“Dünyanın yaşadığı mali ve ekonomik krizin temel nedeni zenginlerin her türlü sosyal ve ahlaki değerlerle piyasa koşullarını görmezden gelerek daha fazla kâr elde etme şeklindeki ihtirasları, doyumsuzlukları ve artık bir hastalık halini almış aşırı kazanç istekleridir. Aldığı birkaç yüz dolarlık krediyle gidip bir inek alan yatırımcı örneğindeki ilişkinin aksine para ile reel ekonomi arasındaki köprüleri yıkıp adeta kâğıttan şatolar inşa eden bir mali sistemi benimseyen Amerikan finans sistemine sarılmak dünya piyasalarının çöküşüne davetiye çıkardı.”
Bu görüşler yeterli ekonomik bir düşünce altyapısından yoksun, sosyalizm ve sosyal dayanışma sloganlarıyla büyüdüğü için zenginlere ve sermaye sahiplerine kin ve öfke besleyen yoksul ve garibanlara ait düşünceler değil. Bu görüşler yoksullara zarar vermeden makul bir kâr marjına dayalı sosyal bilinci gelişmiş bir kapitalist sistemin en büyük savunucularından olan dünyaca ünlü ekonomist ve bankacı Muhammed Yunus'a ait. Muhammed Yunus dünyadaki büyük bankaların ve zengin kesimin alay ettiği ancak kendisine 2006 Nobel Barış ödülü kazandıran mikrokredi modelinin mucidi.
Bu vahşi kapitalizm çağında insan dehasının neler başarabileceğinin canlı bir örneği olan Muhammed Yunus tarafından geliştirilen bu kredi modeli yoksul insanlara kuracakları küçük işletmeler için herhangi bir ipotek ya da teminat şartı aramaksızın kredi vermeye dayaynıyor. Bu sistemden kredi alan yoksul insanlar hem kendileri için bir geçim kaynağı elde ediyor hem de ülke ekonomisinin canlanmasına bir nebze de olsa katkıda bulunuyor. Sisteme dâhil olan yoksullar bir yandan yoksulluk girbanından kurtulurken öte yandan toplumun ilerleme sürecine müdahil olabiliyor. Bu sistemin diğer bir yararı da kişi ve toplumları yoksulluk ve çaresizliğin neden olduğu sosyal, sağlık ve politik felaketlerden korumasıdır.
1940 yılında Bangladeş doğumlu Muhammed Yunus altın ticaretiyle uğraşan zengin bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi.ABD'de ekonomi üzerine doktorasını tamamlayan Yunus akademik ve sosyal çalışmalarını sürdürmek üzere ülkesi Bangladeş'e döndü.1979 yılında yoksul insanlara yardımcı olmak ve onları çaresizlik ve açlıktan kurtarmak için Grameen Bank isimli bankayı kurdu.Kurduğu bu banka sayesinde Asya'nın bu en fakir ülkesinde yaşayan milyonlarca insana mikro krediler sağlayarak onları açlık tehlikesinden kurtardı.Yunus'u bu girişime teşvik eden unsurların başında yoksul insanlara aşırı yardımcı olma isteği ve kapısından hiçbir fakiri geri çevirmeyen annesi Safiye Hatun'dan gördüğü terbiyedir.Tüm bunlar Yunus'ta yoksullara karşı inanılmaz bir dayanışma ve yardımlaşma isteği uyandırmıştır.
Muhammed Yunus dünyayı kasıp kavuran mali ve ekonomik krizin nedenleri ve çözüm önerileri konusunda ünlü Alman Der Spiegel dergisine konuştu. Biz de son derece önemli olan bu röportajı TİMETURK okurları için Türkçe'ye çevirdik:
DER SPİEGEL: Sayın Yunus, uzun yıllardır ekonomik çalışmaların sosyal bilinç ve dayanışma duygusu gözetilerek icra edilmesi gerektiğini söylüyor daha fazla kar elde etmeyi tek gaye edinmenin toplum için inanılmaz zararlı olduğuna dikkat çekiyorsunuz. Acaba yaşadığımız bu mali kriz sizin bu düşüncenizde haklı olduğunuz anlamına mı geliyor?
MUHAMMED YUNUS: Mevcut kötüye gidiş beni gerçekten üzüyor. Bu durum kesinlikle beni mutlu etmiyor. Bu çöküş tüm insanlara zarar veriyor belki de bu durum dünyada ciddi bir istikrarsızlığa neden olacaktır. Burada üzerimize düşen bu mali krizin bir daha olmaması için tedbir almaktır.
DER SPIEGEL: Peki, ne yapmak lazım?
M. YUNUS: Mevcut mali sistemde büyük açıkların olduğunu görüyoruz, dünya bu açıkları kapatmak zorunda. Malesef serbest piyasa felsefe ve mantığına göre piyasanın bu sorunları kendi kendine çözebilme gücü yok. Bu yüzden insanlar hükümetlerden acil yardım istediler. Bu da iyiye bir işaret değil. Çünkü piyasalarda güven unsurunun buharlaştığını ortaya koyuyor. Malesef hükümetlerin sorumluk üstlenmesi dışında şu an için farklı bir alternatif de yok. Krizi aşmak için başvurulan yöntem bu. Bu yöntem sonucu ABD 700 milyar dolarlık bir kurtarma planı hazırladı. Almanya'da da hükümet bu kurtarma operasyonuna dâhil oldu. İngiltere ve diğer büyük devletlerin de aynı yolu izlediğini görüyoruz.
DER SPIEGEL: Peki bu kurtarma operasyonundaki yanlış ne sizce?
M. YUNUS: Bence çözüm krizin zararlarını asgariye indirmek ve piyasalardaki problemleri çözmek için piyasa mekanizmalarına bir an önce geri dönmemizdir. Çözümler piyasanın içinden çıkmalı, hükümetlerden değil.
DER SPIEGEL: Ancak siz kendiniz piyasanın kendi imkânlarıyla bu krizi aşacak gücü olmadığını söylediniz.
M. YUNUS: Şu anda ihtiyaç duyduğumuz şey bu. Piyasada temel amaç daha fazla kar ve daha büyük bir büyüme hızıydı. Ancak bu durum şimdiki krize neden olduğunu görüyoruz. Bir yerde hızlı bir büyüme varsa ve bu büyüme zararlıysa anında müdahale etmeliyiz. Doğal olmayan hızlı bir büyüme varsa bu büyümeyi durdurmalıyız. Bu tür kontrolsuz büyümelerin büyük felaketlere yol açtığını biliyoruz. Bu tür felaketlerde de en büyük bedeli ödeyenler her zaman olduğu gibi yine fakirlerdir.
DER SPIEGEL: Bir yandan piyasa kendi sorununu kendisi halletmesi lazım diyorsunuz, bir yandan da hızlı büyümeyi eleştiriyorsun. Tüm bu belanın sorumlusunun kapitalizm olduğuna inanıyor gibisiniz.
M. YUNUS: Hayır tam olarak demek istediğim bu değil. Kapitalizm tüm piyasa mekanizmalarıyla yaşaması lazım. Bunda tartışılacak bir şey yok. Ancak şu an benim eleştirdiğim şirketlerin her türlü kural ve etik değeri bir kenara iterek büyük karlar elde etmeye çalışmasıdır. Bir parça sosyal sorumluluk anlayışının olması gerektiğine inanıyorum. Olabildiğince yüksek kar elde etmeyi amaçlayan şirketlerden ziyade insanlığın yararı için çalışan şirketlere ihtiyaç vardır. Daha açık bir ifadeyle toplumun ihtiyaçlarını gözetmeksizin gece gündüz astronomik karlar kovalayan şirketler yerine sosyal sorumluluk yönleri kuvvetli serbest bir ekonomik modele ihtiyaç duyuyoruz.
DER SPIEGEL: Sizce bu iki faktörden başka faktör yok mu? 2006'da Nobel ödülünü kazanmanıza neden olan Grameen Bank adlı bankanızın insanlara yardım ettiğini ve insanların sağlam kazançlar kazandırdığını görüyoruz.
M. YUNUS: Kurduğumuz banka sosyal sorumluluk yararına çalışan ve aşırı kar yerine sınırlı oranda kar sağlamayı amaçlayan bir şirkettir. Kâr amacıyla kurulmuş olan tüm şirketler yalnızca sosyal işlere yönelsin demiyorum. Bu ikisi farklı iki şirket türüdür. Daha fazla para kazanmayı hedefleyen şirketler olacaktır. Buna bir şey diyemeyiz. Ancak daha fazla para kazanmak amaç değil araç olmalıdır. Amacın kendisi olmamalıdır. Kişi parasını anlamlı bir işte değerlendirmelidir. Tüm insanlar için daha iyi bir yaşam sağlamak gibi. Kapitalist zenginler daha fazla kar elde etmek için o kadar vahşi ve hastalıklı bir istek noktasına ulaştılar ki sahip oldukları paranın değerinin farkında bile değiller. Buna rağmen hala vahşi bir şekilde kar peşinde koşuyorlar.
DER SPIEGEL: Peki, sosyal faaliyetlerde bulunan şirketler bu mali krizde neler yapmalı?
M. YUNUS: Sosyal amaçlı şirketlerin olduğu yerde insanların kendilerine bir hayat kurması için daha çok fırsatları olacaktır. Piyasalar da şimdi olduğundan daha dengeli olacaktır.
DER SPIEGEL: Siz başkasına yardım ve başkasını severek dünyayı kurtarmaktan bahsediyorsunuz. Bu vahşi kapitalizm çağında bunun son derece ütopik bir düşünce olduğuna inanmıyor musunuz?
M. YUNUS: Dünyada hayır işiyle uğraşan çok kişi var. Bu kişiler insanlara kalacak yer ve eğitim gibi hayatın temel imkanlarını sağlayarak yapıyorlar bunu.Ancak bu yol tek yönlü bir yol gibidir.Verilen paranın geri dönüşü olmuyor.Para ekonomiyi canlandıracak ve fakirlere sürekli bir yarar sağlayacak şekilde aktif bir ekonomik faaliyette kullanılmıyor.Ama şöyle düşünün.Eğer kişi aldığı bu parayı makul bir kar oranıyla ve aynı zamanda fakirlere yardım etmek amacıyla sosyal yönü olan bir şirkette değerlendirirse bu para ekonomik sistemin içinde kalır, daha aktif bir durumda olur, çünkü bu para piyasa şartlarına göre kullanılacak, bu da belli oranda piyasanın gücünün artmasına neden olacak.
DER SPIEGEL: Peki finansal sistemin çöküşünden kim sorumlu?
M. YUNUS: Kendisine yeterince çeki düzen vermeyen piyasanın kendisi bu durumun baş müsebbi. Mevcut kapitalist sistem bir kumarhane mantığıyla işler hale geldi. Mali piyasaların daha fazla kar elde etme mantığıyla harekete geçtiğini biliyoruz. Spekülatif operasyonların trajik seviyelere ulaştığına tanık oluyoruz. Bütün bunların bir an önce sona ermesi lazım. Önüne aldığı her şeyi yakıp yıkan bu doyumsuz isteklere derhal son vermek gerek.
DER SPIEGEL: Mevcut finans krizi ilk başta bir kredi krizi olarak başladı. Zira krediyle ev sahibi olanlar taksitlerini ödeyemez hale geldi. Sizin bankanız global anlamda dünya için bir finans modeli olabilir mi?
M. YUNUS: Bizdeki esas fark işimizin reel ekonomiyle çok ciddi bir ilişkisinin olmasıdır. Örneğin 200 dolarlık bir kredi verdiğimizde bu parayla gidip bir inek satın alıyorlar.100 dolarlık bir kredi verdiğimiz kişi gidip bu parayla birkaç tavuk alıyor. Yani şunu demek istiyorum. Verdiğimiz paralar maddi değeri olan bir şeye dönüşüyor. Finans ile reel ekonomi arasında bir bağ olması gerekir. ABD ise mali sistemin reel ekonomiden tamamen kopup olduğunu görüyoruz. Kâğıttan inşa edilmiş şatolar gibi. İnsanlar birden bu şatoların esasında hiç inşa edilmediğini fark ettiler. İşte ABD finans sisteminin çöktüğü nokta da burada başladı.
DER SPIEGEL: Sizce hükümetlerin piyasalara müdahele edip daha güçlü bir şekilde ekonomiyi düzenleme zamanı gelmedi mi?
M. YUNUS: Bir düzenleme olması kaçınılmaz, ancak hükümetlere pazarı harekete geçirme izni verilmemeli. Başka bir deyişle piyasanın tüm sorunlarını çözmesi beklenen Adam Smith'in gizli eli artık yok. Son günlerde bu gizli elin tamamen ortadan kaybolduğunu görüyoruz. Şu anda tanık olduğumuz şey piyasaların dramatik bir şekilde çöktüğüdür.