Melis Tosyalı/İbrahim Yılmaz'ın haberi/Para Dergisi
Pazarlama ve iletişimin kuralları değişiyor. Artık markalar tüketicileriyle sosyal alemlerde, bloglarda buluşuyor; online oyun ve etkinliklerle iletişime geçiyor. 2011’de 300 milyon dolara ulaşması beklenen dijital pazarlama pastasından pay almak oldukça kolay. Bir bilgisayar ve yaratıcı bir pazarlama fikri yeter...
DİZÜSTÜ bilgisayarınızda sevdiğiniz diziyi izliyorsunuz. Bir anda başrol oyuncusunun ayakkabısı ilginizi çekiyor. Ayakkabıya tıklıyorsunuz ve hemen markanın online alışveriş sitesine yönlendiriliyorsunuz. Ayakkabının dilediğiniz rengini ve numarasını seçiyor ve online alışveriş sepetinize ekliyorsunuz. Ertesi gün ayakkabınız adresinize teslim...
Ya da caddede yürüyüşe çıktınız. En sevdiğiniz mağazanın önünden geçiyorsunuz; tam o esnada cep telefonunuza mağazadaki kampanyalar, indirim ve yeni ürünlerin haberleri MMS olarak geliyor. Ama alışveriş değil kahve havasındasınız. Biraz ilerideki kahve dükkanı da size mesaj atıyor ve en yakın arkadaşınızın da aynı mekanda kahve içtiğini haber veriyor...
Teknolojiyle biraz haşır neşir olanlar, artık bu anlattıklarımızın bir bilim kurgu filminden alıntı olmadığını gayet iyi biliyor. Hatta dijital dünya, tüketicilere ve hedef kitlesine ulaşmayı hedefleyen reklamverenlere bundan çok daha fazlasını vaat ediyor. Öyle ki imkanların web siteleri ve kurumsal bloglarla sınırlı olduğu günler çoktan geride kaldı. Şimdi bir marka YouTube’da videoları, Facebook’ta sayfaları ya da Twitter’daki “tweet”leriyle tüketicilerine ulaşabiliyor. Ya da iPad ve diğer markaların benzeri cihazlarında bir aplikasyon (uygulama) veya advertgame (reklam oyun) olarak karşımıza çıkabiliyor.
Kısacası sosyal alemler, cep telefonları, arama motorları, bloglar başta olmak üzere tüm dijital ortam pazarlama mecrasına dönüşmüş durumda. Kimileri bunu 360 derecelik entegre pazarlama kimileri de interaktif iletişim olarak adlandırıyor. İsmi ne olursa olsun sonuç değişmiyor; dijital teknolojilerin pazarlama stratejilerini kökten değiştirdiği bir döneme girdik. Artık Türk reklamverenler de “dijital pazarlama” devrimini göz ardı edemiyor.
300 MİLYON DOLARLIK PAZAR
ABD’de her 100 markanın 90’ının Facebook’ta sayfası olduğunu biliyor muydunuz? Bu pazarın artık iyice olgunluğa eriştiği İngiltere’de ise online reklam harcamaları televizyonu çoktan geride bırakmış durumda...
Türkiye’de pazar henüz emekleme döneminde. Ancak rakamlar, ülkemizde de reklamveren için “dijitalleşme” zamanının çoktan geldiğini haber veriyor. İnternet reklamcılığı konusundaki en yetkin kuruluş olarak kabul edilen IAB’nin (The Interactive Advertising Bureau) Türkiye Koordinatörü Aygen Tezcan, IAB Europe’un her yıl yayınladığı AdEx raporunun 2009 verilerine göre, Türkiye’nin online pazarlamada Avrupa’nın en hızlı büyüyen 4’üncü pazar olduğunu hatırlatıyor. Aynı rapor, 2008’de 150 milyon dolar seviyesinde olan online pazarlama yatırımlarının 2009’da 200 milyon doları aştığını gösteriyor. Bu büyüklük Türkiye’yi 20 Avrupa ülkesi arasında 14’üncü sıraya taşımış.
Tezcan, 2014’e kadar dijital pazarlama bütçesinin toplam reklam ve pazarlama bütçelerinden aldığı payın yüzde 20’lere yükseleceğini tahmin ediyor. İnternet kullanıcı sayısında ve sosyal alemlerde geçirilen zamandaki artışa paralel olarak büyüyen dijital pazarlama yatırımlarının 2011’de 300 milyon dolar olacağı öngörülüyor.
DEVLER DE BURADA, KOBİ’LER DE...
Neden “dijital pazarlama” sorusunun onlarca cevabı vaar. Ancak kuşkusuz reklamverenlerin “buraya” gelmelerindeki en önemli neden, herkesin “orada” olması. Markalar, tüketiciler, iş ortakları, bayiler ve tabii ki rakipler... Son araştırmalara göre, tüketicilerin yüzde 68’i bir ürün veya hizmet hakkında bilgi edinmek istediğinde önce internet kaynaklarını kullanıyor.
Ancak bu durum reklamverenlerin dijital pazarlamaya yönlenmesindeki tek etken değil elbette. Direkt hedef kitleyle buluşma, ölçümlenebilme, az maliyetle büyük geri dönüşler sağlama da dijital pazarlamanın diğer artıları olarak kabul ediliyor. Üstelik dijital pazarlamadaki herhangi bir kampanya günün şartlarına ya da kampanyanın koşullarına uygun olarak anında güncellenebiliyor.
Bu pazarlamanın klasik pazarlama stratejilerinden en büyük farkı ise sadece dev bütçeli büyük şirketlere değil, KOBİ’lere ve küçük bütçeli lokal markalara da kapılarını açıyor olması. Öyle ki Kayserili ve sadece Kayserili tüketicileri hedefleyen bir marka, 1.000 lira gibi bir bütçeyle bile milyonları buluşturan sosyal ağlar üzerinden hedef kitlesine ulaşabiliyor. Ya da Bodrum’daki bir sandalet ustası, Amerika’daki bir öğrencinin blog’una kendi web sitesinin linkini yerleştirip, sadece link’e tıklanma oranı kadar para ödeyebiliyor.
Ancak geleneksel reklam mecralarına kıyasla maliyetlerin düştüğü ve bariyerlerin kalktığı dijital ortamlarda fark edilebilmek sanıldığı kadar kolay değil. Bu durum dijital mecrada yer almayı kolaylaştırırken, rakipler arasından sıyrılmayı da bir o kadar zorlaştırıyor. Dipsiz dijital mecralar arasında seçim yapmak konusunda ise reklamverenlerin imdadına dijital ya da nam-ı diğer interaktif ajanslar yetişiyor.
KAZANDIKLARININ YÜZDE 50’Sİ KÂR
IAB’nin araştırmasına göre, halen Türkiye’de profesyonel anlamda 50’ye yakın dijital ajans hizmet veriyor. Ancak pazarın büyüme potansiyeline bağlı olarak bu sayının da önümüzdeki 1-2 yıl içinde katlanacağı düşünülüyor. Zaten bugünkü interaktif ajanslar da, bu ajansların başkanlık koltuğunda oturan girişimciler de oldukça genç; en yaşlısının kurulmasının üzerinden 5-6 yıl geçmiş. Dijital ajans kurmak için büyük yatırımlara gerek olmaması bunun en önemli nedeni olarak görülüyor.
Büyük satın almaların yaşanmadığı bu sektörde çok küçük bütçelerle ajans kurmak mümkün. Hatta bunun için çoğu zaman ofise bile gerek kalmıyor. Bir bilgisayarın yanı sıra yaratıcı hayal gücünü teknik bilgiyle destekleyecek bir ekip yeterli. Dijital ajans yetkilileri, henüz çok büyük ciroların olmadığı bu sektörde karlılığın yüksek olduğuna dikkat çekiyor. Öyle ki bir dijital ajansın cirosunun yaklaşık yüzde 50’si kar olarak yazılabiliyor.
Pazara yeni giren ajanslardan biri de Teknofikir... Şirketin kurucu ortağı ve yöneticilerinden Utku Yasavul, sadece 1 yıl içinde müşteri portföyüne birçok önemli markayı kattıklarını paylaşıyor. Teknofikir, mobil pazarlama ve sosyal medya pazarlaması konusunda müşterilerine dijital pazarlama hizmeti sunuyor. “Yani sosyal ağlarda yayınlanacak film de çekiyoruz, gerekli kodlamaları da yapıyoruz, markalarımız için sadakat grupları da oluşturuyoruz” diyen Yasavul, internetin artık sadece gençlerin değil 45 yaş üzeri kitlenin de ilgisini çektiğini vurguluyor. Yasavul’a göre, dijital pazardaki gelişmeler şu an yaşadıklarımızla sınırlı kalmayacak:
“Nitekim birçok büyük marka yurtdışında ana ajans olarak dijital ajanslarını konumlamaya başladı. Geçmişin aksine bugün dijital fikirlerin televizyon reklamları yayınlanıyor. Tam bir cihaz ve mecra devrimi yaşıyoruz.”
2004’ten bu yana müşterilerine interaktif iletişim fırsatları sunan Nexum Creative, web sitesi tasarımından online pazarlama kampanyaları ve mobil uygulamalara birçok dijital işlem gerçekleştiriyor. Nexum Creative CEO’su Filiz Behrendt, “Bu bazen bir Facebook uygulaması, bazen bir mikrosite, bazen blog, bazen viral bir video, bazen de online bir yarışma ya da bir kampanya sayfası olabiliyor” diyor. Behrendt, bu tür projelerin sanal alemde istediği etkiyi yaratabilmesi için yaratıcılık ve teknolojinin bir arada olması gerektiğini savunuyor.
Nexum Creative, sadece Türkiye’dekilerin değil yurtdışındaki birçok markanın da dijital pazarlama kampanyalarını yürütüyor. Behrendt, yıllık cirolarının 4 milyon euro’ya ulaştığını vurguluyor.
Sektörün diğer bir genç girişimcisi ise Burak Gözalan... 4 yıl önce kurduğu Pure New Media ile müşterilerine dijital pazarlama iletişimi hizmeti sunan Gözalan, ortağı olduğu Balina aracılığıyla da iPhone, BlackBerry ve iPad gibi platformlara uygun uygulamalar geliştiriyor. Gözalan, 2011 ciro hedefini 2 milyon dolar olarak açıklıyor. Tüketicinin günümüzde kendisinin de dahil olabileceği, interaktif ve samimi iletişimi tercih ettiğini söyleyen Gözalan’a göre, kitlelere hitap eden pazarlama anlayışı yerine “kişiye özel” iletişim güçleniyor.
“HAYATIMIZ 4 EKRAN EKSENİNDE...”
Gençliğe yönelik pazarlama faaliyetleriyle tanınan Youtholding de dijital yapılanmaya giden ajanslardan biri... Şirketin kurucularından Emrah Kaya, 2004’ten bu yana gençlere yönelik dijital pazarlama kampanyaları düzenlediklerini hatırlatıyor. Bu departmanın elde ettiği ciro hızla artınca Youtholding, dijital bölümü ayırarak yeni bir şirket kurma kararı almış. Böylece 2007’de Youthmedia ortaya çıkmış. Kaya, bu yıl cirolarında 2009’a oranla yüzde 130 büyüme olduğunu açıklıyor.
Emrah Kaya, artık hayatımızın 4 ekran ekseninde döndüğünü düşünüyor: “Önemli bir tüketici kitlesi, artık bilgisayarın karşısında, sırtları televizyona dönük, ellerinde cep telefonları ve çoğu zaman kucaklarında iPad ya da benzeri cihazlarla yaşar hale geldi. Böyle bir çağda bir markanın sadece klasik pazarlama yöntemleriyle tüketiciye ulaşması çok zor. 360 derece entegre pazarlama anlayışından kaçınmak imkansız. İşte biz de Youthmedia olarak, bu entegre pazarlama anlayışı doğrultusunda müşterilerimizin televizyon ya da yazılı basında yer alan pazarlama kampanyalarını online dünyaya taşımayı sürdürüyoruz. Markanın kampanyası markanın blog’unda yer alıyor. Ayrıca tüketici Facebook ya da Twitter gibi sosyal alemlerde de aynı kampanyaya rastlıyor. Aynı zamanda cep telefonuna SMS ya da MMS olarak geliyor. iPad ya da benzeri cihazlarda kampanyanın aplikasyonları indiriliyor. Biz diğer ajanslardan farklı olarak markaların sosyal alemdeki itibarlarını da yönetiyoruz.”
KeyFruit, sektörün biraz daha yenilerinden. Ağustos 2009’da, Yakup Bayrak ve Ali Rıza Sönmezışıklı tarafından kurulmuş. Halen 20 kişilik ekibiyle, web tabanlı uygulamalar üzerinden tam kapsamlı dijital iletişim çözümleri sunuyor. Bayrak, 2011’in “e-pazarlama” yılı olacağı görüşünde. Reklamverenlerin de, ona hizmet üreten dijital ajansların da hedef kitlenin internet kullanım alışkanlıklarına uygun çözümler geliştirme yoluna gideceğini düşünüyor. Bu yeni yaratıcı çözümler, çok daha kapsamlı, kompleks ve uzmanlık gerektiren ölçülere ulaşacak. Bayrak’a göre, geleneksel reklam ajansları da bu dönüşüme ayak uydurmak zorunda kalacak. PR ajansları ise bir yandan yan kollar açmaya başlarken, bir yandan da sosyal medya danışmanlığı verecek. Pazarlama ajansları, etkinliklere internet tabanlı katılım sağlanması için projeler geliştirecek. Prodüksiyon firmaları da uzmanlıklarını internetin sahne aldığı ekranlara göre adapte edecek.
GELENEKÇİLER DE DİJİTALLEŞİYOR
Nitekim pazardaki bu değişim, şimdiden geleneksel reklam ajansları ile PR ve iletişim şirketlerini de etkilemeye başlamış. Bazıları kendi içlerinde dijital departmanlar oluştururken, bazıları da bağımsız bir dijital ajansı iş ortağı olarak konumluyor ya da satın alma yoluna gidiyor. Bunlara Trafo adıyla dijital ajans kuran Rafineri’yi, Ogilvy One markasıyla pazara giren Ogilvy’yi ve Rabarba’ya ortak olan Alametifarika’yı örnek gösterebiliriz. Alice BBDO bu alanda Proximity İstanbul, Publicis ise Digitas’la ilerliyor. Reklamın diğer büyük ajansları TBWA, McCann Erickson ve GS Saatchi ise bünyelerinde oluşturdukları interaktif birimlerle yola devam ediyor.
Halkla İlişkiler sektörü de “dijital pazarlama” devriminden nasibini almış. Örneğin Marjinal Porter Novelli, kendi bünyesinde oluşturduğu bir birimle müşterilerine online iletişim danışmanlığı, sosyal medya takip hizmeti, dijital PR, online kriz yönetimi ve Facebook fan sayfaları yaratma, Facebook uygulamaları gibi alanlarda hizmet sunuyor. Şirketin Sosyal Medya Direktörü Umut Ersoy, bu yıl toplam cironun yaklaşık dörtte birinin dijital kısımdan elde edileceğini öngörüyor. Sosyal medyanın reklamverenler gözünde artık alternatif olmaktan çıkıp ciddi bir mecraya dönüştüğünü düşünen Ersoy’a göre, bu kullanım alışkanlığını görmezden gelmek markalar için büyük kayıp olacak.
YENİ İŞ KOLLARI DOĞUYOR
Pazarın dinamikleri değişse de yazılımcılar, uygulamacılar, müşteri temsilcileri ve metin yazarlarına yine ihtiyaç devam edecek. Ancak yeni pazarlama çağında en çok sosyal medya uzmanına ihtiyaç olacağı düşünülüyor. Bir markayı veya ürünü sosyal ağlarda temsil eden bu kişilerin aylık geliri 1.000 ila 3.000 TL arasında değişiyor. Türkiye’de yeni yeni yaygınlaşmaya başlayan bu iş kolunun sağladığı en büyük avantaj ise öğrenciler ve ev hanımlarına bile kapılarını açmış olması.
Emrah Kaya, aynı şekilde internet ortamında ağızdan ağza pazarlama yapan womer’larla paylaşımcı reklamcı sharetizer’ların da artacağı kanısında. Kaya, özellikle “sharetizer”lığın Facebook ve Twitter gibi sosyal alemde geniş çevresi olan öğrenciler için çok uygun olduğunu düşünüyor: “Bu konuda oldukça farklı gelir paylaşım modelleri de oluşuyor. Örneğin sharetizer, markanın kampanya videosunu Facebook’taki sayfasına koyuyor ve arkadaşları videonun yaklaşık yüzde 70’ini seyrettiği takdirde izleme başına para kazanıyor. Bu uygulamanın reklamveren için bir başka avantajı ise videoyu sharetizer’ın sayfasında görüp beğenen diğer Facebook kullanıcılarının kendi sayfalarında yayınlanması. Böylece markanın kampanyası milyonları buluşturan bir sanal mecrada dönerken, reklamveren sadece sharetizer’a para ödemiş oluyor.”
Emrah Kaya’ya göre, yakın zamanda adını sık duyacağımız bir diğer iş kolu da “sosyal alem dedektifleri” olacak. Sosyal medyanın çeşitlilik kazanmasıyla birlikte burada üretilen sınırsız içeriğin takibi de markalar açısından gün geçtikçe zorlaşıyor. Kaya, şirketlerin haklarında çıkan her türlü söylentiyi anında öğrenebilmek için “dijital dedektifler” tutacağını öngörüyor. Bu elemanlar, adeta bir medya takip merkezi gibi dijital dünyada markayla ilgili politik, ahlaki, ekonomik, çevresel tüm olumsuz söylemlerin peşine düşüyor. Kaya, Youthmedia bünyesinde bu şekilde 2 bine yakın sitenin takip edildiğini belirtiyor.
Cihan AKBİL / C.O.R.E.
“Freelance yaratıcılar arıyoruz”
Dijital pazarlama ve iletiyim sektörüne 1 yıl önce katılan C.O.R.E.’un ana uzmanlık alanları kampanyalara web sitesi oluşturulması, Facebook uygulamaları, sosyal medya yönetimi, banner’lar ve mailing’ler ile masaüstü uygulamaları şeklinde sıralanıyor. C.O.R.E. bünyesindeki 8 kişilik çekirdek ekip; bu işlerin proje, altyapı geliştirme ve kreatif yönetimini üstleniyor. Üretimin büyük bölümü ise “İnteraktif Kolektivite” adı verilen dış ekiplerle yürütülüyor.
C.O.R.E. kurucularından Cihan Akbil, “İnteraktif Kolektivite” ekibinin ağırlıklı olarak freelance (serbest) çalışanlardan oluştuğunu belirtiyor. “Böylece yaratıcı beyinleri klasik mesai saatleri içinde ofise hapsetmiyoruz” diyen Akbil, bu konuda fikri ve projesi olanları “İnteraktif Kolektivite” ailesine katılmaya davet ediyor.
Berk ÖZLER/ Mingus Design Kurucu Yöneticisi
“Asıl işi dijital olan ajanslar kazanacak”
Mingus, 2003’te Berk Özler ve Cem Yıldız tarafından kuruldu. Özler, markaların günümüzde “word of mouth marketing” (ağızdan ağza pazarlama) yöntemiyle ancak kendi çevreleri kadar yayılabildiğini, oysa aynı pazarlama yöntemiyle internette milyonlara ulaşmanın hiç de zor olmadığını vurguluyor. Örnek olarak da Akbank-Wings için hazırladıkları online projeleri gösteriyor:
“Bu kampanyada içeriği oldukça zengin hazırlanmış bir web sitesiyle işe başladık. Sitede eğlenceli ve interaktif bölümlere de yer verdik. Facebook üzerinden bağlanmayı da mümkün kıldık. Tüketiciler diledikleri içeriği Facebook profilinde de paylaşabiliyor. Böylece kurumsal duruşa sahip bir web sitesi hazırlarken, aynı zamanda Facebook gibi eğlenceli ve popüler bir sosyal mecrayla etkileşim yarattık.”
Berk Özler, 2011’den itibaren bu tür etkileşimler yaratan dijital ajansların çağının başlayacağı kanısında. Bu konuda büyük şirketlerin dijital departmanlar kurmasının ise çözüm olamayacağını düşünüyor. Kısa bir sürede, asıl işi “dijital işler” olan bir ajansın, reklam şirketine bağlı çalışan bir bölümden daha başarılı olduğu anlaşılacak.
Trevor JOHNSON / Facebook Stratejik Planlama Başkanı
“Amerika’daki 100 markanın 90’ı Facebook’ta”
Dünya çapında 300 milyonun üzerinde aktif kullanıcısı bulunan Facebook, Türkiye’de ise 20 milyona yaklaştı. Bu rakamla ABD ve İngiltere’nin ardından üçüncü sırada yer alıyoruz. Türkiye’de Facebook’u her gün ziyaret edenlerin sayısı yaklaşık 7.5 milyon. Facebook üyelerinin yüzde 50’si her gün, yüzde 80’i ise her hafta siteye giriyor. Site gelirinin yüzde 99’unu online reklam ve pazarlama kampanyaları oluşturuyor.
Kullanıcılar ve markalar, Facebook kanalıyla farklı tiplerde pazarlama yapabiliyor. Bunlardan biri standart ilanlar. Facebook’ta bir sayfa açarak da yer alabiliyor. Nitekim ABD’deki 100 markadan 90’ının bir Facebook sayfası bulunuyor. Bunlar pazarlama sözlüğüne sosyal mikro siteler olarak girmiş durumda. Çünkü bu sayfaları takip eden kullanıcılarla bire bir iletişime geçmeniz mümkün. Hayran sayfalarınızda içerik, ilginç bilgiler ve satış mesajları paylaşımında bulunabiliyorsunuz.
Üçüncü yöntemse uygulamalar... Facebook platformunda yaklaşık 100 bin uygulama yer alıyor. Bu uygulamaların büyük bölümü, markalara ve kurumlara ait. Kurumlar kullanıcılarına, Facebook platformu, oyunlar ya da uygulamalar kanalıyla yakın bağlar kurma imkanı tanıyor. Markalar, Facebook’u pazar araştırmaları için de kullanıyor. Bu alanda başarılı markalardan biri de Nike... Nike’ın Türk kullanıcılar için hazırladığı sayfa, sadece 5 günde 140 bini aşkın hayran çekmiş. Yine kişiler de şahsi pazarlamalarını Facebook üzerinden yapabiliyor. Bunlardan biri de futbolcu Arda Turan... Arda’nın 600 bini aşkın hayranı bulunuyor.
Yrd. Doç. Dr. Necmi Emel DİLMEN / Marmara Üniversitesi Öğretim Görevlisi
“Mühendisler ve yazılımcılar iletişimci olacak”
Dijital pazarlama iletişimi sektörünün bu hızla büyümesi, bu alanda istihdam eksiğini de beraberinde getiriyor. En çok aranacak uzmanlardan biri sosyal medya uzmanlığı. Dijital pazarlama başlığı akademilerin eğitim programlarına da girmeye başladı. Üniversitelerde bu konuyla ilgili özellikle genç akademisyenlerin çalışmaları gözlemleniyor. Üniversitelerin pazarlama bölümlerinde “dijital pazarlama” başlıklı dersler var. Ayrıca üniversitelerin ve özel eğitim kurumlarının bu konuya yönelik sertifika programları da bulunuyor.
Yine daha teknik insanları iletişimci olarak göreceğiz. Mühendisler ve yazılımcılar, 1980’lerin film yönetmenleri ve prodüktörleri gibi olacak. Enformasyon mimarlığı (information architecture) ve analiz konularının da önem kazanacağını düşünüyorum.
Yeni başlayanlar için 7 adımda dijital pazarlama
1- Web sitenizi güncel tutun: Siteniz üzerinden paylaşacağınız online advert game’ler ve interaktif kampanyalar aracılığıyla tüketicilerinize eğlenceli bir biçimde dokunma fırsatı yakalayabilirsiniz.
2- Blog oluşturun: Markaların tüketicilerine daha samimi yollardan ulaşma yollarından biri de kurumsal bloglar. Blogların satışları artırmak ve yeni ürünlerin tanıtımı gibi faydaları da var. Aynı zamanda interaktif iletişim de sağlıyor. Müşterilerin yaptıkları yorumlar, ürününüzü ya da markanızı geliştirmenize fırsat tanıyor.
3- Sosyal ağlarda sayfanız olsun: Pazarlama araştırma şirketi comScore’un rakamlarına göre, görüntülenen tüm online reklamların yüzde 20’si Facebook ve mySpace’de yayınlanıyor. Bu konuda Twitter ve FriendFeed de gücünü sürdürüyor. Türk kullanıcılarının sosyal paylaşım sitelerinde harcadığı zaman, internette bulundukları toplam sürenin yüzde 15’ini oluşturuyor. Sosyal ağlarda sayfanızı tıklayan ya da bir ziyaretçinin aynı zamanda o ziyaretçinin listesindeki yüzlerce kişi tarafından görüntülendiğini de unutmayın.
4- Arama motorlarının gücünden faydalanın: İnternet kullanıcılarının çoğu internete girdikleri ilk anda arama motorlarına yöneliyor. Tüketiciler özellikle satın alma faaliyetlerinin ilk aşamasında arama motorlarında araştırma yapıyorlar. Google, Yahoo ve Microsoft’un başı çektiği bu mecrada yer almanın birden fazla yolu var. Bunlardan Google AdWords ile Google’a reklam verdiğinizde, arama yapan bir kişi kelimelerini girdiğinde, doğal arama sonuçlarının üstünde ya da sağ tarafta reklamverenin de sitesine rastlıyor.
Arama motorlarında doğru anahtar kelimelerle web sitenize daha çok ziyaretçi çekmeniz de mümkün.
5- Mobil pazarlamayı es geçmeyin: Özellikle lokasyon bazlı mobil uygulamalarla tüketicilerinize her an her yerden ulaşmanız mümkün olacak.
6- Mobil aplikasyon pazarına girin: iPhone, BlackBerry, Google Android, Nokia Ovi, Windows Mobile ve Samsung Bada platformları da pazarlamanın etkin mecralarından. ABD’de 3 milyar dolarlık bir hacme ulaşan mecraya yerli şirketler de aplikasyon oluşturma yarışına başladı bile. Birçok bankanın, havayolu şirketinin ve online alışveriş sitesinin mobil aplikasyonu milyonlarca kullanıcı tarafından kullanılıyor.
7- Google Alerts’u takip edin: Böylece hakkınızda çıkan yazıları izleyebilirsiniz. Olumlu ya da olumsuz tüm yorumlara mutlaka cevap verilmesi gerekiyor. Hem canlı hem de internet üzerinden iletişim kurarak...
Dijital pazarlamanın yeni işleri
Sosyal medya uzmanı
Sosyal medya takipçisi
Online reklam yazarı
Online PR uzmanı
Online kriz yönetimi uzmanı
Online itibar yönetimi uzmanı
Online marka stratejisti
Online müşteri yöneticisi
Online marka yöneticisi
Mobil içerik yöneticisi
Dijital medya planlama uzmanı
SEM (arama motoru) reklamcılığı
SEO (arama motoru optimizasyonu) uzmanı
Dijital proje yöneticisi
Dijital marka yöneticisi
Sosyal medya uzmanı
Facebook uygulamaları geliştiricisi
iPhone uygulamaları geliştiricisi
Ebru COŞ / Manpower Türkiye Genel Müdürü
“Online kimlikler işe alımda etkili”
Dijital ajansların artmasını her şeyden önce Türk internet sektörü adına olumlu bir davranış olarak görüyorum. Genç bir nüfusa sahip Türkiye’de internet penetrasyonu ve internette geçirilen süre gün geçtikçe artıyor. Bu durum da dijital mecraların pazarlama iletişiminde özellikle alternatif bir kanal oluşturmasına ve dijital ajansların sayısının artmasına neden oluyor. Yakın zamanda yeni ajansların ortaya çıkacağını ve Türkiye’de internet kullanımını, burada geçirilen zamanı fark eden global dijital ajansların da Türkiye pazarına gireceğini düşünüyorum.
Bu tür ajanslarda sosyal ağları tanıyan, araştırmacı, eğlenceli ve yaratıcı çalışanlar tercih ediliyor. Sosyal ağları etkin şekilde kullanan bu kişiler, online kimliğe sahip oluyor ve bu kimliği sürekli geliştiriyor. Çoğunluğu da blog yazarı oluyor. Bu çalışanların iletişimi bilmelerine ve global trendleri takip etmelerine de önem veriliyor.
Online ve offline dünya birbirine çok paralel olarak ilerliyor. Online’da kurguladığınız bir proje aslında toplam iletişim çalışmalarınızın bir ayağı. Normal ajanslardaki iş tanımlarının dışında dijital ajanslarda yeni mesleklerin, yeni iş tanımlarının doğduğunu biliyoruz. Buna bir örnek olarak markayı ve marka rakiplerini takip eden, gerektiği yerde müdahale eden ve gün sonunda bu konuşmaları raporlayan kişileri verebiliriz. Bunun yanı sıra markanın herhangi bir içeriğini çeşitli sosyal ağlarda paylaşan, iletişimde olduğu kişilere gönderen çalışanlar da dijital ajanslarda istihdam ediliyor. Ayrıca dijital ajansların yaratıcı departmanlarında oluşturulacak yeni projeler için dijital dünyayı bilen tasarımcılar ve yazılımcılar da yer alabiliyor.
Dijital ajanslarda çalışmak isteyenlere iletişim kavramını öğrenmelerini, dijital dünyayı tanımalarını, farklı sosyal ağları keşfetmelerini öneriyoruz. Ayrıca yaratmış oldukları şeyleri paylaşmaları, sektörel konularda içerikler hazırlamaları da dikkat etmeleri gereken önemli bir nokta. Bunun dışında sosyal iş ağlarında profil oluşturmaları da gerekiyor. Bu tarz bir işte çalışmak isteyenlerin online kimliklerini iyi korumaları ve geliştirmeleri de önem taşıyor. Sosyal ağlarda yaratılan profillerle oluşan online kimlikler işe alım sürecinde dijital ajanslarda özellikle üzerinde durulan bir konu.
Seden GÜRCÜ / Monster Pazarlama Direktörü
“Parlak kariyer imkanları var”
Dijital medyanın önlenemez yükselişi, yatırımların da buna bağlı olarak artışı tüm dünyada reklamvereni, ajansları ve mecraların kendilerini yeni bir yapılanmaya yöneltti. Bunun sonucu olarak dijital ajanslar açısından önemli bir dönüşüm süreci yaşanıyor. Müşterilerine dijital pazarlama çözümleri sunan ajansların iş süreçleri ve organizasyonel yapılanmaları sürekli değişiyor, buna bağlı olarak yarattıkları istihdam boyutu çeşitleniyor. Dijital ajans sayısı arttıkça verdikleri hizmetlerin alanı da genişliyor. Ajanslar müşterilerine tam hizmet verebilmek için geleneksel reklam hizmetlerini de portföylerine alıyorlar. Dijital ajansların arzı, onlara olan talebin üzerinde olduğu için sektörde büyüme devam ediyor. Markalar hedef kitleyle ilişki kurabilmek ve onlarda deneyim yaratma ihtiyacı içinde. Ama kullanıcıyı etkilemek ve ona sahip olmak eskisi kadar kolay değil. Bu noktada dijital ajanslarda 360 derece hizmet veren ajanslar olmaya çalışıyorlar. Ve müşterinin ihtiyaçlarına göre tüketici iletişimi için çözüm üretmeye çalışıyorlar. Bu durum çoklu kanalların eş zamanlı doğru yönetimini gerektiriyor. Böylece dijital ajans bünyesinde stratejik planlama bilme ve uygulama öne çıkıyor.
Dijital pazarlama ajansları bugüne kadar Monster aracılığıyla şu pozisyonlar için yetenek bulma çabasına girdi: iPhone uygulamaları geliştiricisi (application developer), Facebook uygulamaları geliştiricisi, marka yöneticisi, müşteri yöneticisi, stratejik planlama uzmanı, proje yöneticisi, grafik tasarımcı, sosyal medya uzmanı, SEO uzmanı, SEM uzmanı, web tasarım uzmanı, yazılımcı, java geliştiricisi, flash geliştiricisi, mobil içerik yöneticisi ve dijital medya planlama uzmanı.
İnternete ve sosyal medyaya hakim, yenilikleri takip eden, yaratıcı, kendini sürekli geliştiren, esnek çalışmayı tercih eden, İngilizce bilen, takım çalışmasına yatkın, teknik bölümlerden mezun olmasa dahi teknik konulara meraklı olan kişiler bu alanda çalışıyor.
İnteraktif ajanslar, işlevleri gereği, kaliteli insan kaynağını bünyelerinde barındırmak zorundalar. Web tasarımı ve geliştirmesi, arama motoru pazarlaması, internet reklamcılığı ve pazarlaması, e-ticaret danışmanlık hizmetleri konusunda çalışmak isteyen gençler için parlak kariyer imkanları bulunuyor. Bu alanda kendi işini kurmak isteyen gençlerin öncelikle bu tür ajanslarda çalışarak deneyim kazanması önemli.
Burçak PAK YILMAZ / Yenibiris.com Genel Koordinatörü
“Dijital ajansların istihdamı artacak”
İnternet kullanımının gün geçtikçe artması, firmaların ilgisini bu yöne çekti. Gittikçe büyüyen bu sektör yeni dijital ajansların kurulmasına, reklam ve halkla ilişkiler ajanslarının kendi içlerinde bu alana odaklı departmanlar kurmasına neden oldu. Pek çok anlamda hayatımıza giren dijital iletişim, firmalar için de göz ardı edilemez bir kanal oldu. Dolayısıyla bu alandaki istihdamın artacağını düşünüyoruz.
Sektörde sosyal medya ciddi bir fırsat olarak görülüyor ama bu işin nasıl yönetileceği konusunda maalesef net bir bilgi yok. Aslında sosyal medya bir kurumsal iletişim aracıdır. Ancak ne yazık ki henüz ucuz reklam gözüyle bakılıyor. Şimdilik çok ciddi bir sosyal medya uzmanı istihdamı göremiyoruz. Sosyal medya uzmanı istihdam eden şirketlerin de sonrasında bu kişilerin nasıl bir görev tanımıyla görevlendirildiklerini bilmiyoruz.
Online iletişimle birlikte yeni mesleklerin yaratıldığını söyleyebiliriz. Sosyal medya takibi de bunlardan biri. Sosyal medyada markanız ve rakipleriniz hakkında neler konuşulduğunu takip eden, bunları raporlayan yeni meslek kolları çıktı. Bu meslek kolunda çalışan kişiler, belli programlar aracılığıyla bir markanın ve rakiplerinin hakkında ne konuşulduğunu, online itibarının nasıl olduğunu, haberlerinin nerelerde çıktığını analiz ediyorlar. Bunun dışında marka hesaplarını yöneten, markaya dijital dünyayla ilgili trendleri ve son gelişmeleri anlatan iş kolları da var. Ayrıca online metin yazarlığı da bu tarz ajanslarda yer alan iş kollarından. Çeşitli platformlar için uygulama geliştiren, site hazırlayan tasarımcılar ve kodcular da dijital ajansların bünyesinde yer alıyor. Bu alanda çalışan kişiler genellikle sosyal ağlarda aktif, blog yazan ve iletişimi bilen kişiler arasından seçiliyor.
Bu tür ajanslarda çalışacak gençlerin özellikle e-itibarlarına dikkat etmelerini öneriyoruz. Sosyal ağlarda yaratılan profillerle oluşan online kimlikler, işe alım sürecinde dijital ajanslarda özellikle üzerinde durulan bir konu. Bu açıdan bu kimliğin itibarını korumak profesyonel yaşamda önemli oluyor. Bu kimlik kapsamında internet ortamında ilgilenilen meslek konuları ile paylaşımlarda bulunulması, o meslek koluyla ilgili içeriklerin paylaşılabildiği alanlar oluşturulması ve kişinin kendi istediği kadar kendisini anlatması ve bunu yönetebilmesi e-itibarın önemli adımları arasında yer alıyor. E-itibarı korumak ve artırmak için ayrıca, adayların kendi adı ve soyadıyla alan adı alması, yarattığı sosyal ağ profillerindeki güvenlik ayarlarını incelemesi ve paylaşımlarını da bu bilinçle yapması gerekiyor. Adayın meslek kolundaki diğer meslektaşlarının olduğu gruplarda bulunması ve meslek sohbetlerine dahil olup paylaşımlarda bulunması da e-itibarını güçlendirmesine katkıda bulunuyor.