|  Tüm  dünyada olduğu gibi enflasyon korkusunun azalmasıyla piyasa faiz  oranları gerilerken bankalar da mortgage faiz oranlarını önemli oranda  aşağı çekmeye başladı. Bir zamanlar yüzde 1’lik faizler bile hayal gibi  görünürken şimdilerde ise konut kredisi faiz oranları yüzde 0.80’lere  kadar gerilemiş durumda.Faiz oranları bu kadar düşük seviyelere  inince vatandaşlarda ev hayalini gerçekleştirmek için bankalara hücum  etmeye başladı. Hal böyle olunca inşaat firmaları da mevcut talebe  karşılık vermek için her boş bulunan araziye bir proje çıkartıyor ve  projenin yarısını da daha maket halindeyken 1 haftada satıyor.  Anlayacağınız ülkemizde şu aralar peynir ekmek gibi daire satılıyor.
 Uzmanlar  ise  konut kredisi faiz oranlarında dip seviyelerinin zorlandığını  belirterek, ev sahibi olmayanların ödediği kiranın da hesaba katılması  durumunda şu anda mortgage kredisi kullanmanın avantajlı olabileceğine  dikkat çekiyor.
 
 Şöyle kabaca bir hesap yapmak gerekirse eğer; 10  yıl vade ile 100 bin TL’lik yüzde 1 faizli mortgage kredisi alan  vatandaşlar bundan önce aylık bin 469 lira taksit öderken faizlerin  yüzde 0.81’e inmesi ile aylık ödenen taksit miktarı 160 lira birden  azalarak aylık bin 306 liraya kadar geriledi. Bu rakam size aylık bazda  tek başına pek bir şey ifade etmiyor olabilir. Ancak tabloya daha geniş  baktığımızda yani alınacak konutun vadesinin 10 yıla yayıldığını  düşündüğümüz de 10 yıl sonra yaklaşık 20 bin TL’ye yakın bir paranın  cebimizde kaldığı görülüyor. Bu rakamı ise ülke şartlarına  indirgediğimizde ortalama 1.500 – 2 bin TL maaş alan bir kişinin 1–1,5  yıllık gelirinin toplamına eşit olduğu ortaya çıkıyor. İşte tabloya  geniş bir perspektifte bakıldığında aslında ne kadar ciddi bir rakamın  cebimizde kaldığını net bir şekilde görülüyor.
 
 Yukarıda da net  bir şekilde görüldüğü gibi, özellikle uygun fiyatlı konut bulunması  halinde vatandaşların konut sahibi olması için uygun faiz oranları şu an  mevcut. Ancak kredi alırken kredi masraflarının da iyi incelenmesi  gerektiğini unutmamak gerekiyor. Analistler Türkiye’de, tüm dünyada  olduğu gibi düşen faiz ortamının devam edebileceğini, bunun da mortgage  faizini daha da aşağı çekebileceğini ancak oranların dip faizleri  zorlaması nedeniyle bundan sonra önemli düşüşlerin beklenmemesi  gerektiğini ifade ediyor.
 
 Peki, faizler bu kadar düşük seviyelerde iken konut piyasasında durumlar nasıl?
 
 Konut  kredi faizlerindeki seyir ile gayrimenkul fiyatları arasında ters bir  orantı bulunduğunu, konut kredilerinin yüksek seyrettiği dönemlerde  gayrimenkul fiyatlarının cazip olduğunu, faizlerdeki düşüşle birlikte  gayrimenkul fiyatlarının da hareketlendiğini, bu zamana kadar herkes çok  iyi biliyordu. Ancak son zamanlarda bu ön yargı da yavaş yavaş  yıkılmaya başlıyor. İnşaat sektörünün ikinci baharını yaşadığı şu  zamanlarda firmalarda ardı ardına cazip kampanyalar ile projelerini  görücüye çıkartıyor. Yüzde 45 peşinatlar artık yerini yüzde 0 peşinata  bırakırken, vatandaş da bunu kendice bir fırsat biliyor ve hesap, kitap  yapmadan gözü kapalı konuta girerek telafisi çok zor bir hataya düşüyor.
 
 Aman dikkat!
 
 Telafisi  olmyana bir hataya düşmemek için her şeyden önce bütçeyi unutmamak  gerekiyor. Mevcut bütçeyi hesaba katmadan atılacak her adım ileride çok  kötü günlerin habercisi olabilir. Konut alırken kullanacağınız kredinin  taksidi aylık gelirinizin 3’te 1’ine eşit olması gerekiyor. Fakat bu  denklem nedense şu günlerde unutulmuş durumda.
 Kendisini bankaların düşük faiz  oranlarına ve inşaat firmalarının sunmuş olduğu cazip kampanyalara  kaptıran vatandaş, hesap yapmadan gözü kapalı konut alımına giriyor.  Örneğin her ay 4 bin TL bütçeye sahip bir aile 300 bin TL’lik bir daire  almaya kalkışarak, kazançlarının yarısını 2 bin-2.500 TL’sini ortalama  10- 15 yıl boyunca her ay krediye ödemeyi göze alabiliyor. Durum böyle  oluncada sosyallik bir ev uğruna hayal oluyor. Sosyallikten uzak monoton  bir hayat, bir kuruşun bile hesabı yapılarak atılan her adım, belli bir  zamandan sonra sıkıcı olmaya başlıyor ve iç huzursuzluk baş gösteriyor.  Bütün bu faktörlerin üstüne birde mevcut iş kaybedilir ise kredi  taksitlerini ödemede dengesizlik bunun sonucunda da maalesef icralık  olma kaçınılmaz oluyor.
 İşte bu durumların yaşanmaması için,  konut almadan önce, bütçenizi ve mevcut işinizi ileriye dönük ülkenin  ekonomik gelişimi içerisinde değerlendirip ona göre bir konuta  girerseniz ileride her hangi bir olumsuzluk karşısında bunu minimum  zararla atlatacağınızdan emin olabilirsiniz.
 
 Not: Ankara Ticaret  Odası (ATO) tarafından ‘’Emlakçıbank’’ başlığı ile yayınlanan rapora  göre; batık kredi miktarı son 5 yılda yaklaşık üç kat birden artarak 7  milyar 807 milyon liraya çıkarken, bankaların alacaklarına karşılık icra  yoluyla el koyduğu gayrimenkul sayısında da patlama yaşandığı  bildirildi.
 Kenan Biter |