Afrikalı Ali: Bana ayda en az 5 bin mektup gelir
YAKLAŞIK 13 YILDIR, HER ÇARŞAMBA GECESİ YAPTIĞI 'DÖRT DUVAR' ADLI CEZAEVİ PROGRAMININ DA ETKİSİYLE BÜYÜK BİR HAYRAN KİTLESİ YAKALAYAN 'AFRİKALI ALİ'NİN ANNESİNİN EVİ, 'AÇILAMAMIŞ' MEKTUPLARLA DOLU
Radyo İlaç
Radyo, en yakın yol arkadaşıdır şoförlerin... Belki de bu nedenle radyo programcılarının en sıkı takipçileridir taksiciler, minibüsçüler ya da tüm günü otomobil içinde geçirenler... Ben de bu düşünceyle, bu sayfada kimlerin yer alacağına dair fikir edinmek için pek çok kez soluğu Milliyet gazetesinin ulaştırma servisinde alır, bindiğim her otomobilin şoförüne ne dinlediğini sorarım. Yıllarca Kral FM'de program yapan , bir yılı aşkın süredir de Radyo İlaç'ta yayında olan "Afrikalı Ali" lakaplı Ali Şentürk'le tanışma nedenimiz de bu anketler den çıktı. 100.8 frekansından yayın yapan Radyo İlaç'ın İstanbul Akatlar'daki stüdyolarına gittik.Türkiye'de milyonlarca kişilik bir hayran kitlesine sahip olan Afrikalı Ali ve radyonun sahibi ünlü prodüktör Şahin Özer'le radyonun bahçesinde görüştük...
Radyo ne zaman kuruldu?
Şahin Özer: Ben bu radyoyu 1997'de bir arkadaşımdan satın aldım. 2005 haziranına kadar da Radyo Şahin, benim 'masraflı sevgilim' oldu. 2005'te ise TMSF'deki dalgalanmadan faydalanarak, Türkiye'de radyo denince ilk akla gelen ekiple anlaştım. Kral FM'in ekibi işsiz kalmış, boşa çıkmıştı. Radyo ilk 100'e bile giremezken şimdi Marmara bölgesinde hep ilk 3'te.
Kral FM'den çıkartılmanızla ilgili sanatçılardan rüşvet almaya varan iddialar ortaya atıldı. Bu konuda ne yaptınız?
Afrikalı Ali: Dava açtık ve kazandık. Tazminatlarımızı ve takdir belgesi alarak ayrıldık oradan. Ama haber kadar tekzip yayınlanmadığı için insanların kafasında başka şeyler kaldı.
Size niye 'Afrikalı Ali' diyorlar?
A.A.: Bu bana Türkiye'ye, Afrikalı futbolcuların çok geldiği dönemde takılmış bir unvandı. Artık bana Ali'den çok "Afrikalı" denilmeye başlanınca öyle de kaldı.
Radyonun yıllarca Radyo Şahin olan adı niye Radyo İlaç olarak değişti?
Ş.Ö.: "İlaç gibi radyo" bu ekibin Kral FM'de bulduğu ve çok tutulan bir slogandı. Onlar bu sloganı radyonun ismi yapmak istediklerinde itiraz etmedim.
Ne tür müzik yapıyorsunuz?
A.A.: Halkın istediği her şeyi çalıyoruz. Yüzde 60 arabesk, yüzde 20 halk müziği, yüzde 10 pop ve yüzde 10 sanat müziği.
Sizin buraya geçmeniz Kral FM'in dinleyici sayısını azalttı mı?
A.A.: Mutlaka. Hayranlarımız "Biz radyo değil DJ dinliyoruz" diyorlar. Hepimizin ayrı kitlesi var. Buradaki 8 kişi, 12-13 senedir birlikte çalışıyor. Aramıza başka kimse de girmedi. Kral FM'e devlet el koyduktan sonra çok torpilli insan gönderdiler bize. "Bir partiden birinin yeğeni geldi" diye gönderip duruyorlardı. Ben kaç kişiyi kovdum, gece yayını verdim. Başımıza gelenlerin bunlarla da ilgisi var. Bizi ekip olarak bölmek istediler. Bölemediler.
Peki aranızda hiç kadın var mı?
A.A.: Hayır. Bize uygun, müzik bilgisi iyi olan bir hanım çıkmadı karşımıza. Biz canlı yayında bağlantı kuran kişiye, daha önce çalınan parçalara uygun bir şarkı listesi yapıyoruz. Şimdi adam "Bir teselli ver"i isteyecek, yayıncı bir saat o şarkıyı arayıp duracak, olmaz.
Bilgisayarda geçiş sağlayan RCS (Radyo Kontrol Sistemi) kullanmıyor musunuz?
A.A: Şahin Bey'in ısrarlarıyla başlayacağız ama hayır. Biz CD'leri görmeyi, dokunmayı, oradan şarkı seçip o anda koymayı seviyoruz.
Ş.Ö.: Bu arada Türkiye'de hiçbir radyoda olmayan, olsa da çalışmayan bir sistem kullanıyoruz. İnternetten stüdyonun içini de görebiliyorsunuz. 25 bin kişinin altına düştüğümüzde sistem çalışmıyor, görüntü vermiyor.
Şahin Bey, sizin prodüktörlüğünüz radyoya nasıl yansıyor?
Ş.Ö.: Cengiz Kurdoğlu, Arif Susam, Fatih Kısaparmak, Mustafa Sandal, Yonca Evcimik, Güllü, Emel Müftüoğlu, Deniz Seki, Ferda Anıl Yarkın, Davut Güloğlu, Ozan Orhon, Bülent Sertaş, Tarık Mengüç, Tuğba Ekinci... 30'a yakın sanatçıyı çıkardım. Şimdi de İlaç Radyo, Unkapanı'na hizmet ediyor. Ali, Unkapanı'ndan gelen her şeyi dinliyor. Çalıp tanıtıyoruz. Benim sanatçılarıma da katkısı oluyor.
Radyo para kazanmaya başladı mı?
Ş.Ö.: Yürümeye başladık, koşacağız!
A.A.: Ama adlarını vermeyeyim, reklam için ABD menşeili siyah ve asitli içecek üreten iki Amerikan firmasıyla görüştük. Bize arabesk müzik çalan radyoya reklam vermediklerini söylediler! Aslında onların mallarını bizim dinleyicimiz içiyor. Sosyete ise "kilo yapıyor, mideye, cilde zararlı" deyip o içeceği içmiyor!
Peki bu kadar hayranı olan Afrikalı Ali'nin kıymeti harbiyesi nedir?
A.A.: Teşbihde hata olmasın, ben insanların camiye girdiği gibi girerim radyoya... Benim için burası bir ibadethane. Bu işi çok seviyorum, samimiyim, müzikten anlıyorum. 34 yaşındayım 13-14 yıldır da bu işi yapıyorum.
'Dört Duvar' adlı program nasıl başladı?
A.A.: Bir kız arkadaşım vardı. Çantasından bir mektup çıkarıp çıkarıp okur, sonra da duygulanırdı. Öğrendim ki, babası hapishanede ve mektuplar ondan geliyor... Ondan sonra cezaevi mektuplarına başladım. Cezaevinde yakını olan ya da cezaevindekiler bize mektup yazıyor. Arıyoruz, mahkûmun yakınını, eşini, çocuğunu canlı telefona bağlıyoruz. 12-13 yıldır bu program nedeniyle radyolarda en çok mektup alan kişiyim. Haftada 4 bin 500, 5 bin mektup geliyor. Geldiği gün 20 mektubu canlı yayında açar, ararım. Evimde 18 çuval mektup var ve tek çuvalı bir kişi zor kaldırır. Hiç açılmamış binlerce mektup var evimde. Çünkü gelen mektupların ancak binde 2'sini okuyabiliyorum.
Başbakan'la yakınlığınız nereden geliyor?
A.A.: Recep Tayyip Erdoğan cezaevine gittiğinde biz Gezegen Mehmet ile radyodan onun adresini verdik. Tayyip Bey de binlerce mektuba tek tek yanıt verdi. Hâlâ da bayramlarda, yılbaşlarında o kişilere kart gönderiyor. Tutmuş yani o adresleri. Şiir albülüne de radyoda sık sık yer verdik.
Siz "Korumaları beni arar, Başbakan otomobilde, şu şarkıyı çal der" diyorsunuz, Şahin Bey de "Başbakan otomobilde Afrikalı Ali'yi dinler" diyor. Ama biz bu hikâyeleri hep Gezgen Mehmet'e ait biliyoruz... Niye hep siz geri planda kaldınız?
Ş.Ö.: O zaman kahraman Mehmet'ti, şimdi de Mehmet!
A.A.: Hem benden yaşça büyük, hem de yayıncı olarak benden daha tecrübeli. O zamanlarda da benim müzik direktörümdü. Saygım nedeniyle, o dönem ön plana çıkmak istemedim.