Kurs bitiminde her kadına bir 'ev atölyesi' bağışlamayı düşünen dernek, bir sonraki atölyede devlet korumasına bırakılan çocukları anneleriyle buluşturacak.
Bir kadın; Hülya, Emine ya da Fatma... Adının önemi yok. Eşi vefat etmiş veya sakat kalmış ya da bırakıp gitmiş. Kadın işsiz... Çocuklar gözlerinin içine bakıyor, ev giderek soğuyor, ışık azalıyor, dolap boşalıyor. Bir şey yapmalı; ama ne? Böyle bir anda, bir yardım derneği çıkıyor ortaya, diyor ki: "Gelin size bir zanaat öğretelim, kolunuza altın bilezik takalım. Üretmenin ve ev geçindirmenin keyfini yaşayın. Çocuklarınızı büyütün, ocağınızı tüttürün."
Hayır, kadın rüya görmüyor. Kimse Yok mu Derneği Projeler Müdürü Mehmet Rüştü Meraklı'yı dinliyor. Çok geçmeden de kendisini ferah, aydınlık, çiçeklerle bezenmiş bir ahşap atölyesinde buluyor. Bir işliğin kasvetli çağrışımlarından uzak, ev gibi döşenmiş sevimli bir mekân. Her incelik düşünülmüş; giyinme odası, banyo, mutfak, dinlenme odası ve toplantı salonu... "Orası kurs için uygun bir yer midir acep?" diye denetlemeye gelen İşkur yetkilisinin hayran kaldığı, "Gördüğüm atölyelerin en iyisi" dediği bu mekânda muazzam işler oluyor. Hiçbir güvencesi olmayan 12 kadın birbirinden güzel hediyelik eşyalar üretiyor. El emeği, organik kolyeler, küpeler, anahtarlıklar, saatler daha cilası kurumadan satılıyor. İş önlüklerini giyinmiş, her biri birer usta kesilmiş kadınların yüzü gülüyor.
Oysa üç ay önce atölye açıldığında, ahşabı işleyecekleri delici, kesici, yontucu bu makineler nasıl da acayip görünüyordu. Ve hiç kimse hanımların, makineleri bu kadar kısa bir zaman içinde öğrenip üretime geçmesini beklemiyordu. Ortada bir azmin olduğu muhakkak; hepsi de ev geçindirmek ve çocuklarına bakmak zorunda çünkü. Kaybedecek vakitleri yok. Üstelik başlarına talih kuşu konmuş durumda, el emeği göz nuru işlere meyilli her hanımın hoşlanacağı bir ortamda çalışıyorlar ve Kimse Yok mu Derneği'nin koruyucu kanatları altındalar.
Derneğin sağladığı imkânları sıralayalım da neden bir talih kuşundan söz ettiğimiz anlaşılsın. Kurs müddetince hanımların yemek ve ulaşım masrafları karşılanıyor. Evlerinde inceleme yapılarak eşya, gıda ve eğitim yardımı yapılıyor. Çocukların kreş ücreti ödeniyor ve annelere kurs müddetince psikolog ve doktor desteği sağlanıyor. 3 Kasım'da başlayan kurs, 18 Şubat'ta sona erecek. Peki, sonra ne olacak? Kadınlar, okyanusun dev dalgalarıyla boğuşmaya mı bırakılacak? Elbette hayır, Kimse Yok mu Derneği, kadın ve aileden sorumlu Devlet Bakanı Aliye Kavaf'ın da katılacağı bir törenle Halk Eğitim Merkezi onaylı sertifikalar verecek hanımlara; ama en önemlisi de kurs bitiminde her kadının evine bir atölye kuracak. Proje sorumlusu Mehmet Rüştü Meraklı'ya göre, bu kursun diğer meslek edindirme kurslarından farkı tam da burada gizli; üretim için gereken bütün alet edevatı karşılıksız vermek ve sonrasında da eğitim ve rehberlik desteğini sürdürmek. Buna göre kadınlar evlerine dönseler bile istedikleri zaman atölyeye gelip Adem Usta'dan yeni modeller ve teknolojiler hakkında bilgi almaya devam edebilecekler. Dernek, üretilen hediyelik eşyaların satışı konusunda da desteğini sürdürecek. "Ürünlerin en büyük müşterisi biziz." diyen Meraklı, "Anneler, evlerinde çalışmaya başladıklarında ciddi siparişlerimiz olacak. Derneğin yurtiçi ve yurtdışı ziyaretlerinde vereceği hediyeleri onlardan satın alacağız." diyor. Aslında derneğin "Aile Destek Eğitim Merkezi" kurarak, eğitim, tasarım, üretim, sergileme ve pazarlamayı aynı çatı altında toplamak gibi bir düşüncesi daha var. Atölyelerde eğitim alanların "Ben sizin çatınızın altında üretime devam etmek istiyorum." diyebileceği böyle bir merkezin kurulması önemli; ama derneğin öncelikli hedefi, Türkiye genelinde 10�15 atölye açıp yıl sonuna kadar en az bin anneyi meslek sahibi yapmak. u.akagunduz@zaman.com.tr
İKİ BİN LİRA, BİR EVİ DAĞILMAKTAN KURTARABİLİR
Kadınların ev atölyelere dönebilmesi için hayırseverlerin kendileri için pek de ehemmiyeti olmayan bir meblağı bağışlamak üzere Kimse Yok mu Derneği'ne başvurması gerekiyor. Kursta imalat yapan sekiz kadının her biri için bir sponsorluk dosyası hazırlayan Mehmet Rüştü Meraklı, fiyatı 1.600 lira ile 2.100 arasında değişen mini atölyelerin bir ocağın tütmesine yeteceğini söylüyor. Hanımların bir fabrikada asgari ücretle çalışmak yerine kendi evlerinde siparişleri kabul etmelerinin daha kolay olacağını düşünen Meraklı; atölyeye gelip hanımları kendi işyerlerinde çalıştırmak isteyen işadamlarına da, onlara ürün siparişi vermelerini tavsiye ediyormuş. Atölyenin ziyaretçileri arasında bal kaşığı siparişi veren bir bal üreticisi de var, "Osmanlı motiflerini işlediğiniz her ürünü alırım." diyen Amerikalı bir iş kadını da var. Kadınların fabrikaların kapı önüne yığdığı ahşap atıklardan ürettiği organik takıları ve hediyelik eşyaları toptan ya da perakende satın almak isteyenler dernek aracılığıyla kursa ulaşabilir.
|