Gerginleşen
Türkiye İsrail ilişkileri, dizi film, 'One minute' ve Mavi Marmara krizlerinden sonra yeni bir zirveye geldi. Dün Başbakan Erdoğan'ın açıkladığı İsrail ile ekonomik ve ticari ilişkilerin dondurulduğu haberi günün ilerleyen saatlerinde 'Savunma sanayiine yönelik ilişkiler donduruldu' şekline büründü ama ortam gergin. İki ülke arasında 4 milyar dolara yaklaşan dış ticarette ilginç bir ürün ise otomobil.
YOLDA VAR, RAKAMDA YOK
Türkiye otomotiv sanayiinin İsrail ile ilişkisi rakamlara yansıyanlardan farklı. Türkiye'de üretilen binlerce araç İsrail yollarında. Ancak iki ülke arasındaki 4 milyar dolara yaklaşan ihracata bu araçlar yansımıyor.
Aslında otomotiv sanayii İsrail'le doğrudan ihracat ilişkisi içinde değil. Bunun nedeni de otomotivde sistemin farklı çalışması. Peki, Türkiye'de üretilen araçlar, nasıl oluyordu İsrail yollarında dolaşabiliyor? İsrailli tüketiciler bu araçları nasıl satın alabiliyor? Satın aldıkları araçların Türk malı olduğunu biliyorlar mı? Bu soruların cevabını öğrenmek için Türk otomotiv sanayinin DNA'larına bakmak gerekiyor.
SİSTEM NASIL İŞLİYOR?
Türkiye otomotiv sanayi Ford, Fiat, Renault, Peugeot, Citroen, Honda, Hyundai gibi dünya markaları için üretim yapan şubelerden biri. Türkiye'dekilerin görevi, belirlenen üretimi en karlı şekilde yapmak ve aynı uzak merkelerde belirlenen ürünleri Türkiye'de satmak. Türkiye'de üretim yapmalarına rağmen bu şirketlerin hiçbiri, ihracat yapılacak ülkeler listesini belirlerken
Türkiye şubesine sormuyor.
İhracat yapılacak ülkelerin hangileri olacağı, hangi modelin kaç bin eurodan, kaç adet ihraç edileceğine Paris, Torino, Köln, Londra, Brüksel, Seul, Nagoya gibi başkentlerdeki Fransız, İtalyan, Japon, Koreli üst düzey yöneticiler karar veriyor.