Ailenin kadınlarıysa daha çok sosyal sorumluluk projelerinde yer alır ama iş hayatında görülmezler. Bir sonraki kuşaktaysa durum değişir. Dilek, Suzan, Sevil, Serra ve Demet Sabancı, bugün iş dünyasının tanınan simaları arasında yer alıyor. Kuzenlerin kimi holding bünyesinde çalışmaya devam ederken, bazıları da artık kendi rotasını çizmiş durumda. Demet Sabancı da kendi yolunu çizenlerden. Yeni açılan eğitim kanalı ZTV'nin de sahibi olan Sabancı, tematik kanallarla ilgilendiğini, ulusal kanal sahibi olmaya sıcak bakmadığını söylüyor.
Sabancı Holding bünyesinde uzun süre çalışan aile üyeleri, zamanla kendi kanatlarıyla uçmayı tercih etti. Demet Sabancı Çetindoğan da bu isimlerden biri. Sabancı ailesinde iş hayatına atılan ilk kadın nesil arasında yer alan Demet Sabancı, 20 yıllık holding deneyiminden sonra medya sektörüne yöneldi. Tematik kanallarla yavaş yavaş büyümeyi hedefleyen Demet Sabancı'yla hem Sabancı ailesini hem de yapmak istediklerini konuştuk.
Sabancı ailesine mensup olmak sizin için iş kadınlığını kaçınılmaz mı kıldı?
Bizden önceki kuşakta babalarımız çalışıyordu ama annelerimiz evdeydi. Fakat babalarımızla, amcalarımızla zaman zaman iş toplantılarına katılıyorduk, aile yemeklerinde bir araya geliyorduk. Bizde iş dünyasına karşı bir sempati oluştu. Eğitimimizi de daha çok işletme ve ekonomi gibi alanlarda yaptık. Sanki o yıllarda iş dünyasına katılacağımız belliydi. Annem-babam ben hangi iş kolunda çalışmak istiyorsam o alanda okumamı arzu ettiler. Ben de işletmeyi tercih ettim, işletme o dönem çok popülerdi.
Ardından kuzenleriniz gibi siz de holdingde mi işe başladınız?
Evet, üniversite hayatım biter bitmez Sabancı Holding'e bağlı tekstil kuruluşunda işe başladım. Yaklaşık 20 yıl çeşitli kademelerde çalıştım. Daha sonra farklı bir iş koluna girmeyi arzu ettim ve şirketten ayrıldım. O esnada Fashion TV'nin Türkiye'deki hakları satılıyordu, medya farklı bir alan olduğu için bu kanalı devraldım. Bu alanda belli bir sinerjinin olması için birkaç tane tematik kanalla grubun oluşması gerektiğine inanıyordum.
ZTV eğitim kanalını tam da böyle bir anda mı devreye soktunuz?
Eğitime aile olarak çok değer veriyoruz. Türkiye'de eğitim sistemine nasıl katkıda bulunabiliriz diye düşünürken televizyonun gençlere ulaşmakta en kolay mecra olduğuna karar verdik. Türk eğitim sisteminde okulların dışında mutlaka takviye isteyen bir durum var. Bu noktada gençlere faydalı olabilmek için evin rahatlığında tamamen Milli Eğitim Bakanlığı'nın müfredatına bağlı içeriği gözeterek gençlere faydalı olabilecek bu projeyi hayata geçirdik.
Peki, gençler bu kanaldan ne kadar haberdar?
Hiç dershaneye gitme şansı olmamış ama bu kanal sayesinde başarı yakalayan birçok gençten geri dönüşüm alıyoruz. "İlköğretim hayatım boyunca hiç dershaneye gitmedim. Sizin kanalınızı takip ettim ve sınavı kazandım, üç seneden sonra üniversiteyi kazandım, sınav boyunca kanalınız bana çok yardımcı oldu." diye e-mail atanlar bir hayli fazla. Gençler bizi uyduda ve D-Smart'ta 73. kanaldan bizi izleyebiliyor. Ayrıca www.ZTV.com.tr diye bir sitemiz var. Burayı daha çok herhangi bir nedenden dolayı TV kanalını seyredemeyen ve konuları kaçırmış gençler için hazırladık.
Sizin için Sabancı ailesinin medya patronu diyorlar. Siz kendinizi öyle görüyor musunuz?
Ben kesinlikle böyle bir tanımı kendim için uygun görmüyorum. Sonuçta bizim iki tane tematik kanalımız var. Medya patronluğu inşallah o noktalara geldiğimizde olur.
Yani medya patronu olmaya niyetiniz var...
Niyet var ama ben bu işe girdiğimden beri hep şunu söylüyorum, biz tematik kanallar üzerine büyümeyi hedefliyoruz. Hiçbir zaman ulusal TV kanallarıyla ilgilenmedik. Çok teklif geldi ama bizim ilgimiz daha çok tematik kanallar.
Ulusal kanalları tercih etmeme nedeniniz, sakin sularda yüzmenin daha güvenli olmasından mı kaynaklanıyor?
Bir kere benim televizyon konusunda bilgi birikimim çok az. Dolayısıyla böyle büyük çaplı kanallar için kendimi hazır hissetmiyorum. Ayrıca televizyonda geleceğin tematik kanallarda olduğunu düşünüyorum. Eylül ayında yeni bir tematik kanalı devreye sokacaktık, fakat krizden dolayı biraz daha erteledik.
Bir yandan sosyal sorumluluk projeleri, bir yandan yöneticisi olduğunuz şirketler ve diğer taraftan da annelik. Yorulmuyor musunuz?
Hayır, ben bu tempodan şikâyetçi değilim ama zaman zaman bürokrasi tempomu düşürüyor. Bürokrasideki yavaşlık benim kendi işimde hızımı engelliyor.
Sabancı soyadı bürokratik işlerinizi kolaylaştırmıyor mu?
Zaman zaman kolaylaştırdığı oluyor ama her zaman değil. Yetkili kişilerden randevu alma konusunda soyadımızın alakasını hakikaten görüyoruz ama yasal düzenlemelerin hızlanması açısından bir etkisi olmuyor.
Eşinizin soyadı Çetindoğan'ı mı kullanmak daha avantajlı, yoksa Sabancı soyadının konforu ayrı mı?
Tabii Sabancı soyadı bilindik bir soyisim. Fakat bazı durumlarda Sabancı soyadını kullanmamak beni daha çok rahatlatabiliyor diyebilirim.
Sanırım kendinizi gizlemek istediğiniz zamanlarda...
Çok nadir de olsa bazen böyle bir ihtiyaç hissettiğim oluyor.
Ne gibi durumlarda?
Bazen çok fazla ilgi oluyor, anlatması çok zor; ama bazen öyle bir ihtiyaç hissediyorum. Ben olduğu gibi yaşamasını seven bir insanım, ama Sabancı soyadı Türkiye'de çok fazla etkin. İnsan böyle bir soyada sahip olmakla gurur duyuyor ama zaman zaman kullanmamayı tercih ettiğim oluyor.
Sabancı ailesi nesil atladıkça birbirinden daha mı uzaklaşıyor?
Bizim çocukluğumuzda her ay aile yemekleri olurdu. Amcalar, kuzenler, büyükanneler bir araya gelirdi. Bu ailemizin bir geleneğiydi. Fakat daha sonra biz gençler evlendikten ve hepimizin çocukları olduktan sonra özellikle ayda bir yapılan birlikteliği sağlamak zorlaştı. Eskisi kadar görüşemiyoruz, bu bir gerçek. Zamanın getirdiği bazı farklılıklar oluşuyor.
Sabancı ailesinde bir önceki kuşak Anadolulu olma yanını koruyordu. Sizde durum ne, doğduğunuz topraklarla ilişkiniz nasıl?
Ailelerimiz Kayseri doğumlu, fakat biz kuzenler Adana doğumluyuz. Tabii gönlümüzde Kayseri'nin ayrı bir yeri vardır. Zaman zaman gittiğim oluyor. Orada daha önce aile büyüklerinin yaşadığı iki tane ev var, fakat çok seyrek gidiyoruz. Eskisi kadar zaman ayıramıyoruz.
***
Maalesef bende dominantlık yok
Modayla aranız nasıl?
Modayı her zaman takip etmeye çalışıyorum; ama her zaman biraz konservatif giyindiğimi düşünüyorum. İnsanın kendisini rahat hissedeceği şeyleri giymesinden yanayım. Moda oldu diye her şeyi giyinmenin doğru olmadığını, ama modayı izlemenin insanı motive eden bir olgu olduğunu düşünüyorum.
Daha çok kendi mağazalarınızdan mı alışveriş yapıyorsunuz?
Aslında gezip, yeni bir şeyler bakmayı çok seviyorum. İlla da almak için değil; ama o yenilikleri görmek için dolaşmak hoşuma gidiyor. Fakat son yıllarda vakit kısıtlı olduğu için çok fazla gezip alternatif bulma şansım olmuyor. En pratik şekilde alışveriş yapabileceğim birkaç nokta var.
Ailenize moda danışmanlığı yapıyor musunuz?
Hayır, açıkçası benim moda gözüm yok. Her zaman kalıp şeyleri tercih ediyorum. Fakat küçük kızımın moda konusunda kabiliyetli olduğunu görüyorum.
Çok naif bir yapınız var. İş dünyasında patron olmak için biraz daha dominant olmak gerekmiyor mu?
Bende maalesef dominantlık hiç yok. Tabii ki biraz öyle olmak gerekiyor ama bu tamamen karakter meselesi. Karakter olarak sakin ve mülayim biriyim. Ama bunun sıkıntısını hiçbir şekilde yaşamadım.
***
Kürt meselesinin konuşulması için çok doğru bir zaman
Gündem 'demokratik açılım süreci'ne yoğunlaştı. Kürt meselesi ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
Aslında demokratikleşme açısından çok önemli bir nokta. Fakat bu konunun doğru ele alınması gerekiyor, basının doğru yönlendirmesi çok önemli. Ben Türkiye İş Kadınları Derneği'nde de çalışıyorum. Bizim bu konuyla ilgili mayıs ayında başlatmak istediğimiz bir düşüncemiz vardı. Hepimiz anneyiz. Türkler, Kürtler hepimizin çocukları var ve anneler bu konuda her zaman daha duyarlı olur. Bu duyarlılıkla bazı problemleri daha rahat aşabileceğimizi düşünerek bir oluşum başlatmak istedik fakat konferansımızı ekim ayına ertelemek durumunda kaldık. Bu arada da bu konu Türkiye'de daha yoğun gündeme geldi. Bence bu konunun konuşulması için çok doğru bir zaman. Fakat basının bu konuyla ilgili çok hassas davranması gerekiyor. Herkesin konuya dikkatli yaklaşması ve süreci desteklemesi lazım. r.sezgin@zaman.com.tr ZAMAN
|