|
Başkan Sabri ATEŞ
Eğitim :
Taşköprü İlkokulu
Araç Ortaokulu
Bahçelievler Bilim Kültür Akşam Lisesi
Newport Üniversitesi İşletme Fakültesi
Özgeçmiş :
26.05.1952 yılında Kastamonu’nun Taşköprü ilçesinde dünyaya geldim. Babamın devlet memuru oluşu ve tayininin İstanbul’a çıkması nedeniyle İlk ve Ortaokul öğrenimimi tamamladıktan sonra İstanbul’da İkamet etmeye başladık. Evli ve 2 erkek çocuk babasıyım.
Gençlik yıllarım Beşiktaş ilçesi ve Ortaköy’de geçmiştir. Ayrıca ticaret hayatıma da yine Ortaköy’de başlamış ve Beşiktaş’ta halen devam etmekteyim. 30 Yıldır Emlak camiasının içinde olup, 25 yıldır da camianın başkanlığını sürdürmekteyim. Türkiye’deki mesleki derneklerin kamu kurumu niteliğindeki Meslek Oda’sına dönüşmesini sağladım. Ayrıca merkezi Paris’te bulunan FIABCI ( Uluslararası Emlak Federasyonu )’na üye olabilmek için 1983 yılından itibaren büyük bir mücadele vererek 2002 yılında üye olmayı başarıp, katıldığım FIABCI toplantıların da merkezi Amerika’da bulunan NAR ( Ulusal Emlakçılar Birliği ) ve Orta Avrupa Ülkelerinin içinde bulunduğu CEREAN ( Merkez Avrupa Emlakçılar Birliği ) nin de üyesi olarak çeşitli ülkelerde yüzlerce toplantı ve seminerlere katılıp, yurtdışındaki mesleki dergilere makaleler yazarak ve birebir temasta bulunarak Türkiye’nin tanıtımında da önemli çalışmalarım olmuştur.
Meslek içinde bulunan tüm emlakçıların eğitimine de büyük önem vererek, yazılı ve görsel basın vasıtasıyla da tüketicilerin bilinçlenmesinde önemli katkılarım olmuştur.
İstanbul Emlak Komisyoncuları Odası Yönetim Kurulu Başkanlığı’nın yanı sıra Dünya Emlak Merkezi İnşaat Geliştirme ve Pazarlama A.Ş. ( WEC INTERNATIONAL ) nin Yönetim Kurulu Başkanlığını sürdürmekteyim. Saygılarımla, |
|
Canlar Yanmasın.
İstanbul ve çevresinde başını özel sektör projelerinin çektiği inanılmaz bir konut patlaması yaşanıyor. Bu durumdan satanlar ve alanlar kadar; kredi veren bankalar ve inşaat şirketlerinden dev boyutlu ilanlar alan medya da çok memnun. Ancak, ne devlet yetkilileri ne de medya binlerce dolara peynir ekmek gibi satılan ve sadece yaldızlı maketleri olan yüzlerce lüks daireyi pazarlayan bu inşaat firmalarının konut yapma yeterliliklerini sorgulamıyor. Ortalık gayrimenkulzedelerle dolacak
İstanbul Emlakçılar Odası Başkanı Sabri Ateş, üç-beş kişinin bir araya gelerek oluşturduğu sözde inşaat firmalarının sayısında patlama olduğuna dikkat çekerek, `Adı sanı duyulmamış, bugüne kadar herhangi bir inşaat dahi yapmamış olan bazı firmalar maket üzerinden daire pazarlıyorlar. Kimse de kalkıp bu firmanın tecrübesi var mı? İnşaatı nerde yapacak, gayrimenkullerinin tapusu var mı? sorularını sorma zahmetine katlanmıyor. Korkarım, ortalık gayrimenkulzedelerle dolacak.` diye konuşuyor. İstanbul ve çevresinde başını özel sektör projelerinin çektiği inanılmaz bir konut patlaması yaşanıyor. Ancak, ne devlet yetkilileri ne de medya binlerce dolara peynir ekmek satar gibi sadece yaldızlı maketler üzerinden yüzlerce lüks daireyi pazarlayan bu inşaat firmalarının konut yapma yeterliliklerini sorgulamıyor. NECMETTİN ÇAKMAK
İstanbul`un merkezden uzak köşelerinde yeni ve şık mahalleler yerden biter gibi çoğalıyor. Proje üstüne proje; inşaat üstüne inşaat! Üstelik hepsi iddialı. İddialarına bakılırsa hepsi şık, hepsi `lüks`, hepsinin sosyal tesisleri, gezinti parkları vesairesi var. Ve hepsi kapış kapış gidiyor. Satışa çıktıklarından bir iki hafta sonra daireler sahibini buluveriyor. Talep de patlamış, gözler dönmüş durumda. Bu durumdan satanlar ve alanlar kadar; kredi veren bankalar ve inşaat şirketlerinden dev boyutlu ilanlar alan medya da çok memnun.
Bankaların konut edinmeyi teşvik için faizleri olabildiğince aşağı çekerek talepleri artırma girişimine, yarını hesap etmeden `evet` diyenleri kötü günler bekliyor. Bazı tespitlere göre bankalar, müteahhitler ve ev sahibi olma hayali kuranların bir çoğu bu hesapsızlığın cezasını çekecek, zarar görecek. Bankaların faizleri düşürerek kredi kaynaklarının büyük bölümünü emlaka ayırması hem yeni yapılacak olan evlerin yüksekten pazarlanmasına, hem de emlak piyasasının aşırı hareketlenmesine sebep oluyor. Mesleğin duayenlerinden İstanbul Emlakçılar Odası Başkanı Sabri Ateş, konut furyasının sürdüğü böylesine `cafcaflı` ortamda başka bir noktaya dikkat çekiyor. Ateş, yaldızlı reklam kampanyaları ile binlerce dolar değerinde daireler satan inşaat şirketlerinin `gerçekten inşaat yapacak kapasite ve güvenilirlilikte olup olmadıklarını bakılmasını istiyor. Ateş`e göre bugün piyasada adeta `kapkaç yöntemi` ile çalışan onlarca sözde inşaat firmasının varlığına işaret ediyor. Sorularımızı cevaplandıran Sabri Ateş`in değerlendirmeleri şöyle:
Mortgage kara paracıların iştahını kabartıyor
Uzun yıllardır ehil olmayan birçok firma kara para aklamak için konut sektörüne girdi. Ve şimdi yine piyasada bunlardan yüzlercesine rastlıyoruz. 2006 yılında uygulamaya başlanacağı ifade edilen Mortgage sistemi de bu tip şirket ya da şahısların iştahını kabartmış durumda. Bugün medyaya yansıyan haberlerden izliyoruz; sektörde adı sanı duyulmayan bazı şirketler çok güzel dizayn edilmiş maketlerden yüzbinlerce dolar değerinde olduğu belirtilen konutları peynir ekmek gibi satıyor. Maalesef halkımızda hiçbir araştırmaya gerek duymadan bu `gösterişli` daireleri almak için birbirini eziyor. Şunu sormak gerekir; bu firma kimdir, kaç yıllıktır, tecrübesi nedir? Arsası nerede? Yapılacak gayrimenkullerin tapusu var mı? Korkarım ki, yarın, dün olduğu gibi her taraf gayrımenkulzedelerle dolacak. Herkes müteahhitliğe soyundu
Bugün ellerinde avuçlarında olan 100 bin dolarlarını bir araya getiren üç-beş kişi inşaat işine soyunuyor. Arsa alıyor, maket yapıyor ve ortada fol yok, yumurta yokken buraların satışlarını gerçekleştiriyor. Yarın öbür gün, acaba bu şirketler İstanbul`a 40-50 kilometre uzaklıkta aldıkları arsaları üzerinde, hiçbir zemin etüdü yapmadan başlayacaklarını ilan ettikleri inşaatlarını tamamlayabilecekler mi? Maalesef bunun cevabı hayırdır. Çünkü, bu şirket ya da şahıslar vatandaştan topladıkları paralarla o inşaatları yapamayacakları gün gibi aşikardır. Neden? Bir kere inşaat maliyetlerinin arttığı böylesi bir dönemde uygun fiyata daire pazarlıyorlar. Evet, şehir merkezine uzak bir yerde, arsa bedellerinin düşük olduğu yerlerde inşaat yapmaya soyunuyorlar, ama bugün depreme dayanıklı bir inşaatın yüzde 50`si arsa payı, yüzde 50`si ise inşaat maliyetidir. Kayıt dışı para toplanıyor
Adeta kapkaç yöntemiyle inşaat işine soyunan sözde şirketler vatandaştan para toplarken de akıl almaz yöntemler uyguluyorlar. Mesela bugün bir inşaatın maliyeti diyelim ki 100 milyar lira. Şirket önce bunun 50 milyar lirasını sizden peşin olarak alıyor. Geri kalan 50 milyar liraya ise bankaların uyguladığı faizleri baz alarak aylık senetler yapıyor. Ancak burada büyük bir kurnazlık örneği sergileniyor. O da şöyle işliyor: Öncelikle şirket sizinle yaptığı senet sözleşmesinde kendi adına basılı senetleri kullanmıyor. Üstü boş, dışarıdan alınmış adi senetleri kullanıyor. Ve bunları bankaya veriyor, sonra da o ay bankadan geri topluyor. Senetlere imza atan kişinin bundan haberi bile yok. Çünkü ondan bir vekaletname alınmıştır. Görüldüğü gibi ortada kanuni anlamda, bir gün doğacak sıkıntıları üstlenecek bir yapı bulunmuyor. Onun için vatandaşlarımız konut alırken çok dikkatli davransınlar. Kredi batağına saplanmayın!
Bankaların kredi faizlerini düşürmesi sonucunda daire alımlarında yoğun bir talep patlaması yaşandığı ortada. Ne var ki, burada da ciddi bir tehlike sözkonusu. Bugün bizim toplum olarak bir hastalığımız var. Hepimiz birbirimizden gördüğümüzü taklit eder durumdayız. Kimse ayağını yorganına göre uzatmıyor. 20-25 yıl vadeyle konut alıyoruz. Mortgage sistemiyle bu 35 yıla kadar çıkacak. Şunu söylüyorum: Daha istikrarı yakalamayan bir ülkede cebinde bir lirasını bile bulunmayan vatandaşların birbirinden görerek araba ya da ev alması ciddi bir krizin işaretidir. Bugününü bile kurtaramayan insanımız geleceğini satın alıyor. Korkarım 1999 yılı krizinde de yaşadığımız gibi önümüzdeki dönemde kredi batağına saplanmış, ne yapacağını şaşıran insan kitleleri ile karşı karşıya kalacağız. Sorarım bugün hangimizin iş garantisi var? Hiçbirimizin...Onun için her şeyden önce önümüzü görmemiz gerekir. Bakınız, bugün konut açığı nedeniyle bir konuta en az 50 kişi talip oluyor, mal sahipleri de bu fırsatı kaçırmamak için fiyat artıyor. Parası olmayan ya da cüz`i miktarda olan ve ev almak isteyenlere tavsiyem iki-üç yıl dişinizi sıkın. İnşaatlar yapılmaya başlasın. Arz-talep dengesi gerçekleşince fiyatlar yerine oturacak.
Devlet konut değil, arsa üretsin
Bugün için sadece İstanbul`da 750 bin konuta ihtiyaç var. Biz hükümetin ya da belediyelerin inşaat işine soyunmak yerine bir an evvel gerekli arsa üretimini sağlamasını istiyoruz. Ve özellikle de alt gelir gruplarına yönelik olarak inşaat firmalarına şartlı olarak arsa üretmesini talep ediyoruz. TOKİ`nin görevi inşaat yapmak değildir. Çünkü suistimale açık bir sektör bu sektör. Hatırlayın, bir siyasi partinin genel başkanı iki anahtar dağıtacağını ve herkesi konut sahibi yapacağını vaad ediyordu. Ne oldu? Sadece vatandaşı kandırdı. Eğer inşaat sektörünü canlandırmak istiyorsanız, şimdiki iktidar veya gelecek iktidar, mutlaka arsa üretmesi lazım.