Create Your Own Countdown

Google

   
  *** İYİLİK İÇİN KOŞANLARIN YERİ***
  Başsağlığı !- Anma
 








Click on the slide!




      ***Akıp giden zaman içinde bir kafesteyim,
           Her türlü amelde çok ahesteyim,

          Kabrim beni bekliyorken dünyalık hevesteyim,
         Uyandır artık Ya Rab! belki son nefesteyim. . . !***

                                                                                          (Mevlana)






van-depremi-2011-14










VAN VE ERCİŞ DEPREMİNDE  VEFAT EDENLERE

MEVLADAN  RAHMET,

YARALILARA  ACİL ŞİFA ,

YAKINLARINA  SABIRLAR  DİLERİZ.













Reklam



                              ŞEHİTLERE RAHMET , AİLELERİNE  BAŞSAĞLIĞI   DİLİYORUZ.
























                                                                        




www.cerkeshabersitesi.com
Vatanı uğruna canını hiçe sayarak hain PKK teröristleri ile girdiği çatışmada şehit olan Teğmen Korhan KURUÇAY büyük bir katılım ve coşku ile ebedieyet uğurlandı



 
 
www.youtube.com
Çankırılı Şehit Babası İsyan Etti
 

Şehidin Ağabeyinden Bakan Şahin’e sert sözler
 
 
 
 
 


 Şehit Yarbay Alim Yılmaz

http://www.facebook.com/photo.php?fbid=101295656713811&set=a.101295643380479.2607.100005001302535&type=1
 
Şehit Yarbay Hakkında
Yarbay Alim Yılmaz, 25 Eylül 1963 tarihinde Uşak ili Eşme ilçesinde Mehmet ve Ümmü Yılmaz çiftinin çocuğu olarak dünayaya geldi.
Biyografi
Özgeçmiş;

Şehit Jandarma Komanda Yarbay Alim Yılmaz, 25 Eylül 1963 tarihinde Uşak ili Eşme ilçesinde Mehmet ve Ümmü Yılmaz çiftinin çocuğu olarak dünayaya gelmiştir. İlk ve orta öğrenimini Uşak ilinde tamamlamasını müteakip 01 Eylül 1981 tarihinde Kara Harp Okulunda askerlik mesleğine başlamıştır. Sırasıyla;

*1985-1986 İstanbul/Tuzla Piyade Okulu
*1986-1987 Jandarma Okullar Komutanlığı
*1987-1988 Çanakkale 116. Jandarma Er Eğitim Alay Komutanlığı
*1988-1990 Beytüşşebap 7nci Komando Tabur Komutanlığı
*1990-1992 Antalya/Kaş İlçe Jandarma Komutanlığı
*1992-1994 Şırnak/İdil İlçe Jandarma KOmutanlığı
*1994-1997 Ankara Güvercinlik Jandarma Komando Özel Harekat Tabur Komutanlığı
*1997-1999 Diyarbakır Jandarma Komando Özel Harekat Tabur Komutanlığı
*1999-2004 Ankara Destek Kıtalar Grup Komutanlığı müteakip

19 Temmuz 2004 tarihinde Elazığ İl Jandarma Komutanlığı Asayiş Şube Müdürü olarak göreve başlamıştır. Elazığ İli Arıcak İlçe Jandarma Komutanlığı ve bağlı karakol Komutanlıklarında denetlemelerde ve incelemelerde bulunmak üzere gittiği görev sırasında; 08 Nisan 2006 günü saat 13:20 sıralarında Erimli Jandarma Karakol Komutanlığından Arıcak İlçe Jandarma Komutanlığında intikali esnasında; Elazığ İli, Arıcak İlçesi, Erimli Beldesi, Güleç mevkiinde teröristlerce yola döşenen mayının patlaması sonucu şehit olmuştur. Jandarma Komando Yarbay Alim YILMAZ bayan Firdevs YILMAZ'la evli olup iki erkek çocuk babasıdır.

Ruhu Şad Mekanı Cennet Olsun..







 
                               

      



Biz Allah'tan geldik ve O'na döneceğiz

          
                                 İnna lillah ve inna ileyhi raciun... BAKARA / 156.



 

***  Başbakanımızın Önemli Ricası  ***



  --Merhumenin cenazesine iştirak çerçevesinde,

medya kuruluşlarına taziye ilanı vermeyi,

çelenk veya çiçek göndermeyi düşünenlerin,

bunların yerine

İSEGEV-İstanbul Eğitim ve Gençliğe Hizmet Vakfı'na

bağışta bulunmaları önemle rica olunur.. -

    TR42 0001 5001 5800 7299 2338 60   

        Vakıfbank Vatan Cad. Şubesi Fatih - İstanbul -

           Kamuoyuna Saygıyla duyrulur. ( Başbakanlık Basın Merkezi )




















hareketli gül resimleri
 














Sil?


Yeni cep telefonuma eskisinin rehberini geçiriyordum dün...
Baktım, bazı isimlerin numaraları duruyor; kendileri yok...
Bir deprem sonrasının hazin sınıf yoklaması gibi:
"- Cem Karaca?"
"- Yok!"
"- Barış Manço?"
"- Yok!"
"- Erol Mutlu?"
"- Yok!".
"- Melih Kibar?"
"- Yok!"
* * *
Sanki mazinin kumsalına yazılmış isimler... Eninde sonunda geleceğini adımız gibi bildiğimiz halde hiç gelmez zannettiğimiz bir dalga geliyor ve yıllar yılı özene bezene sahile işlediğimiz o güzelim yazıları bir darbede siliyor. Kum gibi dağıtıp ummana sürüklüyor.
Sonrası boşluk... Sonsuz bir boşluk...
* * *
Yitik dostların, tanışların ekrandaki isimleri üzerinde geziniyor parmağım... "Sileyim mi" diye soruyor telefon...
Başparmağın ucunda bir ömür... 
Can, bir tuş mesafesinde...
"Sil" komutuna elim varmıyor.
"Sil"mek ihanet gibi geliyor.
* * *
Rehberim isim dolu... Kimi canlı, kimi ölü... "Sil"meye kıyılamamış nice isim, yaşayanlarla birlikte duruyor orada... "Yaşayanlar" dediğim, sırasını bekleyenler... Kim bilir hangisi, hangisinin ardı sıra... "Ha 3 gün önce, ha 5 gün sonra..."
Kimi vakitli, kimi apansız, bir anda...
Rasgele arıyorum yitenlerden birini...
Gençten bir kadın sesi yanıtlıyor:
"Aradığınız numaraya şu an ulaşılamıyor." 
Gelecekte ulaşılması da mümkün görünmüyor. "Daha sonra tekrar deneyiniz" tavsiyesine gülüyorum.
Denemeye söz veriyorum. 
Ölmüş de hafızadan silinmemiş dostlar, ölmeden silinenlerden daha uzun yaşıyor bu rehberde...
* * *
Hep merak ederim: 
Nereye gider bu bilgisayarların, cep telefonlarının posta kutularından silinen mesajlar, mektuplar, yazılar...
Onca harf, cümle, satır?.. Sanal âlemin görünmez kablolarına tutunup bir ekrandan yüreklere ulaşan haykırışlar, özlemle tuşlanmış, mesaj kutularında saklanmış aşklar... ne olur silinince?..
Uzay boşluğunda dağılır mı?
Yoksa bir yerlerde saklanır mı?
Bir gün yeniden toplanır mı?
Silinmiş yazılar diyarında...
Bir pişmanlık kurultayında...
Ya ölenler?
Onlar hangi keşfedilmemiş ülkeye gider?..
* * *
Galiba hayattan kayıt sildirdikten sonra ilkin gelip sevenlerinin hafızasına kaydoluyorlar.
Bilgisayar gibi değil insan hafızası...
Bir tuşluk "sil" komutuyla silmiyor sevdiğini... silemiyor. 
Emir, ferman dinlemiyor. 
Hatıralara sarıp saklıyor orada... anıyor, yâd ediyor, "yaşatıyor". 
Belki hiç unutmuyor ve yanına gidene dek orada koruyor. Belki -5-10 yıl sonra- bir gün "hafızası doluyor", onu silip yerine bir başka ismi yazıyor.
İşte insan asıl o zaman "sil"iniyor.
Sözün özü, demem o ki; 
Unutmazsak yaşatırız!

 

28 Şubat darbesi için bahane üreten bir kesim olduğunu dile getiren

Karatepe, şunları söyledi:

''Bahanelerinden bazıları, hükümetin yanlış dış politika uygulamaları.

***  D-8'ler meselesi, ****

Libya ziyareti, artan irtica mücadeleleri, siyasetçilerin konuşmaları ve belediyelerin faaliyetleriydi.

***28 Şubat'ta ticari alana müdahale ettiler.
Memurlar ve tüccarlarla ilgili işlem yaptılar.

En fazla yargı kullanıldı. Genelkurmay'ı yargıya davet edip onlara düzmece brifing verildi.

Savcılar da tutuklamalara başladı. Bu savcılardan biri halen Kayseri'de bulunan Arif Gül isimli özel görevli savcıydı. Bu savcı bana 'ne konuşursan hakkında soruşturma açacağım' dedi. Ne dediysem ertesi gün beni savcılığa çağırdı.''

 




 




    NECMETTİN ERBAKAN.

    PROF.DR.

    İNANANLARI   UYANDIRAN  ADAM.

     DUALAR  SİZE

                  

yükleniyor
necmettin erbakan


2007'nin ilk aylarında, Necmeddin Erbakan, Partisinin Genel İdare Kurulu üyelerini ve teşkilat yetkililerini konutuna davet ederek, onlara sadece bir film izletip uğurlamış.

1961 yapımı "Başkan"(Le président) isimli bu Fransız filmini kesinlikle seyretmenizi tavsiye ediyorum.

 

Haluk Nurbaki Tv – Faiz Bunalımı

Haluk Nurbaki Tv – Faiz Bunalımı
 

Milletimizi, bütün imkânlarına rağmen sıkıntıya mahkûm eden olay, faiz politikasıdır


.
Yüce di­nimizin faizi yasaklayan hükümleri tarih boyunca mevzii olarak hissedilmiş, özellikle Osmanlı idaresi boyunca faizin topluma neler getirdiği, neler götürdü­ğü düşünülmemişti bile.
Halbuki bugün bir Kur’an mucizesi olarak tecelli etti ki faize bağlı bir eko­nomik politika bir milleti akılalmaz sıkın­tılara sürüklemektedir. Türkiye, belki petrol gibi çok büyük tabii servetlere sahip değildir. Ancak özellikle tarımı, mevcut madenleri, hepsinden önemlisi genç nüfusa bağlı insan gücü ve yetiş­miş elemanlarıyla ekonomik açıdan ra­hat yaşamaya müsait bir ülkedir. Yeni de olsa sanayi alanında da küçümsen­meyecek bir güce sahip­tir. Reel milli gelir, yani millete has ekonomik po­tansiyel bir türlü milletin eline geçememektedir.

Çeşitli kaynaklardan mil­letten alınan vergilerin bü­yük bir kısmı devletin ban­kalara olan borcu nede­niyle faize gitmektedir. Bu yüzden devlet, yatırımların tümünden vazgeçmiş, elindeki KİT’leri de satarak yaşama çareleri aramak­tadır.

Bu milletin fertleri bir gün aklın bilincine kavu­şunca acaba kendi kendi­sine sormayacak mı? Devlet kimden yüksek fa­izle kredi alıyor, bir anlam­da devletten önce devlet olan bu kişiler ve kurumlar kim? Çok iyi biliyoruz ki, bugün devletin çarpık faiz ekonomisi üzerine oturttuğu sistemi belli kişileri ve çevreleri, daha çok besleme politikasıdır. Doğrusunu isterseniz, şu veya bu yoldan vergi kaçı­rarak, sigorta primini öde­meyerek, sahte ihracat oyunlarıyla sahneye çıkan bu asalaklar, servetlerine doymamakta, milletten gelerek, devlet hazinesine girmesi gereken her kuruşu kendilerine aktarabilme çabası içinde­dirler. Akılalmaz formüllerle faizle dolar piyasalarını etkilemekte ve devlete akan milletin parasını kendi hazinelerine yöneltmektedirler.

Başlangıçta bir ekonomi bilim adamı olması dolayısıyla Çiller de durumun farkına varmış, bu soyguncu çarkını millete açıklayarak bu çarkı kıracağını vaat etmişti. Fakat bu çark daha önce pekçok tecrübelerden geçtiği için bo­yun eğmedi, 5 Nisan’dan önce kur politikasına müdahale ederek doları ikiye katladı ve Çiller’i paniğe düşürdü.

Türk devletinin sırtındaki bu korkunç canavar, dolarlarla oynayarak Çiller’e sopa gösteriyordu. Ve arkasından zo­runlu olan 5 Nisan kararlan geldi. Ne çare ki dövizdeki patlama da 5 Nisan kararlan da hep faizcilere yaradı. Eko­nomideki özellikle de sanayideki tökez­lemeler dursun diye politikacılar faizin her türlüsüne evet demek zorunda kal­dılar. Bir anlamda kapitalist güç, “Be­nim karşıma hiç kimse çıkamaz, çıkarsa ekonomiyi batırırım” dedi.
İşte gerek milletin boğazına demir bir halka gibi sarılan enflasyon felaketi, ge­rekse topladığı vergileri faize yatıran bir hükümetin aczi karşısında yapılacak tek şey sistemi değiştirmektir. Faiz, sömürücüleri sistem değişmeden kendile­riyle baş edilmesinin imkansız olduğu­nu bildikleri için ekonomik platformda rahatlıkla cirit atıyorlar. Ve her zaman atabileceklerini çeşitli vesilelerle millete gösterdiler.
 

Refah Partisi’nin bu gerçeği anlayarak cirit atanları zemini toprak olmayan as­falt sahaya çağırması bütün ciritçileri ürküttü


. Zira her yanlışın nedeni Kur’an hükümlerini anlamamakta ısrar etmek­tir. Ekonomi yarışındaki faiz illetini sah­neden çekmeden milli ekonomiyi kurta­ramazsınız. İşte Refah’ın Adil Düzen di­ye politika sahnesine koyduğu asfalt zemin budur. Faizi kaldırdınız mı, sahte­kârlar atları asfalt üzerinde cirit atama­yacaktır.
Elbette gerek milleti sömürmeye alı­şanlar, gerekse sömü­rülen milletin çaresiz kalmış bir zümresi faiz­siz ekonomi nasıl olur diye yaygara yapacak­tır. Halbuki bu sistem içinde bile, hiç faize bulaşmadan yatırımların hatta sanayilerini yürü­ten pek çok kardeşimiz vardır. Bunlar gittikçe yaygınlaşmakta ve başarıları birbirini kovala maktadır. Gerek ticare­tin gerekse yatırımların sıcak parayla yürütül­mesi halinde ne denli güçlü ve sağlam olduğunu görmeliyiz. Aslın­da kapitalizm bir ölçü de sıcak parayı banka­lara çekerek ekonomi ve yatırımları kâğıt sistemler üzerinde yürüt­mek ister. Sonunda da kendi elde ettiği sıcak paralarla daha dev girişimler yaparak dünya ekonomisine zincirler halinde hakim olma yolları bulur.
Süre-i Bakara’nın çağımızdaki ekonomiye ve dile getirmeye çalış­tığımız bu gerçeklere ait pekçok emirleri vardır. Ve sonunda da faize karşı çok ağır bir yasak getire­rek bizlere yol göstermektedir. Bu hüküm

 faiz alanların (daha geniş anlamda faiz sisteminin) Allah ve Resulü’yle sa­vaşmak anlamına geldiğini bildirmekte­dir.



Milletlerin, onu teşkil eden fertlerin hu­kuku açık gözlerin hile ve tuzaklarıyla çiğnenemez. Eninde sonunda, millet, bin yıldır yoğrulduğu hamurundaki hik­metleri sezerek, faizsiz bir düzeni mutlaka arar bulur.
Bu yazı Onkolog Dr. Haluk Nurbaki, 21 Eylül 1995 tarihli Akit Gazetesi’nden alınmıştır.




 
Türk Amerikan toplumunun tanınmış isimlerinden Müh. ve İşadamı Sayın Ziya Erdemir ve Bilim Adamımız, Sayın Prof. Ali Erdemir beyin Değerli Babaları Sn. Hacı Erdemir hakkın rahmetine kavuşmuştur. Erdemir ailesine ve yakınlarına başsağlığı ve sabırlar, Merhuma Allah’tan Rahmet dileriz.

News - www.ftaa.org









Muhterem Dostum
Sinan YALÇIN Hocam ve Ailesine Sabırlar diliyor; Sineme Dualar ediyoruz .

 

https://mail.google.com/mail/?ui=2&ik=af861580c1&view=att&th=12d71dfd896f3b28&attid=0.1&disp=inline&zw









Saygıdeğer büyüğüm,meslekdaşım Ali HaydarTAŞLI beye Rahmet diliyorum, İnsan merkezli-güvenilir kişiliği ile,sağladığı iletişimle Rahmetli Sakıp beyi,manevi anlamda,Ailemizden biri yapan kişi olarak,acımız büyük. Vefat tarihinin, Rahmetli Sakıp beyin yıldönümüne tesadüfüde kadim dostluklarının bir tezahürü diyorum. Ailesine,sevenlerine sabırlar diliyorum.Ruhu şad olsun. Saygılar. Abdurrahim BARIN E.Ask İST

Ali Haydar Taşlı vefat etti

Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Merhum Sakıp Sabancı'nın kadim dostu, yakın çalışma arkadaşı ve Özel Kalem Müdürü Ali Haydar Taşlı, bir süredir tedavi gördüğü Florence Nightingale Hastanesi'nde Cumartesi günü vefat etti. 



Merhum işadamı Sakıp Sabancı'nın özel kalem müdürü ve 25 yıllık arkadaşı 75 yaşındaki Ali Haydar Taşlı, mide kanseri nedeniyle tedavi gördüğü Florance Nightingale Hastanesi'nde hayatını kaybetti. İstihkam astsubaylığından emekli olduktan sonra 1983'te Sakıp Sabancı'nın özel kalem müdürü olarak çalışmaya başlayan Taşlı için dün Levent Camii'nde askeri tören düzenlendi. Eşi Ayten Taşlı ile çocukları Cüneyt Taşlı ve Hale Taşlı taziyeleri kabul ederken, Sabancı Ailesi'den Güler Sabancı, Erol Sabancı, Türkan Sabancı ile Dilek Sabancı da cenazeye katıldı. Ayten Taşlı'nın yanından ayrılmayan Dilek Sabancı, babası ile Ali Haydar Taşlı'nın çok yakın olduklarını belirtti. Taşlı, Zincirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa verildi.










Tahsin 2 yaşında tıpkı babası gibi babasız kaldı
   
Tarih  Tarih : 13 Ağustos 2008

Erzincan Kemah'ta şehit düşen 9 askerimizden biri olan Kurmay Yarbay Miktad Şamdancı'nın tabutu başında askerler, ağlayan yakınları ve bütün bu olanlardan pek de bir şey anlamamış minicik bir çocuk vardı.

Çocuktu, küçüktü, tabutun üzerindeki çerçeveli fotoğrafa bakıyor, agular yapıyor, gülücükler atıyordu.

Dedik ya henüz 22 aylıktı. Adı Tahsin Behiç Şamdancı'ydı. Babası Yarbay Şamdancı şehit düşmüştü. Annesi ile babasının cenazesini almaya gelmişlerdi Erzincan'a. Bu fotoğraf bile yürek burkuyordu.

Baba ve oğul Şamdancı'nın ortak kaderlerini öğrenenlerin burkulan yürekleri ise sanki bir an için duruyordu.
En acı öyküyü dünden bugüne doğru anlatalım:
Ankara'nın Kalecik İlçesi... 
Ümmühan ve Nezir Şamdancı çifti çok istemelerine rağmen bir türlü çocuk sahibi olamıyordu. Denemedikleri yol kalmadı.
Evlat hasretiyle yanıp tutuşurken bir gün bir haber geldi.

Bir çocuk vardı, henüz 2 yaşındaydı. Anasız babasız kalıvermişti. Ümmühan ve Nezir Çifti, düşündü taşındı, "Bu bize Tanrı'nın bir işareti olabilir. Bize çocuk nasip etmedi ama, bu yavruyu bağrımıza basabiliriz" dedi.

Karar verildi, uzun uğraşılar, işlemler sonunda evlat hasreti bitti.

Gözlerinden sakındılar, adını Miktad koydular. Didinip okuttular. Miktad çok başarılıydı, "Asker olacağım" diyor, başka bir şey demiyordu. Dediğini yaptı, okudu, asker oldu, pilot oldu, teğmen oldu, üsteğmen oldu, yüzbaşı oldu, binbaşı oldu. Çok başarılıydı, hızla yükseliyordu, Kurmay Yarbay oldu.

Evlatlık olduğunu hiç hissetmedi. Babası Nezir, annesi Ümmühan oğullarıyla hep gururlandı.
http://dosyalar.hurriyet.com.tr/haber_resim/aciya_hayir.jpgYıllar geçti. Anne-babasının gurur kaynağı Kara Pilot Kurmay Yarbay Miktad Şamdancı ile Emine Hanım evlendi. Çok mutluydular.
Onlar evlat hasreti yaşamadı. Dünya güzeli bir çocukları oldu. Adını Tahsin Behiç koydular.
Yarbay Şamdancı 20 gün önce geçici görevle Kars'tan Erzincan'a gelmişti. 20 gün sonra asıl birliğine dönecekti.
Hain mayın patladığında oğlu Tahsin Behiç'i, eşini, onu yokluklarla büyütüp, bugünlere getiren anne-babasını düşünüyordu.
http://dosyalar.hurriyet.com.tr/haber_resim/soz_bitti.jpg8 askeriyle birlikte şehit düştü...

O şehit düşerken oğlunu 2 yaşında öksüz bıraktı. Acı kader onu da yıllar önce öz anne-babasından ayırdığında o da 2 yaşındaydı.
O hiç bir zaman öz babasını gözünde canlandırıp hatırlayamadı.
Bugün bayrağa sarılı tabutu başında olan bitenden habersiz duran oğlu Tahsin de babasını gözünde canlandırıp, hatırlayamayacak.













Metro Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve
 TOFED Kurucu Başkanı
Galip Öztürk’ün babası
Hacı İsmail Öztürk Beyefendiye
 Mevladan Rahmet ,
Ailesine sabır ve başsağlığı dileriz.

Abdurrahim BARIN
Gn.Bşk.
Türkiye Ulaş İş









Hacı İsmail Öztük son yolcuğuna uğurlandı
 
 
     
 

18 Aralık’ta hayatını kaybeden Metro Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve TOFED Kurucu Başkanı Galip Öztürk’ün babası Hacı İsmail Öztürk, sevenleri tarafından son yolculuğuna uğurlandı.

TOFED Kurucu Başkanı ve Metro Holding Yönetim Kurulu Başkanı Galip Öztürk’ün babası Hacı İsmail Öztürk, 18 Aralık günü hayata gözlerini yummuştu.

Hacı İsmail Öztürk’ün cenazesi Samsun'un Ayvacık ilçesine bağlı Gülpınar Köyü Camii'nde ikindi namazı sonrası kılınan cenaze namazından sonra defnedildi. Cenaze namazına Öztürk ailesinin yanı sıra Samsun Valisi Hüseyin Aksoy, Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz, Emniyet Müdürü Hulusi Çelik, AK Parti Samsun milletvekilleri Ahmet Yeni, Fatih Öztürk, AK Parti Hatay Milletvekili Fevzi Şanverdi, eski milletvekilleri Mustafa Çakır, Adem Yıldız, Cemal Alişan, Tarık Cengiz, Mustafa Baş katılırken, sektör temsilcileri de Hacı İsmail Öztürk’e son görev için oradaydı.
 


TOFED Genel Başkanı Rüştü Terzi ve TOFED’i oluşturan çok sayıda derneğin başkanı, otobüs üreticisi firmalarının yetkilileri, şehirlerarası otobüs firmalarının sahipleri ve yetkilileri, çok sayıda belde belediye başkanı, oda başkanlarının yanı sıra sanatçılar da bu acı gününde Galip Öztürk’ü yalnız bırakmadı.

Hacı İsmail Öztürk son yolculuğuna büyük bir kalabalık tarafından uğurlanırken; Metro Holding Yönetim Kurulu Başkanı Galip Öztürk ve Talip Öztürk, cenaze sonrası taziyeleri kabul etti.














 

TOFED -
Türkiye Otobüsçüler Federasyonu




    *****  Ölürken pişman olunan 5 şey  *****

























































 





***Ölümle İlgili Hiç Duymadıklarınız!***









Ölümle İlgili Hiç Duymadıklarınız!
. Canlının ölmesi ne şekilde olursa olsun, her koşulda oksijen yetersizliğinden dolayı gerçekleşiyor. Hangi nedenden dolayı ölürseniz ölün, oksijen solunumu kesilince hayat sona eriyor...






Ölümle İlgili Hiç Duymadıklarınız!
. Ölümden sonra üç gün içinde akşam yemeğinizi öğütmenize yardımcı olan enzimler sizi yok etmeye başlar.












Ölümle İlgili Hiç Duymadıklarınız!
Bozulmuş hücreler bakteriler için besin kaynağı olacak ve vücudunuz kısa bir süre içinde çürüyecek.









Ölümle İlgili Hiç Duymadıklarınız!
. New York'ta intihar eden insan sayısı cinayete kurban gidenlerden daha fazla.












Ölümle İlgili Hiç Duymadıklarınız!
. İsveç'te Promessa isimli şirket ölü bedenini sıvı nitrojen içinde dondurarak özel bir işlemden geçiriyor. Mısır nişastasından hazırlanmış özel bir tabut içinde toprağa gömüyor. Buna da 'ekolojik defin' adını veriyor.






Ölümle İlgili Hiç Duymadıklarınız!
 Hindistan'daki zerdüştler ölülerini akbabaların yemesi için açıkta bırakıyor.



Ölümle İlgili Hiç Duymadıklarınız!
 Akbabaların çoğu insan ve sığır leşi yemekten ölüyor.










 
 
  *** SİZİ KUTLUYORUZ *** BUGÜN 2037073 ziyaretçi (4472283 klik) MİSAFİRİMİZ OLDUNUZ ***  
 
haberler haberler


Google Arama
Sitemde Arama
Yaşam ve İnsanlar

İstanbul Servisleri Neden Pahalı ? burakesc
Namaz Kılan Minik ile burakesc
GİMDES Helal Gıda Ramazan Buluşması burakesc
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol