Darfur'a ilk yolculuk biraz pusludur, pek anlaşılmaz; yüreğiniz kabarır ikide bir, gözünüz yaşarır, insanlar, evler ve ağaçlar su zerreciklerinin ardında titreşir, ışık ve renk oyunları gibi, hayal gibi... İlk karşılaşma sendeletir üstelik, neye uğradığınızı anlamazsınız, sallanırsınız; yoksulluğun bunca tevekkülle karşılandığı, açlığın bunca munis olduğu bir başka yere değmedi ki adımlarınız! Ellerinizde, esmer, daha esmer, en esmer eller... Bir bakmışsınız kayıp gitmiş hepsi, Darfur artık yok.
Darfur'a ikinci yolculuk karmaşıktır, yine anlaşılmaz. Yüreğiniz kabarmaz bu kez, gözünüz yaşarmaz, insanlar, evler ve ağaçlar bıraktığınız yerde durmaktadır işte, hayat devam etmekte, çocuklar inci dişleriyle gülmektedir. O günden bugüne hiç yaprak kıpırdamamış, kimse ölmemiş ve kimse doğmamış gibidir... Neye şaşıracağız bu kez? Şaşırmak şartmış gibi... Dikenli çalıların aslında bahçe duvarı olduğunu biliyoruz artık kamıştan yapılmış bu köy evleri nasıl da aşina, görmeden de söyleyebiliriz içeride ne var; bir sedir, bir tencere, bir çaydanlık, torbanın dibinde bir parça ak darı... Darfurlu kadınların sabunu sevdiğinden de haberdarız, her sabah uyanır uyanmaz dişlerini fırçaladıklarından ve yorgunluklarını buhar banyosuyla attıklarından... Bilmediğimiz bir şey var; ama ilk seferde sefalete odaklanan gözlerimizin ancak ikinci seferde fark edebildiği bir şey; Darfur'daki zengin ve girişimci kadınların, bizim buralardaki tabirle hanım ağaların varlığı... Bir anda üçüyle birden tanışıyoruz üstelik. Meryem, Ayşe ve Nimet, Kimse Yok mu Derneği'nin düzenlediği dostluk gecesinde ellerinde ay-yıldızlı balonlarla görünüyorlar ilkin, sonra bir söyleşi için derneğin ofisine uğruyorlar. Ön kabullere alışkın zihnimiz kendini toparlamalı önce; Darfur'dayız ve karşımızda yoksul kadınlar ve yetimler için çalışan üç dernek başkanı oturuyor. Başardıkları güzel işlerden ve ileriye dönük sıkı projelerden bahseden üç güçlü kadın... Anlattıkları hepimizi ilgilendiriyor; 'zor' bölgelerden gelen seslere kayıtsız kalamıyorsak tabii, başkent Hartum'a çöl yoluyla beş günlük mesafedeki Darfur'da kadınlar nasıl yaşar, ne hisseder, neye ihtiyaç duyar, merak ediyorsak...
Nimet Burma Abdullah, "Havla bint el Ezver" adını taşıyan derneğin başkanı. Lise mezunu, evli ve sekiz çocuk sahibi. BM'nin bir yan kuruluşu olan UNİMAD bünyesinde çalıştığı günlerde kendi tabiriyle 'gözleri açılmış' ve memleketinde ne kadar çok yetim ve dul kadın olduğunu fark etmiş. Sonra, cesurluğuyla bilinen hanım sahabelerden Havla bint el Ezver'in adını taşıyan yerel bir derneğin başına geçmiş. İlk icraatlarından biri, yarım kalmış bir camiyi tamamlamak olmuş ki, kadınlar burada Kur'an okumayı öğrenebilsin. Cami bir merkez olmuş sonradan, bahçenin bir köşesine derme çatma bir dernek ofisi ve kadınlar için atölye kurulmuş. Ayakkabı imalatı için düzenlenen işlikte şimdilik çanta yapıp satıyor kadınlar; ama asıl istekleri bir dikiş atölyesine sahip olmak. Kimse Yok mu Derneği'nin geçen sene verdiği elbiseler 350 kız yetime dağıtılmış, kumaşlardan ise serin Darfur gecelerinde üşüyen 410 erkek yetime battaniye dikilmiş. Bu rakamlar derneğin yalnızca Niyala şehir merkezinde ulaşabildiği yetimleri işaret ediyor. Kamplarda ve köylerde kaç çocuğun ana babasız kaldığı henüz bilinmiyor. Nimet Hanım, gerçek sayının tespiti için Kimse Yok mu Derneği'nden yardım istiyor. Tek talebi bu değil tabii, yoksul kadınların üretici olabilmesi için mütevazı, işe yarar, sevimli bir ihtiyaç listesi de oluşturmuş. Şimdi bakalım, Nimet Hanım 'Kimse Yok mu?' aracılığıyla hayırsever Türk halkından neler bekliyor: Dikiş makinesi, tel şehriye makinesi, tavuklar için kuluçka makinesi ve sabun yapma makinesi, yağmur mevsiminde çatısı akan evler için muşamba, sivrisinekten korunmak için cibinlik ve okul kıyafetleri dikip satabilmek için kumaş...
Darfur'un üç hanım ağası, soldan sağa, Nimet, Ayşe ve Meryem... Üçü de yoksul kadınlar ve yetimler için çalışıyor.
***
Kimse Yok Mu 'nun kurduğu Orhaniye Kasabası'nda bir köy evi. Burada kadınlar uyanır uyanmaz dişlerini fırçalıyor.
***
Ayşe Ali Muhammed Nur da tıpkı Nimet Hanım gibi yetimler üzerine çalışıyor; ama onun derneğinin büluğ çağına gelmemiş çocukları hayata hazırlama gibi bir misyonu da var. Savaşta yetimlerini bir merkezde toplayan derneğin faaliyetleri arasında Kur'an kurslarına su götürmek gibi naif hizmetler de var. Köyleri dolaşıp tuvalet adabı dersleri veren Ayşe Hanım, şu sıralar, kamplarda yaşayankadınların ekip biçebilecekleri bir toprağa sahip olmaları için çalışıyor.
|