"Dinciler için dostluk dudak tiryakiliğidr."
Feride, seccadeyi mangal yelpazesi olarak kullanan, tesbihle sinek kovalayan, çorabının içinde misvakla gezen ve buzlu zemzem ticareti için Türkiye’den Mekke’ye tüccar hicreti yaparak bağnazlık geçimini sağlayan ve Mina’da şeytanın bacağını kırıp o kırığı ayetlerle alçıya almaya çalışan rahleyi para sayma tahtası, dostlarını da din magandası olarak kullanan DİNCİLERDEN ürperiyordu.
Onlar koltuğu mescit minderi olarak kullanırlar, onların bilgisayarları Bakara Suresiyle açılır Türkçe mealli laiklik tefsiriyle kapanır. Onlar Peygamberin Taif’te okey taşıyla taşlandığını düşünüp masalarında DİN KEYFİ süren plaj Müslümanlarıdır.
Onlar Alın teri kuruyan işçilerinin sırtlarında Allah rızası için domates yetiştirip salçalı sömürücükte usta olduklarını gösterirler. Onlar örtülüleri İslam pıtırcıklı pembe kelebek olarak görüp içeriye değil de DIŞARIYA konmasını beklerler.
Bizden gibi görünüp “sizdenciyiz” alametlerini taşıyarak sağ ceplerinde minare sol ceplerinde plaza resimleriyle cennette fink atacaklarını sanırlar. “Cehennem sıcağı” ibaresini ellerinde kalan hurda klimalarını satmak için ajite ederler. Onlar Bergen’in ACILARIN KADINIYIM şarkısının klipinde örtülü bacılarını oynatırlar fakat kapılarına gelen bu kızların eline çay tepsisini verip “Haydi BOŞLUĞUMUZU topla” diyerek tellallık ederler. Ve koltuğa oturduklarında GÜNAH onlardan gider öyle mi? En hızlı hafıza kaybına uğrayıp en yavaş kendilerine gelen ve gözlerini açtıklarında VEFAYA kör oldum hocam bir şeyler yap diyerek replik sızdıran bu kötü huylu kitleye DİNCİ diyoruz arkadaşlar diyordu feride.
Hz. Ebubekir’in sözlerini düğün davetiyelerinde HİKMETLİ İZDİVAÇ sözcüğü olarak kullanıp takkeleri altında güneş görmeyen karanlıklarına SADIK olmanın aydınlığını göstermeyen dinci kitleyi yazdım ben de.
GÜNAH benden gitti mi acaba (!)
Esra Elönü - Haber 7
eelonu@mynet.com
Şehadet getirmem lazım
Yönetmen: Kes kes yayını kes diyorum sersem!
Sunucu: eee, ımm. Sayın seyirciler canlı yayında bir ilk gerçekleşti formatımızda yoktu ama papaz Müslüman oldu hal böyle olunca papazın ikna edeceği ataistleri imama havale ettik. Olsun reyDİNg reyDİNgdir. Reklamlardan sonra İMANA gelmeye devam edeceğiz.
Feride kutsal toprakları bir stüdyoluk DİN’le çimlendirmeye çalışan SİSİ pisilere gülüyordu. Ortasından sıkılmış DİN macunlarıyla ataistleri fırçalamayı düşünüp kameralara ibadet sallayan din adamlarının içinde, bir şöhret miktarı elif çeken imamın da olması rezaletin doruklarını zorluyordu.
Tesbih çekimlerini sette yapacak olan imam bey! size soruyorum siz cemaati çalıntı olan bir camide imamlık yapabilir misiniz? Böyle bir olasılığa ikna edebiliyor musunuz kendinizi. Bir camiye bir mabede kim kimi zorla istifleyebilir (ki siz sokaktan alıntı magazinel bir din anlayışıyla canlı yayında imana getirip götürme egzersizi yapıyorsunuz .
Var olanın ıspatı yapılmaz, yok olana delil olabilecek tek boşluğunuz aklınız olsa gerek! Karşındakiler Dünyanın yuvarlaklığına, domatesin kırmızısına ikna olmamış müşteri kılıklı seyyar inkarcılar değil, Allahın varlığına posta koyan pulcuklar. Bu insanlara Reklam arası kitap açıp dinsizlik çaplarına uygun ayet mi beğendirmeye çalışacaksınız. Güç, güçsüzlerce inkar edilir. Biraz deneyelim beğenmezsek geri veririz mantığıyla doğrudan din satışlarına gelmeyeceğin konusunda imamlığın benliğini ikna edebilecek mi ?
Sevr’in taşlarına gözyaşı yosunuyla tutunan kuşların sahibi olan Allah, onların taşıdığı kalbin de sahibidir. Af için İkna edilecek tek yer onun makamıdır, kanal stüdyoları değil diyordu feride..
Ufak bir operasyonla “Bİ NANEYE” benzemek istiyorum hocam!
Feride, BAŞ kaldırmak istiyordu ama estetikle değil. Dolgun bir cehalete sahip olmak için fetva kuyruğuna giren kadınların önce gösteriş meraklarını, sonra hayra yorulmayan çene kaslarını en son olarak ta örtünün vakarlığıyla sabitlenemeyen OYNAR BAŞLARINI aldırmak için sıraya girmeleri gerektiğini düşünüyordu.
Sonradan görme din körlerine estetik fetvalar vererek Muhafazakar burjuvazinin vicdanını rahatlatan hocaların nabza göre şerbet cerrahçılığı yapmaları DİNİ, kesilmeye ve biçilmeye müsait hale getiriyordu. Bu ülkede “başımızı aldırdık o yüzden başörtüsü sorunu yaşamıyoruz bize ne?” diyen tonlarca ağırlıkta gösteriş budalası ılımlı örtülü kadın var diyordu feride.
Bu ülkede, taktığı başörtünün etiketine göre sükseli eş arayan peki öyleyse “İslamcı memur erkekler kiminle evlenecek?" sorusunu havada bırakıp, karadaki şaşaya tutunan binlerce kadın var. Bu ülkede burun düzeltikten sonra kemik dokusu zarar görmesin aman! diyerek bir süre secdeye gitmeyen ileri teknolojide Müslüman kadın ve o kadınlara yumuşak dokulu fetvalar veren binlerce HOCA! var. Neredeyse 99’a ayarlandıktan sonra micro tesbih fırınında kişi yerine hu çeken teknolojiyi kabul edecek riya hantalı örtülü kadın var. Eşlerini her alışveriş arası arayıp;
_ Nerdesin?
_ Camide.
_ Kim var yanında?
_ İmam
_ Kaçta geleceksin?
_ Cami kaçta kapanırsa
_ İnanayım mı
_ Allahuekber
Cevabını aldıktan sonra kendilerini post makinesinden geçiren sonra da yuvayı depresif kuş yapar hizasında krizler çıkartıp evlilik koçlarına toslayan binlerce rahat kadın…
" Kahvaltıda sendeyim" şekerimci muhafazakar pıtırcıkların kahkahaları ve havada uçuşan altın yazmalı varak “BANANECİ”lerin kartvizitleri, hakikatle örtünün hakkını verenlerin sırtlarında DİN HANÇERİDİR. Estetikle Müslüman olunsaydı Cleopatra hanım sahabelerin arasında yer alırdı diyordu feride.
Bu yazıyı yazarken “sen önce kendine bak” diyenlerin çığlıklarını da “ben 50 yıl çalışsam sizin gibi bakamam çünkü yoğurdum bol değil, vallahi bravo” diyen sesiyle bastırıyordu.
Esra Elönü - Haber 7
eelonu@mynet.com