Hilmi Şenalp: “Gelenek ve modernlik arasındaki estetik müştereklikle, iltisak ve temas noktaları aranırken, medeniyetler çatışması değil, insan olmanın haysiyet ve şerefinin icabı olarak, medeniyetlerin birbirinden ne alıp verebileceği öne çıkmalıdır.”
Dünyanın bir ucundan diğer ucuna inşa ettiği yapılarla adını literatüre altın harflerle kazıyan Hassa Mimarlık, Japonya’dan Türkmenistan’a kadar farklı ya da benzer kültürlerin, insan olmanın güzelliği ile harmanlanmasına katkıda bulunuyor. Hassa Mimarlık firmasının kurucusu Yüksek Mimar Hilmi Şenalp büyüleyici üslubuyla sanatının inceliklerini anlatırken mimarinin tarihsel evrimine de değiniyor.
Firmanızın kuruluşundan ve mimariye bakış açınızdan söz edebilir miyiz?
Hassa Mimarlık 1984 yılında, İstanbul’da kuruldu. Günümüze kadar Türkiye ve yurtdışında mimari proje ve inşaat alanlarında hizmet veren Hassa Mimarlık, 25 yıllık tecrübesi ve deneyimli kadrosuyla çalışmalarını sürdürmektedir. Şirket olarak mimariye bakışımızın temelini; köklü yapı geleneğimizin fikrî, fizikî ve estetik unsurlarını günümüz ihtiyaçlarını gözeterek ve gelişen teknolojiyi kullanarak geleceğe taşıma anlayışıyla tasarlama ve inşa etme çabası oluşturur.
Japonya’da mimarı olduğunuz Tokyo-Türk Camii ve Kültür Merkezi’nin yapımı ile ilgili bilgi verir misiniz?
Caminin inşaatına 30 Haziran 1998’de başlandı ve iki yılda tamamlanarak 30 Haziran 2000 tarihinde açılışı yapıldı. Cami ve Kültür Merkezi’nin kaba inşaatı, Japonya’nın beş büyük firmasından biri olan Kajima Corporation tarafından, ince yapı işleri ise, Türk usta ve sanatkârların marifetiyle yapılmıştır. Taş, ahşap, mermer, kurşun, alçı, kapı, pencere, alem gibi bütün mâmul ve yarı mâmul malzemeyi, Türkiye’de imâl edip ölçülendirdik ve yekûnu yaklaşık 3000 tonu bulan bu malzemeleri gemilerle Tokyo’ya gönderdik. Japonya tarafında proje koordinasyonu Sumio ITO ve Akira WAKABAYASHI, kaba inşaat şantiye şefliği Tsuruki FURUKAWA tarafından, Türkiye tarafında koordinasyon Sami GÖREN, Şantiye Şefliği ise Mustafa İSKENDER tarafından yapılmıştır. Türkiye’den 9550 km. uzakta, çok zor şartlarda gerçekleştirilmiş, projesi bütünüyle ancak 1200 ada paftada tamamlanabilmiş bir sanat yapısıdır.
Proje yapılırken hangi kriterlere dikkat ettiniz?
Japonya köklü geçmişi, hâlâ yaşatılan geleneksel sanatları ve yüksek teknolojisi ile gelenek - modernite dualitesine iyi bir örnektir. Bu projeyi yaparken orada, şahsiyetiyle farkedilecek bir yapı olmasına dikkat ettik. Farklı bir medeniyete, yine farklı bir kültür ürünü götürüyorduk. Japonya ile aynı serencâmı farklı yaşayan, köklü bir medeniyete sahip bir milletiz.
Gelenek ve modernlik arasındaki estetik müştereklikle, iltisak ve temas noktaları aranırken, medeniyetler çatışması değil, insan olmanın haysiyet ve şerefinin icabı olarak, medeniyetlerin birbirinden ne alıp verebileceği öne çıkmalıdır. Bugün bu dualite billurlaşmadan, sanatın herhangi bir kolunda yapılacak her teşebbüs unutulmaya mahkumdur. Biz de sahip olduğumuz değerleri unutulmayacak şekilde takdim etmeye çalıştık. Tokyo Türk Camii ve Kültür Merkezi; İslam Medeniyetinde, dinî mimarînin zirvesini teşkil eden, Osmanlı Türk mimarî üslûbunda, gelenekten geleceğe uzanan ve gelenekle teknolojiyi bütünleştiren, bugünün inşaat teknolojisi ile Osmanlı üslûbunu meczeden bir yapıdır. Bu suretle kültürümüzün gelenek zincirine orijinal bir yeni halka ilâve etmeye çalıştık.
Her noktası ve detayı çözülmeye çalışılmış, üslûp bütünlüğü açısından, hiçbir imalât, tasarımının yanında, imalât sırasında da doğrudan usta ve sanâtkarın görüşüne bırakılmamıştır. Mimarlık tarihimizdeki 250 senelik kültürel kırılmadan sonra, özellikle 50 senedir, bir yapının temelden bacaya, halısından kapı koluna kadar bütünlük arzetmesi geleneğinden maalesef koptuk. Unutulan bu üslûp ve zevk bütünlüğünü bu binada yeniden yakalamaya çalıştık.
Bu caminin Türk mimarlık tarihindeki yeri nedir? Yapının sanatsal ve teknik özelliklerinden bahseder misiniz?
Çin Filozofu Tao-Te’nin tarifiyle “mimariden maksat binanın cidârı içindeki boşluktur”, yani mekândır. Fenâ ve bekâ, varlık ve yoklukla alâkalı ontolojik temelinin ötesinde mekân; insana yaptığı tesir ve ihsaslarla, göz zevkiyle beraber ruhi dengeyi temin eder. Bizim mimarlık ve sanat tarihimizde tercüme kokan, kendi kültürüne yabancılaşmış hemen bütün yorumlar, mimarinin bir telif ve terkib sanatı olduğu gerçeğinden değil de, oryantalistlerin bakış açısıyla yapıldığından taklid ve tekrarın ne olduğu da maalesef doğru olarak irdelenmemiştir. Meselâ Şehzâde Camii, Sultan Ahmet Camii, Yeni Cami ve yanlışlarıyla Kocatepe Camii de dâhil hepsi kare planlı ve merkezî dört yarım kubbelidir, yani aynı plan şemasına sahiptirler. Ama iç ve dış mekân tesiri olarak bambaşka binalardır. Her insanın bütün uzuvları aynıdır, ama hiç bir insan birbirine benzemez. Benzese dahî şahsiyetleri ve ruhları farklı farklıdır.
Üsküdar'ın yeni ve "modern" nikah salonu hizmete açıldı. Mimarı,
"modern" İDO iskelelerinden tanıdığımız Hilmi Şenalp.
1957 yılında Konya’da doğdu. İlk, orta ve lise tahsilini Konya’da tamamladı.1981’de İ.T.Ü. Mimarlık Fakültesi’nden mezun olduktan sonra, İstanbul Teknik Üniversite’sinde Yapı Sistemi, Yıldız Teknik Üniversitesi’nde Mimarlık Tarihi ve Restorasyon mastırı yaptı.
Boğaziçi Üniversitesi’nde 4 yıl öğretim görevlisi olarak çalıştı. 1984’ den itibaren serbest mimar – müteahhit olarak faaliyet göstermektedir. Aşkabad Ertuğrul Gazi Camii ve Türk Kültür Merkezi, Tokyo Camii ve Türk Kültür Merkezi, Küçük Çamlıca Köşkleri ve Çevre Düzenlemesi, Berlin Şehitlik Camii ve Türk Kültür Merkezi, Rusya-Yekaterinburg Pishma Camii, New Castle’da Metrocenter’da Mağaza Dekorasyonu, Beşiktaş’ta Plaş Plastik A.Ş. Büro Binası, Lüleburgaz’da Plaş Plastik A.Ş. Fabrika Binası, Karaköy’de Nordstern Sigorta Binası Restorasyonu, İstanbul-Üsküdar Marmaray Metrosu Yeraltı Meydanı ve Raylı Sistemler Entegrasyonu, Ankara Tarihi Kent Merkezi Yenileme Alanı Koruma İmar Planı, , Expo 2005 Aichi – Japan fuarında Türkiye Pavyonu, İstanbul İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi gibi proje ve uygulamaları bulunmaktadır. 2007 senesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin hazırlattığı Kudüs Raporu’nda Türk Heyeti Başkanlığı’nı yaptı.Bunlardan başka, batılılaşma öncesi Osmanlı-Türk sivil mimarisi uslûbunu gerek sadeleşmiş mimari olarak, stilize edilmiş ve gerekse stilistik rekompozisyon tarzında, yeniden uyguladığı muhtelif konut ve sivil mimari yapıları bulunmaktadır. Hemen bütün gelenekli İslâm sanatlarının üslûb ve imalatı konularında araştırmalar yapmış, musıkiye olan merakı ile tanbur, rebab ve ney sazları icrasının yanında, Bestekâr Cahid Gözkân ve Sabahaddin Volkan Beyler’den istifade ederek klasik uslûb ve tavır meşketmiştir. 2000 yılında bitirdiği Tokyo Camii ve Türk Kültür Merkezi, 2002 yılında Japon Mimarlık ve Bina Bilimi Mimari Enstitüsü tarafından Japon Mimarisine renk katan 40 elit eserin içine seçilmiş, National firmasından "Seçkin Aydınlatma Ödülü" almıştır. Expo 2005 Türkiye Pavyonu ile, 121 ülkenin katıldığı, Expo 2005 Aichi Japan fuarında temaya uygunluk ve tasarım açısından " Nature’s Wisdom Award – Doğanın Bilgeliği" altın ödülü almıştır.
Halen, Türk Musiki’si Vakfı Yönetim Kurulu Üyeliği ile İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Organizasyonu’nda Danışma Kurulu üyeliği yapıyor. 2007’de Türkiye’nin hazırlattığı Kudüs Raporu’nda Türk Heyeti Başkanlığı yaptı. Çeşitli yayın organlarında makale ve röportajları bulunmaktadır.
5 Eki 2010 – Muharrem Hilmi Şenalp tarafından hazırlanan proje için, Selimiye Camii'nden esinlenildi. Selimiye'nin bire bir kopyası olarak düşünülse de ...
SATILIK BİZANS SARAYI !
Milattan önce 337 ve 324 yılları arasında Bizans İmparatoru Birinci Konstantin’in elçileri kabul edip, toplantılar düzenlediği Magnaura Sarayı, 12 milyon Euro’ya satışa çıkarıldı. Saraya, özel müze, turistik tesis ve düğün salonu olarak kullanmak isteyenler ilgi gösteriyor. ...
Devamı için tıklayınız!
Aydınlatma tasarımı:Tepta Aydınlatma, Proje Yeri: İstanbul, Proje Yılı: 2008
Metin: Efrayim Güneş, Fotoğraflar: Engin Gerçek
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Gülhane Parkı’nda Sur – u Sultanî içinde yer alan Has Ahırları’nı müze olarak kullanılmak üzere 10 yıl süreyle Kültür Bakanlığı’nın kullanımına verdi. 3.550 m2 lik 3 binadan oluşan bu mekanda kurulan İstanbul İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi’nin kuruluş amacı, tarih boyunca Müslümanların medeniyete yaptığı katkıları açığa çıkarmak ve bunların bilinmesini sağlamak.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın işleteceği müze, TÜBİTAK, TÜBA (Türkiye Bilimler Akademisi), İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile Frankfurt Üniversitesi’nden Prof. Dr. Fuat Sezgin’in katkılarıyla oluşturuldu. Müzede ilk etapta 140 eser sergilenecek ve zaman içerisinde bu eserler 800’ü bulacak. Müzenin içerisinde ayrıca Bilimler Tarihi Kütüphanesi de yer alacak.
Mimari tasarımı Hassa Mimarlık, Hilmi Şenalp’e ait olan müzenin aydınlatma projesi Tepta tarafından iGuzzini ürünler ve çok özel tavan barisol aydınlatmaları kullanılarak yapıldı.
Müzenin açılışından hemen sonra kaybettiğimiz ünlü minyatür sanatçısı Nusret Çolpan’a hazırlatılan ve müzedeki sergi salonlarının temalarını işleyen ve ayrıca İstanbul’u tasvir eden gravürleri, yurtdışında basıldıktan sonra barisol tavan aydınlatması haline getirildi. Üç sergi salonunun tavan aydınlatması ve salon geçişlerindeki duvarlarda da kullanılan gravürlü aydınlatmalar dışında tüm aydınlatma, müze aydınlatmasında deneyimli iGuzzini firması ürünleri ile yapıldı.
Birbirine geçişlerle bağlanan uzun dikdörtgen yapısı olan binanın tavanına iki sıra halinde döşenen ray sistemi üzerine dim edilebilir ve açısı ayarlanabilir iGuzzini Perroquet ve Tecnica spotlar yerleştirildi. Bu spotların kimisi mekanı aydınlatırken, bazıları vurgulanmak istenen bölgelere ayarlandı. Ray üzerinde yeri ayarlanabilen bu dinamik sistem, müze içinde yapılacak sergileme değişikliklerine kolaylıkla adapte edilebilecek.
Ray kullanılamayan yerlerde, tavana gömülen Deep Frame armatürler kullanıldı ve yine bu alanlarda pencere önlerine konulan özel gravür tasarımlı perdeleri aydınlatmak için, tavana gömülen ve ışığı ayarlanabilen Pixel armatürler kullanıldı.
Özel bir salonda yürüme yolunu aydınlatmak için iGuzzini mavi renk veren led armatür kullanıldı. Asansör tavanına yapılan özel örümcek desenini ortaya çıkarmak için de 2500 adet Eltek Fiberoptik uç kullanıldı.
Kullanılan ürünler:
iGuzzini raylar, Perroquet ve Tecnica ray spotları, Deep Frame ve Pixel gömme armatür, led gömme
Eltek fiberoptik ve özel imalat Barisol aydınlatma