Güne yüzerek başlıyorlar gün boyu zinde kalıyorlar...
Sabah sporu için İstanbul'un farklı yerlerinden Sarayburnu'na gelen şehir kaçkınları doğa, tarih ve deniz sloganıyla gülen yüzlerle yeni güne "merhaba" diyor. Kimi Fatih'te esnaf, kimi öğretmen kimiyse fabrika sahibi. Ortak noktaları ise Deniz'e olan tutkuları. Sabah sporu ile başlayan alışkanlıkları bir tutku haline gelmiş. Sabah namazı sonrasında İstanbul'un farklı yerlerinden yola çıkan küçük grupların buluşma noktası ise Huzur Dolmuş Durağı dedikleri Sarayburnu sahili. Güne huzurlu bir başlangıcı burada buldukları için buluşma mekanlarına da bu ismi takmışlar. Yaz kış demeden sabah ezanının okunması ile yola çıkan şehir kaçkınları, İstanbul'un en güzel zamanını yaşamaktan da gayet mutlu.
Kimi Merter Mevlevihane Camii'nde kimi Fatih Camii'nde kimiyse Eyüp Camii'nde sabah namazını kılıyor. Araçlar farklı ama mekan aynı. Mercedes arabasıyla gelen de var, Yenibosna'daki evinden otostopla gelen de. Liderimiz dedikleri Necattin Zengin, 24 senedir Yenibosna'daki evinden Sarayburnu'na yüzmeye geliyor. Sabah namazı için erken saatlerde yola çıkan Necattin amca, 70 yaşında olmasına rağmen oldukça dinç. Kimi zaman yürüyerek kimi zaman da otostopla Eyüpsultan Camii'nde namazını kılıyor. "Yüzmeye 46 yaşımda başladım. İlk zamanlar Florya'ya gidiyordum. İstanbul'un bütün korularını arkadaşım Mehmet Ali Bey ile birlikte gezdik. Sonunda Sarayburnu'nu kendimize mesken edindik. Bu işe ilk başladığımızda 2 kişiydik. Çayları yapan, bize kahvaltıda yardım eden Atilla ise şurada yatıyordu. Gelen geçeni çevirdim, buyrun çay içelim, beraber yüzelim, dedim. Gelenlerin sayısı da giderek arttı. Çekirdek bir kadro var, onlar devamlı gelir. Yaz yaklaştıkça sayı 50'ye çıkıyor. Kışın ise sayı 10'a kadar düşüyor." diyor.
Kışın şehir kaçkınlarını yüzerken görenler ise gözlerine inanamıyor. Lodosta karda bile denize girdiklerini söyleyen Necattin Zengin, "Denize kışın girmek problem değil, önemli olan kafada işi bitirmek. Kışın suya atladığımızda vücudumuz kıpkırmızı oluyor. Rüzgar da eklenince sahilde neredeyse horon oynuyoruz. Ama şimdiye kadar doktor yüzü görmedim. Ona buna sorarsan sana deli derler, onların ne söylediği önemli değil, önemli olan senin yapmak istediğin, yapmak istemediğin, bizim diğerlerinden farkımız da bu." diyor.
35 yıldır her sabah deniz...
Grubun en yaşlılarından Abdullah Okur, 35 yıldır sabahları Sarayburnu'nda denize girenlerden. Her sabah uzun yürüyüşler sonrasında denize giren Abdullah amca, Necattin Zengin'le de yine sabah yürüyüşünde tanışır. "O gün bugündür her sabah beraber denize gireriz." diyen Abdullah amca, Fatih'ten yürüyerek geliyor. "Kışın da, yazın da buradayım, şimdiye kadar herhangi bir sağlık sorunum olmadı, burada huzuru ve dostluğu buldum." diyen Abdullah amca, "Deniz benim ikinci annem." diye de ekliyor.
Gün doğumu ile birlikte yavaş yavaş toparlanan şehir kaçkınları, Sarayburnu'ndan başladıkları yürüyüşte Gülhane, Sultanahmet rotasını izliyor. Tarihî yarımadanın manevî dinamiği ile kendilerine geldiklerini söyleyen şehir kaçkınları, yürüyüş sırasında gündemle ilgili konuşuyor. Yürüyüş tamamlandığında ise Atilla, çayları çoktan hazırlamış oluyor. Atilla, 25 yıldır surlarda yaşıyor. Sarayburnu'nda denize girme işini başlatan Necattin Zengin ile tanışması ise 20 yıl öncesine dayanıyor. "Ben burada yatıyordum, Necattin abi geldi, 'Kalk çay yapalım da içelim kardeşim.' dedi. Hikaye de böyle başladı." diyor. 20 senedir her sabah buraya gelir, ben de onlar yüzerken çay demlerim, beraber kahvaltı yaparız. Her geçene gel kardeşim beraber kahvaltı yapalım der." Atilla, "Bir gün bir turist, soframıza oturdu. Beraber kahvaltı yaptık. Sonradan öğrendik ki; profesörmüş. Adam ortama bayıldı. Uçaktan indiğinin ertesi sabahı soluğu burada alır. Burada sabah başka film oynanır akşamsa başka... Ama herkesin burada huzur bulduğu bir gerçek." diye ekliyor.
Şehir kaçkınlarından 67 yaşındaki Emel Yüce, Merter'deki Mevlevîhane Camii'nde kıldığı sabah namazı sonrasında ekibini toparlayıp Sarayburnu'na gelenlerden. "Bir gün sabah namazı için İsmailağa Camii'ne gitmiştim. Ardından yürüyüş için Sarayburnu'na indim. Necattin Bey ve avukat Mehmet Ali Bey denize giriyorlardı. Yanlarından geçerken Necattin Bey beni de çağırdı. 'Yüzme biliyor musun?' diye sordu. 'Az bilirim ama şortum yok.' dedim. 'Gel, bende şort var.' dedi. Denize girdim, çıktım. Ertesi gün tabii paletimi, deniz gözlüğümü, havlumu aldım geldim. Necattin Bey de takılmadan edemedi. 'Az bilen adama bak, meğer yunusmuş adam da haberimiz yokmuş.' dedi. O gün bugündür gelip gidiyorum." diyor Emel Yüce. Sabahları yüzmeye başladıktan sonra güne daha zinde başladığını söyleyen Emel amca, eşi tepki gösterince de çareyi eşini de Sarayburnu'na getirmekte bulmuş. Emel amca, "Ben gelmeden yapamıyorum. O da bırakmıyor, ne yapayım, eşimi de içi rahat etsin diye yanıma aldım. Ama 2-3 gün dayanabildi. Uyku daha tatlı geldi. Bazılarından duyuyoruz, sabahları şortu kesilmiş olarak bulanlar var. Adam akşamdan çantasını hazırlıyor. Sabah kalkmış ki şortu paramparça, bazılarının eşleri istemiyor tabii ama gelip görünce içleri rahat ediyor. Hatta teşvik bile ediyorlar." diyor.
Şehir kaçkınlarının hepsi yüzme bilse de gruba 5 yıl önce katılan Melek Işıktaş (48) hiç yüzme bilmiyorken Boğaz'ın sularına kendini bırakmış. "Yanımda Emel abi vardı. Sen sporcu birisine benziyorsun, gel beraber Sarayburnu'nda yürüyüş yapalım." dedi. Baktım yürüyüşten sonra denize atladı. Ardından ben de onun yardımıyla girdim. İlk zamanlar eşim, kızım çok kızıyorlardı. "Baba bir gün gideceksin gelmeyeceksin." diye bana sitem etti. Işıktaş, "Kızımı da alıp Sarayburnu'na geldim. Şimdi beni teşvik ediyorlar. Galericilik yapıyorum, esnaf arkadaşlar 'Bu enerjiyi nereden buluyorsun?' dediklerinde 'denizden' diyorum. Onlar da gelmek istiyorlar ama zaman ayıramıyorlar." diyor.
"Metropolde doğal hayatı yaşamanın zevkine varıyoruz." diyen şehir kaçkınları, "İstanbul'un en güzel zamanını yaşıyoruz. Bir yanımızda tarih öbür tarafta doğa hemen yanımızda da eşsiz güzelliği ile Boğaz var, çok şanslıyız." diyorlar. Sabah kahvaltılarını da kendi yaptıkları taş masalarda yapan şehir kaçkınları, Boğaz'ın serin sularına daldıktan sonra sıcak bir çay ve menemenle güne 'merhaba' diyor.
|