66 yılında Konya ilinde doğan Murat PAPUÇ,
lise eğitimini de bu ilde aldıktan
sonra Kara Harp Okulu'nun Elektrik ve Elektronik Mühendisliği bölümünden
Tankçıteğmen olarak 1987 Ağustos ayında mezun oldu.
Bu dönemde görevde olan çoğu karacı subay gibi
OHAL bölgesinde uzun süre görev yaptı.
İstanbul garnizonunda görevliyken İstanbul Üniversitesi İktisat fakültesi
Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı'nda yüksek lisansını tamamlayan Papuç,
yine bu görev yerinden gittiği komando kurslarını bitirdi.
Özel Kuvvetler Komutanlığına
inha edilmek istendi. Farklı branşlarda askeri veya olimpik spor dallarında yapılan
müsabakalarda dereceler aldı.
Marmara bölgesinde meydana gelen depremler nedeniyle de afet bölgesinde ,
farklı nitelikte görevlerde bulundu.
Bu görevleri sırasında sivil ve asker bürokratların
içerisinde olduğu büyük çaplı yolsuzlukları tespit etti.
Bu usulsüzlük ve yolsuzluklara
yasal işlem yapılmasını belgeler sunarak talep etti.
Bu belgelere rağmen yasal işlem
yapılmaması sonrasında üst kademelere
ısrarlı başvurular yaptığı gerekçesiyle
çeşitli bahanelerle mesleki sicilleri
bir çok taltif, başarı rozeti ve brövelere rağmen bozuldu.
Bu süreçte bütün yasal yollara başvuran Pabuç,
yüksek mahkemelerden lehine
düzeltici kararlar aldırdı.
Buna rağmen bu kararlar, yüksek komuta kademelerince
emsal olmaması adına uygulanmadı.
İç hukuk yollarını tüketmek için her merciye
başvurdu.
Tekrar OHAL bölgesine atanan Pabuç,
keskin nişancı eğitimini bitirmekle beraber
İstanbul Üniversitesi'nde Uluslararası İlişkiler bölümünde doktora eğitimine başladı
fakat görev yeri nedeniyle kayıt dondurdu...
Sonuç alıcı yasal girişimlerinin
üst komuta kademelerini rahatsız etmesi nedeniyle
açığa alındı.
Sonrasında "TSK'da görev yapamayacağı
ama istediği kurumda çalışabileceği"
kararı verilerek, hukuki-kişisel ehliyet kayıplarına uğramadan
malulen emekli edildi.
Bu süreçte dergilerde çıkan
ordu ile ilgili makaleleri ve anılarını topladığı
"BOYALI BANK NÖBETİNİ TERK ETMEK "
isimli kitabı hakkında
Genelkurmay Başkanlığı
suç duyurusunda bulundu.
Bir çok panel, söyleşi ve yazıda
TSK ile ilgili izlenim ve yorumlarını ileten Pabuç,
anti-emperyalist mücadele adına bir çok eylem ve faaliyete katıldı.
Bir kültür merkezinde kütüphanecilik yapan ve
aktif olarak da siyaset içerisinde olan
Pabuç,
dernek çalışmaları ve yoğunlukla da
Yurtsever Cephe faaliyetleri içerisinde bulunmaktadır.
Halen Yurtsever Cephe Emekli Askerler İnisiyatifi içinde yer almakta,
çeşitli yayınlarda yazılar yazmaktadır
Genel müdür Hakan Eminsoy dün yaptığı açıklamada,
2001'den bu yana subay ve astsubaylara ait hesapların
Oyakbank'ta toplandığını doğruladı.
Gerekçeyi ise şu şekilde dile getirdi:
Binin üzerinde otomatik para çekme makinesi,
300 şubeyle pek çok bankanın olmadığı yerde biz varız.
Otomatik para çekme makinelerimizin donduğu yerler var,
çalışmaya devam etsin diye ısıtma sistemleri kuruyoruz.
" Oyak Genel Müdürü Coşkun Ulusoy ise kârlılıkla ilgili açıklamasında,
Sabancı'da 4, Koç'ta 2, kendilerinde ise 1 dönüm tarla olmasına rağmen
daha kârlı olduklarını dile getirmişti.
Koç Holding Üst Yöneticisi Bülent Özaydınlı da,
Oyak'ın gelir ve kurumlar ve bağış vergilerinden
muaf tutulmasına gönderme yaparak,
"Elmalarla armutları bir tutmayalım."
diye karşılık vermişti.
Bu arada Oyakbank'ın 2002 yılında 'emrinizdeyiz'
sloganı ile gazetelerde yayınlanan reklamının
subayları rahatsız ettiği ortaya çıktı.
O tarihlerde Şırnak'ın Cizre ilçesinde konuşlu bulunan 70. Mekanize Piyade Tugayı 1. Tank Taburu 2. Tank Bölüğü'nde görev yapan
Yüzbaşı Murat Papuç,
Oyakbank reklamında
TSK'nın bir şirket gibi sunulmasından
duyduğu rahatsızlığı dile getirerek,
18 Mart 2002'de Cizre Cumhuriyet Savcılığı'na
suç duyurusunda bulundu.
Papuç'a göre,
suç duyurusundan Ankara Basın Savcılığı'nın reklamın içeriği ile ilgili
Oyakbank'ı uyardı.
Banka da reklamı yayından kaldırdı.
Subayların Oyakbank'ın emirli reklam rahatsızlığı
emekli Yüzbaşı Murat Papuç'un kaleme aldığı
Boyalı Bank Nöbetini Terk Etmek,
isimli kitapla ortaya çıktı.
Pabuç, reklam kampanyasının,
girişimleri sonucu yayından kaldırıldığını öne sürüyor.
Reklamı görünce şok olduğunu belirten emekli yüzbaşı,
kendisi gibi dönemin bütün genç subaylarının
'emrin' para aracı olarak kullanılmasından
rahatsızlık duyduğunu dile getiriyor.
Pabuç, reklamda verilen mesaj ile
askeri emir-komuta ve hiyerarşi duygusunun
ön plana çıkartıldığına vurgu yapıyor.
Emir, 211 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu'na göre
hizmete ait bir talep veya yasağın
sözle, yazıyla ve sair suretle ifadesi anlamına geliyor.
Emekli yüzbaşı,
"Mutlak suretle emrin yerine getirilmesi
askerlik mesleğinin vazgeçilmez temeli ve esaslı güç kaynağıdır.
Mutlak itaati gerektirir.
Emir askerî hizmete ait bir taleptir.
Askerî hizmetle ilgili olmayan emir verilmemesi
emir ile ilgili en önemli noktadır." diyor.
Pabuç suç duyurusunda şu ifadelere yer veriyor:
"Oyak'ın ticari hizmet ve faaliyetlerini
TSK ile asker edasıyla bütünleştirmeye çalışarak
ve personelini asker olarak betimleyerek,
'ordu'ya ait emir-komuta zinciri ile
ticari hizmeti örtüştürmekte ve
reklam malzemesi yapmaktadır.
Silahlı Kuvvetler,
bir ticari şirket gibi gösterilmeye çalışılmaktadır.
Tarih boyunca hayatlarını feda edebilmiş olan
yüz binlerce vatan evladı şehidimize verilen
ölüme atılma emri ile
ticari kaygılarla kurulmuş ve
gelirini artırma kaygısıyla
batık bankaları bünyesine alarak
hizmetini emirle yürütme garantisinin görüntüsünü veren reklam ile
TSK'nın disiplin anlayışının temeli olan emir metalaştırılmıştır.
Dolayısıyla evlatlarını şehit veren analar ve babalar ile
hayatını hiçe sayan gazilerimizin maneviyatı bozulmaktadır.
Türk halkının maneviyatını sarsan bu reklam kampanyası
derhal durdurulmalıdır ve neden olanlar cezalandırılmalıdır."
Şunu herkes bilmelidir:
Generaller ve subaylar
lojmanlarda, gazinolarda, askeri kamplarda, askeri şirketlerde,
kuralları ve ahlakı farklı bir dünyada
ayrıcalıklı olarak yaşamaktalar.
Bu ayrıcalıklı yaşam
"halk ordusu" olmakla gerekçelendirilmektedir.
Ancak bu ayrıcalıklı yaşam
onların gözünü körleştirmesin, duyarsızlaştırmasın.
Halkçı niteliğini her geçen gün kaybeden bir kurum,
sonunda bir şirket haline geldiğinde,
öykünülen bir camia olmaktan çıkacak
ve yadırganan, hatta hesap sorulan bir kast haline dönüşecektir.
Emir komuta edenlerin ayrıcalıklı yaşantısının olmasının nedeni,
Türk halkının
Türk Silahlı Kuvvetlerini bir halk ordusu olarak kabul etmesidir.
Böyle olduğu için evlatlarını
yurtları için feda eden anne-babalar suskun ve sabırlı gözükmektedir.....
Ancak Avrupa Birliği ve ABD'nin siyasi ve ekonomik çıkarları için
evlatlarımızın kanını ihraç edecek bir profesyonel güvenlik şirketine
kimsenin suskun kalmayacağı ve sabır göstermeyeceği bilinmelidir"
Sitemizde yer alan yazı ve makaler
tamamen bilgi amaçlı olup
kesinlikle idari hukuki amaçlı kullanım için
tavsiye edilmez,
sitede yer alan bilgileri
ilgili kurum ve hukuk uzmanına danışmadan uygulamanız
beklenmedik sonuçlar doğurabilir,
www.hiziracil.tr.gg sitesinde
yer alan haberler ,yorumlar, bilgilerden dolayı
hiç bir şekilde sorumlu tutulamaz,
sitede dolaşım yapan kullanıcılar
bu uyarıyı kabul etmiş sayılırlar..
Hoşça kalın.
Saygılarımızla