmuştu. Fakat OYAK, buna rağmen, arazinin tahsisi halen kendi üzerindeymiş gibi GİMA'ya kiraladı. Hazine'yi de tamamen devre dışı bıraktı.
Bu tespitlerin altının çizildiği raporun sonuç bölümünde, OYAK ve GİMA'nın işgalci olduğu açıkça belirtiliyor. Bu nedenle iki şirket hakkında ecrimisil takibatında bulunulması gerektiği vurgulanıyor. Bunun yanı sıra, işgal edilen arazinin ve üzerindeki alışveriş merkezinin satılması ya da kiraya verilmesi gerektiği ifade ediliyor. Bunun sağlanamaması halinde, işgalin sona erdirilmesi ve alışveriş merkezinin yıkılması isteniyor. Milli Emlak Genel Müdürlüğü, ilgili kurumlar hakkında dava açmaya hazırlanıyor.
27.09.2007
27 Eylül, 2007
Şehitlik arazisine market kurdular
Çorlu'da şehitlik yapılması için tahsis edilen 40 dönümlük Hazine arazisinin OYAK tarafından amacı dışında kullanıldığı ortaya çıktı. OYAK, askerî bölgeyi ranta açmakla suçlanıyor.
27 Eylül 2007 11:30
Yazı boyutunu büyütmek için
Şehitlik arazisine market kurdular
Ahmet Dönmez'in haberi
Çorlu'da 16 dönümlük arazi, Hazine ile OYAK'ı karşı karşıya getirdi. OYAK, askerî bölgeyi ranta açmakla suçlanıyor. Suçlamanın sebebi, şehitlik yapılmak üzere tahsis edilen 10 milyon YTL değerindeki arazinin hukuka aykırı olarak OYAK'a kiralanması.
Çorlu'da şehitlik yapılması için Milli Savunma Bakanlığı'na tahsis edilen 40 dönümlük Hazine arazisinin Ordu Yardımlaşma Kurumu (OYAK) tarafından amacı dışında kullanıldığı ortaya çıktı. 10 milyon YTL'lik rant skandalını tespit eden Milli Emlak, olayın perde arkasını araştırırken çarpıcı bilgilere ulaştı. 1941 yılında arazi milli savunma ihtiyaçları ve Hava Kuvvetleri şehitliği yapılmak üzere Hazine tarafından Milli Savunma Bakanlığı'na devredilmişti. Ancak 1998 yılında 5. Kolordu Komutanlığı, küçük bir bölümünü şehitliğe ayırdığı bölgenin 16 dönümünü OYAK'a kiraladı. Ordu Yardımlaşma Satış Mağazası kurulabilmesi için komutanlığın belediyeye yaptığı ısrarlar sonuç verdi ve arazi imara açıldı. Hukuksuzluğun farkına varan Milli Emlak, 2001'de amacına uygun kullanılmadığı gerekçesiyle arazinin tahsisini iptal etti. Bundan sonra yaşananlar ise daha ilginçti. OYAK'ın, kararı hiçe sayarak 49 yıllığına aldığı araziyi alışveriş merkezi GİMA'ya kiraladığı anlaşıldı. Kontrolör raporunda, karşılığında GİMA'dan 300 bin dolar alındığı iddiası var. Milli Emlak, hem Milli Savunma Bakanlığı hem de OYAK'ı mahkemeye vermeye hazırlanıyor. OYAK ve GİMA'nın işgalci olduğu açıkça belirtilen raporda, bu sebeple iki şirket hakkında ecrimisil takibatında bulunulması gerektiği vurgulanıyor. İşgal edilen arazinin ve üzerindeki alışveriş merkezinin satılması ya da kiraya verilmesi gerektiği ifade ediliyor. Gerçekleştirilememesi halinde, işgalin sona erdirilmesi ve alışveriş merkezinin yıkılması talebinde bulunuluyor.
Milli savunma ihtiyaçları ve Hava Kuvvetleri şehitliği yapılmak üzere Hazine tarafından Milli Savunma Bakanlığı'na tahsis edildi. Bakanlık, araziyi 5. Kolordu Komutanlığı'nın kullanımına verdi. Arazinin küçük bir bölümüne şehitlik yapıldı. Geri kalan bölümü ise tahsis amacına uygun kullanılmadı. Arazinin bir bölümüne belediye tarafından trafo yapılırken, sadece bunun için 16 sene süren yazışmalar yapıldı. 1998 yılında, araziye Ordu Yardımlaşma Kurumu (OYAK) talip oldu. Milli Savunma Bakanlığı'na müracaat eden OYAK, arazinin 16 dönümlük kısmını 49 yıllığına kiraladı. Kiralama amacı, Ordu Pazarı Satış Mağazası yapmaktı. İmzalanan protokole göre, bu kiralama karşılığında OYAK, bir defaya mahsus olmak üzere 5. Kolordu Komutanlığı'na 200 bin dolar verecekti. Ayrıca mağazanın yıllık gelirinin yüzde 3'ü kolorduya bırakılacaktı. Bunun yanı sıra OYAK, bitişikteki şehitliğin yeniden düzenlemesini yapacaktı. Fakat bir sorun vardı. Araziye alışveriş merkezi yapılabilmesi için, imar izni yoktu. Bu aşamada devreye giren 5. Kolordu Komutanlığı, arazinin imara açılması için belediyeye yazı yazdı. Belediye encümeni, istenen imar iznini verdi. 2003 yılına kadar OYPA'nın kullanımında olan 16 dönümlük alışveriş merkezi, daha sonra OYAK tarafından 10 yıllığına GİMA'ya devredildi.
Kira bedeli ise mağazanın aylık net satış gelirinin yüzde 2,5'i olacaktı. GİMA, aylık en az 8 bin YTL'lik kira bedelini garanti etti. Şu anda, mağaza Carrefour olarak hizmet veriyor. Emlakçıların verdiği bilgilere göre, GİMA'ya kiralanan arazinin piyasa değeri 10 milyon YTL. 2006 yılında duruma el koyan Maliye Bakanlığı Milli Emlak Dairesi, skandalı ortaya çıkardı. Konuyu araştırmak üzere görevlendirilen kontrolör, yapılan işlemlerin baştan sona kadar hukuksuz olduğunu belirledi. Hazırlanan rapora göre arazi kamulaştırıldığı tarihten itibaren tahsis amacı dışında kullanılmış, büyük bir kamu zararı meydana gelmiş, şehitliğin yapısı da bozulmuştu. Ayrıca, amacına uygun kullanılmadığı gerekçesiyle OYAK'ın kullandığı bölüm üzerindeki tahsis 2001 yılında kaldırılmıştı. Yani 16 dönümlük bu alan, yeniden Hazine malı olmuştu. Fakat OYAK, buna rağmen, arazinin tahsisi halen kendi üzerindeymiş gibi GİMA'ya kiraladı. Hazine'yi de tamamen devre dışı bıraktı.
Bu tespitlerin altının çizildiği raporun sonuç bölümünde, OYAK ve GİMA'nın işgalci olduğu açıkça belirtiliyor. Bu nedenle iki şirket hakkında ecrimisil takibatında bulunulması gerektiği vurgulanıyor. Bunun yanı sıra, işgal edilen arazinin ve üzerindeki alışveriş merkezinin satılması ya da kiraya verilmesi gerektiği ifade ediliyor. Bunun sağlanamaması halinde, işgalin sona erdirilmesi ve alışveriş merkezinin yıkılması isteniyor. Milli Emlak Genel Müdürlüğü, ilgili kurumlar hakkında dava açmaya hazırlanıyor.
Zaman
17 Mayıs, 2007
Ben demokratim galiba ??
Alıntı:
sepultura´isimli üyeden Alıntı
İnsanları ortak bir noktada buluşturmak gerek mim kardeş. Bir ülke bunu milliyetçilik ile, bir başkası din ile, bir başkası bir ideoloji ile başarmış ya da başarmaya çalışmakta.
21. YY. da birlestirici payda ise DEMOKRASI dir.
Irkcilik, Dincilik yook artik. Ortak paylasim paydasinin mümkün oldugu kadar tüm milletin ortak paylastigi payda olmalidir.
Bizde cook din var. Bu olamaz..Alevilik, sünnilik kavgasinin varligi, dinin bu ülkede payda olamayacagini göstermiyotrmu?Bizde cook irk var. Buda olamaz. PKK; irk paydasinin payda olmadiginin delili degilmidir ?
Ideolojileride denedik, sag, sol ürettik ve catistik. Buda payda olamadi.Tek care DEMOKRASI.
Buyrun kime hitap etmiyor ?
Kimin ortak paydasi degil ?
Tabiiki darbeciler, ihtilalcuiler, monarsistler, oligarsistler karsi geleceklerdier. Cünkü arpalari ellerinden alinip, demokratik olarak halka dagitilacaktir.
En büyük arpalik OYAK; soyduklarini bu millete geri verecektir. Bunu istemeyenlerin paydasi olabilirmi demokrasi ?
Alıntı:
Bizim tarihimize bakarsan bu bir çok kez denenmiş bir çok yolla. Pan Türkizm, Pan İslamizm gibi değerlerle devleti ve insanları bir arada tutmanın mümkün olduğu görüşüyle bunlar yapılmış ama bu görüşlerin hepsi iflas etmiş. Bu görüşlerin niye iflas ettiği hususunda sayfalar dolusu yazı yazılabilir. Hemfikiriz.
Alıntı:
Biz Atatürk değerlerine sarılarak şimdi bunu yapıyoruz. Bu degerler nelerdir ? O zaman bu degerlerin dogru adini koymalisiniz.Insanlari buna inandirmalisiniz.82 yildan beri anlatamadiniz bir türlü bu millete bunu. Inandiramadiniz bu milleti buna. Artik bu kadar yildan sonra farkina varmaniz gerekir bir yerlerde hata yaptiginizin.Yoksa Atatükcülük diye bu millete yedirtilenlerin Atatürkle hicbir ilgisi mi yok ?Yoksa bu degerler yanlismi bulunuyor bu millet tarafindan ?Bunlarin cevabini siz veremezseniz, halk vermek zorunda kaliyor farkindaysaniz.Yoksa Atatürkcülük degerlerinin, Atatürk´e ait olmadiginimi, ortak payda icin yeterli olmadiginio mi, yoksa yanlismi oldugunu düsünüyor bu millet ?
Laiklik nedir ? Nasil olur ?
Sosyal devlet nedir ?Nasil olur ?
Üniter yapi nedir ? Nasil olur ?
Demokrasi nedir ? Nasil olur ?
Görüsüme göre biz ne Atatürk degerlerini biliyoruz, nede uygiulamaya calismisiz 82 yillardan beri...
Atatürk degerlerinin demokrasi degerlerinin sadece ufak bir kismi oldugu gercektir. Fakat yeterli degildir. Atatürk ifadelerinde Muassir medeniyet hedefini göstermis. Buda laiklikten, sosyallikten, demokrasiden, vs...gecer.Ama Laik, Sosyal, demokrasi kelimelerinin manasini yanlis bilir maalesef bu millet. Pardon bu millet dogrusunu biliyor artik, Atatürkcü gecinen soyguncular yanlis göstermek hebesindeler.Ama Atatürkcü Türk Milleti yemiyor bu lololari artik.
Sagolsun ki Atatürk, tek yönümüzün MUASSIRLIK oldugunu isaret etmis.
Atatürk´ün degerleri bizim degerlerimizdir.
Atatürkcülerin okutmak istedigi anti-laisizm, oligarsi, anti sosyallik, vs...degil.
Kisacasi bize kavramlari yanlis yedirtmeye calismislar birileri. Maksatlarida ortada. Bu ülkeyi satmak ve soymak.Neden müdahale edemiyoruz, Türkmen kardeslerimize sahip cikamiyoruz.? Burda bir bit yenigi yok mu ?[quote]İsviçre'de Türk kültürü üzerine Zürich üniversitesi öğretim üyeleriyle çalışmalarımız var. İlmi olarak entegrasyondan bahseden bu insanlar iş uygulamaya geçince asimilasyona başlıyorlar.[/quote] Buda bir demokrasi oyunudur. Asimile ettirtmemek icin kendinizi, demokratik haklarinizi kullanacaksiniz. Aynisi tüm avrupa ülkelerinde yapilmak istenmektedir. Cogunluklar azinliklari daima kendi komutlarina almak isterler. Balans ise demokrasidir. Tabiiki demokrasiyi kullanabilmek, kendinizi müdafaa edebilmek icinde, cok seyler bilmeniz sarttir.
Alıntı:
İsviçre'de en büyük azınlık Boşnaklar, Hırvatlar ve Arnavutlardır. Bunlar çoktan asimile edilmiş zaten. Şimdi Türkleri de içlerine çekmeye çalışıyorlar. Bunu küçük bir azınlık dışında henüz başaramadılar. Devletimiz buraya din adamı, öğretmenler görevlendiriyor. Amaç bunun önünü kesmek işte. Avrupanin her ülkesinde Türkler haric her irk asimile edilmistir. Türklerde beceremiyorlar bunu. Cünkü biz irkci degil, milliyetciyiz...Dikkat ediniz bu fark cok mu cok önemlidir.
Alıntı:
1001 gece masalları konusuna gelince , birisi bir yalan söylemiş sonra dönmüş kendi de inanmış. Bu kadar ucuz bir masalla edebiyat parçalayıp insanların kafasını karıştırmayın. Isvicrede sizlere bakis acisi bu degilmidir ? Biol bol masal, hikaye anlatmaz mi Türkler ?Wenn der Tag lang ist............ile baslayan cümle ile karsilasmadiniz mi yoksa. (gün uzadikca, masallar dökülmeye baslar masaya.) TTK Baskani gelmedimi Isvicreye ? Anlatmadi mi Ermeni soykirimi olmadi masallarini orada ? Tabiiki inanmazlar bu masallara. Avrupali belgelerle konusur, masallarla degil."Arsivleri acin ve susturun su ermeni yalanini" dedik onlara. Cünkü avrupalilar, bu soykirim iddialarina karsi kronik delillerimizi ortaya koymamizi istediler. Yani arsivlerin acilmasi sart kilindi. Biz ise acmiyoruz arsivlerimizi halen ve Avrupada yavas yavas teker teker soykirim yaptigimizi kabulleniyor kendi ülkelerinde.Yazik degilmi bu millete ? Soykirim yapmadigimiz halde, neden belgelerle, arsivlerle karsi koymuyor, soykirimi kabulleniyoruz ?
Alıntı:
Türk kürt laz çerkez türk yapılmaları mümkün değildir demişsin. Kafanız azıcık çalışıyor olsaydı bunun hangi amaçla söylenmiş olduğunu da anlardınız. Irk olarak tabii ki bunlar Türk olamaz yapılmaları da mümkün değildir. Amaç bu insanlarımızı Türkiye çatısı altında toplayabilmek. Bari bu kadarını anlayın artık. Bu nasil olacak ? "Türkiyeli" mi diyeceksiniz tüm insanlara bu ülkede ? Buda mümkün degil, degil mi ?irkcilik, dincilik out olmus, biz halen ölüyü diriltmekle mesgulüz degil mi ? Yoksa baska türlü mü ? Hangi payda altinda ? bu insanlari bir cati altinda toplayacaksiniz ?Kesfedilenleri kesfetmeye calismakla neden ugrasalim ki ?Demokrasi her insan icin, her millet icin bir paydadir. Bundan baska paydada müümkün degildir. Yoksa varda, bilmiyorum mu ben ? Buyrun...
Alıntı:
Ermeni ve PKK konusuna gelince PKK terör örgütünün ASALA biter bitmez ortaya aktif eylemlerle çıktığını görürsünüz. 1907 yilinda Berlin´de bir Türk-Alman-Isbirligi dernegi kurulur. Bu dernegin ilk 2 üyesi Enver Pasa ve preususche Kulturbesitz´in baskanidir. Türkiye´de birligin irk ekseninde saglanmasi karara baglanir. Cünkü o zamanlar, bugün demokrasi nasil en ideal ise, irkcilik en ideal idi, birlik ve beraberlik icin. Ermenilere ve Kürtlere irkcilik farki gözetilerek yaklasildi Osmanli topraklarinda. Ayni doktrinle ermeniler ve kürtlerde Fransiz ve Ingilizler tarafindan milliyetcilendirildiler.Ermenilerin bize karsi fransiz, ingiliz ve ruslarla birlesip savasa gecmesi, ermenilere karsi kürtleri devreye sokmamizla oldu. Bu arada Kürtlere torak vaadinde bile bulunmusuz. Sevr ve Lozan anlasmalarinda bu sözümüz, anlasma maddelerindendirler.Ermenilerle ve Kürtlerle olan bu savasin nedenide budur.
Alıntı:
Ermeni finansmanı sayesinde ayakta durduğunu da bilirsiniz. Dogrudur. Fakat unutmayin ki, yillarca kürtleri, Saddamdan koruyan(36.paralelin güneyi) Türk gecinenlerde bizim devletimizdi.Yani terörden primlenenler var bu devletin icinden.
Alıntı:
Bütük kürt insanımızı buna dahil etmeniz namümkündür. Dogrudur, Katiliyorum.
Alıntı:
Benim babam yarı kürt, annem Horasan Türkmeni. Siz bunu ayırmaya kalkabilecek kadar tehlikeli bir görüşe sahipsiniz. Nasil ?
Alıntı:
Eğer bunları ayırırsak ben %25 parçamı ayırmam gerekiyor AYnı şey diğer kökenli vatandaşlarımız içinde geçerlidir. Ben Türk'üm. İsviçre'de yaşıyorum. Ben Türk'üm diyebiliyorum ama ekmeğini yediğim ülkeye ihanet etmiyorum, etmemeliyim de zaten. Demokrasilerde irki özellik bir ayricalik olmadigindan dolayi, her insan gibi sizde bir insansiniz. Demokrasilerde insan haklari evrensel bir sekilde korunur, rey oranina bakmadan. Demokrasi haklarin dagitiminda devreye girer rey agitrligina göre.Isvicre anayasasinin ilk 5 maddesinin icindede yazar bu. Insanlar din, dil, irk, cilt rengi, görüs, fikir, vs..farki gözetmeksizin kanunlar önünde esittirler.Ikinci maddede der ki: Menschewurde unantastbar=Kisi onuru(bu kelime ile wurde tercüme edilemiyor o kadar) dokunulmaz en büyük degerdir.
Alıntı:
İşte Ataürk değerleri burada devreye giriyor bizim ülkemizde. Bu insanlarımız, laz çerkez kürt vs., ne olduğunu söyleyebilmeli ama ihanet etmemeli. Atatürkçülüğün amacı bu işte. Demokraside hersey var. Baska ne ariyorsunuz ki ? Atatürkte muassirlasmakla bunu isaret etmemis mi ? Atatürk yazabilirmiyxdi demokrasiyi bu kadar detayli ? Atatürk isaret etmis. Sarmiydi detaylandirmasi ?Kisacasi hakiki Atatürk degerleri ile demokrasi degerleri ayni. Hatta Atatürk degerleri; demokrasi degerlerinin sadece bir kücük bölümü. Ama Atatürk demokrasiyi alacaksiniz" demis, muassir medeniyeti alacaksiniz" diyerek.Atatürk degerleri adi altinda, Atatürkten sonra gelenler yalanlar anlatmislar bizlere. Anti-Laisizmi, laiklik, anti-sosyalligi=sosyallik , vs..gibi yedirmislerr bizlere. Yani Atatürk´e ihanet vardir bu tanimlanan yanlis degerlerle.
Dünyayi yeniden kesfetmenin geregi nedendir ? anlamakta mümkün degil. Illaki Atatürk imzasi bulunacak altinda ?
Bugünkü bu yanlis kavramlarin altina ne Atatürk ve nede Bu millet imza atar. Secimlerdede bunun böyle oldugunu göreceksiniz.
Alıntı:
Tabulaştırmanın oryantal olduğu düşüncesi de yanlış. Bu bir genel kanidir Avrupalilarda. Haksizda degildirler yaneee...Mangal üzerinde köz birakmayiz, sallamalara basladigimizda...Nedenseoldugumuz gibi degilde olmak istedigimiz gibi görünme hastasiyiz. Bunun psikolojideki adi: Asagilik komplxi (minderwertigkeit)Atatürk´e bir yalaka asker "bu milleti, bu vatani siz kurtardiniz" diye yag cekmeye kalkar. Atatürk ise:- Bu milleti, bu vatani bu aziz millet kurtardi. der.Iste Atatürk..Iste bizim yalakalar....dalkavuklar....Bire bin ekler, gercekmis gibisinden anlatiriz 1001 gece masallarini.Kendimize güvenmemiz, asagilik komüplexinden kurtulmamiz gerekir. Buda demokrasi icerisinde gayet iyi olacaktir.Bulundugun ülkede bir arastir. Neleri almislar atalarimiz Osmanlidan.Dernek, Vakif, nereden, kimden alindi ? Demokrasi kimden alindi ? Yönetim sistemleri kimlerden alindi ?Osmanli 600 yilda medeniyeti ögretti avrupalilara. Bize gecmisimiz kötülendi ve biz gecmisimizden koparilarak Alman, Ingiliz, Fransiz, ABD usagi yapilmadik mi ?
Alıntı:
Çünkü İsviçre'nin şimdiki tabusu para. Onlar paraya tapıyor. Demokrasilerde bazi degerler öne cikabilir fakat bu degerler demokratik sistemi zedeleyemez. Insan haklarina dokunamaz hicbir deger. Bu farki farkedebiliyormusunuz acaba ?Kendi ülkendeki Atatürk´ün arkasina siginan oligarsiye baktiginda, soygunlari, insan haklarinin (muhtira gibi) hice sayildigini, insanin hicbir degerinin olmadigini görürsün. Para dahi tabandaki sosyal yapiyi, sosyal devlet olgusunu ortadan kaldiramaz isvicrede.
Alıntı:
Banka hesaplarını açmamak için AB ye üye olmuyorlar. Eğer açarlarsa Hitler'in milyarlarca mark(eski alman markı yani) tutarındaki paraları uçup gidecek. Ve daha bunun gibi binlerce hesaptan bahsediliyor. Onları bir arada tutan güç ülkenin ekonomik zenginliği. Bu zenginlik bir biterse, yarısı alman, çeyreği fransız, onda biri italyan, ve geri kalanının diğer milletlerden biraraya gelmiş bu devlet nasıl bir arada duracak?
Tabii ki duramayacak ve dağılıp gidecek. Atatürkcüleri getirirsiniz oraya.....)))
Avrupa degerlerini alir, iclerini bosaltir, ondan sonrada Atatürk degerleri dersiniz....
Ici bos süslenmis yumurtayi hatirladim birdenbire. Unutulmamasi gerekir ki, sosyal devletin sosyalligi, sahip oldugu ekonomik güce göredir. Fakir bir ülkedeki sosyal haklarda fakirlesir.Isvicre ekonomisi parayi ürün olarak kullanan bir ekonomidir. Bundan olan kazanci ile yasar. Ne kadar kazanirsa, o kadarda sosyallesir.
Bu zenginlik biterse..................gibi ütopik varsayimlarla ugrasmaniz, ne kadar realistcedir bilemem.
Kainatta hicbirsey baki degildir. Hersey degiskendir. Her ülke gibi isvicrede ürününü koruyacak ve gelistirecektir. Yoksa varligini koruyamaz.
Dedimya..."Eger.....olursa, yandik......" gibi cümlelerle korkutulmaya alismisiz. Korkutularak, soyulmaya alismisiz.Siz isvicrenin gelecegini isvicrelilere birakin. Onlar -kesinlikle- sizlerden realistler. Eger Bilderberg toplanti sonuclari ile ilgilenirseniz, isvicrelilerin 40 yil sonrasi icin tedbiri simdiden aldiklarini da farkedersiniz.
Alıntı:
Bizi bir arada tutan Atatürk değerlerine karşı sizi daha düşünceli konuşmaya davet ediyorum. Ben Atatürk´ü cook severim. Fakat maalesef hakiki Atatürk piyasada kalmadi. Sahteleri piyasada.Sahteleri ile ugrasmakta zaman kaybi maalesef.Ben Atatürk´ün isaret ettigi, bana ögütledigi ve gösterdigi ideali yakalamis medeni bir Türküm.Insanin Lezbiyenine, Homoseksüeline, Kürdüne, Türküne, Almanina, Ermenisine, Sunnisine, Alevisine, Ciplagina, Giyinmisine, Sacmalayanina, Sacmalamayanina, Atatürkcüsüne, Seriatcisine, Demokratina, Fasistine, Komunistina iNSAN olarak bakiyorum ve hepsine saygiliyim.
Respekt EVET,
Akzepte HAYIR.....
Ben demokratim galiba ??
Ayriyeten demokratik bir muhabbetle beni ihya ettiginiz icinde tesekkürlerimi sunarim.
Iste Atatürk´ün istedigi muassirlik bu...
Kanusmayi, konusa konusa uzlasmayi ögrenmek wesselam.
Moderatör
Kardeşim, herşeye demokrasi diyorsun. Biz zaten buna karşı değiliz. Atatürkçü değerlerin ne derece doğru anlaşıldığını, en son Atatürk'ün partisi CHP'nin yaptıklarıyla gördük. Demokrasiyi engellemek için herşeyi yaptılar. Önce demokrasinin ne olduğunu bu politikacılara anlatmak lazım. Herkes demokrasinin gerekliliğinin farkında. Ama sadece demokrasi olursa işte o zaman içimizdeki azınlıklar azmaya başlıyor. Ne yapalım o zaman? Hepsinin kafalarını mı ezelim? Nerde kaldı demokrasi o zaman? Demokratik platforma girmeyi reddeddip silahla bu işi yapmaya kalkanlarla nasıl bir arada demokrasi çatısı altında yaşayacaksınız? Demek ki sadece demokrasi ile olmayacak bu iş. Başka da yorum yapmayacağım zaten.Gerçek Atatürkçülük ile Atatürkçü geçinip kendi çıkarını düşünenleri bir arada tutmayalaım lütfen...
mim
Güzel bir tartisma idi ve herkesede yarardi insallah. Tesekkürler hepinize.Tartismalarimizi biraz frenlermem istenildigi icin yavaslatiyorum kendimi. soru sorulursda, cevap verecegim artik.
03 Ekim, 2005
TÜPRAS'da OYAK gerginligi
TÜPRAS'in özellestirmesinde Gasprom'un gerekçe gösterilerek, OYAK'a altin hisse ve veto hakki verilmesi, isletme emekli pasalara mi devrediliyor tartismasina yol açti. Özellestirme Idaresi Baskani Metin Kilci'nin " stratejik özelligi yüzünden Tüpras' in özellestirmesinde OYAK'a altin hisse ve veto hakki verecegiz açiklamasi " borsayi karistirdi. Uzmanlar ihaleye Rus gaz sirketi Gasprom'un katilacak olmasi nedeniyle alinan bu kararin alicilar için çok agir oldugunu belirtip, " Bu sartlar altinda Tüpras'in özellestirmesi zora girer " dediler. Kilci'nin açiklamasindan sonra Tüpras hisseleri 10 bin liranin altina geriledi.Uzmanlar Özellestirmeleri hükümetin olmazsa olmaz ev ödevleri olarak belirtiyor.
IMF'in ihaleleri yakindan takip ettigini ifade eden uzmanlara göre çok hassas dengeler üzerine kurulu.
TARTISMA
Bu nedenle hükümetin ve bürokratlarin hata yapma sansi hiç yok. Buna ragmen Petkim ihalesi sonrasinda yapilan açiklamalarin özellestirmeye gölge düsürdügüne dikkat çekiliyor.Özellestirme Idaresi Baskani Kilci'nin Petkim ihalesinde gelen teklif ile deger tespiti arasinda asiri bir fark olmadigini belirtmesine ragmen Basbakan Recep Tayyip Erdogan'in ihale sonrasinda yaptigi " Petkim ihalesinde fiyat çok düsük , yeniden degerlendirecegiz " açiklamasinin ardindan suskun kalmasi kafalarda soru isareti olusturuyor. Anketlere göre AK Parti'nin en büyük takipçisi olan Genç Parti'nin mahalli seçimler öncesi Petkim ihalesini siyasi sova dönüstürecegi endisesi nedeniyle kulislerde hükümetin ihaleyi iptal edebilecegi konusuluyor
ÖNCELIGIMIZ OLACAK
Petkim ihalesiyle baslayan tartismalarin boyutu Tüpras özellestirilmesindekiz bazi uygulamalar ile doruga çikti Ö.I Baskani Metin Kici Tüpras’in özellestirmesinde bir takim önceliklerinin bulunacagini bildirip söyle devam etti:" Bu önceliklerin stratejik olarak taninip taninmayacagindan emin degilim. Bu önceliklerimizi de Tüpras’in özellestirilmesinde olusturacagimiz altin hisse tabir edilen imtiyazli hissenin içerisinde belirtecegiz. Bu hissenin yönetiminde OYAK olacak ve bütün kararlar için veto hakki bulunacak. Bizim ulusal bir takim önceliklerimiz Tüpras yönetiminde temsil ediliyor olacak. Her kim alirsa alsin bunlari bilerek alacak."Altin hissenin daha çok ulusal nitelikli, güvenlik amaçli ve her durumda piyasa fiyatlarindan akaryakit temininin garanti altina alinmasina yönelik düzenlemeler içerdigini bildiren Kilci, "Bu Tüpras’in özel mülkiyete geçmesi halinde dahi varligini sürdürecek olan, kamu tarafindan temsil edilecek olan bir hisse. Türk Silahli Kuvvetleri’nin ve diger güvenlik güçlerinin akaryakit ihtiyaçlarinin zamaninda temini için gerekli düzenleme özellestirmeden önce yapilmis olacak" dedi.Muhtesem Karbas: Altin hisse Tüpras'a olan ilgiyi sifirlar. Zaten genel kurmay Tüpras'in stratejik önemi nedeniyle bu satistan rahatsiz. Bu nedenle OYAK altin hisse sahibi yapilmak isteniyor. Altin hisse olmasi bütün özellestirme planini alt üst eder. Eger bu biçimde kalirsa fiyat çok düser. Kimse yönetimi baskasina birakmak istemez. Altin hissenin veto hakkinin sinirlandirilmasi gündeme gelebilir.Asli Yüksel: Tüpras özellestirmesinde stratejik önemi nedeniyle altin hisse olmasi beklenen bir gelismeydi. Tüprasin özellestirmesi basarili olacaktir. Tüpras piyasada tekel olmasinin yanisira mali yapisi iyi olan önemli bir kurulus, bu nedenle altin hisse özellestirmede sorun olmayacak. Belki yabancilarin ilgisi azalir. Ama bu sikintilar da giderilecektir.
P.O.'DA IHALEYE GIRIYOR
Petrol Ofisi, özellestirilecek Tüpras'in tanitim dokümani ve ihalesi sartnamesini alacak. Özellestirme Idaresi Baskanligi tarafindan tanitimina baslanan Tüpras'in tanitim dokümani ve ihalesi sartnamesinin alinmasi hususunda Petrol Ofisi Yönetim Kurulu'nun, Genel Müdürlügün yetkili kilinmasini kararlastirdigi açiklandi.
PETKIM'DE SÜREÇ BASLADI
Ihale komisyonu degerlendirme çalismalarini tamamlayarak, kararini bugün Rekabet Kurumu’na gönderiyor. Uzan grubuna ait Standart Kimya’nin 605 milyon dolarlik teklifinin rekabet açisindan da en uygun teklif olup olmadigina karar verilecek. 15 gün içinde kararini bildirmesi gereken Rekabet Kurumu’nun ardindan nihai karar Özellestirme Yüksek Kurulu’na birakilacak.
Ugur ÖZEN
Haber girisi: 12.06.2003 08:58:19
***********
AKP'den Oyak'a Kıyak
Askerler bastırdı AK Parti bile ikna oldu Meclis’te bugün büyük kıyak var…
Meclis’de bugün son dakika teklifiyle OYAK’a çok büyük bir kıyak yapılacak. İşin en kritik yanı ise sessiz sedasız yapılacak bu girişimin perde arkasını AK Parti dahil hiçbir siyasi partinin Grup Başkanvekillerinin anlamamış olması.
Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları için yardımlaşma ve emeklilik fonu olarak kurulan, ancak vergi muafiyetleri nedeniyle On Milyarlarca Dolarlık bir deve dönüşen, yasası nedeniyle bunun memlekete vergi dönüşü de olmayan Ordu Yardımlaşma Kurumu (OYAK) bugün çok kritik bir dönemeçte.
OYAK, 50 yıldır sürdürdüğü mali ayrıcalığı kaybetmekle karşı karşıya.
Kamu İhale Kurumu (KİK), OYAK iştiraklerinin Kamu İhale Kanunu başta olmak üzere, diğer kamu kurumlarının mevzuatına uymak zorunda olduğuna karar verdi. Bu karar OYAK’ı adeta çıldırttı.
Bunun üzerine OYAK, Ankara 7'nci Bölge İdare Mahkemesi'ne yürütmeyi durdurma davası açtı. Ancak mahkeme bu talebi reddetti.
Yürütmeyi durdurmayı talebinde Bölge İdare Mahkemesi’ne toslayan OYAK, rotayı Meclis’e çevirdi.
23 Temmuz’da gireceği Tatil nedeniyle son günlerde çok yoğun çalışan ve onlarca yasayı aynı anda görüşen TBMM’den, OYAK tereyağından kıl çeker gibi bir yasal düzenlemeyi “son dakika teklifiyle” geçirecek.
AK PARTİ ANLAMADAN İKNA OLDU
Bugün, TBMM’de Torba Yasa görüşmeleri sırasında verilecek bir teklifle OYAK’ın iştiraklerinin Kamu İhale Kanunu’nun dışında kalmasını sağlayacak yasal değişiklik yapılacak.
OYAK yetkilileri, durumu bilmeyen ve yasal mevzuata hakim olmayan Partilerin Meclis Grup Başkanvekilleri’ni son günlerde ablukaya aldı. Ve bütün partilerin grup başkanvekilleri ikna oldu ve OYAK’ın istediği değişikliği Meclis’ten geçirme kararı aldılar.
AK Partili Nurettin Canikli, “OYAK’IN İŞTİRAKLERİNİN KAMU İHALE KANUNU’NUN DIŞINDA KALMASI İÇİN YARIN MECLİS’TE TEKLİF VERİLECEK, ANLAŞTIK GEÇİRECEĞİZ” dedi.
Onlarca düzenlemenin aynı anda yapılacağı Torba Yasa görüşmeleri sırasında Milletvekilleri, ne getirip ne götürdüklerini bile bilmeden bu kanunla ilgili oylamayı geçirme tehlikeleri bulunuyor.
Kanun geçerse, özel sektörle çok büyük haksız rekabet oluşacak ve “Büyük Ekonomik Güç” olarak TSK’nın elinde bulundurduğu ve emekli olan bütün generallerin çok yüksek maaşlarla istihdam edildikleri OYAK çok büyük yeni bir imtiyaz daha kazanacak.
Kamu İhale Kanunu’nun dışına çıkacak olan OYAK, istediği ihaleyi istediği fiyattan istediğine verebilecek.
İŞİNE GELİNCE “KAMU” İŞİNE GELMEYİNCE “ÖZEL”
İhale vermede Kamu İhale Kanunu dışında olmak isteyen yani “kamu” değil “özel” şirket gibi davranmak isteyen OYAK; vergi vermeye gelince ise tam tersini savunuyor ve “kamu” statüsünde olduğunu savunup korkunç vergi muafiyetlerinden yararlanıyor.
DARBENİN EN KRİTİK MEYVESİ
OYAK, 27 Mayıs darbesini yapan Milli Birlik Komitesi tarafından 3 Ocak 1961 tarihli 205 sayılı kanun ile kuruldu. OYAK'ın kuruluş gerekçesi, TSK mensuplarının istikbal endişesinden kurtarmaktı. Kanun gerekçesinde bu durum şöyle ifade edildi: "... ordu mensuplarının kendi içlerinde ve kendi malî imkânlarıyla bir dayanışma suretiyle istikbal endişesinden kurtularak maddî ve manevî huzura kavuşmalarını temin maksadıyla Ordu Yardımlaşma Kurumu Kanun Tasarısı hazırlanmış bulunmaktadır." Darbeyle kurulan OYAK, bugün 60'tan fazla şirket ve iştiraki, oluşturduğu değer ile büyük bir holding haline geldi. Hemen hemen her sektörde faaliyet gösteren iştirakleri, vergi muafiyeti sayesinde özel sektörü kısa sürede solladı. Emekli Korgeneral Yıldırım Türker'in başında bulunduğu OYAK'ın, 241.048 üyesi, 9,640,5 milyar TL'lik nakit varlığı bulunuyor.
OYAK ayrıca TSK mensuplarından para da kesiyor. OYAK'ın TSK mensuplarından yapılan kesintiler ile iştiraklerden elde edilen kârlarla mal varlığı dudak uçuklatıyor. Yedek subaylardan yapılan kesintilerin akıbetinin belirsizliği ise en çok eleştirilen konuların başında geliyor.
OYAK, 205 sayılı kanunundan kaynaklanan pek çok 'malî imtiyaza' sahip.
*****
TESEV'in son raporunda, doğrudan iktisadi bir aktör olarak varlığının ifadesi olan askerlerin holdingi OYAK'ın yapısının çağdaş demokrasiye aykırı olduğuna vurgu yapılıyor.
Son yıllarda güvenlik sektörünün demokratik denetimi konusunda çalışmalar yayınlayan TESEV'in son raporu "Türkiye'de Askeri-İktisadi Yapı: Durum, sorunlar, çözümler" adını taşıyor.
Çalışma, bir dış güvenlik kurumu olan ordunun, bu alanın dışına çıkarak kendini iktisadi ve mali açıdan özerkleştirmesini ve demokratik denetimin dışında durmasının yarattığı sorunları ele alıyor. Raporda ayrıca Türkiye'de militarizmin merkezindeki aktör olarak ordunun iktisadi alan ve süreçlerdeki yerini odağına alan bu raporda, askeri-iktisadi yapının çözümlemesi de yapılmıştır.
Rapora göre, Türkiye'deki askeri-iktisadi yapı üç ayak üzerinde yükseliyor. İlk ayak, Türkiye'de ordunun doğrudan bir iktisadi aktör olarak varlığının ifadesi olan askerlerin holdingi OYAK'tır. İkinci ayak, Türkiye'de ordunun neredeyse mutlak kontrolü altında olan yüksek askeri harcamalar ve son ayakta ise Türkiye'de hızla geliştirilen ve sanayinin militarizasyonuna yol açan askeri sanayidir. Askeri, iktisadi olarak özerk bir kuruma dönüştüren her üç alanın da hızla denetim altına alınması gerektiği ifade edildi.
AYRICALIKLARI SONLANDIRILSIN
Askeri bir holding olarak OYAK'ın varlığının orduların dış güvenlikle sınırlı kendi asli işlevlerinin dışındaki alanlarda bir güç olarak var olmaları, çağdaş demokrasinin asgari gerekliliklerine aykırı olduğu ifade edilen raporda, kısa vadede gerekli yasal düzenlemelerle OYAK'ın her türlü yasal ayrıcalığına son verilmesi önerildi. Kamu yararı değil zümre yararı olduğu vurgulanan OYAK'ın, anayasal özgürlüklere aykırı olması nedeniyle, orta vadede tasfiye edilmesi ve ordunun iktisadi aktör olarak varlığına son verilmesi gerektiğine dikkat çekildi.
Türkiye'nin iktisadi ve sosyal kalkınmışlık düzeyi ve kamu kaynakları dikkate alındığında askeri harcamaların yüksekliğine dikkati çeken rapor; bu harcamalarda tek söz sahibi asker olduğunu ancak bu harcamaların mutlaka demokratik denetime tabi olması gerektiği vurgulandı.
Askeri harcamada kısıtlamaya gidilmeli
TESEV'in raporunda, Genelkurmay Başkanlığı'nın Milli Savunma Bakanlığı'na bağlanması ve bakanlık kadrolarının sivilleşmesi, ordu-siyaset, ordu-ekonomi gibi ilişki alanlarında eğitimden geçirilmesi önerildi. Raporda, "Tüm siyasi partiler, başta milletvekilleri için olmak üzere, askeri harcamalar konusunda demokratik toplum kuruluşlarıyla ilişki içinde eğitim programları hazırlamalı, özel birimler kurmalı ve parlamenter denetimin tüm mekanizmalarını kullanmak üzere siyasi irade sergilemelidirler" denildi. Türkiye'de askeri sanayinin hızla büyüdüğü ve büyük kamu kaynaklarını harcadığı ifade edilen raporda; bu durumun sanayinin militarizasyonu olarak tanımlandı. Bu harcamaların başka alanlarda kullanılmasının daha uygun olduğu ifade edildi. Bu konuda, "Askeri harcamalar kısılmalı ve ekonomik kaynakların iktisadi ve sosyal açıdan verimsiz askeri sanayiye akmasına son verilmelidir. Savunma Sanayii Müsteşarlığı projeleri de dahil silah ve teçhizat alım ve üretim projeleri bu doğrultuda yapılandırılmalı. Askeri sanayi içinde yer alan şirketlerin kendilerini dönüştürmelidir" önerileri getirildi.
Kaynak: Yeni Şafak
Sitemizde yer alan yazı ve makaler
tamamen bilgi amaçlı olup
kesinlikle idari hukuki amaçlı kullanım için
tavsiye edilmez,
sitede yer alan bilgileri
ilgili kurum ve hukuk uzmanına danışmadan uygulamanız
beklenmedik sonuçlar doğurabilir,
www.hiziracil.tr.gg sitesinde
yer alan haberler ,yorumlar, bilgilerden dolayı
hiç bir şekilde sorumlu tutulamaz,
sitede dolaşım yapan kullanıcılar
bu uyarıyı kabul etmiş sayılırlar..
Hoşça kalın.
Saygılarımızla
|
|
|
|
|
|
|
*** SİZİ KUTLUYORUZ *** BUGÜN 2057257 ziyaretçi (4530463 klik) MİSAFİRİMİZ OLDUNUZ *** |
|
|
|
|