Create Your Own Countdown

Google

   
  *** İYİLİK İÇİN KOŞANLARIN YERİ***
  Emekli Ne Yapmalı ?
 



 










İş yaşamında önemli başarılar kazanmış bir arkadaşım vardır. Henüz 64 yaşında. Aktif bir yaşam sürdüğü için görüntüsü çok dinçti ve yaşını ise hiç belli etmezdi. Kızı dört yıldan beri kendisiyle birlikte çalışıyordu. Oğlu da altı ay önce askerliği bitirip aile şirketinde çalışmaya başladı. “Oğlum işe başladıktan sonra ben işi bırakacağım” diyordu. Dediğini yapmış. Mayıs başında işi çocuklara teslim edip eşini alarak Bodrum’a gitmiş. Geçen hafta telefon etti. “Senin doktor çevren geniştir. Bana bir dahiliye bir de ortopedi uzmanından randevu al” dedi. O güne dek hiç hastalanmadığı için doktorlarla hiç ilişkisi olmamış. İstanbul’da buluştuk. Sanki 30 yıldan beri tanıdığım arkadaşım gitmiş, yerine başka bir insan gelmişti. Aktif ve etkin görüntü kaybolmuş, tüm davranışlarına neredeyse miskinlik egemen olmuştu. Gelecekle ilgili hevesleri ve heyecanları bitmiş, iş yapma arzusu hemen hemen hiç kalmamıştı. Pırıl pırıl parlayan gözlerin yerinde sönük bakışlar vardı. Sık sık esniyor, bitkin bir görüntü sergiliyordu. Hayretler içinde Mayıs ayından bu yana Bodrum’da neler yaptığını sordum. Sabahları 10:00’a, 10:30’a kadar uyuyormuş. “Kahvaltıyı bitirmem 12:00’yi geçiyor. Bir kahve içip sonra gazetelere bakıyorum. 14:30 sularında denize giriyorum. 15:30’da öğle yemeği yiyor, 17:00’ye doğru bir kez daha denize giriyorum. 18:00’de çay içiyoruz. 21:00’de akşam yemeği yiyoruz. Televizyondaki dizileri ve filmleri izleyerek yemek yediğimiz için akşam soframız uzun sürüyor. Hanımla ikişer duble de rakı içiyoruz”. “Başka neler yapıyorsunuz?” diye sordum. “Zaman kalmıyor ki! Kalan zamanlarımda  Gazetesi’nin bilmece ekinden çözebildiğim kadar bilmece çözüyorum” dedi.

Arkadaşımın anlattıklarını dinleyip durumunu da görünce çok üzüldüm. O iş yaşamında önemli bir yetenekti. Cin gibi zekâsı vardı. Girişkendi, lider ruhluydu, farklı bir insandı. Ürettiği mallara her zaman kendi buluşu olan yenilikler katardı. Yalnızca kendi işinin değil içinde bulunduğu iş kolunun prestiji için de büyük çaba sarf ederdi. Fuarlara katılırdı, ihracat yapardı. Geniş bir uluslararası çevreye ve deneyime sahipti. Yıllarca İstanbul Sanayi Odası’nda ileri düzeyde görevlerde bulunmuştu. Bu denli birikim, deneyim ve bilgiden sonra yalnızca denize girerek, bilmece çözerek ve geceleri televizyon izleyip rakı içerek geçirilen bir yaşamı ben onun namına hiç hazmedemedim. Dört ayda dört kilo almasını hiç yakıştıramadım. Aktif yaşamdan elini eteğini çekip, emekli moduna girmesi heyecanlarını azaltıp yaşam ışığını körletmiş. Alışmadığı hareketsiz ve anlamsız yaşam biçimi enerjisini azaltınca hastalıklar ortaya çıkmaya başlamış. Aktif olduğu dönemlerde kendini dinleyemez ve hasta olmaya fırsat bulamazdı. Şimdi boş geçen zamanının bir bölümünü diğer emeklilerden etkilenip hastalıkla doldurmuş.
Askerlikte bir prensip vardır. Askeri hiç boş bırakmazlar. Yaptıracak iş bulamazlarsa bir gün sağ tarafa toprak doldurturlar, ikinci gün “Şimdi bunu sol tarafa alın” derler. Çünkü boş kalan asker kendini sıla hasretine kaptırır, kötü şeyler düşünür, dedikodu, hatta kavga yapar. İnsan hangi yaşta olursa olsun önem vererek yapacağı bir işi yoksa, kendini bekleyenler veya kendinin yaşamdan beklentileri yoksa,
kendini işe yaramaz veya iş göremez hissediyorsa, ne kadar çok olanakları bulunursa bulunsun
kendini kötü hisseder, çöker, hantallaşır, tembelleşir ve hastalanır.

İnsanın yaşamdan elde ettiği her bilgi, birikim, deneyim ve maddi olanak ona bir sorumluluk yükler.

Sahip olduğu olanakların tümünü yaşadığı toplumdan elde etmiştir.
Bunun karşılığını mutlaka vermelidir.

İnsanlar bu birikimleri toplum yararına kullanmadıkları takdirde
geçmişte çektikleri acıları,
verdikleri emekleri,
öğrenmek için gösterdikleri çabaları boşa harcamış olurlar.

Bizler dünyaya
yalnızca kendi yaşamımızı sürdürmek için gelmedik.

Başka insanları desteklemek ve
birbirimize hizmet etmekle sorumlu olarak geldik

Bu nedenle Allah bizi birlikte yaşatıyor.

Hepimiz birikimlerimizle
birbirimizin yaşamına olumlu katkılar yapmakla yükümlüyüz.
Başka insanlara hizmet etmek,
onların bir parçası olduğumuzu,
yani insan olduğumuzu fark etmek anlamına gelir.

Her insanın, hangi yaşta hangi konumda olursa olsun,
eğer akıl sağlığı yerindeyse,

yani deli değilse,
başka insanlara sunacağı
kendine özgü bir şeyi vardır.

Aktif iş yaşamını bırakmak
ve geçim telaşından kurtulmak,
başka insanlara sunacağı şeyleri daha arttırmak için
önemli bir fırsattır.
Diğer insanların
bu denli ilgiye, bilgiye,
sevgiye, deneyime gereksinimi varken,

hiçbir emekli kendini bunlardan soyutlayıp yalnızca

denize girerek,
yiyip içerek,
bilmece çözerek ve
tavla oynayarak
yazın üç, dört ayını geçiremez.

****Emekli olmak
toplama dönemini kapatmak,

dağıtma dönemine başlamak anlamına gelir****

. Emeklilikte en büyük zevk,

hiç esirgemeden,

cömertçe,
ilgiyi,
bilgiyi ve
sevgiyi dağıtmaktır.

Dağıttıkça ,

ilgi, bilgi ve sevgi artar,

sizi sarar.

Bu dağıtmanın

en büyük keyfini,

zevkini ve
sevincini

siz yaşar;

hasta ve uyuşuk değil,

*****sağlıklı ve mutlu bir insan olursunuz.*****
 
 
  *** SİZİ KUTLUYORUZ *** BUGÜN 2056876 ziyaretçi (4528931 klik) MİSAFİRİMİZ OLDUNUZ ***  
 
haberler haberler


Google Arama
Sitemde Arama
Yaşam ve İnsanlar

İstanbul Servisleri Neden Pahalı ? burakesc
Namaz Kılan Minik ile burakesc
GİMDES Helal Gıda Ramazan Buluşması burakesc
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol