BOSNALI ÇOCUKLAR İÇİN TÜRKİYE-DÜNYA KARMASI
ALİSAMİYEN 19 EYLÜL 1995
Bayram Tutumlu kimdir?
1960 Ankara doğumlu. Lozan Üniversitesi'nde ekenomi, psikoloji ve gazetecilik okudu. BT Management'la futbol menajerliği, Türkiye Burger King işletmeciliği ve Almanya'da emlakçılık yapıyor.
***ÇOK ÖNEMLİ GÖZDEN KAÇIRTILAN AYRINTI***
MENAJER Tutumlu şöyle konuşuyor: "Avrupa'nın ünlü kulüpleri artık inançlı oyuncuları seçiyor. Çünkü inançlı oyuncuların özel hayatı düzenli oluyor. Naomi bile gelse bu oyuncuları ayartamıyor. F.Bahçe'de Alex, Aurelio, G.Saray'da Mondragon, Hakan Şükür, Beşiktaş'ta Tayfur, Ahmed Hassan bu tip oyuncular. Dünya bu tipte oyunculara "İsa'nın oyuncuları diyor."
Her Şey Bosnalı Çocuklar İçin
İstanbul, Ali Sami Yen Stadı, Dünya Karması-Türkiye Karması Maçı
19 Eylül 1995
(Soldan sağa) Fethullah Gülen, Hasan Ekinci, Hikmet Çetin, Tansu Çiller, Halide Begoviç, Yıldırım Aktuna
1995 Eylül'üne gelinmişti. Herkes bir şeyler yapıyordu. Kimileri de bir şeyler yapar gözüküyordu. Ama Bosna'da kan ve kin deryası canlar almaya devam ediyordu. Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı, bu konuda üzerine düşeni, farklı bir açıdan yapmak istedi. Futbolun devleri İstanbul'da Bosna için oynadı. 0 akşam, Ali Sami Yen Stadı'nı dolduran on binlerin ve naklen yayından maçı seyreden milyonlarca kişinin yüreği Bosna'lı çocuklar için çarpıyor ve "Herşey Bosna'lı Çocuklar İçin" diyordu. Bu muhteşem futbol şöleninden elde edilen hasılatla Bosna Hersek'te Saraybosnalı çocuklar için güzel bir kolej hizmete girdi.
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı olarak Bosna Savaşı’nı durduracak bir proje peşindeydik. İspanya’da oturan dünyaca meşhur menajer Bayram Tutumlu ile İhsan Kalkavan Bey tanışıyormuş... Onun vasıtasıyla dünyanın meşhur futbolcularını Türkiye’ye davet edip “Her şey Bosnalı Çocuklar İçin” sloganı ile maç yapılacak ve dünyaya büyük bir mesaj verilecekti. Asla bir fiyasko olmasını istemiyorduk. Bayram Bey çok ciddi çalıştı. Kendisine düşeni fazlası ile yaptı. Fakat, böyle bir başarıya birilerinin tahammülü yoktu. Barış Gücü’nün yapamadığını, kendileri yapıp, dünyaya kendi güçleri ile çok büyük bir mesaj vermek istiyorlardı. Uçuş kartları bile alınmış olan meşhur futbolcular teker teker hem de tam uçağa binerken geri döndürüldüler. Sadece sağolsun Maradona her şeye meydan okuyarak Bayram Bey’e verdiği sözünü tuttu ve Türkiye’ye geldi. Vakfımızın Onursal Başkanı Fethullah Gülen Hocaefendi, Başbakan Tansu Çiller, Hikmet Çetin, Hasan Ekinci ve Bosna’nın büyük lideri A. İzzetbegoviç’in eşi Hâlide Begoviç, 19 Eylül 1995’te yapılan bu maçta hep beraber bulunmuşlardı.
Böylece dünyaya çok güzel bir mesaj verilmiş oldu. “Bosnalı Çocuklar Ölmesin” mânâsına bu “Her şey Bosnalı Çocuklar İçin” sloganı iyi tutmuştu. O gün orada Fethullah Gülen Hocaefendi’nin önderliğinde Bosna’da açılacak okullar için para toplandı ve daha sonra Bosna’da çok güzel okullar açıldı.
Bayram Tutumlu, bu programdan sonra Diyarbakır’a annesini ziyarete gittiğinde, annesi kendisini çok farklı şekilde karşılamış; kucaklamış, öpmüş, koklamış ve takdirle “Sen kimin yanında bulunduğunun farkında mıydın evladım?” demiş. Çünkü medyadan, oğlunun Hocaefendi ile yan yana görüntülerini seyretmiş ve fotoğraflarını görmüş. O zamana kadar sadece Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nı muhatap gören Bayram Tutumlu, annesinin bu tavrından sonra Fethullah Gülen Hocaefendi’yi halkın kalbindeki ihtişamlı konumuyla tanımış olmuş.
Kâşif programında Bayram Bey, Süleyman Kudsi’ye “İşte bu koskoca muhteşem futbol stadında asla bir küfür işitilmez. Neden bizim güzel insanlarımız da iyi birer seyirci olmuyorlar?” diye İspanya’dan Türkiye’ye ince bir mesaj göndermişti.
Bazılarımız hatırlayacaklardır, arkadaşımız Mehmet Şeyho bir spor programında, canlı yayında meseleyi futbolcuların ahlâkî yapıları üzerine çekince, tâ İspanya’dan Bayram Bey canlı yayına katılıp “Mehmet Bey, çok güzel bir meseleye temas ediyorsunuz, sizi tebrik ederim. Bakınız İspanya’da futbolcular kendilerini skandallardan uzak tutmaya azami gayret ederler. Nikâhlı, güzel ve örnek bir aile yuvalarının olmasına son derece itina gösterirler. Yani, zinadan, sarhoşluktan, berduşluktan uzak dururlar. Onun için buranın halkı onlara ‘Hz. İsa’nın atletleri’ nazarıyla bakar. Hem de onları örnek almaya çalışır. Bizim sporcularımızın da, kendi inançlarımıza göre düzgün bir yaşayış sergileyip Türk halkına iyi bir örnek olmaları gerekir. Hakan Şükür ve benzeri futbolculara yapılan saldırıları çok haksız ve yanlış buluyorum.” demişti.
Sözlerinde ve tavsiyelerinde çok haklıydı...