Müslüman için bugün bayram. Ancak ülkemizde eskisi gibi camiler dolup taşmıyor. Artık onlar mahzun… Bugün ayrıca sevgililer günü. Hıristiyan âlemi dünyanın dört bir yanında sevgililer gününü kutluyor. Hıristiyan geleneği olmasına rağmen, artık Müslüman Türk insanının da vazgeçilmez değerleri arasında sevgililer günü. Bugün de alış-veriş yerleri sevgilisine hediye almak isteyenlerle dolup taşıyor. Sahiller ise el ele gezip dolaşan sevgililerle. İki binli yılların başında zinanın ülkemizde serbest bırakılmasından-günümüze nikâhsız yaşama, evliliğe tercih edilir oldu… Bu Milletin gazını on-on beş sene önce aldık diyenler, bugün maneviyatız bir millet ürettiklerinden haberdar mıdırlar acaba? Ya da ne bileyim İslam âleminde yaşananlardan. Onların aklından neler geçiyor bilmiyoruz ama İslam coğrafyasının hali içler acısı.
…
Ortadoğu kana doymuyor. Üçüncü Dünya Savaşı ya da Siyonistlerin hedefi olan Armegedon koptu kopacak. İnsanlık zulmün pençesinde inim inim inliyor. Ülkelerindeki iç savaştan kaçanlar, adeta yağmurdan kaçarken doluya tutuluyorlar. İsrail ve müttefiki Amerika, Arz-ı Mevut sınırlarını çizmeye çalışıyorlar. 2004 yılında Amerika’nın dünya kamuoyuna duyurduğu ve Dönemin İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi, Türkiye Başbakanı R. Tayyip Erdoğan ve Yemen Devlet Başkanı Ali Saleh Abdullah’ı eş başkan olarak atadıkları Büyük Ortadoğu Projesi (BOP), adım adım hedefine ulaşıyor.
Büyük Ortadoğu Projesi’nin gereği olarak Ortadoğu’daki birçok İslam ülkesinin sınırları değiştiği gibi Büyük Kürdistan, Büyük Balucistan, Bağdat Şehir Devleti vd. yeni devletler de bir bir kuruluyor. Türkiye ve bazı İslam ülkeleri Batılıların sinsi planları neticesinde toprak bütünlüğünü yitirdi. Bu anlamda Ülkemizin bölünmesine neden olan dönemin AKP Hükümeti, tarihe kara lekelerle not edildi. Amerika’nın gözden çıkardığı dönemin hükümet yetkilileri, 2019’da yargılanarak, müebbet hapse mahkûm edildiler.
Otuz bin Türkü ve Kürdü katleden terör örgütü PKK’nın Lideri Abdullah Öcalan, müebbet hapis mahkûmu iken, 2013 yılında Amerika’nın da baskısıyla dönemin AKP Hükümetince serbest bırakıldı. Arkasından 2018’in Nisan’ında yine Abdullah Öcalan liderliğinde Kuzey Irak’la birlikte Ülkemizin de Doğu ve Güneydoğu’sunu içine alan Büyük Kürdistan isminde yeni bir devlet kuruldu. Kuruldu ancak, emperyalistlerin ve Siyonistlerin yıldırma ve yok etme politikaları, ne Kürdistan ve ne de Türkiye için son bulmuş oldu.
Evet, Türkiye’den bağımsızlığını ilan etmiş olan Kürdistan’da sular hiç durulmadı. Şu anda iç savaş son hızıyla devam ediyor. Ermenistan ve Rusya’nın desteğiyle Kuzey’deki muhalif Sünni Müslümanlarla Güney’deki İsrail ve Amerika’nın destek verdiği hükümete bağlı güçler arasında kanlı çatışmalar sürüyor. Uzmanlara göre Haziran’a kalmaz Kürdistan toprakları Güney ve Kuzey olmak üzere ikiye bölünür. Ülkenin bu duruma gelmesinde en büyük sorumlu olarak Devlet Başkanı Abdullah Öcalan, gösteriliyor. Muhalif güçler, Öcalan’ı ülkeyi İsrail’e satmakla suçluyorlar. Muhtemel bir bölünme sonrası öteden beri bu topraklarda gözü olan Ermenistan’ın da Kuzey Kürdistan’a yönelik savaş açacağı iddia ediliyor. Güney kesim ise İsrail’in kışkırtmasıyla Türkiye savaş ilan edeceği belirtiliyor. Böyle bir savaş yaşanırsa 2012 yılında İran’a karşı İsrail’i korumak amaçlı Türkiye’de kurulan ve şimdi Kürdistan sınırlarında kalan füze kalkanları ve patriot füzeleri Türkiye’ye karşı kullanılacak.
Diğer yandan Kürdistan’ın ayrılmasından sonra Türkiye’de iç karışıklıklar bir türlü bitmek bilmedi. Son bulacak denilen terör ne yazık ki farklı boyutlarda devam etti. Tabii kaynağı dış mihraklardı. Terör belasından kurtulamamak bir yana manevi tahribat da alabildiğine hız kazandı. 2013 yılına nazaran ülkede açılan kilise sayısı neredeyse ikiye katlanmış durumda. Belediyeler, Dinler Arası Diyalog çerçevesinde ve dinler bahçesi adı altında yüzlerce sinagog ve kilise inşaatına izin verdiler.
2014’de Heybeliada Ruhban okulunun açılması sonucu Türkiye’de bu güne kadar binlerce rahip yetiştirildi. Hıristiyan Misyonerler ülkemizi adeta istila ettiler. İki binli yılların ortalarında dönemin AKP hükümeti ve eski Başbakanlardan Recep Tayyip Erdoğan zamanında Avrupa birliğine girme adına AB uyum yasalarının harfiyen uygulanması, Müslüman nüfusun da oranını yüzde seksenlere kadar geriletti. İslami değerlerden yoksun olarak yetişen yeni nesil, misyonerlerin yoğun çalışmalarına uyum sağlayarak din değiştirdiler. İki binli yıllarda yüzde bir gibi bir oranla ifade edilen gayrimüslim sayısı bugün nüfusun yüzde yirmiye yakınını teşkil ediyor. O dönemde yabancılara toprak satışı ve sonrasında yabancıların ülkemize yerleşmesi de bu konuda oldukça etkili olmuştu.
Türkiye’de on yıl önce kurulan ve yöneticilerinin tamamına yakını gayrimüslim olan azınlıkların oluşturduğu Azınlıklar Birliği Partisi (AB Parti), bugün koalisyon ortağı olarak hükümette yer alıyor. Osmanlı’nın yıkılışını hazırlayan İttihat ve Terakki cemiyetinin adeta bir uzantısı konumundaki AB Parti, Ülkemizin azda olsa ayakta kalmış son değerlerini de tahrip etmede oldukça mahir. İktidarın büyük kanadını oluşturan Yeni Sağ Muhafazakâr Parti ise yaşananları adeta seyrediyor… Evet, başta ülkemiz olmak üzere koskoca İslam coğrafyasının bu hale gelmesinin asıl sebebi ne yazık ki son otuz yıla yakın bir süredir işbirlikçi partilerin devlet yönetiminde bulunmasından kaynaklandı. Ne yazık ki Milletimiz de bu oyuna geldi ve bugün itibariyle durum ortadadır.
…
Hüsnü Amca’yı mı soruyorsunuz? O, bundan sekiz sene evvel rahmeti Rahman’a kavuştu. Sözüm ona huzur evinde ölüm döşeğinde pişmanlık gözyaşları yanaklarından süzülürken çoktan iş işten geçtiğinin farkındaydı. Zamanında kendisine çok uyarılarda bulunmuştum. “Gidişat kötü Mevcut yönetim, Batılılarla işbirliği içerisine girmiş, memleketi, milleti, maneviyatı, bütün değerleri bir uçuruma sürüklüyor. Gel bırak bunları desteklemekten vaz geç. Bu memleketin bir tek sahibi Milli Görüş’tür. Gel, Milli Görüşçüleri işbaşına getirmek için canımızla malımızla çalışalım.” demiştim ama dinlememişti… Çok doluydu, söyleyecek çok şeyi vardı, ancak yutkunmaktan başka da çaresi yoktu. Ailesi dağılalı çok olmuştu. Ne yazık ki torunu Mehmet Hıristiyan olmuş ve Zeus’un oğlu anlamına gelen Minos ismini almıştı.
…
Evet, değerli okurlar; bütün bunlar, düşünülmesi bile kötü olan bir hayal ürünüdür. Aslında tedbir alınmadığı takdirde görülmesi muhtemel bir kâbustur. Ya da insanlığın yüzkarası Batılıların hem de en geç 2025’de gerçekleştirmek istedikleri planın çok kısa bir özetidir.
Bütün bu yazdıklarımın inşallah gerçekleşmemesi ümidini taşıyarak Milletimizin bir an evvel uyanması ve Türkiye de Milli Görüşü iktidara taşıması gerektir diyorum. Herkesin bir planı var. Ancak, Rabbimin planı bütün planların üstündedir. Kimsenin o planı bozmaya gücü yetmez. Bizler kul olarak sadece niyetlerimizi ve safımızı belli ederiz. Rabbimiz de ona göre amel nasip eder. Ona göre de sevap ya da günah kazanırız. Gayret bizden Tevfik Allah’tandır.
Yüce Rabbime sizleri emanet ediyorum.
…
Aşağıdaki linkleri tıklarsanız sizler de endişelerimi hissedeceksiniz.
http://www.tevratzeburincil.org/download/zamanseridi_2.06_-3180x117mm.pdf
http://www.youtube.com/watch?v=Y1Irxh3D164