-BİR MUHTARIN MEKTUBU
Tahmaz, dilencilerin belli dönemlerde ve belli semtlerde arttığını ifade ederek, şöyle devam etti:
''Çok ilginç anılarımız da var. Mesela Anadolu'da bir ildeki köyün muhtarı bana mektup yazdı. 'Köydeki bütün kadınlar İstanbul'a dilenmeye geldi. Kocaları bunları gönderdiler. Köyde hiç kadın yok. Hatta bunların içinde benzin istasyonları olan bile var' diye... Bunlar gösteriyor ki, bu iş bir meslek haline getirilmiş. Bir yaşam tarzı...''
Dilenmenin hukuken suç olduğuna ilişkin yasal bir düzenleme bulunmadığını, Türk Ceza Kanunu'nda dilendirenlere ceza öngörüldüğünü anımsatan Tahmaz, dilencilikle ilgili etkin bir devlet mücadelesi de olmadığını söyledi.
-ZABITANIN YETKİSİ SINIRLI
Mustafa Tahmaz, zabıtanın gördüğü yerde dilencileri uzaklaştırdığını, gerektiğinde alıkoyup üst araması yaptığını ve paralarına el koyduğunu dile getirerek, sözlerine şöyle devam etti:
''Akşam olunca salıyoruz, yarın bir başka yerde rastlıyoruz. Çok yeterli olamıyoruz. Bu işin adliye ve emniyet boyutu açık kalıyor. Mücadele zabıtanın yetkisi içinde sınırlı kalıyor. Bunun dışında işin içinden çıkamıyoruz. Mahkemeye, savcılığa sevk edemiyoruz. Savcı adına tahkikat yapma yetkisi zabıtada olmadığı için, olayın adli boyutu açık kalıyor. Dilencilerin adli boyuta taşınması, bunun için de emniyet ayağının harekete geçmesi lazım. Organize şebeke olduğu tespit edilmeli ki işleme koyulsun. Ama bunlar çok kolay işler değil. Tüm bu dilencilerin mahkemeye çıkarıldığını düşünün, ayrı bir iş yükü getirecek.''
Tahmaz, vatandaşların sürekli şikayette bulunduğuna işaret ederek, dilenci olarak para kazanmanın insanların kolayına geldiğini, emek vermeden, alınteri ortaya koymadan, çok genç, sağlıklı, pırıl pırıl insanların bu işi yaptıklarını vurguladı. Tahmaz, ''Dilenciler dünyanın her yerinde var. Avrupa'da bir maharet sergileme süsü vererek yapılıyor, aslında o da bir istismar. İslam ülkelerinde olayın manevi boyutu olduğu için farklı ele alınıyor''dedi.
Vatandaşların dilencilere para vermemesini isteyen Tahmaz, ''Şikayet etmek, rahatsızlığı dile getirmek yerine bu işi toplumsal bir tepki ile bitirmek lazım'' dedi.
(aa)