Create Your Own Countdown

Google

   
  *** İYİLİK İÇİN KOŞANLARIN YERİ***
  Dua nın Suya Bilimsel Etkisi
 


Su Kristallerinin Sırları ve İnsanın yapısı
Su kristallerinin sırları ve tamamına yakını su olan insan bedeninin ve lahut alemle irtibatlı olan insan ruhunun sırları...

SU KRİSTALLERİNİN SIRLARI
Ülkemizde “SUDAKİ MUCİZE, SUYUN BİLİNMEYEN GÜCÜ, SUYUN GİZLİ MESAJI” gibi adlarla çıkan Masaru Emoto’nun suyla ilgili ilgili çalışmalarında keşfettiği başdöndürücü konular var. Bunları birçok kimse yazdı ve haber yaptı. Biz de Sızıntı dergisinden ve web sitelerinden aldığımız bazı bölümleri ve su kristallerinin resimlerini sizinle paylaşmak istiyoruz…
Japon bilim adamı Prof. Dr. Masaru Emoto ise, içinde 70’ten fazla kristal resmi bulunan Su Kristalleri adlı kitabında: “Su cansız bir madde değil; canlı ve duyguları algılayan kristallerden oluşmaktadır. Su çevresinden pozitif ve negatif bilgileri alır ve ona göre tepki verir.” diyor. Prof. Emoto’nun suyun biyo-fizikî özelliklerini araştırarak ortaya koyduğu gerçekler, yeni bir döneme kapı açacak gibi.
Emoto, üç yıl kadar önce mikroskopla yaptığı araştırmalarda, donmuş su kristallerinin dış tesirler karşısında çok değişik şekillerde reaksiyon gösterdiğini keşfetti. Bu araştırmalara göre su kristalleri, dış çevre tesirlerinin yanı sıra, müzik, söz ve kavramlara da tepki veriyor.
Sanacell sağlık firmasının davetlisi olarak, temmuz ayında Berlin Teknik Üniversitesi’nde 1.200 kişiye konferans veren Prof. Emoto, su kristallerinin nasıl farklı şekillerde davrandığını, büyüleyici bir yapı göstermesine karşılık, temiz dağ suyunun berrak ve düzgün kristal yapıları ihtiva ettiğini tespit etti. Ayrıca, çocukları, su ile konuşturarak su kristallerinin verdiği tepkileri gözler önüne serdi. Emoto, on iki yıl süren çalışmaları ve yaptığı on binlerce deney neticesinde, suyun sadece iyi ve kötü bilgileri, müzik ve sözleri değil, hisleri ve şuuru da kaydettiğini ortaya çıkardı.
Çekilen kristal fotoğraflarında suyun verdiği mesaj çok açık; sevgi ve minnettarlık gibi duygular fıtrat tarafından tasvip görmüştür. Yani sevgi ve minnettarlık, fıtratın özüdür. Su, ne kadar sevgi, duygu ve ahenk dolu söz ve musiki ile karşılaşırsa; altıgen kristal yapısı da o kadar güzel ve düzgün olmaktadır. Meselâ çekilen fotoğrafların birinde suyun yanında “şeytan” dendiğinde, kristaller kaotik bir biçime girerken, diğerinde de güzel sözlerle dua edildiğinde, suda, berrak ve estetik yapısı ile mükemmel bir altıgen ortaya çıkıyor. Emoto, bu çalışmalarıyla görünmeyen bir ruh âleminin varlığına da işaret ediyor.
Emoto, araştırmasıyla suyun sadece hafızasının ve bilgi taşıyıcı özelliğinin olmadığını, aynı zamanda kâinatın dilini ve gerçek sevgi titreşimini de yansıttığını ispatlamaktadır. Meselâ iki kavanozun içine haşlanmış pirinç konuyor. Birine teşekkür, diğerine aptal yazılıyor. Bir ay boyunca bu sözler bu şişelere söyleniyor. Netice çok enteresan: “Aptal” denen kavanozun içindeki pirinçler siyahlaşıyor ve kavanozdan çok kötü koku çıkıyor. Diğerinde ise; pirinç beyaz kalıp, hoş bir koku yayılıyor. Bu da gösteriyor ki, kötü ve iyi sözler, su ve pirincin üzerinde tesirli oluyor. Öyleyse Allah’ın nimet ve ihsanlarına karşı, zikir, fikir ve şükür vesilemizi hiç unutmamamız gerekiyor. Bilhassa Bismillâhirrahmanirrahîm ile Elhamdülillah hiç unutulmamalıdır.
Başlangıçta söylenen bir söz var ve bu söz ince maddî bir titreşime, şekil oluşturan bir sese dönüşüyor. Ve sonra tekrar belli bir bilgi haline geliyor. Su, böyle frekansları en açık bir şekilde ispatlanabilir olarak çeken bir maddedir. Su kristallerinin şekli, dünyanın nasıl bir durumda olduğunu gösteriyor. Meselâ; Berlin, Londra veya Paris’teki klorlu çeşme sularının dejenere olmuş kristal yapılarına karşılık; temiz kaynak suları estetik ve çok ince dizayn edilmiş altıgen yapılar göstermektedir. Bu geometrik şekil, tabiattaki bütün hayat olaylarının temel biçimini oluşturuyor. Heavy-Metal müzik ve küfür sözlerinin aksettiği suyun kristal yapısı, yapılan deneylerde tamamen parçalanıp dağılarak eski kristal formları binlerce parçaya bölünüyor. Vücudumuzun % 70 gibi büyük bir kısmının sudan oluşması gerçeği de, bizim, diğer insanlarla ve tabiatla olan münasebetlerimize dikkat etmemiz gerektiğini ortaya koyuyor.
Japon bilim adamı Prof. Masara Emoto, su kristalleriyle ilgili çalışmasında iki önemli olayın rol oynadığından bahsediyor: Biri, 12 yıl kadar önce Amerika’da; “Manyetik rezonans analiz cihazı” denen ilginç bir âlete rastlamasıdır. Bu âlet sayesinde sıvı ve canlı organizmalardaki belli frekanslar ölçülebiliyor. Diğeri ise; kar tanelerinin hiçbirisinin birbirine benzememesini bir yerde okuması. Kar da sudan meydana geldiği için, su kristallerinin de farklı olabileceğinden hareket etmiş.
Su Kristalleri adlı kitabında suyu çeşitli yönlerden ele alan Prof. Emoto, çalışmalarının ilmî temelini oluştururken, din gerçeğini de göz ardı etmiyor. “21. yy’da en önemli olayın ilimle dinin yeniden buluşması olacağını düşünüyorum. Eğer din olmasaydı insan aptallaşacak, modern ilim de hiçbir zaman ortaya çıkmayacaktı.” diyor.
Emoto, su kristallerinden edinilen bilgilerden depremin önceden tespit edilebileceğini söylüyor. Bunun için evvelâ deprem olan bölgelerdeki su kristalleri hemen incelenerek, suyun buna verdiği tepki gözlenmelidir. Daha sonra bilgisayar bağlantılı mini mikroskoplarla sürekli bu bölgelerdeki su kristallerinin bir merkezde değerlendirilerek takip edilmesi gerekiyor. Zira deprem bölgelerinde yeraltında meydana gelen değişikliklerin bir anda olmayıp, günler, hatta haftalarca sürdüğünü ve bu değişikliklerin oradaki su kristallerinden takip edilebileceğini söylüyor. Su kristallerinin fotoğrafının çekilmesi de şöyle oluyor: Önce su eksi yirmi derecede donduruluyor. Sıcaklığı eksi beş dereceyi bulduğunda kristal ortaya çıkıyor. 5 mm’lik buz parçasında ancak 25 mikron, yani 0, 025 mm büyüklüğünde bir kristal oluyor. Bu yüzden bunun 200 defa büyütülmesi ve bu esnada en ufak bir titreşimin meydana gelmemesi gerekiyor. Su kristalleri de yaklaşık elli-altmış saniye, buzun sıcaklığı sıfır dereceye ulaşana kadar görülebiliyor…(III)
DUA VE KURAN-I KERİM İLE TEDAVİ
Kur’an-ı Kerim okumak veya dinlemek, ezan okumak, dinlemek ve hafif veya yüksek sesle dua etmek, grup yani cemaat halinde dua etmek, topluluğa dua ettirmek, gıyaben dua etmek veya ettirmek İslam’da oldukça önemli olan hususlardandır. Keza, belli bir ritm ve makamla Kuran okumak da öteden beri yapılmakta olan bir ibadet, bir alışkanlıktır ki bu husuta “Kuranı Kerimi tertil üzere okuyun” ve “Kuran okunurken susup onu dinleyin ki merhamet olunasınız” ayetleri, bu araştırma ışığında keşfedilebildiği kadarıyla şimdi kısmen yerine oturmuş bulunuyor. İleri de daha neler keşfedileceği belli değildir. Ayrıca bütün ilimler ve Kuranın gösterdiği her şeyin keşfedileceğine ve insanlığın onu takdir etmesine çok az kaldığına olan inancımız tamdır. Çünkü bu devran bitmeden, onun mucizeliği bir kez daha gün gibi ortaya çıkacaktır. Ayrıca “Kuran okurken onu seslerinizle süsleyin” hadisi şerifi de, bu araştırma ile farklı bir anlam kazanıyor. Çünkü sesli ve güzel nağmelerle okunan Kuranı Kerim veya Duaların, insan psikolojisi ve ruh üzerinde ciddi bir etkisi vardır. Çünkü Ezan, Dua ve Kuran, ruhun manevi bir gıdası ve şifası olarak olarak, insanın bu konudaki ihtiyacını gidermeye musiki veya diğer güzel etkilerden daha yakın ve daha uygundur. Hemen herkes bir şekilde mutlaka dua yapar ve dinlerken de saygıyla dinler. Çünkü bunlar, ruha bir huzur ve sükûnet kazandırıyor.
Prof. Emoto, “Su Kristalleri” üzerine yaptığı deney ve araştırmalar sırasında dua konusunu da test etmiş ve buna kitabında dikkat çekmiştir. Bu nedenle Kuran, Ezan, Namaz, Zikir vs. gibi dini ibadetler ve merasimlerin ötesinde sadece belli dillerde “dua” edilerek yapılan deneylerde ortaya çıkan su kristallerindeki değişikler bile bize dua ile “ruhsal” ve hatta “fiziksel” hastalıkların bile tedavi edilebileceğini göstermeye yetmektedir. Prof. Emoto, özellikle İslami konular ve İslam Kültüründeki dua, ezan, zikir ve Kuran okuma gibi konular üzerine bir araştırma yapmış değildir… Ama insanlığın ortak olarak yaptığı ve ortak dili dua üzerine yaptığı test bize bu konudaki gerekli ipuçlarını vermektedir. Esmaü’l-Hüsna, Ezan, Kuran ve öteden beri yapılan tevhit hatmi, 4444 adet olarak okunan Salât-ı Tefriciye veya Salaten Tüncina hatimleri ile Tarikat geleneğinde var olan “zikir” ayinleri vs. gibi İslami motifler üzerine bir araştırma yapılsa eminim daha pek çok şey ortaya çıkacaktır. Ayrıca bu kitabın konusu olan tekrarlanarak yapılan dualarla tedavi için tuza, suya veya bizzat hastaya dokunarak yapılan okumanın da öteden beri büyük bir gerçeği ve tedavi de yerinin önemine dikkatinizi çekmek isterim. Belki de verilen bilgilerle siz zaten bu konuyu düşünmeye başladınız bile…
Duanın etkili olabilmesi için sağlam ve kesin bir inançla tam bir teslimiyet şarttır. Çünkü bu inanç ve teslimiyet hem su kristallerinden oluşan vücudumuzu hem de ona hayat veren ruhumuzu bu işe hazırlayacaktır. Kalbe veya kafaya giren küçük bir şüphe, sisteme giren bir virüs gibi, duanın etkisini ortadan kaldırabilir, okunan formülün terkibini bozabilir.
Dua yapılmadan önce ve dua yapıldıktan sonra değişen su kristallerinin tespit edilen resimleriyle müzik dinletilen veya güzel ve çirkin sözler söylenen su kristallerine örnekler:
DUA EDİLEN SU KRİSTALLERİ
DUA EDİLMEDEN ÖNCEKİ HALLERİ
DEĞİŞİK KELİMELER SÖYLENEN KRİSTALLERE BAKALIM
Merhametten (Shan) sevgi, güzellik anlayış, minnettarlık, anlayış, cömertlik, yardım, sempati ve bunlar benzer şeyler üretilebilir. Kristaller bize evrenin Doğruluk-Şevkat-Hoşgörü “Zhen-Shan-Ren” prensiplerini özümsersek, en yüce uyum ve mutluluğu, aksi takdirde şiddetli acı ve çirkinlik gibi negatifliklerle yüz yüze kalacağız. Son birkaç dakika içinde, bu deneylere çabucak göz atarak kristallerin bizi içerisine soktuğu harikalar diyarına bir girmemize izin verin.
Bu deneylerde, suya “Bilgelik”, “Kozmos”, “Sevgi” ve “Teşekkürler” kelimeleri, Japonca, İngilizce ve Almanca dillerinin her birinde gösterildi. Kullanılan su aynı standartlarda arıtılmış su idi. Sonuç olarak oluşan kristaller, dillerdeki farklılıklara rağmen, şekil olarak benzer idiler.
“BİLGELİK”
(JAPONCA/İNGİLİZCE/ALMANCA)
(D–1) Japonca “Bilgelik” kelimesi söylendikten sonra
(D–2) İngilizce “Bilgelik” kelimesi söylendikten sonra
(D–3) Almanca “Bilgelik” kelimesi söylendikten sonra
Oldukça benzer görünüyorlar. Orta bölümdeki karanlık boşluk
“KOZMOS”
(JAPONCA/İNGİLİZCE/YUNANCA)

(D–4) Japonca “Kozmos” kelimesi söylendikten sonra
(D–5) İngilizce “Kozmos” kelimesi söylendikten sonra
(D–6) Yunanca “Kozmos” kelimesi söylendikten sonra
“SEVGİ/TEŞEKKÜRLER” (İNGİLİZCE/JAPONCA/ALMANCA)
(D–7) İngilizce “Sevgi/Teşekkürler” kelimesinden sonra
(D–8) Japonca “Sevgi/Teşekkürler” kelimesinden sonra
(D–9) Almanca “Sevgi/Teşekkürler” kelimesinden sonra
Suya okunan ayetler, özellikle Ayete’l-Kürsi, Yasin-i Şerif, İhlâs, Felak ve Nas surelerinin etkilerini ölçmek isterdik. Ancak buradaki örnekler, bu konudaki kanatimizi ifade etmeye yetiyor. Kesinlikle şunu anlıyoruz ki, okunan her ayet veya her dua ayrı bir kristal oluştuurp şifa kaynağı haline gelebiliyor. Zemzem suyunun niyetle içilmesi, abdest suyunun diğer suların karışmadığı ayrı bir kana sevk edilmesi veya ayet ya da dua okunup da yıkanılan suyun ayakaltına dökülmemesi gibi hassasiyetlerin öteden beri dini bir hassasiyet olması çok anlamlıdır.
“DUA İLE RUHSAL TEDAVİ” adlı kitabımızda da değindiğimiz gibi, ruhun bir atmosferi vardır. Ruhun atmosferi de, dünyanın atmosfer yapısı gibidir. Dünyanın atmosferinde bulunan katmanlar aynen ruhun atmosferinde de vardır. Çünkü insan küçük bir dünya; dünya büyük bir insandır. Suyu etkileyen musiki, zikir ve tespihler ve dualar, sudan yaratılmış olan ve halen vücudunun dörtte üçü, yani tamamına yakını su olan insanı neden etkilemesin? O halde yıpranan yerlere yığınak yapmak, ruhu dua ile koruma altına almak ve ruhsal sıkıntıları dua ile tedavi etmek de mümkündür hatta oldukça etkili bir yöntemdir. Ancak tıbbı da bir kenara koymak mümkün değildir. Daha doğrusu tıbbın başa çıkamadığı ruhsal rahatsızlıkları dua ile tedavi etmek gerekir.
……………………………………
(I) ZAMAN TURKUAZ, 6 Mart 2005 Pazar
(II) “Er-Raya” Gazetesi, KATAR, 24 Mart 2002.
(II) Saffet SENİH, Sızıntı Dergisi, Aralık 2002 Sayı: 287.







KUR’AN-I KERİMDEN DUALAR
“Ey Rabbimiz!
Bizi sana teslim olanlardan kıl, neslimizden de sana teslim olan bir ümmet çıkar.
Bize ibadet yerlerimizi göster, tövbemizi kabul et.
Zira tövbeleri kabul eden, çok merhametli olan ancak sensin.”
(Bakara, 2/28)
“Ey Rabbimiz!
Bize dünyada bir iyilik, âhirette bir iyilik ver.
Bizi ateş azabından koru.”
(Bakara, 2/201)
“Ey Rabbimiz!
Unutursak veya hataya düşersek bizi hesaba çekme(yarlığa).
Ey Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır bir yük yükleme.”
(Bakara, 2/285)
“Rabbimiz!
Bizim gücümüzün yetmediği işlerden bizi sorumlu tutma.
Bizi affet, bizi bağışla, bize acı.
Çünkü sen Mevla’mızsın.
Kâfir kavimlere karşı bize yardım et.”
(Bakara, 2/286)
“Rabbimiz!
Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi eğriltme.
Bize tarafından rahmet bağışla.
Eminiz ki, lütfu en bol olan sensin.”
(Al-i İmran, 3/8)
“Rabbimiz!
Gelmesinde şüphe edilmeyen bir günde insanları mutlaka toplayacak olan Sensin.
Allah asla sözünden dönmez.”
(Al-i İmran, 3/9)
“Ey Rabbimiz!
İman ettik, öyleyse bizim günahlarımızı bağışla, bizi ateş azabından koru.”
(Al-i İmran, 3/l6)
“Rabbim!
Bana tarafından hayırlı bir nesil bağışla!
İnanıyorum ki sen, duayı hakkıyla işitensin.”
(Al-i İmran, 3/38)
“Rabbimiz!
İndirdiğine inandık ve Peygamber'e uyduk.
Şimdi bizi (birliğini ve peygamberlerini tasdik eden) şahitlerden yaz.”
(Al-i İmran, 3/53)
“Ey Rabbimiz!
Günahlarımızı ve isimizdeki taşkınlığımızı bağışla, ayaklarımızı (yolundan) kaydırma, kâfirler topluluğuna karşı bizi muzaffer kil.”
(Al-i İmran, 3/147)
“Rabbimiz!
Sen bunu boşuna yaratmadın. Seni tespih ederiz.
Bizi cehennem azabından koru.”
(Al-i İmran, 3/191)
“Rabbimiz!
Doğrusu sen, kimi cehenneme koyarsan artik rüsva etmişsindir.
Zalimlerin hiç yardımcıları yoktur.”
(Al-i İmran, 3/192)
“Ey Rabbimiz!
Gerçek şu ki biz,
“Rabbinize iman edin”
Diye seslenen bir davetçiyi (Peygamberi, Kur’an’ı) işittik.
Artık günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört, ruhumuzu iyilerle beraber al, ey Rabbimiz!”
(Al-i İmran, 3/193)
“Rabbimiz!
Bize peygamberlerin vasıtasıyla vaat ettiklerini de ikram et ve kıyamet gününde bizi perişan etme!
Şüphesiz sen vaadinden caymazsın.”
(Ali- İmran, 3/194)
“Rabbimiz!
Biz kendimize zulmettik, eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz.”
(Araf, 7/23)
“Lütfedip hidayetiyle bizi buna(bu nimete) kavuşturan Allah'a hamdolsun.
Allah bizi doğru yola iletmeseydi kendiliğimizden doğru yolu bulacak değildik.
Andolsun ki, Rabbimizin elcileri gerçeği getirmişlerdir.”
(Araf, 7/43)
“Ey Rabbimiz!
Bizi zalimler topluluğu ile beraber bulundurma!”
(Araf, 7/47)
“Rabbimiz!
Bizimle kavmimiz arasında adaletle hükmet. Çünkü sen hükmedenlerin en hayırlısısın.”
(Araf, 7/89)
“Rabbimiz!
Üstümüze sabır yağdır ve bizi Müslüman olarak oldur.”
(Araf, 7/l26)
“Ey Rabbim! Beni ve kardeşimi bağışla, bizi merhametine kabul et.
Zira sen merhametlilerin en merhametlisisin.”
(Araf, 7/151)
“Allah bana yeter. Ondan başka tanrı yoktur.
Ben sadece O'na (güvenip) dayanırım. Çünkü 0 büyük arşın sahibidir.”
(Tevbe, 9/129)
“Ey Rabbimiz!
Bizi, o zalimler topluluğuna bir fitne (konusu) yapma.
Ve bizi rahmetinle o kâfirler topluluğundan kurtar.”
(Yunus, 10/85-86)
“Ey Rabbim!
Beni ve soyumdan gelenleri namazı devamlı kılanlar eyle. Ey Rabbimiz duamı kabul et!”
(İbrahim, 14/40)
“Ey Rabbimiz!
(Amellerin) Hesap olunacağı gün beni ana-babamı ve mü'minleri bağışla.”
(İbrahim, 14/4l)
“Rabbim!
Küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, sen de onları esirge.”
(İsra, 17/24)
“Rabbim!
Gireceğim yere dürüstlükle girmemi sağla çıkacağım yerden de dürüstlükle çıkmamı sağla. Bana, tarafından hakkıyla yardım edici bir kuvvet ver.”
(İsra, 17/80)
“Rabbimiz!
Bize tarafından rahmet ver ve bize, şu durumumuzdan kurtulacak yolu hazırla.”
(Kehf, 18/10)
“Rabbim, Ruhuma genişlik ver.”
“İşimi bana kolaylaştır.”
“Dilimin bağını çöz ki, sözümü anlasınlar.”
(Taha, 20/25-28)
“Rabbim, benim ilmimi artır.”
(Taha, 20/114)
“Başıma bu dert geldi. Sen, merhametlilerin en merhametlisisin.”
(Enbiya, 21/83 )
“Senden başka hiçbir tanrı yoktur. Seni tenzih ederim.
Gerçekten ben (nefsine zulmeden) zalimlerden oldum.”
(Enbiya, 21/87)
“Rabbim!
Beni yalnız bırakma.
Sen varislerin en hayırlısısın. (Her şey sonunda senindir.)”
(Enbiya, 21/89)
“Rabbim!
Bağışla ve merhamet et. Sen merhametlilerin en iyisisin.”
(Mü'minun, 23/118)
“Bizi zalimler topluluğundan kurtaran Allah'a hamdolsun.”
(Mü'minun, 23/28)
“Rabbim!
Beni yalanlamalarına karşılık bana yardımcı ol.”
(Mü’minun, 23/38)
“Rabbimiz, Biz iman ettik, öyleyse bize acı.
Sen merhametlilerin en iyisisin.”
(Mü'minun, 23/109)
“Rabbimiz, Cehennem azabını üzerimizden sav.
Doğrusu onun azabı gelip geçici bir şey değildir.”
(Furkan, 25/65)
“0rası cidden ne kötü bir uğrak, ne kötü bir konaktır.”
(Furkan, 25/66)
“Rabbimiz!
Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla
Ve bizi takva sahiplerine önder kıl.”
(Furkan, 25/74)
“Rabbim!
Bana hikmet ver ve beni iyiler zümresine kat.”
(Şuara, 26/83)
“Rabbim!
Doğrusu kendime zulmettim. Beni bağışla."
(Kasas, 26/16 )
“Rabbim; beni zalimler güruhundan kurtar."
(Kasas, 26/2l )
“Rabbim!
Doğrusu bana indireceğin her hayra muhtacım."
(Kasas, 26/24)
“Bizi mü'min kullarının birçoğundan üstün kılan Allah'a hamdolsun.”
(Neml, 27/15)
“Ey Rabbim!
Bana ve ana-babama verdiğin nimet şükretmemi ve hoşnut alacağın iyi iş yapmamı gönlüme getir. Rahmetinle, beni iyi kulların arasına kat.”
(Neml, 27/19)
“Rabbim, Su fesatçılar güruhuna karşı bana yardım et."
(Ankebut, 29/30)
“Bizden tasayı gideren Allah'a hamdolsun…
Doğrusu Rabbimiz çok bağışlayan, çok nimet verendir.”
(Fatır, 35/54)
“Ey Rabim!
Bana ve anne babama verdiğin nimete şükretmemi
ve razı olacağın yararlı iş yapmamı temin et.
Benim için de zürriyetim için de iyiliği devam ettir.
Ben sana döndüm.
Ve elbette ki ben Müslümanlardanım.”
(Ahkaf, 46/15)
“Rabbimiz!
Bizi ve iman ile daha önce bizi geçmiş din kardeşlerimizi bağışla,
kalplerimizde, iman edenlere karşı hiç bir kin bırakma.
Rabbimiz, Şüphesiz ki sen çok şefkatli, çok merhametlisin.”
(Haşir, 59/10)
“Rabbimiz!
Sana dayandık, sana yöneldik. Dönüş sanadır.”
(Mümtehine, 60/4)
“Rabbimiz!
Bizi inkâr edenler için bir fitne kılma bizi bağışla!
Ey Rabbimiz, yegâne galip ve hikmet sahibi ancak sensin.”
(Mümtehine, 60/5)
“Ey Rabbimiz!
Nurumuzu tamamla, bizi bağışla, çünkü sen her şeye kadirsin.”
(Tahrim, 66/8)
“Rabbim!
Yeryüzünde kâfirlerden hiç kimseyi bırakma.”
(Nuh, 71/26)
“Ey Rabbim!
Beni, ana-babamı, iman etmiş olarak evime girenleri,
İman sahibi erkekleri ve kadınları bağışla;
Zalimlerinde ancak helakini artır.”
(Nuh, 71/28)
ifa Ayetleri
Aşağıda verdiğimiz "Şifa Ayetleri" herhangi bir ruhsal tedavi gerektiren hastalıklara iyi gelebileceği gibi sıkıntı ve üzüntülere de gayet iyi geldiği tecrübelerle sabittir...

Şifa ayetleri, adından da anlaşılacağı gibi, hem okunması, hem yazılıp taşınması hem suyunun içilmesi pek çok konuda faydalıdır.
1 – “Ve yeşfi sudura kavmin mü’minin"
"Mü'min bir topluluğun yüreklerine su serpsin.”(Tevbe, 9: 14)
2 – “Ve yüzhib ğayza kulübihim"
"Kalplerindeki kini gidersin…”(Tebe, 9: 15)
3 – “Ya Eyyühe’n-nâsü kad câeküm mevızatü’m-mi’r-rabbiküm ve şifaü’l-limâ fi’s-sudur"
"Ey insanlar, işte size Rabbinizden bir öğüt, gönüller derdine bir şifa ve mü'minler için bir hidayet ve rahmet geldi.”(Yunus, 10: 57)
4 – “Ve hüdev ve verahmetün lilmüminin"
"Gerçekten o doğruyu gösteren kesin bir hidayet ve müminler için sırf bir rahmettir."(Neml, 27: 77)
5 – “Yahrucu min butunihe muhtelifün elvanühü fihi şifaün linnas"
"İçlerinden çeşitli renklerde bir içecek çıkar ki, onda insanlar için şifa vardır...”(Nahl, 16: 69)
6 – “Ve nünezzilü mine’l-Kur’ani mâ hüve şifâün ve rahmetü’l-li’l-mü’minîn"
"Biz de Kur'an'dan müminler için bir şifa ve bir rahmet olan ayetleri peyderpey indiririz...”(İsra, 17: 82)
7 – “Ellezi halakani fehüve yehdîn. Vellezi hüve yut’ımünî ve yeskıyn. Ve izâ meridtü fehüve yeşfiyn"
"O ki, beni yarattı, sonra da bana o doğru yolu gösterir; O ki, beni yedirir, içirir; hastalandığım zaman O bana şifa verir.”(Şuara, 26: 78–80)
8 – “Kul hüve lillezine âmenü hüde’v-ve şifâ"
"De ki: "O, iman edenler için bir kılavuz, bir şifadır”(Fussilet, 41: 44)
Bu ayetler, temiz bir kâğıda bir Fatiha, bir Ayet’el-Kürsi, bir İhlâs ve birer defa Muavvizeteyn surelerini yazıp bir sürahiye koyduktan sonra, su üzerine 41 fatiha, 3 Ayet’el-Kürsi, üç İhlâs ve birer Muavvizeteyn okunur. Bunu müteakiben yukarıdaki şifa ayetlerini üzerine de okuyup üfle. Bu suyu bir hafta süreyle hastaya içirilirse biiznillah şifaya kavuşur.

 
 
  *** SİZİ KUTLUYORUZ *** BUGÜN 2057394 ziyaretçi (4530666 klik) MİSAFİRİMİZ OLDUNUZ ***  
 
haberler haberler


Google Arama
Sitemde Arama
Yaşam ve İnsanlar

İstanbul Servisleri Neden Pahalı ? burakesc
Namaz Kılan Minik ile burakesc
GİMDES Helal Gıda Ramazan Buluşması burakesc
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol