İslam, abdestli kapitalist üretmek demek değildir
19 Mart 2011 Cumartesi 12:57
“Müslüman sosyalist olabilir ama kapitalist olamaz” diyen muhafazakar camianın “aykırı sesi” Eliaçık’tan yükselen muhafazakar sermayeyi kızdıracak sözler: “Muhafazakarları bilmem ama İslamcılar lüks içinde yaşayamaz. İşyerine mescit açmayı alternatif olma
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu Ocak ayında partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada ilk kez ‘kenz’ ifadesini kullandı ve “Türkiye’nin başında dünyalığını yapan bir iktidar var. Onlara ‘kenz’ ekibi diyoruz. Kendi dünyalığını yapan ekip var” dedi. Bir
çok insanın bilmediği bu kelimenin anlamı ‘yığmak, biriktirmek”, literatüre girmesini sağlayan da İslamcı bir yazar olan İhsan Eliaçık. Kendine ait internet sitesinde yazılarını paylaşan bu aykırı isim, son dönem lüks araçlara binen, mülk biriktiren Müslümanları eleştiriyor. Eliaçık, Müslümanların sosyalist olabileceğini ama asla kapitalist olamayacağını savunuyor. Eliaçık savunduğu gibi de yaşıyor. Dergisinin gelirini çalışanlarıyla paylaştığı biliniyor, “Tam bir komünist gibi yaşıyorsunuz” denince “Hayır tam bir Müslüman gibi yaşıyorum” karşılığını veriyor.
İhsan Eliaçık, Vatan Gazetesi'nden Deniz Güçer'in sorularını yanıtladı:
* “Kenz”in tam anlamı nedir? Kısaca tanımlayabilir miyiz?
Kenz biriktirmek, yığmak, hazine yapmak demek. Değer ifade eden herhangi bir şeyi kişisel servet amacıyla biriktirme, stok, istif manasına gelir. Kur’an şahsi zenginliğe izin vermiyor. Orta halli yaşayacaksınız. 10 tane fabrikanız olabilir ama malınız olmayacak. Fabrika kenz yani servet demek değildir. Fabrikanızı da ortaklaşacı üretim ve paylaşım düzeni içinde işleteceksiniz. İşçinin ücretini asgari ücrete göre değil; açlık hatta yoksulluk sınırına göre vereceksiniz ve üründen elde edilen karın en az yarısı emekçinin olacak. Şimdi bütün bunlar patronlara gidiyor, onlar da bundan kenz yapıyor, zenginleşiyorlar. Halbuki emekçinin hakkı onlar. Buna emek-sermaye ortaklığı diyoruz. Bir ileri aşaması ise değerin kaynağının yalnızca emeğe ait olmasıdır.
* Sizi kenzle ilgili çalışmaya düşünmeye iten şey ne oldu?
Dindar zihinde kenz, infak, mülk kavramlarının öldüğünü gördüm. Resmen zihinlerinden silmişler. Kur’an’ın her şeyini tartıştılar, bölündüler ama sıra buna gelince tek yumruk oluyorlar ve şahsi mülkiyeti ve zenginciliği savunuyorlar. Peygamberimizin neden mülkiyetsiz öldüğünü açıklayamıyorlar.
* Muhafazakarlar ‘kenz’ konusunda biraz değiştiler mi yani?
Değişme var ama şöyle: Eskiden tersini düşünürken şimdi böyle yapıyor değiller. Zaten eskiden de böyleydiler ama ellerine fırsat geçmemişti. Şimdi bu fırsatı yakalayınca gönül rahatlığıyla yığıyorlar, biriktiriyorlar, rahatsız olmuyorlar. Din anlayışlarında bir sorun var.
* Lüks arabalarla dolaşan türbanlı kadınlar’ bir dönem tartışıldı. Kapalı insanlar, muhafazakarlar veya İslamcılar lüks arabalara binemez mi?
Muhafazakarları bilmem, onları kendimden kabil etmem. Ama İslamcılar, evet lüks yaşayamazlar. Peygamberimiz lüks ve pahalı tabloların asılı olduğu evlere girmezdi. Neden? Resim olduğu için değil lüks ve şatafat gösterisi olduğu için. Altını ve ipeği yasaklamıştı, çünkü lüks ve şatafat ehlinin yaşam tarzını yansıttığı için. Fakat sonra erkeklere haram, kadınlara serbest yaptılar. Adam kendisi altın yüzük takmıyor ama karısının kollarını şangır şungur altınlarla dolduruyor. Yolda yürürken örtüsünün altından altın, bilezik şakırtıları geliyor. Burnunu göstermekten çekiniyor ama altın bilezik şakırtılarından hiç rahatsız olmuyor. Neymiş, kadınlara caizmiş, Hayır! Müslümanım diyen hiç kimse böyle zengin budalası olamaz.
* Sermayenin muhafazakar bir iktidarla el değiştirdiği, ’Beyaz Türklerden’, ‘Anadolu’nun muhafazakar insanlarına geçtiği iddiaları doğru mu size göre ve farkları nedir?
El değiştirmiyor, onlara katılıyorlar. Muhazakârlar Kur’an’da geçen tabirle “kavmin zenginlikten şımarmış ileri gelenleri” (mele-i mütref ) sınıfına dahil oluyorlar. Bunu sanki bir maharetmiş gibi sunuyorlar. Halbuki kazandıkları, kaybettiklerinden daha hayırlı değil.
* Yeni zengin Müslümanlar parayla ilişkilerini düzenlemeyi başaramadılar mı?
Kesinlikle başaramadılar. Tam tersi Allah’a değil; Mamon’a (paraya, servete) güveniyorlar. İman, güvenmek demektir. Neye güveniyor, ondan emin oluyorsanız ona iman ediyorsunuz demektir. Kur’an sürekli olarak ‘Allah’a güvenin’ yani iman edin diyor. Allah’ı bırakıp paraya, servete, mala mülke güvenmeye başlıyorlar. Bu ise içlerinde dinmek bilmeyen bir korku ve kaygı olduğunu, Allah’a yani halka, tabiata, dostluğa, kardeşliğe, topluma güvenlerinin kalmadığını gösterir.
* CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da ‘kenz’ ifadesini sizden alarak kullandığı söyleniyor. Bir sosyal demokratın bunu gündeme getirmesini nasıl karşıladınız ?
Ben yazılarımda bunu sıklıkla işliyorum. Benden alıp almadığını bilmiyorum. Kendisi veya danışmanları da Kur’an’ı açıp okumuş olabilirler. Aklın yolu birdir. Bunları ‘gayet güzel hareketler’ olarak görüyorum.
'MÜSLÜMAN KAPİTALİST OLMAZ, SOSYALİST OLUR!'
* İslamı sosyalizme ve hatta anarşizme yakın bulmanız muhafazakar kesimin tepkisini çekti mi?
Tabii. Ama muazzam bir kavram kargaşası var. Bu giderildikçe mesele daha iyi anlaşılıyor. Adam sosyalizmi, dinine ‘afyon’ denilmesi, camilerinin ahır yapılması, ezanın susturulması, karısının ve kızının orta malı olması, malına mülküne el konulması diye anlıyor. Stalin, Mao, Pol Pot rejimleri filan aklına geliyor. Anarşizmi de araba yakma, şiddet ve sağa sola saldırma olarak anlıyorlar.
* Ama karşı tarafın da bazı endişeleri var galiba...
Doğru. Sosyalistin de İslam denince aklına cariye, çok eşlilik, harem, çarşaf, recm cezası, el kesme, kadını eve kapatma geliyor. El-Kaide, Taliban rejimi, Suud-i Arabistan filan aklına geliyor. Her iki taraf da birbirine korkunç yabancılaştırılmış. Ben bunun bir proje olduğunu düşünüyorum.
* Numan Kurtulmuş bir söyleşimizde, ‘İnsan hem Müslüman hem sosyalist olabilir’ demişti. Sizce bu mümkün mü?
Tabii mümkün. Benim görüşüme göre Müslüman kapitalist olamaz ama sosyalist olabilir. Sosyalist toplumcu, toplumu önceleyen demektir. Kur’an’da en-Nâs kavramı vardır. Halk/toplum demektir. Kur’an’da Allah’ın ipi (Hublullah) ile Halkın/toplumun ipi (Hablun-Nâs) aynı görülür. Bu nedenle İslam’ın ruhu kamuculukta ortaya çıkar.
* Neden kapitalist olamaz?
Kapitalizmin doğasında ise bireysel sermaye vardır. Kur’an buna ‘kenz’ der ve şiddetle yasaklar. Keza Kur’an’ın tüm vurgusu Mülkün Allah’a ait olduğu (Lehu’l-mülk) etrafında döner. Kapitalizm ise özel mülkiyeti yüceltir. İslam’da özel mülkiyet yüceltisi yoktur. Bu açılardan İslam’ın ekonomi-politik vurgusunun kapitalizmle bağdaşmayacağını, bilakis sosyalizme yakın olduğunu söylüyorum.
LAİKLİK ‘LARUHBANİLİK’ ŞEKLİNDE YENİDEN TANIMLANMALI
* İlk soruyu biraz değiştirirsem insan hem laik hem Müslüman olamaz mı?
Laiklikten kastın ne olduğuna bağlı. Benim görüşüme göre Müslüman laik olamaz ama “Laruhbanî”* olur. Laruhbanilik, ruhban sınıfının yönetimine yani din adamlarının yönetimi elinde bulundurmasına karşı olmak demektir. Türkiye’de ‘laiklik’ başarısız olmuştur. Bunun Laruhbanîlik şeklinde yeniden tanımlanması halinde sorun olmaz. Kur’an’ın anlattığımız şekilde adalet, eşitlik değerlerinin ve gayet halkçı mülk yaklaşımının devlet tarafından esas alınması neden laikliğe aykırı olsun ki?
(*) Ruhban sınıfının yönetimine yani din adamlarının yönetimi elinde bulundurmasına karşı olmak
ABDESTLİ KAPİTALİZM
* MÜSİAD gibi, muhafazakar zenginler grubu, işyerlerinde, para harcamada adil davranabiliyor mu?
Diğerlerinden pek farkları yok. İşyerine mescid açmayı, iftar ve sahur yemeği çıkarmayı alternatif olmak sanıyorlar. Halbuki ortaklaşacı üretim paylaşım düzeni üzerinde çalışmaları, ücret politikası, üründe emekçinin payı, artı-değerin kime gittiği ve emeğin hakkı üzerinde kafa yormaları gerekir. Bunları yapmadan fabrikaya mescit açıp, iftar ve sahur yemeği çıkarmakla yetinirseniz hele de “İslam’da grev yoktur, sendika caiz değildir” diye broşür dağıtırsanız “abdestli kapitalist” olursunuzÖ Ben esas itibariyle kapitalizme karşıyım. Alternatif olacağız diye yola çıkıp işin abdest aldırmayla sonuçlanmasına da itiraz ediyorum. Çünkü İslam abdestli kapitalizm üretmek için var değildir.
İÇKİDEN ÇOK SİGARA İÇENLER BASKI ALTINDA
* Mağdur edilen her kesimin yanında olduğunuzu söylediniz. Bugün örneğin içki içmek isteyen insanların baskı altına alındığını, mağdur edildiğini düşünüyor musunuz ?
İçkiden ziyade sigara içenler baskı altında. Neden resmen sigara yasağı olduğu halde ona karşı bir şey denmeyip içki ile uğraşıldığını düşünmek gerekir. Türkiye’de genel bir içki yasağı yok, içki ile ilgili iktidar partisi yöneticilerinin bir takım sözleri ve kimi belediyelerde izin vermeyişleri var. Sigara yasağı Kur’an’da geçmiyor ama içki yasağı geçiyor. Bunun için kimi çevreler içkiye karşı olmanın bir şeriat özlemciliği olduğunu düşünerek karşı çıkıyor ama sigara yasağına bir şey demiyorlar. Bunları insan sağlığı sorunları olarak görürüm. Dini ve ideolojik bir kavganın nesnesi haline getirilmemeli.
* Çalışanlarınızla gelirinizi bölüşüyor, para biriktirmiyorsunuz... Fikri olarak değil ama tam bir komünist gibi yaşıyorsunuz diyebilir miyiz?
Ben tam bir Müslüman gibi yaşamaya çalışıyorum. Peygamberimizin mülk ile ilgili tutumunu esas alıyorum. Ölürken yedi dirhemini bile yoksullara verilmesini isteyerek öldü. Rehberim budur. Ben bunları söyleyip, böyle yaşamaya çalışanca muhafazakâr “Sen komünist olmuşsun” diyor.
* Mamak’ta yatmış biri olarak bugün gençlerin ıslık çalmasına, yumurta atarken dayak yemelerine nasıl bakıyorsunuz ?
Protestolar normaldir. İsyan ve itiraz gençliğin ruhudur. Bunu yapmayana genç bile denmez. Namaz kılan iktidar ve servet sahibine karşı, namaz kılmayan itirazcının yanında olurum.
ELİAÇIK KİMDİR?
İlahiyat Fakültesinden ayrıldıktan sonra birçok gazete ve dergide yazan, yazıları halen“ihsaneliacik.org” adresindeki kendi web sitesinde yayınlanan Eliaçık, 12 Eylül
döneminde Akıncılar Derneği üyesi olarak tutuklandı ve yargılandı.